Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Allah’a hamd, Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem’e, ashabına ve onlara güzellikle tabi olanlara salatu selam olsun. Bundan sonra: Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur; “Allah katında hak din islam dır..”(Ali İmran 19) Yine başka ayette Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Kim, İslam’dan başka bir din ararsa bilsinki kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o ahirette ziyan edenlerden olacaktır.”(Ali İmran 85)
“Bu gün dininizi kemale erdirdim,üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslamdan razı oldum.”(Maide 3)
İbn Manzûr şöyle demiştir: “İslâm; itaat etmek, bağlanmak demektir. Şer’i bir terim olarak da; açıktan açığa inkiyad yani teslim olmak boyun eğmek ve şeriatın emirlerini açıkça yerine getirmek, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in getirdiklerine bağlanmak demektir.”(İbn Manzur, Lisanu’l-Arab: 12/92)

İbn Kesir rahimehullah derki; “Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in gönderilmesinden sonra kim Allah azze ve cellenin huzuruna Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin şeriatı üzere olmayan bir dinle varırsa ondan kabul edilmeyecektir. Yani kim Allah azze ve celle insanlar için koyduğu ve belirlediği razı olduğu dinden başka bir dine ve yola girerse bu ondan kabul edilmeyecek,ahirette ise hüsrana uğrayanlardan olacak.”(İbn Kesir)

Şeyh Sadi rahimehullah şöyle der; “Bu gün sizin için dîninizi tamamladım” sizi tam zafere kavuşturmak zahir ve batını ilgilendiren şer’i bütün hükümleri ikmal etmek, Usul furuu eksiksiz olarak beyan etmek süreti ile dîninizi tamamladım. Bundan dolayı kitab ve sünnet: dinin bütün ahkâmında, usul ve furuunda kelimenin tam anlamı ile yeterli ve eksiksizdir. İnsanların akaid ve hükümleri bilip öğrenmeleri için kitab ve sünnet dışında kelâm ve benzeri ilimlere de muhtaç olduklarını söyleyen ve bu konuda kendisini zora koşan her bir kimse, dolayı olarak dinin ancak kendi söylediği ve kendine davet ettiği şey ile tamamlacağnı iddia ediyor demektir. Bu ise zulümün en büyüğü,Allah azze ve celleye ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme cahalet nispet etmenin en ileri derecesidir. “Üzerinizdeki” gizli ve açık “nimetini tamamladım ve size din olarak İslam’dan razı oldum” Sizi bu dine mensup olarak beğenip razı olduğum gibi, bu dini de sizin için razı oldum. O halde onun gereklerini Rabbinize şükür olmak üzere yerine getirin.”(Tefsiri’s-Sadi)

Buhari sahihinde Cibril hadisi ve gelip İslam nedir diye sorması çok önemli mühim bir meseledir; Ebu Hureyre radıyallâhu anh Şöyle demiştir: Bir gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ashabı ile birlikte otururken bir adam ona gelerek sordu: قال ما الإسلام قال الإسلام ان تعبد الله و تشرك به وتقيم الصلاة وتؤدي الزكاة المفروضة وتصوم رمضان “İslam nedir? Allah’a ibadet etmen ve ona hiçbir şeyi şirk koşmaman, Namazı kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutmandır.”(Buhari 50-4777 sahih)

İslam nedir? İslam Allah’u Tealayi Tevhid ile birlemek, itaat edip,inkıyat yani boyun eğmek,teslim olmak. “Rabbinize dönün O’na teslim olun!(Zumer 54)
ona ibadet edip şirk koşmamak, şirk ve şirk ehliden uzak durup redetmektir. İslâm dîninin aslı ve temel kuralı şu iki husustur: Birincisi: Hiçbir ortağı söz konusu olmaksızın bir ve tek Allah’a ibâdet etmeyi emretmek, buna davet etmek, bu uğurda dostluk etmek ve onu terk edeni tekfir etmektir, İkincisi: İbâdette Allah’a şirk koşmaktan sakındırmak, bu konuda tavizsiz ve sert bir tutum takınmak, bu uğurda düşmanlık etmek ve şirk işleyeni tekfir etmektir.

İshak b. Rahuye rahimehullah şöyle demiştir: “İslam, zimmet ehli bir kimseye arz edildiği zaman Sünnet olan onun şöyle demesidir: “Allah’tan başka hak ilah yanı mabud olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet ettim. Allah katından gelen ne varsa hepsini ikrar ettim. İslam dini dışındaki bütün dinlerden beri oldum.” İşte bu, bütün alimlerin icma ile kabul etmiş oldukları, İslam’a giriş ve şirkten beraet saydıkları tam arzdır.”(Mesailu’l Kevsec 3370)
Şeyh-ul-İslam ibn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: “Şüphesiz ki İslam iki temel üzerine kurulmuştur: Bir;Allah’tan başkasına ibadet etmemek,
İki;Allah’a ancak Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in beyan ettiği ve meşru kıldığı şekilde ibadet etmek.”(el-fetava el-kübra, 2/242)


