Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

“Yeryüzünde ağır basıncaya kadar, hiçbir Nebiye esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malım istiyorsunuz, halbuki Allah âhireti istiyor. Allah Aziz’dir, Hakim’dir.”(Enfal/67)
“Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasıydı, aldığınız fidyeden ötürü size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.”(Enfal/68)
“Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Ve Allah’tan sakının. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet edendir.”(Enfal/69)
Bu âyet-i kerime Allah Teala tarafından Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’ın ashabına serzenişte bulunmak üzere Bedir günü indirilmiştir. Âyetin manası şudur: Kâfirler öldürülüp de iyice zayıf düşürülmeksizin Nebi’nin esir almasına sebeb olan böyle bir davranışa girmemeniz gerekirdi.
Müslim ve Ebu Davud dan gelen rivayette; bAbdullah b. Abbas radiyallahu anh, dedi ki: Bana Ömer b. el-Hattab radiyallahu anh tahdis edip, dedi ki: Bedir gününde Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem müşriklere baktı. Onlar bin kişi idi. Ashabı ise üçyüzondokuz adamdı. Bunun üzerine Allah’ın Nebisi sallallâhu aleyhi ve sellem kıbleye döndü, sonra ellerini uzattı. Rabbine şöylece niyaz etmeye koyuldu: “Allahım! Bana verdiğin vaadini gerçekleştir. Allah’ım hana vaat ettiğini ver. Allah’ım! Eğer Müslüman olan bu topluluğu helak edecek olursan yeryüzünde sana ibadet edilmez. ” Ellerini uzatıp kıbleye dönmüş olduğu halde rabbine yalvarışını, ridası omuzlarından düşünceye kadar sürdürdü. O zaman Ebu Bekir yanına gelip ridasını aldı, omuzlarına koydu. Arkasından ona sarılarak, dedi ki: Ey Allah’ın Nebisi! Rabbine bu kadar yalvarışın yeter. Şüphesiz ki o sana verdiği sözünü gerçekleştirecektir.
Bunun üzerine aziz ve çelil Allah: “Hani siz rabbinizden imdat istiyordunuz da: Muhakkak ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediyorum diye duanıza karşılık vermişti. ” (Enfal, 9) buyruğunu indirdi. Allah ona meleklerle yardım etti.
Ebu Zümeyl, dedi ki: İbn Abbas bana tahdis edip, dedi ki: O gün Müslümanlardan bir adam önünde giden müşriklerden bir adamın arkasından hızlıca koşuyorken üzerinden kamçı ile indirilen bir darbe sesi ile ilerle hayzum diyen bir süvari sesi duyuverdi. Önündeki müşrike baktı. Derhal yere yıkıldığını görüverdi. Ona bakınca burnunda bir bere izinin bulunduğunu ve kamçı darbesi gibi yüzünün yarılmış olduğunu ve bütün buralarının morarmış olduğunu gördü. Ensardan olan o zat gelip bunu Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e anlatınca “doğru söylüyorsun, o üçüncü semadan gelen yardımcılardandı” buyurdu. O gün yetmiş kişiyi öldürmüş, yetmiş kişiyi de esir almışlardı.
Ebu Zümeyl, dedi ki: İbn Abbas, dedi ki: Esirleri aldıklarında Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem Ebu Bekir ve Ömer’e: “Bu esirler hakkmdaki görüşünüz nedir?’’ buyurdu. Ebu Bekir: Ey Allah’ın Nebisi. Bunlar amca ve aşiret çocuklarıdır. Onlardan fidye almanı uygun görüyorum. Böylelikle o bizim için kâfirlere karşı bir güç olur. Umulur ki Allah onları İslam’a hidayet eyler. Sonra Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Peki ey Hattab’m oğlu! Senin görüşün nedir?” buyurdu. Ömer şu cevabı verdi: Hayır, Allah’a yemin ederim ki ey Allah’ın Rasûlu! Ebu Bekir ile aynı görüşte değilim ama benim görüşüm şudur: Bize imkan ver, bunların boyunlarını vuralım. Ali’ye Akil’e karşı imkan ver o onun boynunu vursun. Bana filan kimseye karşı imkan ver Ömer’in bir akrabasını kastederek- ben de onun boynunu vurayım. Şüphesiz bunlar küfrün önderleri ve ileri gelenleridir.

Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem Ebu Bekir’in söylediğinden hoşlandı ama benim söylediğimden hoşlanmadı. Ertesi gün geldiğimde RasUlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in ve Ebu Bekir’in oturmuş ağladıklarını gördüm. Ben: Ey Allah’ın Rasûlu! Bana senin ve arkadaşının hangi sebepten dolayı ağladığını haber ver. Eğer ağlama imkanım olursa ağlarım. Ağlayamazsam siz ağladığınız için ağlamaklı olurum. Bunun üzerine Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ben arkadaşlarının bana yaptıkları fidye alma teklifler ötürü ağlıyorum. Onların azapları bana şu ağaçtan daha yakında gösterildi. ” Bununla Allah’ın Nebisine sallallâhu aleyhi ve sellem yakın bir ağacı kastetmişti. Aziz ve çelil Allah da: “Yeryüzünde çokça savaşıp zaferler kazanıncaya kadar esirler alması hiçbir Nebiye yaraşmaz… Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve hoş yeyin.” (Enfal, 67-69) buyruklarını indirdi. Böylece Allah onlara ganimeti helal kıldı.”(Müslim,1763; Ebu Davud, 2690; Tirmizi, 3181; Sahih)
Buhari’den gelen bir rivayette; Kureyza oğulları günü Sad bin Muaz radıyallahu anh onlar hakkında savaşçılarının öldürülmesi, çoluk çocuklarının da esir alınması şeklinde hüküm vermesi üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; “Andolsun ki onlar hakkında yedi semanın üstünden mutlak melik Allah’ ın hükmü ile hüküm vermiş bulunuyorsun.” (Buhari, 3034; Muslim, 1768; Sahih)

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!