Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


الحمدالله رب العالمين و الصلاةو السلام على اشرف الانبياء والمرسلين اما بعد
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun.
Allah azze ve celle’nin arşa istiva etmesi fiili bir sıfattır. Allah azze ve celle’nin uluv sıfatıda zati bir sıfattır. O arşa istiva etmeden öncede uluvv da idi. Bazı sapık taifelerin Allah azze ve celle’nin istivasını inkar etmeleri hiçbir ilmi dayanağı yoktur. Ne Allah’ın kitabında ne de Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinde ne sahabenin sözlerinde ne taabinin sözlerinde ne akide yazan ehli sünnetin alimlerinde ne hadis ehlinin sözlerinde ne fıkıh ehlinin ne de tefsir ehlinin sözlerinde Allah azze ve celle’nin arşa istiva etmediğine dair bir delil bulanmasın. Bilakis Allah azze ve celle’nin arşa istiva ettiğini, icma ile kabul etmişlerdir. Şimdi Arşa istiva ettiğinin delillerini vermeye çalışacağız:
إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِي اللَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَثِيثًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِأَمْرِهِ أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ تَبَارَكَ اللّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
“Rabbiniz, şüphesiz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da Arş’a istiva eden, geceyi, kendisini süratle takip eden gündüzle örten, güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş olarak yaratan hep Allah’tır. Bilesiniz ki yaratma ve emir O’na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah, ne yücedir.” (Araf /54)
إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الأَمْرَ مَا مِن شَفِيعٍ إِلاَّ مِن بَعْدِ إِذْنِهِ ذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ
“Şüphesiz ki sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş’a istiva eden, emreden, her şeyi idare eden Allah’tır. O’nun izni olmadıkça hiçbir kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O halde O’na İbadet edin. Artık iyice düşünmez misiniz.” (Yunus/3)
وَهُوَ الَّذِي خَلَق السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاء لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلاً وَلَئِن قُلْتَ إِنَّكُم مَّبْعُوثُونَ مِن بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ
“Hanginizin amelinin daha güzel olduğunu denemek için gökleri ve yeri yaratan O dur. O,nun Arşı su üzerinde idi. Öldükten sonra tekrar dirileceksiniz desen, küfredenler, bu, apaçık bir sihirdir derler.” (Hud/7)
اللّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي لأَجَلٍ مُّسَمًّى يُدَبِّرُ الأَمْرَ يُفَصِّلُ الآيَاتِ لَعَلَّكُم بِلِقَاء رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ
“Gördüğünüz gibi gökleri direksiz yükselten, sonra Arş’a istiva eden, her ikisi de belirli bir süreyle hareket eden güneşi ve ayı emri altında tutan, her işi idare eden ve Rabbinize kavuşacağınızı yakinen bilesiniz diye ayetlerini uzun uzun açıklayan Allah tır.” (Rad /2)

الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى
“Rahman Arş’ istiva etmiştir.” (Taha /5)

الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
“Gökleri, yeri ve bunların arasındaki şeyleri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden Rahman’dır. Bunu, bir haberdar olana sor.” (Furkan/59)
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ مَا لَكُم مِّن دُونِهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا شَفِيعٍ أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
“Gökleri yeri ve bu ikisi arasındaki şeyleri altı günde yaratan, sonra da istiva eden Allah’tır. Sizin için O’dan başka ne bir dost ve ne de bir şefaatçi vardır. Hiç düşünmüyor musunuz ?” (Secde/4)
هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden, yere gireni ve yerden çıkanı, gökten ineni ve göğe çıkanı bilen O dur. Nerede olursanız, O sizinle beraberdir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Hadid/4)
هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra sema’ya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. O her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara/29)
Bu ayetlerin tefsirin de; İmam Buhari rahimehullah’ın bab ‘’O’nun arşı su üzerindedir ‘’ ‘’O yüce arşın sahibidir’’sözü Taabinin büyük imamlarından Ebu’l-Aliye, ‘’isteva ile’s semai’’ ayetindeki ‘’isteva’’ kelimesini ‘’İrtefa-yükseldi’’ , ‘’ fesevvahunne’’ ayetini ‘’halakahunne onları yarattı’’ şeklinde tefsir etmiştir. Mücahid ,’’isteva’’ fiilini ,’’arşın üzerine yükseldi’’ şeklinde tefsir etmiştir. Firhabi bu haberi Verka vasıtasıyla İbn Ebi Nüceyh’ten mevsul olarak nakletmiştir.”(Buhari bab muallak)
İlim ehli birçok kimse de bu ayet ve buna benzer sıfatlar hakkında aynı yaklaşımı benimsemişlerdir. Tirmizi Sadakanın Fazileti bölümünde şöyle der: Bu rivayetler sabittir. Biz bunlara iman ederiz, başka bir şey gibi görmeyiz. Bunlar hakkında “nasıl olur” denmez. Aynı şekilde İmam Malik, İbn Uyeyne ve İbnü’l-Mübarek’in “Bunların nasıllığını merak etmeksizin olduğu gibi kabul ediniz” dedikleri nakledilmiştir. Ehl-i sünnet ve’l-cemaatten alimlerin görüşleri bu doğrultudadır. Cehmiyye mezhebine gelince, onlar Allah’ın sıfatlarını inkâr etmişler ve bu Allah’ı (yaratıklara) benzetmektir (teşbih) demişlerdir. İshak b. Rahuye ise şöyle der: Teşbih “Allah’ın elimiz gibi eli vardır, işittiğimiz gibi işitme duyusu vardır” denildiğinde söz konusu olur.”
Beyhaki el-Esma ve’s-Sıfat isimli eserinde şöyle der: Tefsir bilginleri, arşın taht olduğu, bunun Allah Te’ala’nın yarattığı bir cisim olduğu, meleklerine taşımalarını emrettiği ve ta’zim edip etrafında tavaf etmek suretiyle ibadette bulunmaları emrini verdiği noktasında görüş birliği etmişlerdir.
Beğavinin tefsirinde İbn Abbas radiyallahu anh’a ve müfessirlerinin çoğunluğu ‘’isteva’’ kelimesinin manasını ‘’irtefea yükseldi’’ manasında olduğu görüşünü benimsediklerini nakletmiştir. Ebu Ubeyd, el-Ferra ve başkalarının görüşü de bu doğrultudadır.
İmam Kurtubi : “Selefi Salihin ilk dönemleri ise, Allah Te’ala’nın bir cihette bulunuşunu nefyetmiyorlar ve bunu nefyettiklerini de ifade etmiyorlardı. Aksine onlar da genel olarak herkes de Allah Te’ala’nın Kitab’ında bildirdiği, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in de haber verdiği şekilde O’na cihet isbat ediyorlardı; Selef-i Salihten her hangi bir kimse, Allah’ın Arşı üzerinde hakikaten istiva etmiş olduğunu inkar etmiyorlardı.”(Kurtubi Araf 54 tefsiri)
Ebu Abdillah el-Hakim, el-Evzai rahimehullah (157)’dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Bizler ki tabi’nin çokça olduğu bir zaman idi- şöyle derdik: şüphesiz Aziz ve Celil olan Allah, Arşının üstündedir. Biz sünnette O’nun sıfatlarına dair gelmiş geçmiş buyruklara da iman ederiz.’’ el- Evza’i rahimehullah‘a Allah Te’ala’nın ; “Sonra arşa istiva etti ‘’ buyruğu hakkında soru sorulunca şu cevabı verdi: O kendi zatını nitelendirdiği gibi arşın üzerindedir.’’ (Beyhaki Esma ves’Sıfat)
İbn Abdil Ber rahimehullah “Kendilerinden te’vil ilmi’nin öğrenildiği sahabe ve tabiin alimleri icma ederek Allah Te’ala “Üç kişi fısıldaşmayıversin. Muhakkak O, onların dördüncüleridir’’ buyruğunun te’vili hakkında şöyle demişlerdir: O, Arşın üzerindedir. İlmi her yerdedir. Bu konuda sözü delil olarak kabul edilecek hiçbir kimse onlara muhalefet etmemiştir.’’