İbn Kayyim rahimehullah şöyle demiştir. İslam Allah’u Tealayi Tevhid edip,birlemek,tek olan şeriki olmayan Allaha ibadet etmek ve Allah’u Tealaya Rasulune ve Rasulun bildirdiklerine iman edip tabi olmaktır. Bunları yerine getirmeyen kul, Müslüman değildir. Şayet bunları yerine getirmeyen,bilerek inkar eden inatçı kafir değilse, o taktirde cahil kafirdir.”(Tariku Hiçreteyn 382)

İslam dini,barış dinidir demek bir safsatadan ibarettir,Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur; “Ey iman edenler! Hep birden Silm(Yanı) İslama girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin,Çünkü o, apaçık sizin dümanınızdır.”(Bakara 208)

Allah’u Teala;  “Hep birlikte silm’e  girin.” Yani tamamen islama itaat ve inkıyat ile  boyun eğerek yani İslamın bütün şerri hükümlerine girin.”

İbn Abbas İle Mücahid, Tavus, Dahhak, İkrime, Katade ve İbn Zeyd Ayetteki silm  Kelimesini “İslam ile tefsir etmişlerdir. Dahhak rivayettinde,İbn Abbas radiyahullah ile Ebu Aliye ise bunu itaat ile tefsir etmişlerdir.”(Taberi İbn kesir sahih eser) Silm’i,barış ile tefsir etmek ise tercih edenler,şaz bir görüş olmakla birlikte,ayetleri yakın manasından  uzaklaştırıp, tercih edilmeyen uzak mana vermektir,Tefsir usulünde tercih edilmez bir usuldür. İslamı Barış ile tefsir etmek tahrif, safsata ve hezeyandır ibrettir.

