Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

“Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!(Bakara 170)

Senden önce de hangi memlekete uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları, ‘Biz babalarımızı bir din  üzerinde bulduk. Biz de onların izlerine uyarız’ dediler.”(Zuhruf Suresi 23)

Ömer radıyallahu anh a şöyle demiştir :
قال لي عمرُ بنُ الخطَّابِ سلام الله عليه : يا زيادُ هل تدري ما يهدِمُ دعائمَ الإسلامِ ؟ قلتُ : لا . قال : زَلَّةُ العالِمِ وجِدالُ المُنافقِ بالقرآنِ وحكمُ الأئمَّةِ المُضلِّين.
‘’İslamı üç kişi bozucaktır, alimin hatası , münafığın kuran ezberleyip onla delil getirmesi, sapık imamlar idareciler.’’(Darimi Sunne)
Abdullah ibni Abbas radiyallahu  Anhuma şöyle demiştir:
“Hataları olan âlime tabi olana yazıklar olsun!”
Oradakiler:
−Bu nasıl olur? deyince, Abdullah ibni Abbas radiyallahu adiyallahu Anhuma şöyle cevap verdi:
−“Bir âlim kendi görüşüne göre bir şey söyler. Sonra Rasulullah sallallahu Aleyhi ve Sellem’den gelen ilim ona ulaşınca hatalı olan görüşünden döner. Fakat kişi hala bu âlimin hatalı görüşünü taklit etmeye devam eder, işte böyle kimselere yazıklar olsun!”(
İbni Abdilberr Camiu’l-Beyanil İlm 12019,  İbni Kayyim İ’lamu’l-Muvakkiin 2/296, 4/54, Albâni el-Hadisu Huccetun Bi Nefsihi Fil-Akaid Ve’l-Ahkam 78)

Ali radiyallahu anh bir gün yola giderken bir kısacıya rastlar. “Neyin Nasih neyin de mensuh olduğunu biliyormusun?” sorusuna, ” Hayır “cevabını alınca,”Hem kendini helak ettin hemde başkalarını helak ediyorsun der.”(Beyhaki, Sunenu Kübra)

Bize Ahmed ibn Muhammed ibn Abdilvahhab tahdis etti, dedi ki: Bize Muhammed ibn İshak es-Sagafi tahdis etti, dedi ki: Bize Abbas ibn Ebi Talib tahdis etti, dedi ki: Bize Gassan (yani) ibn Fudayl tahdis etti, dedi ki: Bize Halid ibn Haris tahdis etti, dedi ki: Süleyman et-Teymi rahimehullah dedi ki;
“لو أخذت برخصة كل عالم أو زلة كل عالم اجتمع فيك الشر كله.”
“Her âlimin verdiği ruhsata veya hatasına tutunacak olursan, şerrin tümü sende toplanmış olur.” (Ebu Nuaym el-İsbehani, Hilyetu’l Evliya ve Tabakatu’l Asfiya 3/23 no: 1713)
Muâz b. Cebel radiyallahu anh şöyle dedi:
“Bir alimi, hidâyet üzere bilseniz de
Onun hayatını din olarak taklit etmeyin.
Mümin fitneye düşer, sonra tevbe eder.
Kurân’a gelince o yol işareti gibi işarettir (ışıktır)”(bn Abdilber, Câmiu Beyân II, 110-111.)

İbn Abbas radiyallahu  anh der ki: “Allah u Teala’ın kitabında bulunmayan, Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem sunnetinde geçmeyen yeni bir görüş ortaya atan kimse Allah azze ve celleye ne halde varacağını hiç kimse tahmin edemez.”(Darimi Mukaddime, Beyhaki Medhal,)

Abdullah bin Mesud (رضي الله عنه) der ki: içinizden hiç kimse taklitçi olmasın!
Kendisine: ey ebu Abdirrahman taklitçi olmak da ne? diye sorulduğunda şöyle karşılık vermiştir: Kişinin ben de diğer insanlarla beraberim, onlar doğru yola girerlerse peşlerinden gider, saparlarsa da saparım demesidir. Sakın kendinizi; insanlar küfre girerlerse bende girerim diyecek duruma düşürmeyin.”(Hilyetul evliya 1/154)

İbni Mesud (رضي الله عنه) şöyle diyordu:
‘İmmeah, kişileri taklit ederek dinini ifsat eder.’ Diğerleri ise: – ‘Taklitçi, basireti olmayan kör kişidir. Taklitçiler, her sesini yükseltene tabi olan, her bağırana yönelen, ilim nuruyla nurlanmak istemeyen ve sağlam bir rükne dayanmayan kişilerdir’ diye sıfatlıyorlardı.”

