Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Veli zan edilen zındıkların Gizli ilim iddiası bir sapkınlıktır, bazı sapık sofiler insanları kandırmak için felsefe yaparak kızlı ilimden söz ederler ve insanları ledun ilimlerinin olduğunu iddiasında bulunurlar cahilleri kendilerine tabi olmasını sağlarlar.
İmam Berbehari rahimehullah derki:
وكل علم ادعاه العباد من علم الباطن لم يوجد فيالكتاب فهو بدعة وضلل لة لا ينبغي لا ان يعمل به ولا يدعو اليه
Kulların batın ilm bildiklerini iddia, ettikleri ne kitab da ne de sünnette bulunmayan her ilim bidat ve delâlettir. Hiç kimse onunla amel etmemeli, ona davet etmemelidir.”(Şerhu’sunne)
İmam Tahavi rahimehullah der ki;
Her kim, bilinmesine imkân verilmeyen bir hususu öğrenmeyi talep eder de anlayışı, teslimiyetle tatmin olmazsa bu talebi, onun katıksız tevhîd’i, saf bilgiyi ve sağlıklı imanı elde etmesine engel olur.”
Yine İmam Tahavi rahimehullah der ki; “İşte bunlar,Allah Teala’ın dostlarından (veli kullarından) kalbleri (iman) nuruyla aydınlanmış kimselerin gerek duyduğu şeylerin özetidir. Bu, ilimde derinleşmiş olanların mertebesidir. Çünkü ilim, iki çeşittir: Biri, mahlûkat arasında var olan (onlar tarafından bilinen) ilim, diğeri ise mahlûkat arasında saklı olan ilimdir. Var olan ilmin inkârı küfür olduğu gibi saklı ilmi bilme iddiasında bulunmak da küfürdür. îmân, var olan ilmi kabul edip saklı ilmi elde etmeyi terk etmedikçe sabit olma.”(Tahavi akidesi)
Gaybi bilme iddiasında bulunmak küfürdür.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımına zina iftirası atılıyor. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ayet iniceye kadar olayın doğru olup olmadığını bilmediği için hanımına “ey Aişe eğer yaptıysan Allaha tevbe et” diyor. Diğer yandan adam benim şeyhim Allahın izniyle gelmişi geleceği bilir hatta kalbimdekini bilir diyor. Diyorum ki ya kalk açıkça benim şeyhimin ulaştığı mevkiye Rasulullah salallahu aleyhi ve sellem ulaşamadı de notunu verelim. Yada ehli sünnetim falan diyipte sakalınla cübbenle insanları kandırma ancak sen cahilleri kandırırsın.!
Soru: Allah’tan başkasından medet bekleyen ve onun Allah’ın velîsi olduğunu iddia eden kişinin durumu nedir? Velî olmanın alâmetleri nelerdir?
Cevap: Velîliğin alâmetlerini Allah teâlâ şöyle açıklamaktadır: “Bilesiniz ki, Allah’ın velîlerine korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.
Onlar, îmân edip de takvâya ermiş olanlardır.” (Yûnus: 62, 63). Demek ki velîliğin alâmetleri: Allah’a îmân etmek ve Allah’a karşı takvâlı olmaktır.
“Kim mü’min ve muttaki olursa o, Allah’ın velîsi olur.” Kim Allah’a ortak koşarsa o, Allah’ın velîsi değil, Allah’ın düşmanıdır. Nitekim Allah teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Kim, Allah’a, meleklerine, Rasullerine, Cebrail’e ve Mikail’e düşman olursa bilsin ki Allah da kâfirlerin düşmanıdır.” (Bakara: 98).
Kim Allah’tan başkasına dua ederse veya Allah’tan başkasından onun gücünün yetmeyeceği bir yardımı isterse o müşrik ve kâfirdir.
Allah dostu olduğunu iddia etse bile Allah dostu/ velî değildir.
Bilakis onun tevhîde bağlılığı, îmânı ve takvâsı olmadığı halde velîlik iddiasında bulunması velîliğe aykırı yalancı bir iddiadır.
Benim bu konularda Müslüman kardeşlerime nasihatim şudur: Böyle kimselere kanmasınlar. Bu konuda dayanakları Allah’ın Kitâbı ve Nebi صلى اللّٰه عليه وسلم ’in sahîh sünneti olsun. Sadece Allah’a ümit bağlasınlar ve sadece O’na güvenip dayansınlar. Gönülleri bununla istikrâr ve huzur bulsun. Böylece mallarını ve mülklerini bu sahtekârların gasp etmesinden korumuş olsunlar.
Nitekim bu gibi konularda Kitap ve Sünnet’in delâlet ettiği şeye bağlanmak onları nefislerinin aldatmasından uzak tutar. Bunlar bazen kendilerinin seyyid olduklarını, bazen velî olduklarını iddia ederler. Onların içinde bulundukları durumu iyice düşünüp inceleyecek olursan onların seyyidlikten ve velîlikten ne kadar uzak olduklarını görürsün.
Sen gerçek velînin insanları kendisine davet etmekten ve kendi çevresinde bir saygı ve tazim halkası oluşturmaya çalışmaktan çok uzak olduğunu görürsün.
Onu takvâ sahibi, kendisini ön plana çıkarmayan, şöhretten hoşlanmayan, insanların kendisine teveccühünden veya ümitle ya da korkuyla kendisine bağlanmalarından hoşlanmayan bir mü’min olduğunu görürsün. Kişinin insanların kendisine tazim etmelerini, saygı göstermelerini, müracaat etmelerini ve bağlanmalarını istemesi bile gerçekte takvâya aykırıdır, velîliğe de aykırıdır.
Bu sebepledir ki Nebi صلى اللّٰه عليه وسلم ’den gelen bir hadîste ahmakları susturmak veya âlimlerden geri kalmamak veya insanların teveccühünü kazanmak için ilim öğrenmek isteyenler şöyle şöyle olacaklardır diye tehdit edilmektedirler. Bunun şahidi şu hadîstir: “Veya insanların teveccühünü kazanmak için”(Buhârî, Kitâbu’n-Nikâh, Bâbu İcabeti’l-Velîme ve’d-Dave (5173) Velîlik iddiasında bulunan ve insanların yönlerini kendilerine çevirmeye çalışan bu insanlar velîliğe en uzak kimselerdir.
Müslüman kardeşlerime nasihatim şudur: Bunlara ve benzerlerine aldanmasınlar, Kitap ve Sünnet’e müracaat etsinler ve sadece Allah’a ümit bağlasınlar.”
Şeyh İbn Useymin rahimehullah
EBCED HESABI
İbn Abbas radiyallahu anh diyor ki, “EBCED hesabı yapanların ve yıldızname bakanların Allah katında bir nasiplerinin olmadığını düşünüyorum”
Celaleddin el-Kasımî rahimehullah tefsirinde bu sözü açıklarken: “Çünkü bu durum kehanet kabilindendir ve hadislerde kâhine inanmakla Kur’an’a iman etmenin birbirine zıt şeyler olduğu açıkça söylenir” diyor.
(أبجد: وقال ابن عباس (في قوم يكتبون أبا جاد وينظرون في النجوم) : ما أرى من فعل ذلك، له عند الله من خلاق. وفي الأحاديث من الترهيب ما فهيا من التصريح بأنه لا يجتمع تصديق الكاهن مع الإيمان بالقرآن، والتصريح بأنه كفر. (قاسمي سورة /آية

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!