Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Ebû Hureyre radıyallahu anh ’tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz dua ederken, sakın ‘Allah’ım! Dilersen beni bağışla, dilersen bana merhamet et.’ demesin. Dilediğini ısrarla istesin. Çünkü Allah zorlayacak hiçbir güç yoktur. ”(Buhari, 5864; Müslim, 4839;)

Müslim’in bir rivayeti de şöyledir: “Aksine ısrarla ve büyük bir arzuyla istesin. Çünkü vereceği hiçbir şeş Allah’a ağır/zor gelmez. (Müslim, 4838)

Enes radıyallahu anh ’tan rivayet edildiğine göre Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz dua ettiği zaman dilediğini ısrarla istesin. Sakın ‘Allah’ım! Dilersen bana (şunu) ver.’ demesin. Çünkü Allah’ı zorlayacak hiçbir güç yoktur.” (Buhari, 5863; Müslim, 4837;)

Müellif bu bölümde insanın dua ederken, “Allah’ım! Dilersen beni bağışla.” gibi sözler söylemesinin mekruh olduğu meselesini ele almıştır.
İnsanın, şerrin defedilmesi ve hayrın taleb edilmesi için Allah’tan başka bir sığınağının olmadığı bilinen bir gerçektir. Kulun maksudu, istediği, güvendiği ve sığındığı Allah olduğuna göre insanın, “Allah’ım! istersen beni bağışla, Allah’ım! İstersen bana merhamet et.” vs. demesi uygun olmaz. Hatta bu, duruma göre haramdır. Çünkü bir kimsenin, “Eğer istersen…” demesi, sanki “İstersen beni bağışla, yoksa pek de umrumda değil.” veya “Benim sana ihtiyacım yok.” demek gibidir. Nitekim “İstersen beni ziyaret et.” demek, aynı zamanda istersen de ziyaret etme, buna ihtiyacım yok demektir. İşte bu yönden bakıldığında Allah’ım! İstersen beni bağışla.” demek haramdır. Nitekim müellifin, başlıktaki “İnsanın, Allah’ım dilersen beni bağışla.’ demesinin mekruh olduğu” sözünden kasıt, bunun tahrimen, yani harama yakın mekruh olduğudur.
Aynı şekilde insanın, “Allah’ım! İstersen bana merhamet et.” demesi de doğru değildir. Aksine azmetmeli ve ısrarla istemelidir; çünkü çok cömert, çok zengin ve övgüye layık olan şsnı büyük ve yüce Allah’tan istemektedir ki, O’na muhtaçtır. Dolayısıyla duada azimli ve ısrarcı olmalıdır, “eğer istersen” kaydı olmaksızın ‘Allah’ım! Beni bağışla, Allah’ım! Bana merhamet et.” demelidir.
Bu tür dualar başkasına da yapılmamalı, “Allah dilerse seni bağışlasın.” veyahut “Dilerse sana hidayet versin.” vs. denmemelidir. Aksine azimli ve kesin ifadelerle dua edilmelidir.

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem devamında bu yasağın sebebini açıklamıştır. Buna göre bu tür dularda iki mahzur vardır:

1-Dileğini kesin ifadelerle istemelidir; çünkü Allah’ı zorlayacak hiç kimse yoktur. Yani Allah’ın seni bağışlaması da, merhamet etmesi de zaten O’nun dilemesine bağlıdır. Hiç kimse, bu konuda Onu bir şey yapmaya zorlayamaz. O istediğini yapar ve dilediğini seçer. Onu zorlayabilecek kimse yok ki “eğer istersen” diyesin.

2-Aynı şekilde insanın “istersen” demesi, o işi gözünde büyüttüğü ve zor gördüğü anlamına gelir. “İstersen ver, istersen verme” demek gibi… Halbuki ne verirse versin Allah Teâlâ’ya hiçbir şey ağır gelmez ve hiçbir şey onu zorlayamaz. Çünkü Allah Teâlâ, çok zengin ve çok cömerttir.

Hülasa “Allah’ım! Dilersen beni bağışla; dilersen bana merhamet et, dilersen cennete koy; dilersen salih çocuklar ver; dilersen saliha bir hanım nasip et vs. demek caiz değildir. Aksine isteğini kesin ifadeler kullanarak iste, “istersen” deme!

Bu konuyla yakından ilgili bir mesele de şudur: Bazı insanlar -zannedersem tasavvuf ehlinden bazıları olacak- “Allah’ım! Senden, kazânı/kaderini geri çevirmeni değil, onda lütfunla muamele etmeni dilerim.” derler. Bu söz de haramdır. Kazânın reddini nasıl olur da Allah’tan istemezsin? Kaza, ancak duayla ortadan kalkar. Nitekim bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: “Kazayı ancak dua çevirir’ “Allah’ım! Senden kazanı geri çevirmeni değil; onda lütfunla muamele etmeni istiyorum.” demen; “Ey Rabbim! Bana musibet ver; ama o musibette yumuşak davran; Allah’ım, dostlarımı helak et; ama lütufla muamele et.” vs. demek gibidir. Bunlar, dua konusunda insanın, Kur’ân ve Sünneti araştırıp bu manada orada gelen duaları bulup okuması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Neticede bu bölümde iki husus öne çıkmaktadır:

Birincisi: “Allah’ım! Dilersen beni bağışla; dilersen bana merhamet et; dilersen bana hidayet ver.” vb. şekilde dua etme. Duanda “dilersen” deme.

İkincisi: “Allah’ım! Senden kazânı (kaderini) geri çevirmeni değil, onda lütfunla muamele etmeni dilerim.” diye dua etme. Aksine şöyle dua et: “Allah bana merhamet et ve şerri benden uzaklaştır.” vb.

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, hasta bir kimseyi gördüğünde, “Ziyanı yok, inşaallah günahlarına kefaret olur. ” (Buhari, 3347) buyurması ise umut etme kabildendir ve dua anlamında değildir. Yani dilerim ki bu hastalık, günahlarına kefar olur, demektir. Ayrıca bu hadiste muhatab kalıbıyla “dilersen” değil “inşaallah Allah dilerse” diye geçmektedir. Muhatap kalıbı dışında bir şekilde dua etmek, muhatab kalıbıyla dua etmekten ifade bakımından daha yumuşaktır. (İbni Useymin, Riyazus Salihin Şerhi

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!