Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Kabirlerin üzerine bina yapmamak, üzerine türbe yapılanlarıda yıkmak ve kabirleri düzleme meselesi vahhabi görüşü değildir. (Vahhabilik: Rafazilerin, sufilerin, cehmiyye,mütezzile ve hadis inkarcılarının selefin ehli sünnetin yanı ilk dönem alimlerin yolunda giden tevhid ehli, ehli sünnet vel cemaat olan müslümanlara taktıkları bir lakaptır. Kabirleri üzerine bina yapılmamsı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in emrettiği ve islam alimlerinin üzerinde icma ettiği bir meseledir. Türbeleri yıkarkende bunu islami bir edebe göre yapmak müslümanın dirisinin değerli olduğu gibi cesedininde değerli olduğunu bilmek ve cesede zarar vermeden nakletmek gerekir. Harici zihniyetin bombayı türbenin içine koyup patlatmaları caiz değildir. Türbeleri bombalıyarak patlatan bu harici zihniyetin içerisinde “Medine’yi ele geçirirsek, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrini bomba ile patlatacağız.” diyenlerde vardır. Allah Teala bizleri bunların şerrinden muhafaza eylesin. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in naaşı hiç çürümeden aynı vefat ettiği günkü gibi duruyor. Ve Ebu Davud’dan gelen hadiste; Evs İbnu Evs radiyallahu anha’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurduki: “Allah’u Teala, yeryüzünü Nebilerin cesetlerini yemeyi haram kıldı!” buyurdular. (Ebu Davud, 1047; Sahih)

SORU 251- İstanbul ve Konya gibi illerimizde bazı zevatın mezarı çok muhteşem yapılıp kabir üzerine sanduka yerleştirilir ve üzerine perde çekilir. Bazılarının da baş tarafı üzerine sarık yerleştirilir. İslamda bunun yeri var mıdır?
CEVAP- Kabirleri inşa edip üzerine sanduka yerleştirmek, üstüne perde çekmek ve baş tarafına sarık koymanın İslamda yeri yoktur. Hiç bir temele dayanmaz. Kabir sahibi ne kadar büyük olursa olsun böyle bir şey yapmak caiz değildir.” (Terbiyetü’l-Evlad C. 2. S, 992)
SORU 252- Birçok yerde, vefat eden salih kimselerin kabri üzerine kubbe yapılıyor veya kabirleri inşa edilip yükseltiliyor. Dinen bunun hükmü nedir?
CEVAP- İslam dinine göre vefat eden kimse kim olursa olsun kabri üzerine kubbe yapmak veya kabri taş ve harçla inşa edip yükseltmek doğru değildir. Ebu’l-Heyyac el-Esedi şöyle der: Ali radıyallahu anha bana: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in beni gönderdiği şey için seni göndereyim mi? Yok etmediğin bir heykel, yerle bir etmediğin yüksek bir kabir bırakma.” (Müslim, 969; Ebu Davud, 3218; Tirmizi, 1049; Nesa, 2030; Sahih)
Sümame b. Şufey’den: Biz Fedale ile birlikte Rum topraklarından olan Rudos’da bulunuyorduk. Bir arkadaşımız vefat etti. Fedale b. Ubeyd radıyallahu anh kabrinin dümdüz edilmesini emrettikten sonra: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i kabirlerin dümdüz edilmesini emrederken dinledim, dedi.” (Müslim, 968; Ebu Davud, 3219; Nesai, 2029; Ahmed Müsned, 8845; 8846; Sahih)
İmam Şafi’i Kabrin bir karış yükseltilmesini istiyorum (Fıkhu’s-Sünne) diyor. İbn Hacer de bu hususta şöyle der: Kabirler üzerine inşa edilmiş kubbeleri bir an evvel yıkmak gerekir. Çünkü bu Mescid-i Dirar’dan daha zararlıdır. Bunlar Rasulullah’a karşı gelmek üzere kurulmuştur. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem yüksek kabirlerin yıkımı için emretmiştir. Ayrıca mezarlarda yakılan mumları ortadan kaldırmak da lazımdır.” (Zevacir, C, 1, s, 548)
Hatta İmam Şafi rahimehullah’in Kurufe mezarlığında bulunan kabrinin kubbesini yıkmak için bir büyük alim fetva vermiştir.” (İbn Hacer, el-Fetva vel-Kubra C. 2, s, 17, 25)
SORU 253- Bazen mezar taşı üzerine vefat eden kimsenin adı, soyadı, doğum ve ölüm tarihi, bazen de dünyanın fani ve geçici olduğuna dair bazı ibret verici sözler yazılıyor. Dinen bunun hükmü nedir?
