Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Deki: Amelleri bakımından en çok zarara uğrayanları size haber verelim mi? (Kehf/103)

Buhari dedi ki: Mus’ab dedi ki: Babama -yani Sad b. Ebi Vakkas’ radiyallahu anh  Allah Teala’ın: “Deki: Amelleri bakımından en çok zarara uğrayanları size haber verelim mi?” buyruğu hakkında bunlar Haruralılar (Hariciler) mıdır diye sordum. O: Hayır, bunlar Yahudiler ve hristiyanlardır. Yahudiler Muhammed’i -sallallâhu aleyhi ve sellem- yalanladılar. Hristiyanlar ise cenneti inkâr ettiler, orada yiyecek, içecek diye bir şey yoktur, dediler. Haruralılar ise sağlam bir şekilde bağladıktan sonra Allah’ın ahdini bozan kimselerdir, dedi. Sa’d  radıyallâhu anh-, onlara fasıklar diyordu.”(Buhari, 4728; Sahih)

Bu ayet-i kerime Allah’ Teala onun razı olmadığı bir surette ibadet edip de kendisinin bu ibadetinde isabetli, amelinin makbul olduğunu düşünen, gerçekte ise hatalı olan, ameli merdud olan her kişi hakkında genel bir ayet-i kerimedir.” (İbn Kesir)

Haricilere ve Mutezile ye Reddiye Ayette, günah işlemeleri sebebiyle müminleri tekfir eden ve: “Büyük günah işleyen kimseler ebedi cehennemliktir.” diyen Haricilere ve büyük günah işleyen kimseyi mümin de kafir de saymayan Mutezile ekolüne reddiye vardır. “Bunun dışındakileri dilediğine bağışlar.” Bu ayeti “tevbe edeni bağışlar” diye yorumlamak doğru değildir. Çünkü tevbe eden bir kimse zaten bağışlanmıştır. Allah Teala şöyle buyuruyor: De ki: “Ey nefislerine zulmedip de aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayıcıdır, merhametlidir.” (Zümer: 39/53) Bu ayetteki hüküm genel ve mutlaktır. Çünkü bu ayette kastedilen kimseler, tevbe eden kimselerdir. Oysa yukarıdaki ayet özeldir ve şarta bağlı değildir. Orada söz konusu olan kimseler, tevbe etmeyenlerdir. İşte Şeyhülislam İbni Teymiyye’nin rahimehullah sözlerinin özeti budur: Kurratü’l-Uyun’da denir ki:  Nevevi  şöyle demiştir: “Müşriklerin Cehennem ateşine girmeleri genel manadadır. Müşrikler oraya girecekler ve orada ebedi olarak kalacaklardır. Bu hususta Yahudi ve Hristiyanlar gibi ehli kitaptan olan kimselerle diğerleri arasında ya da sırf inatçılık edip küfürde direnenlerle ötekiler arasında bir fark yoktur. Allah’azze ve celleye şirk koşmadan ölen kimsenin Cennete gireceği kesindir. Ancak bu kimse büyük günah işleyerek bunda ısrar etmiş ve bu hal üzere ölmüşse, Allah azze ve celle dilerse kendisini bağışlayıp Cennete koyar, dilerse önce azap eder ve sonra Cennete koyar.” Ben de derim ki: “Bu, Ehl-i Sünnet’in görüşüdür. Çünkü Allah azze ve celle, müşrik olanları bağışlamayacağını ve onların ebedi cehennemlik olduklarını kesinlikle bildirmiş ve bunun için herhangi bir sınırlandırma getirmemiştir. Daha sonra ayette: “Bunun dışında kalanlara dilediklerini bağışlar” buyurarak özelleştirme yaparak şirkin dışındakileri bundan ayırmıştır. Çünkü şirkten kurtuluş yoktur. Kişi ölmeden önce tevbe etmedikçe  şirkten asla kurtulamaz.”(Fethu ́l Mecid ala Şerhu Kitabi ́t Tevhid s.53)

Abdullah İbn Ebi Rafi’nin hadisinde, hariciler Ali radiyallahu anhu ’ya : “ Hüküm ancak Allah’ındır ” diyorlardi, Ali radiyallahu anhu da : “ Kendisinden batıl kasd edilen dogru söz ”, diyordu. “(Müslim, 1066 sahih)

İbni Ömer radiyallahu anhu  bu Haricileri Allah’ın Müslüman halkının en şerlileri olarak görürdü ve şöyle derdi : Onlar kafirler hakkında inmiş olan bir takım Ayetlere daldılar da bunları Müslümanlar üzerine te’vil ettiler. “(Buhari, 6795 sahih)

İbn Sirin rahimehullah şöyle demiştir:     “Kişi eserin yanında olduğu sürece doğru yol üzeredir.”

