Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;,
İnsanın sıratı mustakimi bulabilmesi için uyması gereken bazı kaide ve kuralarıvardır, bu kaidelere uyan sıratı mustakımı bulur ve tevfik hidayeti üzerine olur. Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur; ona uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır, işte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” (En’am/153)

Ali b. Ebi Talha, İbn Abbas radıyallâhu anh’dan, “Ona uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin.” (Şura/13) ve benzer âyetler hakkında şöyle nakleder: Allah azze ve celle Müminlere cemaati ve birliği emretmiş, ihtilaf ve ayrılıktan men etmiş, onlara kendilerinden önce helak olanların ancak Allah’ın dini hakkında tartışmaya girip birbirlerine husumet beslemeleri sebebiyle helak olduklarını haber vermiştir. Mücâhid ve bir çok kişi de böyle demişlerdir” ( İbn Kesir sahih Eser)

İbn Mes’ud radıyallâhu anh’dan şöyle nakleder: Allah Rasulu sallallâhu aleyhi ve sellem eliyle bir çizgi çizdi, sonra “Bu Allah’ın doğru yoludur.” buyurdu. Ardından sağına ve soluna çizgiler çizdi, sonra “Bunlar da (Allah’ın yolu dışındaki diğer) yollardır. Her bir yolun üzerinde mutlaka ona çağıran bir şeytan vardır.” buyurdu. Allah Rasulu sallallâhu aleyhi ve sellem daha sonra şu âyeti okudu: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur; ona uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır.” (Ahmet, Musnet; Nesai, sunen-i kubra, 11174; Sahih)

İbni Mace’den gelen rivayette; Câbir radıyallâhu anh Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem’in yanında oturuyorduk. Önüne şöyle bir çizgi çizdi ve “Bu Allah’ın yoludur.” buyurdu. Onun sağına iki, soluna iki çizgi çizdi ve “Bunlar da şeytanın yollarıdır” buyurdu. Sonra elini ortadaki çizgiye koyup, “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır, işte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” (En’am/153) âyetini okudu. (İbn Mace, 11; Musnet; Sahih)
Tirmizi’den gelen rivayette; Nevvâs b. Sem’an radıyallahu anh’dan rivayet etmişler; Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Allah azze ve celle Sırat-ı müstakim için bir misal getirdi; Dosdoğru bir yol var ve iki tarafında (ara ara) açık kapıların bulunduğu duvarlar var. Kapıların üzerinde asılı örtüler bulunmakta. Yolun başında bir davetçi “Ey insanlar! Hep birlikte sırat-ı müstakime girin. Eğri yollardan gitmeyin.” diye çağrıda bulunuyor. Yolun ortasında da bir davetçi daha var. İnsan o kapılardan birini açmak istediğinde o davetçi “Yazıklar olsun sana, açma açarsan kendini içinde bulursun.” der. Ortadaki cadde İslam’dır. Duvarlar Allah’ın hudud ve sınırlarıdır. Açık kapılar ise Allah’ın haramlarıdır. Yolun başındaki davetçi Allah’ın kitabı, yolun içindeki davetçi ise her Müslümanın kalbindeki nasihatçidir. (Tirmizî, 2859; Nesai; Sahih)
“Ona uyun. Başka yollara uymayın.” Allah’ın yolunun tekil olarak zikredilmesi hakkın tek olmasından dolayıdır. O sebeple çeşitli ve farklı farklı olmaları nedeniyle “diğer yollar” السبل çoğul olarak zikredilmiştir. Örneğin şu âyette de böyledir: “Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır, inkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürürler, işte bunlar Cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.” (Bakara/257)

Doğru yolu bilmek bazı kaide ve kurallara bağlıdır. Bu kaide ve kurallara uymayanlar doğru yolu bulamazlar.Tefsir ilmini bilmeden tefsirle ilgili Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den, sahabeden, taabinden gelen rivayetleri sahihini ve zayıfını birbirinden ayırmasını bilmeyenler hakka isabet edemez Sıratı Mustakimi bulamaz.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen sahih rivayetleri kabul etmeyen sahih ve zayıfı kendi hevasına göre belirleyen , Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e yalan isnat eden ve hadis ilmini bilmeyen, Sıratı mustakimi bulamaz.
Ehli sünnetin akidesini bilmeyen ve onların görüşlerine başvurup akideyi almayan ve bozuk akidelere sahip olan ve hevasına göre Allah azze ve celle’nin sıfatlarını tahrif eden akideyi seleften ilk dönem alimleren almayan akidevi meseleleri inkar eden, Sıratı Mustakimi bulamaz.
Fıkıh ilmini bilmeyen ve usulünce fıkıhı almayan kendi anlayışlarına göre fıkıh ortaya koyan ilk dönem selef alimlerinin fıkıhına başvurmayan, sıratı mustakimi bulamaz.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in siretini, yaşantısını, sünnetini, emrettiği ve yasak ettiğini, cihadını bilmeden insan sıratı mustakime ulaşamaz. Allah azze ve celle hakkı hak bilip hakka tabi olmayı batılıda batıl bilip ondan uzak olmayı bizlere nasip eylesin. Allah’a hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e, sahabesine ve onlara güzelce tabi olanlara salat ve selam olsun.
A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!