CEVAP: Mahiyeti ne olursa olsun mezar taşı üzerine yazı yazmak caiz değildir. Cabir radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem mezar taşı üzerine yazı yazmak, üzerine bina inşa etmek, kireçlemeyi ve ayak ile üzerine basmaktan nehy etmiştir. (Müslim, 970; Ebu Davud, 3225; Tirmizi, 1050; İbn Mace, 1562; 1563; Ahmed Müsned, 8848; Sahih)
SORU 254- Birçok yerde kabir mermer ve yontulmuş taşlarla inşa edilip süsleniyor. İslamda bunun yeri var mıdır?
CEVAP: Tanınsın ve basılmasın diye kabri bir karış kadar yükseltmekte beis yoktur. Fazlasını yapmak caiz değildir. Ali radıyallahu anh der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir cenazede iken: “Hangi biriniz Medine’ye gidip orada kırılmadık put, yerle bir seviyede yapılmadık kabir, yok edilmedik suret bırakmayacak.” buyurdu. Adamın biri: “Ey Allah’ın Rasulu! Ben yaparım” dedi ve gidince Medine halkından korkup geri döndü. Bunun üzerine ben: “Ey Allah’ın Rasulu Ben giderim” deyince, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: “Haydi git” buyurdu. Ben de gidip geri geldim ve: “Ey Allah’ın Rasulu! Oradaki her putu kırdım. Yükseltilmiş her kabri yerle bir seviyede ettim ve her sureti yok ettim” dedim. Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bunlardan birini tekrar yapmaya kalkan kişi Muhammed’e indirileni inkar etmiş olur. Fitneci ve kibirli olma. Tacir de olma, ancak hayırlı tacir ol. Şüphesiz ki bunlar (tacirler), amel konusunda geçilenlerdir.” buyurdu.” (Ahmed Müsned, 8832; Sahih)
İmam Şafi rahimehullah şöyle buyuruyor: “Kabri bina etmek mekruhtur. İslam aleminde, bu husus Türkiye’de fakir ve zaruret içerisinde kıvranan yüz binlerce insan var iken böyle lüzumsuz şekilde büyük servetleri toprağa verip heder etmek hangi insafa sığar.
SORU 255- Kabir üzerine kubbe inşa etmek dinen caiz midir?