وقال ابن سيرين ماكان الرجل مع الاثر فهو على الطريق

Bidat ehli ise hevasına tabidir.

Bidatçiler kısım kısımdır.

Rafiziler

Cehmiyye mütezile

Hariciler

Kaderiye

Mürcie

Kabirperest sofiler

İmam Ahmed b. Hanbel rahimehullah derki: Hariciler Ehli Sünnet vel Cemaati “mürcie” diye isimlendiriyorlar ve Hariciler yalan söylediler! (Tabakat el-Hanabile 1/36)  İmam Ahmed b. Hanbel doğru söyledi.

‏قال الإمام أحمد بن حنبل:

‏الخوارج يُسمُّون أهلَ السنةِ والجماعةِ: (مُرجِئة) وكذبت الخوارج !

‏طبقات الحنابلة: 36/1

وصدق الإمام أحمد

İbn Kesir rahimehullah der ki:  ”Eğer hâricîler güç elde edecek olurlarsa, Suriye, Irak’a ve tüm topraklara fesat getirirler. Ne bir erkek çocuğu ne bir kız çocuğu ne de bir erkek veya kadın bırakırlar, çünkü onlara göre bu insanlar o kadar bozulmuşlardır ki topluca katledilmeleri dışında ıslahları mümkün değildir.” (El-Bidaye ve Nihaye 10/584)

İmam Şafii rahimehullah şöyle demiştir;  “Eğer asli kafir, Darul Harb’te namaz kılarsa İslam’ına hükmolunur. Eğer Darul İslam’da namaz kılarsa İslam’ina hükmolunmaz. Çünkü insan Darul İslam’da namaz kılmakla sorumludur. Kafir birisi bunu orada yaptığında, bunu itikadindan değil, takiyyeden dolayı yaptığı gözükmektedir ve bu dolayısıyla İslam’ına hükmolunmaz. Darul Küfür’de ise namaz kılmakla sorumlu değildir. Bunu yaptığında zahiren, bunu itikaden yaptığı, takiyye için yapmadığı anlaşılır ve İslam’ına hükmolunur.” (El Mecmu Şerhul Muhezzeb 21/68, 71)

Hariciler ise tam tersine görüş beyan ederler ve  Darul Harp te kişi namaz kılsada İslam alameti saymazlar.

İmam Acurri rahimehullah şöyle demiştir:

Gerek önceki gerek sonraki alimler haricilerin kötü bir topluluk olduğu, Allah Teala’ya ve Resûlü ﷺ’e asi oldukları; namaz kılsalar da, oruç tutsalar da, kendilerini ibadete verseler de bunun onlara fayda vermeyeceği hususunda ihtilaf etmemişlerdir. Yine onlar iyiliği emrediyor, kötülükten sakındırıyor görünürler. Fakat bu da onlara fayda verecek değildir. Çünkü onlar Kur’an’ı istedikleri şekilde yorumlayan ve müslümanların kafalarını karıştıran bir topluluktur. Havâric necis ve pislik Şurat’tır. Onların mezhebini benimseyen diğer hâriciler de bu mezhebi birbirlerinden miras alagelmişlerdir. İmamlara ve emirlere isyan ederler, müslümanları öldürmeyi helal sayarlar.”(eş-Şeria)

İmam İbn-i Teymiyye rahimehullah dedi ki: Ebu Umame’nin el-Tirmizi ve diğerlerinde bulunan hadisinde bahis olunur ki “Onlar göğün altında öldürülenlerin en şerlisi ve onlar tarafından katledilenlerde en hayırlılarıdır.” Yani, onlar Müslümanlara diğerlerinden daha fazla zarar verirler ki Müslümanlar için onlardan gayrı daha zararlı kimse yoktur, ne yahudilerden ne de hristiyanlardan. Çünkü onlar düşüncelerine katılmayan her müslümanı tekfir ederken onları katletmeye çalıştılar, Müslümanların kanını, malını helal ilan ederek, çocuklarının katlini caiz gördüler. Ve onlar bunu onların sapmasına neden olan cehaletleri ve bid’atları yüzünden ibadet olarak addettiler..” (Minhâcu’s Sunne  5/224)

Allâme Şeyh Abdullatif b. Abdurrahman b. Hasan Âl-i Şeyh, şöyle demiştir:

” Kim Haricilerin ve Rafizilerin yaptığı  gibi kendi görüşüne veya hevasına muhalefet ettiğinden dolayı müslümanları tekfir ederse Veyahut da Usul’de ki veya Furu’da ki ictihadi meselelerde hata etmiş birisini tekfir ederse bu ve benzeri kişiler bidatçıdır, sapıktır. Hidayet imamlarının ve islam alimlerinin yoluna da muhaliftir.”( el-Minhac, 98 )

Türkiye de insanların çoğunluğu ve sofiler  haricidir hatta cahil cami cemaati de bunlardandır bu cahiller kendi uydurduğu dine muhalefet eden herkesi kafir ilan derler diyanette müftüler, valizler, imamlar bu cahillere çanak tutar.”

