Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Ali radıyallâhu anh dan: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selem şöyle buyurdu: “Benim adıma yalan uydurmayın çünkü benim adıma yalan uyduran cehenneme girer.”(Buhari, 106; Müslim. Tirmizi, 2660; İbn Mace, 31;)

Abdullah İbnü’z-Zübeyr’in oğlu Âmir babasından şunu aktarmıştır: (Babam) Zübeyir’e “Falan ve falan kimselerin hadis aktardığı gibi senin Rasûlullah’ sallallahu aleyhi ve sellem den hadis aktardığını duymuyorum?” dedim. O şöyle cevap verdi: “Gerçek şu ki ben Nebi sallallahu aleyhi ve sellem den hiç ayrılmadım ancak onun şöyle dediğini duydum.”Kim benim adima yalan söz uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın.”(Buhari, 107; Sahih)

Ebu Hureyre dedi ki: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kasten benim aleyhime yalan uyduran kimse cehennemde kalacağı yere hazırlansın.”(Buhari,110; 6197; Müslim, Mükaddime)

Seleme radiyallahu anh dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şu sözü duyduğunu söylemiştir;”Benim söylemediğim bir şeyi benim adima söyleyen kişi cehennemdeki yerine hazırlansın.”(Buhari,109;)

Enes b. Malik dedi ki: Size çokça hadis nakletmeme engel olan husus, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurmuş olmasıdır: “Kim kasten benim aleyhime yalan uyduracak olursa cehennemdeki yerine hazırlansın. ”(Müslim, Mükaddime)

Muğire radiyallahu anh  dedi ki: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken dinledim: “Benim adıma yalan uydurmak herhangi bir kimse adına yalan uydurmak gibi değildir. Benim adıma kasten yalan uyduran bir kimse cehennemdeki yerine hazırlansın.”Buhari, 1291; Müslim, 2154;  Tirmizi, 1000;)

Ebu Hureyre’den şöyle dediğini nakletti: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem “Duyduğu her şeyi nakletmesi yalan olarak kişiye yeter” buyurdu.”(Müslim Mükaddime. Ebu Davud, 4992; Sahih)

Tabiîn’den olan İmam Zeyd b. Eslem rahimehullah 136 şöyle buyurmuştur:
“Kim uydurma olduğu kesin olan habere göre amel ederse, şeytana hizmet etmiş olur.” (Kaynak: Feteni, Tezkira, s. 7)

İSNADSIZ HADİS ETMEK

İmam Şafii rahimehullah şöyle demiştir: “İsnadsız hadis talep edenin misali, gece odun toplayan adamın misali gibidir. Taşıdığı odun demetinin içinde kendisini zehirleyecek yılan var ama o bundan habersiz!”

İmam Buhari rahimehullah der ki: ” Ali el medini rahimehullah’ın dışında kimsenin yanında kendimi küçük görmedim” demiştir.

İMÂM ŞÂFÎİ’NİN HADİS EHLİ HAKKINDA SÖZLERİ

İmam Şafii rahemehullah şöyle der: Hadis ehlinden birini gördüğümde adeta Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından birini görmüş gibi olurum.

İmam Şafii rahimehullah, muhaddislere Resulullah sallallahu alehyhi ve sellem’in hadislerini tebliğ etmeleri dolayısıyla tıpkı ashab gibi sevgi beslediğini belirtiyor.

Yine Şafii rahimehullah; Hadis ehli, sünneti korudu, ama neticede bizim için korumuş olduklarından dolayı, onlar bizden üstündürler. der.”

İmam Mâlik rahimehullâh şöyle demiştir:
“Kişinin, kendinden daha bilgili olan birine sormadan kendisini bir şeye ehil olarak görmemesi gerekir. Rebî‘a ve Yahyâ b. Sa’îd’e sorup da onlardan emir almadan fetva vermedim. Şayet  beni nehyetmiş olsalardı, bu işten kaçınırdım.”

İbn Şevzeb rahimehullah şöyle der; “İbadete başlayan genç bir kimseye Allah azze ve celle ilk nimeti bir hadis alimini sünneti bilen birisini on dost kılmasıdır.”(Lalekai )  

İmam Mâlik’in arkadaşlarından olan Mervan ibn Muhammed ed-Dımeşkî rahimehullah dedi ki:
“Şu üç kişiye dinde güvenilmez: Sofi, kıssacı ve heva ehline reddiye veren bid’atçı.”(Tertibu’l Medârik (3/226)
                                        
Sufyanu’s Sevri rahimehullah şöyle der; “Hadis ehlinin iyiliğini için gayret gösterin. Çünkü onlar garip kimselerdir.”(Lalekai )

Hasan rahimehullah şöyle der: “Ey sünnet ehli insanlara merhametle yaklaşın. Çünkü siz sayıca az olan insanlarsınız.”(Lalekai ) 

Yunus bin Ubeyd  rahimehullah şöyle der; “Sünnetten daha garip bir şey yoktur. Ondan daha garibi de sünneti bilen az sayıdaki kimselerdir.”(Lalekai,Ebu Nuaym)

“İbn Avn rahimehullah der ki: “Kendim ve arkadaşlarım için üç şeyi seviyorum kur’an okumak. Hadis okumak. Hayır işi dışında insanlardan uzaklaşan ve kendi nefsine yönelen kimsenin hali.”(Lalekai,)