KELAMCILAR VE SOFİLERİN YOLU SAPIKLIK YOLUDUR
İmam Kurtubi Şöyle demiştir; “Tasavvuf mezhebi batıllıktır cahilliktir dalalettir, islam yalnızca Allah Tealanın kitabı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetidir.”(Kurtubi 11. cilt sayfa 238)
İbn Akil Hanbeli der ki: Kardeşlerime tavsiyem, kalplerini kelamcıların sözlerine açmamaları,kulaklarını mutasavvıfların saçma hurafelerine kulak kabartmamalarıdır. Bilakis geçim için çalışmak,sofilerin işsiz dolaşmalarından,nasların kuran ve sünnetin zahiri anlamlarına bakmalarından ,bidatçilerin saçma atışlarından daha iyidir. Herkim iki grubun da yollarından haberdar olduysa,nihayetinde bunların yolları şüphelidir, temelsiz iddialarıdır.
İbn Akil sapık sofiler hakkında der ki: Bil ki insanlar Allah’a karşı gelerek İslam şeriatıninin koyduğu kurallardan uzaklaşmışlar kendi uydurdukları kurallara tutunmuşlardır. Kimileri Allah tan başkasına tazim sevgi saygı göstererek onlara ibadet yapmışlar. Kendi zanlarınca bunları Allah’a ulaşmak için vesileler kılmışlardır. Bazıları Allah’ı bir kabul etmiş ancak ibadet yükümlülüklerinin kendilerinden kalktığını iddia ederek “Bunlar marifet ehli olmadıklarından dolayı avam için konulmuş şeylerdir. “Demişlerdir. Bu bir tür şirktir.
İbaha dini küfürdür, her kim herhangi bir fazilet sebebi ile dinin emirlerinden bir emrin üzerlerinden kalktığını, yasaklarından bir yasağın onlara caiz olduğunu söyleyecek olursa o kafir olur.
Baksana ondan daha faziletli olan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hiç bir emri terk etmedi, bütün haramlardan sakındı.
Allah subhanehu Teala onun bütün faziletini rağmen kafirlerin amellerinden olan haramları işleme ve emirleri terk hususunda onu en basit şeylerle tehdit etti. “eğer onlara azıcık meyledersen…
“Eğer biz sana sebat vermeseydik,azıcık bir şeyle de olsa onlara meyledecektin. Eğer böyle yapsaydın biz sana dünya sıkıntısını ve ahiret sıkıntısını kat kat tattırırdık sonra da bir yardımcı bulamazdın.”( İsra 74-75)
“Eğer sana gelen ilimden (bunca şeye rağmen) eğer onların hevalarına uyacak olursan artık (seni) Allahtan (koruyacak) ne bir dost ne de yardımcı bulamazsın.”(Bakara 120)
Kendilerini islama nispet eden laik,demokrat insanlar İslamdan yüz çevirmiş ve İslam şeriatini inkar ederek kafir olmuşlardır, çünkü bu taife kur’anın hükümlerini çağdışı olduğunu açık bir şekile söymişlerdir,bizde açık bir şekilde bir şekilde tekfir ediyoruz demokrasi savunan islam milletinden değildir,Nitekim Muhammed bin İbrahim rahimehullah şöyle demiştir: “Dünyevi kanunlarla hükmeden bir kimse ‘ben bunun bâtıl olduğunu elbette ki kabul ediyorum’ dese bunda onun için bir delil yoktur. Aksine o şeriatla bağını koparmıştır. Bu bir kimsenin : ‘Ben putlara ibadet ediyorum ve bunun elbette ki bâtıl olduğuna inanıyorum’ desemesine benzer.”(Mecmua Resâil ve’l-Fetevâ: 6/189, 1451.)
Muhammed emin şenkıti rahimehullah der ki: “Kur’an’ı kerimin ayetlerinden açıkça anlaşınmaktadır ki; Şeytanın dostları vasıtası ile koydurduğu islam şeriatına muhalif beşeri kanunlara tabi olanların kafir ve müşrik olduklarından ancak onlar gibi Allah’u Tealanin basiretlerini kör ettiği, vahyin nurundan kör olan kafir ve müşrik kimseler şüphe ederler.”(Edvaul Beyan 4/73-74)
İlim ehli der ki: İbadet, meşakkat ve zorluk değildir ki bir Müslüman ondan dinlensin. Bilakis ibadet, Allah için muhabbet ve tazimdir, O’nu yüceltmedir. İbadeti doğru bir şekilde Allah’a yapmaya sevk eder. Allah Subhânehû ve Teâlâ’yı memnun etmeye iletir. Bir Müslüman ibadet ile Rabbi’si ve Mevla’sı önünde son derece itaatkâr olur. Allah’a yönelerek O’na nida eder ve O’na münacatta bulunur. O’ndan rahmetini umar. Allah Azze ve Celle’den fazlını, keremini ve yakınlaşmayı ister. Bu durumda olan bir kimse ne bundan vazgeçmek ister ne de bundan muaf tutulmak. İbadet ve itaat zamanlarını daha fazla çoğaltmak ister. O zaman onun hali: “Namaz ile bizi rahatlat ey Bilâl!” diyen Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin hali gibi olur.
Kelamcılar, Hadis inkarcıları, Rafiziler, ve sofiler, İslamdan razı değillerdir, kendi uydurdukları vaz’ettikleri akidelere uymuşlardir. Rafiziler eyhli beyti ilah edinmiş ve sahabenin çoğunu tekfir etmişlerdir,bu fillleri ile kafir ve müşrik olmuşlardır.
Rafiziler ve Sofiler;velileri veya veli zan edilenlerin,ölmüş kemiklerinden ve çürümüşlerden yani kabirlerden medet istiane yanı yardım dileyip büyük şirkle müşrik olmuşlardır. Kelamcilar Allah azze ve celleni haberi sıfatlarını inkar ederek kafir olmuş ve onlara tabii olan hadis inkarcıları ise hadislerin çoğunluğunu yada hadislerin hepsini inkar etmiş bu inkarlarından dolayı kafir olmuşlarıdır,aslında bu taifeler hiçbir zaman Tevhidi hakkı ile ikrar etmemişlerdir.
İslamdan ve Tevhidden yüz çeviren kafir olur.
insanlar çoğunlukla tevhidden yüz çevirmiştir hatta ilahiyatçılar ,müftüler,vaizler,imamlar ve müezzinler dahi tevhide önem vermiyor yada bilmiyor. Hüccet delil kur’an ve sünnettir âlimlerin tercih edilmeyen kavilleri değildir. Âlimlerin kavilleri kuran ve Sünnette uymuyorsa delil olmazlar, bazen muhakik olmayan âlimler öyle hatalar yaparki kuran ve Sünnette bir aslı yoktur.hata haramı helal,helalleri yaram yaparlar, cehennem ebedidir,bazı âlimler ebedi değil demiştir. Bazı alimlerin,sofi olması ve aşırıya gitmeleri,ifrata kaçan sözler söylemeleri, kuran ayetlerini dikkate almamaları onları bağlar bize delil olmaz.
İmam Abdurrahman b. Hasen Alu’ş-Şeyh rahimehullah derki; ‘’İşte Allah’ın Kitab’ı! Eski ve yeni bütün şirk koşanlar ile bizim aramızda hükmedici odur. İsterse alim olduğu düşünülen biri olsun,insanlardan hiçbirinin fiili,Kur’an aleyhinde hüccet olamaz. Bilakis Kur’an herkesin üzerine hüccettir. O halde bazı kimselerin ; Filan şöyle dedi, filan şöyle yaptı, şeklindeki sözlerine aldanma.”(Ed-Duraru’s-Seniyye(11/499) ”Rabbim Hakkı hak bilip Hakka tabii olmayı nasip eylesin, Batılı da batıl bilip ondan uzaklaşmayı nasip etsin.” A.Kadir GÖREN

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!