İhavanı Müslim’in Asrın Haricileri dir.

İhavanı Müslim’in cemaatinin kurucusu Hasan el benna dediki: ” Şüphe yok ki biz açık ve sarih bir şekilde her kim bu Menhece iman etmese “ihvan menheci” onun tahkiki için çalışmasa islamdan nasibinin olmadığını ilan ediyoruz.”(Resail (86)

Kafire kafir demeyen kaidesi, mutlak kafirler hakkındadır. Yani Yahudiler, Hristiyanlar, Budistler, Ataistler, Hindular ve diğer kafir milletler hakkındadır. Bazı haricilerin bazı müslümanları tekfir etmesi, bazı müslümanlarında onları tekfir etmesini istemelerini bu kaideye dayandırmaları isabetli bir kaide değildir ve sapıklıktır ve hariciliktir. Çünkü bu ümmetten bazı alimler akideleri sapkın, küfür ve şirk olan bazı taifleri  tekfir etmiştir. Bazı alimlerde  tekfir edilen sapık teifeleri  tekfirden kaçındıkları için tekfir etmemişlerdir. Hiçbir alim tekfirden kaçındı diye birbirilerini tekfir etmemişleridir. Silsile tekfirini müslümanlara dayatan ancak harici zihniyetidir.!

KAFİRE KAFİR DEMEYEN KAFİRDİR

” Sözünü Tekfirciler Nasıl Anlamış ?

Malesef kafire kafir demeyen kafirdir,yada kafiri tekfir etmeyen kafirdir, sözünü söyleyip bu konudaki tafsilatı hiç gündeme getirmiyorlar veya ön planda tutmuyorlar.

Asıl ön planda tutulması gereken bu. Malesef bu konuda tafsilata (açıklamaya)gidilmediği için bu harici zihniyetin insanların önüne dayatma olarak sürdükleri sözü, sanki kabullenme gibi,

altında ezilme gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz.

Harici zihniyetli bidatçı tekfircilerin ”kafirleri tekfir etmeyen kafirdir ”sözü içine yükledikleri batıl anlam sizi aldatmasın. Bu kimseler tağutlaşmış nefislerinin kendilerine vahyettiği batıl anlamı bu hak sözün içine yükleyerek insanların gözünde bunu süslemeye açlışmaktadırlar.

Bunlara aldanmayın. Kafirleri kafir görmeyen kafirdir.Bu bir kaidedir.

Ancak bu nedir? Bu kimseler ya Allah ve Nebilerin bizzat kendilerini belirterek (ebu leheb gibi) ve gereksede Yahudi, Hristiyan Putperest ve Mecusi gibi gurup belirterek asıl kafirlerden olsun veya Rasulullah’ın sav savaştığı Mekkeli müşrikler olsun veya selef imamlarının icmasıyla anlayıp kitap ve sünnetin delalet ettiği kimselerin kafir olduğu hususu olsun tüm bunları kafir görmeyen insan kafirdir.

Kafire kafir demeyen kafirdir sözünün tafsilata ihtiyacı vardır. Tafsil şudur:Küfreden bir kimsenin durumu hakkında şu iki şeyden birisi söz konusudur.

1; Ya bu kişi Yahudi Hrıstıyan,Mecusi, Budist gibi asli kafirlerdendir,asıl itibariyle kafirdir,yani müslüman olduda sonradan kafir oldu değildir.

Bunların kafir oldukları zaten ortadadır ve açıktır.

Her kimde bu asli kafirleri tekfir etmezse veya kafir olduklarında şüphe ederse yada yollarını doğru olarak görürse kafirdir.

Bu kişi Şeyh Muhammed ibn. Abdulvahhab rahimehullahın dediği gibi islamı bozan bu hususu yapmış olur.

2;Ya da bu insan asli kafir değilde müslümandır ama sonradan kendisinden islamı bozan bir şey sadır olmuştur ve kendini hala müslüman sanıyordur,müslüma olduğunu iddia ediyordur.

Eğer bulaştığı bu küfri şeyin islamı bozduğu açık bir şeyse ve ümmet

tarafından islamı bozan bir şey olduğuna dair icma varsa mesela peygamberle alay etmek gibi,böyle bir kimseyi tekfir etmekten kaçınan bir kimsenin durumundada iki şey söz konusudur.

A -Ya  adamı tekfir etmeyen bu kişi,x adamın yaptığı şeyi islamdan çıkaran bir küfür olduğunu bilmiyordur veya islam alimlerinin o konu hakkındaki naslarını bilmiyordur.

O zaman tekfir etmeyen kişiye hüccet ikame edilir.