Sünnetten kanıt: İmam Hallal ‘ın ‘’Kitabus Sünne’’ adlı eserinde Buhari’nin şartına uygun sahih bir senedle Katade dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem‘in şöyle dediğini işittim : “Allah yaratmayı bitirince arşına (üzerine) istiva etti’’ (Zehebi Kitabu uluuv)
Şeyh İmam Ebu Muhammed Abdülkadir b. Ebi Salih el-Geylani, Gunye adlı kitabında şöyle demektedir: Allah Te’ala ayet ve delillerin ışığında kısaca tanımaya gelince, kişi bilmeli ki Allah, bir ve yeganedir…
Geylani sözü sonunda şuraya getirir ve der ki: Allah, yukarı taraftadır ve Arş üzere istiva etmiştir. Mülkü kapsamıştır. İlmi, eşyayı kapsamıştır. “Güzel söz O’na çıkar, iyi amel onu yükseltir.” (Fatır/11) “Allah yaratma işini gökten yere düzenler. Sonra sizin saydığınız (yıllar)dan bin yıl kadar süren bir günde O’na çıkar.” (Secde/5) Allah her yerdedir demek caiz değildir. Aksine gökte Arş’ın üzerindedir, demek gerekir. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: “O Rahman Arş’a istiva etmiştir.” (Taha/5)
Bu konuda bir takım ayet ve hadisleri zikrettikten sonra da şunları söyler: Te’vil etmeksizin istiva sıfatını kullanmak gerekir. Allah zatıyla Arş’ın üzerine istiva etmiştir. O’nun keyfiyetsiz olarak Arş’ın üzerinde olduğu, gönderilmiş her Rasule indirilmiş her kitapta söz konusu edilmiştir.”( el-Geylani, Gunye)
Buhari’den gelen bir rivayette; Ebu Hureyre’nin nakline göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Allah Te’ala bütün yaratıkları yaratmayı hükmettiği zaman arşının üstünde yanında bulunan bir kitapta şunu yazdı: “Şüphesiz benim rahmetim gazabımı geçmiştir’’ dedi. (Buhari,7422)
(Sonra Arş’a istiva eden) İnsanların bu konuda bir hayli görüşü vardır. Bu konuda selef-i salihinin yoluna, Malik, Evzai, Süfyan-ı Sevri, leys b. Sa’d, İmam Şafii, İmam ahmed b.hanbel ve ishak b. rahuye ile eski çağlardaki ve günümüzdeki imamlarının yolundan gidilmelidir.O ise bu nasları hiçbir keyfiyet belirtme (tekyif), bir şeye benzetme (temsil) ve iptale yol açacak bir açıklama (ta’til) yapmaksızın, kelimelerin anlamını bozmadan (tahrif) geldiği gibi manayı ispat edip keyfiyetini araştırmamaktır. Teşbihçilerin aklına gelen şeyler Allah hakkında geçersizdir. Zira Allah Te’ala mahluktan hiçbir şeye benzemez. ‘’Onun benzeri hiçbir şeyi yoktur. O işitendir, görendir’’ (Şura/11) Bilakis hakikat imamların söylediği gibidir.