Ali (رضي الله عنه) ve İmam Şafii taklitçiler hakkında: – ‘Taklitçi hâtıbu’l-leyl (gece oduncusu) dur demişlerdir.” (İ’lamu’l-Muvakkı’în
s.98-100)

Abdullah ibn Mes’ud radiyallahu anh’a söyle der ki: “Ey insanlar! Kaldırılmadan önce ilim öğrenin. İlmin kaldırılması alimlerin ölmesidir. Bidatlerden, güzel konuşmaktan sakının. Eskilerin yoluna uyun. Ummetin son zamanlarında bazı topluluklar çıkacak Allah Teala’ın kitabına çağırdıklarını iddia edecekler osya onu arkalarına atmışlardır.”(Darimi Mukaddime,)

İmran bin Husayn radiyallahu anh dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Kur’an nazil olmuş’ Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem de sünnetini beyan etmiş ortaya koymuştur. Sizler de bize uyun Vallahi böyle yapmazsanız saptırırsınız.”(Ahmed Musned,)
Evzai rahimehullah der ki: “Sana Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem den bir hadis geldiğinde sakın ola onun aksine bir şey söyleme! Çünkü Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem Allah Teala dan alıp tebliğ ediyordu.”(Beyhaki ve Hatib,)

İmam Evzai rahimehullah der ki:
“Selefin eserlerine sarıl, insanlar seni yadırgasalar da böyle yap. Süslü püslü de olsa başkalarının sözünden uzak dur. Çünkü iş açığa çıktığında sen doğru yolda kalmış olursun.”(İbni Kesir, el Bidaye ven Nihaye, 10)

imâm Şafii rahimehullah şöyle demiştir:
ولا يجوز لعالم أن يدع قول النبي – صلى الله عليه وسلم  لقول أحد سواه
Alim için, herhangi bir kişinin sözünden dolayı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sözünü terk etmek caiz değildir.”
(Şafii,el-Umm, 7/276)

İbni Kasım, mâliki rahimehullah şöyle dediğini rivayet ediyor: Değerli bir kişi de olsa, bir kişinin söylediği her söze uyulur diye birşey yoktur.”(ref’ü’l-melam an eimmeti’l alam)

İmam Gazâli rahimehullâh der ki: Taklid; bir sözü delilsiz kabul etmektir. Buda ne asıllarda nede fer’i meselelerde ilme götüren bir yol değildir.”( El-Mustasfâ 370)

İbni Kayyim şöyle der: Kafir, ya inattan ya cehaletten ya da inat ehlini taklit etmekten dolayı Allahı birlemeyi inkar eden, Nebileri Rasulleri yalanlayan kişidir.”(Tariku’l Hicratayn 1/411)

İbni Kayyim şöyle dedi: dalaletin zaten başlıca iki sebebi vardır:

Ya haktan yana gafil olmak,

Yahut da dalalet ehlini taklit etmek.

(Ahkam’u Ehl’iz-Zimme, 2/562)

İbn-i Kayyim, “Taklitçilerin Allah’ın Resulünün Ve İmamların emirlerine Muhalefet Etmeleri” bab başlığı altında şöyle demiştir: Taklit fırkası, Allah ve Rasulünün emirlerine, sahabenin yoluna ve imamların hallerine muhalefet ederek büyük bir cürüm işlemiş, ilim ehlinin yoluna da muhalefet etmişlerdir. Allah’ın emrine gelince, Allah müslümanlara çekişmeye düştüklerinde meseleyi kendisine ve Rasulüne çevirmelerini emretmiştir. Taklitçilerse çekişmelerimizi taklit ettiğimiz kimselere çeviririz demişlerdir.”(İbni Kayyım El-Cevziyye, Taklit Risalesi: sf. 67,68)

İmam Zehebi rahimehullah der ki: “Kendi seviyesini bilmeyen bir cahil başkalarının seviyesini nasıl bilebilir ki?”
الجَاهِلُ لاَ يَعلَمُ رُتْبَةَ نَفْسِه ، فَكَيْفَ يَعْرِفُ رُتْبَةَ غَيْرِهِ

Çoğumuzun durumu bu şekilde cahaletten kendi konumuzu bilmiyoruz malesef cahil bidatcı sapıklık içinde olan bazı hocaları, haricileri ilim ehli sanıyoruz.
Alim dedikleri şahısların hiç biri ilim ehli olan alimerden değildir.
Bid’atçının devamlı yolu bozuktur. Bir bid’atı bırakıp başka bir bidata sarılır.Her yıl bir akide edinir ve onun üzerinden vela ve bera uygular.Bidatçıları bir cadde üstünde beraber bıraksan caddenin başına gelene dek cedel edip tefrikaya düşer ve birbirlerini tekfir ederler.

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!