CEVAP: Kabir, şayet kabristanda yani müslümanların defni için tahsis edilmiş bir yerde ise üzerine kubbe inşa etmek katiyetle haramdır. Sahibi kim olursa olsun mutlaka o kubbenin yıktırılması gerekir. Kabir, ölü bir arazide veya izniyle birisinin mülkünde ise üzerine kubbe inşa etmek mekruhtur. (Tuhfel el-Muhtac, C 3. S. 32)
Ebu’l-Heyyac el-Esedi şöyle der: Ali radıyallahu anha bana: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in beni gönderdiği şey için seni göndereyim mi? Yok etmediğin bir heykel, yerle bir etmediğin yüksek bir kabir bırakma.” (Müslim, 969; Ebu Davud, 3218; Tirmizi, 1049; Nesai, 2030; Sahih)
Kubbe, kişinin dirilmesine veya Allah’ın indinde değerinin yükselmesine vesile olsaydı harcanan para önemli değildi. Fakat böyle bir şey olmadığı ve yüce dinimiz de yasak ettiği halde müslümanlar buna nasıl teşebbüs ederler, yüzbinlerce çocuk okumak için müslümanların yardımını beklerken, milyonlarca müslüman Kur’an kursu olmadığı için Kur’an’sız kalırken hiç faydası olmayan böyle bir yolda para harcamak doğru olur mu? Kabir üzerine kubbe imar etmek caiz olmadığı gibi asırlarca kalmasına vesile olacak şekilde taş ve beton ile kabri inşa edip yükseltmek de doğru değildir.”(Halil Gönenç Fetvalar)

Batini sofiler veli zan edilen insanların kabirlerine yönelip onlara dua edip medet umuyorlar bu fiilleri Nuh aleyhisselam’ın kavminin şirkinin aynısı idi çok onlarda salihlere Allah Tealaya denkler edinmişlerdi. Ölmüş kemikleri çürümüşlere duâ edip yalvarıp tapanlar şeyhleri ilah görmeseler bile müşriktir
Şeyh İsmail ed-Dehlevi, hanefilerde Şah Şehid diye bilinmektedir (Hicri 1246.yılda vefat etmiştir). Şöyle demiştir Cahiliyye ehlinin şirkinin hakikati ve onların sapıklıkları:
Yine ortaya çıkmıştır ki Nebi sallallahu aleyhi ve sellem zamanında olan Kafir’ler, kendi ilahlarını Allah’tan üstün tutmuyorlardı. Onları Allah ile aynı seviyede görmüyorlardı. Halbuki onlar (kendilerinin Allah’a) yaratık ve kul olduklarını kabul ediyorlardı. İşte onların küfürleri sadece ilahlarını çağırmaları (dua etmeleri) idi. Onlar için kestikleri kurbanlar idi. Onlara isimleri ila yakınlaşan şeyler idi. Onları şefaatçi ve vekil olarak görmeleri idi. İşte kim kafirilerin ilahlarına yaptığı muameleyi kendiside yaparsa, bununla birlikte isterse kendisinin yaratık bir kul olduğunu kabul bile etse, o kişi ve Ebu Cehil şirkte aynı seviyededirler. Şirkin kalıntıları ve amelleri: İşte bil ki Şirk sadece bir insanın Allah’tan başkasına yönelmesi ile, onu Allah ile eş tutması ile ve ikisi arasında fark görmemesi ile olmuyor. Halbuki şirkin hakikati: İnsanın Allah’ın kendi zatı için özel kıldığı, ona ibadet etmenin şiarı kıldığı amelleri başka bir kişiye yapmak ile olur. Bir kişiye secde etmek gibi. Onun adı ile kesmek gibi. Onun için adak adama gibi. Zorluk anında ondan yardım dilemek gibi. Onun her yerde olduğunu, hazır bulunduğunu ve gördüğünü itikad etmek gibi. Onun tasarruf etme gücü olduğuna inanmak gibi. İşte bunların hepsi ile Şirk olur. Bunlarla insan Müşrik olur. Bu insan o kendisine secde ettiği, veya ona kestiği, veya ona adak adadığı, veya ondan yardım istediği insanın, veya Cin’in Allah’tan daha düşük seviyede, yücelik olarak ondan düşük olduğunu kabul etse bile müşriktir. İsterse Allah’ın yaratıcı olduğunuda kabul etsin. Onun (ona dua ettiği kişinin Allah’ın) kulu olduğunuda kabul etsin. Bunların hepsinde Nebiler ve Evliya arasında hiçbir fark yoktur…

(Risaletut Tevhid, Takviyetul İman 55.s. / Şeyh Şems el-Afgani hanefi ulemasından olduğunu söylemiştir: Cuhu Ulemail Hanefiyye 461.s)

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!