Allah azze ve celle’nin Arşın üzerinde olduğuna dair hasen derecesinde şu rivayettir. İbn Mes’ûd radiyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir. “Dünya seması ile ondan sonraki sema arasında beşyüz yıl vardır. Her bir sema ile diğer sema arasında beş yüz yıl vardır. Yedinci sema ile Kürsi arasında beş yüz yıl vardır. Kürsi ile su arasında beş yüz yıl vardır. Arş ise suyun üstündedir. Allah Arş’ın üstündedir; sizin amellerinizden hiçbir şey O’na gizli kalmaz.” (İbn hüzeyme kitabu tevhid; Tebarani el- mücemul kebir, Hasen)
Ahmed İbn hanbel rahimehullah’ın Allah azze ve celle’nin Arşın üstünde olmasına dair görüşü. Kitap ve sünnetteki müteşabihata, te’vile girişmeden, olduğu gibi inanmaya, bilhassa teşbih ve tecsimi andıran nassların hakikatine iman edip keyfiyetini sormamaya titizlikle önem veren selefiyyenin mümtaz simalarından biri imam Ahmed b. Hanbel rahimehullah’dir (241/855). Onun, başta “halgu’l-kur’an” olmak üzere muayyen mevzularda gösterdiği ısrarlı muhafazakarlığı ve bu yüzden katlandığı mihnetler meşhurdur. İbn Ebi Ya’la rahimehullah (526/1131) Tabaqat’ın da çeşitli tariklerle Ahmed b. Hanbel’in akidesini nakletmiştir. “Allah’ın arşı suyun üstündedir, Allah arşın üstündedir. Kürsi ise onun iki ayağının bastığı yerdir.” “O, yedi gök üzerindeki arşın üstündedir. Etrafında nurdan, ateşten, karanlıktan ve ancak kendisince malum olan şeylerden perdeler vardır.” “Aziz ve celil olan Allah’ın arşı vardır, arşın taşıyıcıları (hameletu’l arş) mevcuddur, Allah arşın üzerindedir” (İbn Ebi Ya’la Tabaqatu’l Hanabile)
Kadı Ebu Ya’la İbn Teymiyye’den önce yaşamıştır. Onun için Allah azze ve celle’nin Arşa istiva ettiğini, arşın üstünde olduğu İbn Teymiyyenin çıkarttığı bir görüş değildir. Bu Selef ulamasının hepsinin görüşüdür. Allah onlardan razı olsun . Onlara uymak hidayet, onlara muhalefet etmek de sapıklıktır.

Ebu Zur’a er-Razi rahimehullah’dan rivayet edilmiştir. Rahman Arş üzere istiva etti ayeti sorulunca dedi ki: Bunun tefsiri okunduğu gibidir, yani O, Arş üzeredir, ilmi ise her yerdedir. Kim başka bir şey söylerse Allah’ın laneti onun üzerine olsun.”
Meşhur imam Abdurrahman b. Mehdi rahimehullah diyor ki: Heva sahipleri içinde Cehm’in ashabın’dan daha kötü olanı yoktur. Dönüp dolaşıp gökte hiçbir şey yoktur diyorlar. Allah’a yemin ederim ki, ben onlarla nikah yapılmayacağı, miras alışverişi edilemeyeceği görüşündeyim.
Abdurrahman b. Ebi Hatim,rahimehullah er-Reddü ala’l-Cehmiyye adlı kitabında, Abdurrahman ibn Mehdi’den rivayet etmiştir. Demiş ki: Cehm’in ashabı, Allah Musa ile konuşmamıştır, gökte hiçbir şey yoktur, Allah Arş üzere değildir, demek istiyorlar.
Malik b. Enes’ten de rivayet edilmiştir. Ebu’ş-Şeyh el-İsfehani ve Ebu Bekr el-Beyhaki’nin Yahya b. Yahya’dan rivayet ettikleri şu söz de bunlardandır: Malik b. Enes’in yanındaydık. “Bir adam gelerek, ey Ebu Abdillah, Rahmanın Arşa istiva etmesi nasıl oluyor? diye sordu. Malik başını sallamaya başladı ve sonunda üzerinden bir ter boşandı. Arkasından dedi ki: İstiva bilinmeyen bir şey değildir, keyfiyyeti ise akledilemez. Ona inanmak vacib, hakkında soru sormak ise bid’attır; ben de seni ancak bir bid’atçı olarak görüyorum. Sonra adamın dışarı çıkarılmasını istedi ve onu dışarı çıkardılar.”
sözleri diğerlerinin “onları geldiği gibi anlayın”, keyfiyetsiz olarak kabul edin şeklindeki sözlerine uygundur. Her iki sözü söyleyenler keyfiyetin bilinemeyeceğini söylemişler, fakat bu sıfatın hakikatini (hakikaten var olduğunu) reddetmemişlerdir.
