“Vallahi siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben bu putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım. ”Derken ona başvururlar diye büyükleri dışında onların hepsini paramparça etti. ”Dediler ki: “Bunu putlarımıza kim yaptıysa şüphesiz ki o zalimlerdendir. ”Dediler ki: “İbrahim adındaki bir gencin bunları diline doladığını işitmiştik. “Dediler ki: “Onu herkesin gözü önünde getirin. Belki şahitlik ederler. ”Dediler ki: “Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?” “Hayır” dedi. “Onların bu büyükleri bunu yapmıştır. Onlara sorun, eğer konuşabilirlerse, (cevap versinler).”(Enbiya/ 57, 58,59,60,61,62,63,)

Ebu İshak, Ebu’l-Ahvas’dan, o Abdullah İbn Mesud’ radiyallahu anh dan şöyle dediğini nakletti: İbrahim’in kavmi bayrama gitmek üzere çıktıklarında, onun yanından geçtiler ve İbrahim, bizimle birlikte çıkmayacak mısın, dediler. O, “Ben hastayım” demişti. Bir gün önce de: “Vallahi siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben bu putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım” demiş ve onlardan birtakım kimseler bu sözlerini işitmişti.”(Sahih eser)

Buhari ve Müslim’in Sahihlerinde Ebu Hureyre’ radiyalahu anh dan rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Gerçek şu ki, İbrahim aleyhisselam yalnız üç tane yalan söylemiştir. İkisi Allah yolunda idi. (Bunların birisi) İbrahim’in söylediği: “Hayır, onların şu büyükleri bunu yapmıştır” sözü, diğeri: “Şüphesiz ben hastayım” demesidir. (Allah Rasulü devamla) buyurdu ki: İbrahim zorbalardan bir zorbanın topraklarında beraberinde Sara ile birlikte yol alırken bir yerde konakladı. O zorbaya bir adam giderek şöyle dedi: Burada senin topraklarına beraberinde insanların en güzeli olan bir kadın bulunan bir adam konakladı. Hükümdar İbrahim’e haberci gönderdi, o da geldi. Ona: Bu kadın neyin olur, dedi. İbrahim: Kızkardeşimdir, dedi. Hükümdar: Git ve onu bana gönder, dedi. İbrahim, Sare’nin yanına gitti ve: Bu zorba bana seni sordu, ben de kendisine senin kızkardeşim olduğunu haber verdim. Onun yanında beni yalancı çıkarma. Çünkü sen Allah’ın kitabınca benim kızkardeşimsin. Zira yeryüzünde benden ve senden başka Müslüman kimse de yoktur, dedi.

İbrahim, Sare’yi alıp götürdü, sonra kalkıp namaza durdu. Hükümdarın yanına girip onu görünce elini ona uzattı. Çok şiddetli bir şekilde eli itildi. Hükümdar: Benim için Allah’a dua et, sana zarar vermeyeceğim, dedi. Sare ona dua etti ve serbest bırakıldı. Yine elini ona uzatıp onu tuttu, aynı şekilde hatta daha şiddetli bir şekilde eli tutuldu. Üçüncü defa yine aynı şeyi yaptı, yine eli tutuldu ve bundan önceki iki defada söylediklerinin aynısını zikretti. Hükümdar: Allah’a dua et sana zarar vermeyeceğim, dedi. O da onun için dua etti ve serbest bırakıldı.

Sonra en yakın perdedarını çağırdı ve: Sen bana bir insan getirmedin. Sen bana bir şeytan getirdin. Onu çıkart, götür ve ona Hacer’i ver, dedi. Sare dışarı çıkartılıp, ona Hacer verildi ve geri geldi. İbrahim onun geldiğini fark edince namazını bitirip durum nedir, dedi. Sare: O, kafir ve facirin elini Allah benden uzak tuttu ve ayrıca hizmetime de Hacer’i verdi, dedi. Muhammed b. Şirin rahimehullah dedi ki: Ebu Hureyre radıyallâhu anh bu hadisi naklederken şöyle derdi: İşte sizin anneniz budur, ey semanın suyunun (yağmurun) evlatları!.”( Buhari, 3358; 5084; Müslim, 2371; Ebu Davud, 2212; Ahmed Müsned, Sahih) Hadis inkarcıları zavallı insanlardır. Kuran ve vahy deyipte kuran’ın yarısına iman edip yarısınıda inkar eden kimselerlerdir. Bunlar Allah azze ve celle’nin kitabının yarısına iman edip yarısını reddederler. Bu iman ettikleri kısımlarıda kendi hevalarına göre, kendi anladıkları şekilde anlarlar. Yoksa Allah azze ve celle’nin murad ettiği şekilde değildir. Hadis inkarcıları Kendi hevalarını ilah edinmişler . İblis bunlarla çok güzel oynuyor ve onlara vayh ediyor. “Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için vahyederler.” (Enam/121)