”Bak bunun yaptığı şey küfürdür alimlere göre delillere göre küfürdür.” denip naslar anlatılır.

Not:Eğer sen ilim ehliysen hücceti ikame edersin.

B -Ya da  adamın işlemiş oldugu o hususun küfür olduğunu biliyordur ama mazur olduğunu düşündüğü için tekfir etmekten kaçınıyordur.Çünkü onda tekfirin engellerinin ve şartlarının yerine getirilmediğini düşünüyordur.

Dolayısıyla da böyle bir kimse tekfir edilmez.

Tekfirciler ”kafiri tekfir etmeyen kafirdir” sözünü söylerken

ne demek istiyorlar aslında ?

Aslında onların derdi kafiri tekfir etmeyen kafirdir değil,bu doğru kaideyle hangi batılı kastediyorlar?

Yani bizim tekfir etmediklerimizi tekfir etmeyen kafirdir diyorlar…

o yüzden mesele kafirin tekfir edilmesi meselesi değil kardeşler,bu bidat ehli kişilerin meselesi aslında bizim tekfir ettiklerimizi tekfir etmeyenler kafirdir meselesidir.

O yüzden bakın bu insanlara tekfir ettikleri kimseleri tekfir etmeyenleri napıyorlar direk?

Hemen tekfir ediyorlar.

Mesela bunlar kendi aralarında bir adamı öncede tekfir etmişler,bu tekfir ettikleri adamı bi başkasına soruyorlar.

Diyorlar ki ”söyle bakalım bu adam kafir mi?”

Diyorsun ki ”kafir görmüyorum veya kafir olup olmadığını bilmiyorum”.

Hemen ne diyorlar ”sende kafirsin !”

Çünkü kafire kafir demedin.

Hiç az önce zikredilen şartları gözettiklerini görüyor musunuz?

Göremezsiniz,hiç bir zaman gözetmezler.

Bırakın gözetmeyi hiç bu şartları bilmezler bile, o yüzden asil itibarıyle kafiri tekfir etmeyenler kafirdir hükmü kendi indinde küfrünün sabit olmasından sonra geçerli hükümdür.

Ki bunuda ilim ehli kimseler yapar,bunuda başkasına dayatamazsın.

Sana göre hüccet ikamesi yerine gelmiştir ama diğeri için gelmemiştir.

Ve ya bu kişinin küfrüne dair senin bildiklerini bilmiyordur,senin onu tanıdığın kadar tanımıyordur.

ibni Teymiyye rh ne diyor:Hululcuların (Vahdeti Vucutcuların)kafir olduklarından bahsettikten sonra diyor ki;bu kimselerin benimsedikleri görüşün ne olduğunu ve islam dinini bildikten (islam alimlerinin o konu hakkında ki dinden çıkaran naslarını bileceksin ) sonra küfürlerinde şüphe eden bir kimse kafir olur..

Mecmu-ul Fetava

Ben bildim o yüzden sende onu tekfir et değil,karşı tarafta bilecek onun görüşünün ne olduğunu,sen kendi görüşünü karşı tarafa dayatamazsın.

Adam bilmiyorsa sen kafire kafir demedin kafir oldun diyemezsin.

Rafiziler, Hariciler, Cehmiyye, Kaderiyye, Mürcie, kelamcılar hadis inkarcıları, ve sofiler gibi grupların anlayışını, görüşünü alan insanlar Allah azze ve celle’nin kitabını ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini idrak edemezler. İdrak edememelerinin ve anlamamalarının sebebi ise akıllarını, hevalarını tabii oldukları grupların hevalarına ve görüşlerine ittiba ve tâbii etmeleridir.

İbn Teymiyye rahimehullah der ki;” Bid’at ehlinin ayıplarından biri, birbirlerini tekfir etmeleridir. İlim ehlinin övülecek yönlerinden biri de, onların birine hata isnâd ettikleri halde tekfir etmemeleridir. ” (Minhâc’us Sünne 5/251 )

İbn Teymiyye rahimehullah der ki;  bidat ehlinin ayıplarından biri; birbirlerini tekfir etmeleridir. İlim ehlinin güzel vasıflarından biri; birbirlerini tekfir etmeden hatalarını birbirlerine aktarmalarıdır. Bunu sebebi ise; küfür olmayan bir fiili, birinin küfür zannetmesini engellemektir. Halbuki bu fiil küfürde olabilir. Çünkü kendisi bunun Rasulleri yalanlamak ve Allah Tealaya sövmek olduğu kanaatine varmıştır. Ancak bir başkası bu kanaate varmamış olabilir. Kişinin durumunu bildiği kişiyi tekfir etmesi, durumunu bilmediği kişiyi de tekfir etmesini gerektirmez.”( Minhacu’s-Sunne c.3 s.63)

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!