Şeyhülislam İbnu Teymiyye (rahimehullah) dedi ki:  “Sünnet, hakk, doğruluk ve adaletle muhafaza edilir, yalan ve zulüm ile muhafaza edilmez. Böylelikle eğer bir insan bir bâtılı, başka bir bâtılla reddeder ve bir bid’âte, başka bir bid’âtle karışıklık verirse, (işte) bu selefin ve imamların zemmettiği bir şeydir.” (Der’u-Te’arudi’l Aklî ve’n Naklî (7/162)

قال العلماء المحققون من أهل الحديث وغيرهم:
إذا كان الحديث ضعيفا لا يقال فيه:
قال رسول الله، أو فعل، أو أمر، أو نهى، أو حكم وما أشبه ذلك.
المجموع للنووي
Ehlİ hadis, ve diğer tahkÎk ehli olan ulemâ şöyle demişlerdir :
Hadîs zayıf olduğunda ,  O rivâyet  için  , Allâhın Rasûlü böyle dedi ,  yada şöyle yaptı , yada bunu emretti , yahutta bundan nehyetti ,  veya  buna benzer bir şekilde hukmetti denilemez .” İmâm Nevevî

Kişi her doyduğunu ve her okuduğunu aktarması yalan olarak ona heter Çünkü Müslim ve Ebu Davud’dan gelen rivayete göre; Ebu Hureyre radıyallahu anha’a şöyle rivayet etti; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: ”Duyduğu her şeyi nakletmesi yalan olarak kişiye yeter” buyurdu.(Müslim mukaddime, Ebu Davud, 4992; Sahih)

Şerh; “Yalan olarak kişiye yeter” yani, bu kadar yalan onun için yeterlidir. Çünkü, ondan yeteri kadar çok pay almış bulunmaktadır. Bu husustaki hadisin ve diğer eserlerin anlamına gelince, bunlar insanın duyduğu her şeyi anlatmasını yasaklamayı ihtiva etmektedir. Çünkü adeten insan doğruyu da, yalanı da duyar. Her duyduğunu anlatacak olursa, olmayan şeyleri haber verdiği için yalan söylemiş olur. Hak ehli kimselerin benimsediği kanaate göre yalanın bir şey hakkında gerçek durumuna muhalif bir şekilde haber vermekten ibaret olduğu ve kasten söylenmesinin bunda şart olmadığı geçmiş bulunmaktadır. Ancak böyle bir yalanın günah olması için kasten söylenmesinin şart olduğu da ifade edilmiştir. Allah azze ve celle en iyi bilendir.”İmam Nevevi
Kişinin gerçek olan ve olmayan şeyleri anlatması yalan olarak yeterlidir. Bazı insanlar Allah azze ve celle’nin kitabında olmayan, kendi aklına göre hareket ederek Allah azze ve celle’nin kitabında vardır cahilce vardır demeleri büyük bir günahtır. Hatta bu sahibini büyük küfüre kadar götürebilir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in adına duyulan herşeyi anlatmasıda büyük bir yalandır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Kim benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerini hazırlasın” buyurmuştur. Kişinin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem adına duymuş olduğu bir sözü aktarması helal değildir. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem adına yalan uydurulmuştur. Kişinin duyduğu bu yalanları aktarması caiz değil, haramdır.
İster Nebi sallallahu aleyhi ve sellem adına olsun, isterse sahabe adına olsun yada tabiin adına olsun, ilim ehli adına olsun, eğer gelen rivayetler sahih değilse, bunu rivayet etmek caiz değildir haramdır. Bu rivayetleri nerde olursa olsun, ister eserlerde, isterse sosyal paylaşım alanlarında yada sosyal hayatta aktarmak caiz değildir haramdır. Aktaranı yalancı durumuna düşürür. Aktaran kişi eğer bu rivayetlerin durumunu yani sahih mi, zayıf mı yada uydurmamı olduğunu belirtiyorsa bunda bir sakınca yoktur. Doğru olanda budur.

İbn Hacer rahimehullah der ki; Muhkem. Muhtelif Makbûl haberler, amel olunan ve amel olunmıyan haberler olmak üzere de kısımlara ayrılırlar. Eğer bir haber muârazadan sâlim bulunursa, yani ona zıt bir haber gelmezse bu behere muhkem denir. Bunların misali çoktur. Fakat, bir haberin muârızı veya zıddı bulunursa, bu muarızı da ya kendisi gibi makbûl olur; yahutta merdûd olur. İkincisinin hiç bir eseri yoktur; zira zayıf hadîsin muhalefeti, kuvvetli haber üzerine tesir etmez. Eğer muâraza, sıhhat yönünden kendisi gibi bir hadîsle olursa, ya iki hadîsin manâları arasında uzak bir tevile gitmeksizin cem ve telif mümkün olur; yahutta bu mümkün olmaz. Eğer cem mümkün olursa, bu, muhteliful-hadis denilen kısmı teşkil eder.”(Nuhbetu’l -Fiker)

Bir hadisi rivayet ederken şartlar vardır.Hadisin senedi Nebi sallallahu alyhi ve selleme ulaşmıyorsa o hadisi rivayet etmek caiz değildir haramdır. Bir hadis rivayet ederken ne ilahiyatçıların kriterlerine bakmak ne de sofilerin. Doğru olan Muhadislerin kriterlerine bakmak lazım.Eğer sahih demişlerse sahihtir, zayıf demişlerse de zayıftır. Uyduma demiş iseler uydurmadır. Onun için hadis konusunda söz söyleyecek otoriteler muhadislerdir.”
Allah azze ve celle’ye hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e, ashabına ve ona güzelce tabii olanlara salat ve selam olsun.” A Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!