Eğer bu insanlar tabi ki Allah’a layık olduğu şekilde demek kaydıyla istiva’nın manasını hiç anlamadan kuru bir sözcüğe inanmış olsalardı, “istiva bilinmeyen bir şey değildir, keyfiyeti ise bilinemez. veya “geldiği gibi anlayın, keyfiyetsiz olarak kabul edin demezlerdi. Çünkü o zaman istiva bilinen bir şey değil, bilinmeyen bir şey olurdu, (onlar da istiva meçhuldür derlerdi) ve tıpkı alfabe harfleri gibi anlamsız kalırdı.
Ayrıca, bir kelimeden herhangi bir anlam çıkarılamıyorsa, onun keyfiyetinin bilinemeyeceğini söylemeye ihtiyaç olmayacağı kuşkusuzdur. O halde ancak, sıfatlar ispat ve kabul edildiği zaman keyfiyetlerinin bilinemez olduğunu söyleme ihtiyacı doğar.
Sıfatları inkar eden taifelerin sapıkça sorularından biriside şudur. Allah azze ve celle arşı yaratmadan önce neredeydi. Buhari de geçen rivayette Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem “Allah vardı ondan önce hiçbir şey yoktu ve arş su üzerinde bulunuyordu. Sonra Allah gökleri ve yeri yarattı…” (Buhari, 7418) Benim tavsiyem bu insanlara nasların durduğu yerde durmak lazım. Çünkü bir ayette “Allah, hakkında bilmedeğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (Araf/33) durulmadığı taktirde aynen Nebi sallalllahu aleyhi ve sellem‘in şu hadisine benzer. “Zaman gelecek birileri çıkıp diyeceki “Her şeyi Allah yarattı. Allah’ı kim yarattı.’’ Bu sapık taifenin görüşünde aynen bunların görüşüne benzer. Allah azze ve celle’nin kendini vasf ettiği şeyin dışında söz söylemek felsefecilerin, filozofların görüşüdür. Selef ulemasıda bunları sapkınlıkla zındıklıkla itam etmiştir.
İlim ehli derki bu sözlerinin, yani sıfatları işlevsiz kılıcı, reddedici sözlerinin aslı, yahudi müşrik ve sapık sabiilerin öğrencilerinden alınmadır. Çünkü İslam dünyasında bu sözü, yani Allah Subhanehu ve Te’ala’nın hakikatte Arş üzerinde olmadığını, istiva’nın istila etmek anlamına geldiği gibi sözleri ilk olarak söyleyen kişi Ca’d b. Dirhem’dir, bu sözleri ondan Cehm b.Safvan almış, açıktan savunmuş, bu sebeble Cehmiyye’nin söylediği bu sözler de ona nisbet edilmiştir. Ehli sünnet alimlerinden istiva istiladir diye hiç kimse rivayet etmemiştir. İstila diyenlerin önderi Cad b. dirhem ve cehm b. safvandır.
Ehli sünnet Gerek Allah azze ve celle’nin kitabında kendisini, gerekse Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem O’nu ne ile nitelendirmişse bunlara tahrif (değiştirmek) ve ta’til (işlevsiz kılmak), tekyif (niteliğini araştırmamak) ve temsile (bir şeye örnek vermek) tabi tutmadan inanmak da Allah’a iman etmenin kapsamı içindedir. Ehli sünnette, bütün sıfatlar içinde bu kaide geçirlidir.Allah azze ve celle’nin arşa istiva ettiğini nefsini ilah edinen kör taklitçiden başkası inkar etmez.
Allah azze ve celle ‘nin Arşın üstünde olmasına dair Ümmetin icması vardır. Allah mekandan münezzehtir ve her yerdedir sözleri cehmiyye (el-iskafi , Abdu’l Vehhab el-Cubbai ve Ebu’l-Huzeyl)’nin sözleridir, şu anda bazı insanlar bu sözleri bize ehli sünnetin sözüymüş gibi gösteriyorlar. Bu sapık ve saptırıcı taifelerin şerlerin Allah azze ve celleye sığınırız. Allah azze ve celle’ye hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ve ona güzelce tabi olanlara salat ve selam olsun.”A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!