Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Müjdeci ve sakındırıcı  olarak Rasuller gönderdik ki insanların Rasullerden sonra Allah a karşı mazeretleri kalmasın! Allah izzet ve hikmet sahibidir.”(Nisa 165)

İbn kesir rahimehullah der ki: Müjdeleyici ve sakındırıcı olarak Rasuller gönderdik ki..Yani , Rasuller Allah Teala itaat eden ve rızasını kazanma peşinde olan kullarını nimetlerle müjdeler, emirlerine karşı gelen ve Rasulleri  yalanlayanları ise ceza ve  azaptan sakındırır ve uyarırlar.

Taki insanların Rasullerden sonra Allah a karşı mazeretleri kalmasın Allah izzet ve hikmet sahibidir.” Yani Allah Subhanehu ve Teala Müjde ve uyarılarla kitaplarını göndermiş ve Rasullerini göndermiş sevdiği ve razı olduğu şeylerle sevmediği ve razı olmadığı şeyleri açıklamıştır ki mazeret öne sürmek isteyen hiç kimsenin böyle bir şey yapabilecek durumu kalmasın.”

Tevhidin aslında cahalet mazeret değildir eğe mazeret olsaydı mekke müşrikleri mazeretli olurdu.

ZEYD B. AMR B. NUFEYL MEKKE DE  NEBİ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM   NÜBÜVVET  VE RİSALET  VERİLMEDEN  ÖNCE HANİF  OLAN TEK  KİŞİDİR

 Ömer radiyallahu anh  Zeyd b. Amr Nufeyl ‘in amcasının oğludur. Aşere-i mübeşşere ‘den birisi olan said b. Zeyd ‘in babasıdır. Tevhidi bulmak isteyip , putları bir kenara iten , şirkten uzak duran kimselerden idi. Fakat Nebi sallallahu aleyhi vessellem ‘e nübuvvet verilmeden önce vefat etmişti.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anh’dan rivayete göre “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Beldah denilen yerin alt taraflarında kendisine vahiy nazil olmadan önce Zeyd b. Amr b. Nufeyl ile karşılaştı. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in önüne bir sofra serildi. Ondan yemek istemedi. Daha sonra Zeyd dedi ki: Ben sizlerin putlarınız üzere kestiklerinizden yemem. Ben ancak üzerine Allah’ın adı anılarak kesilenleri yerim.

Şüphesiz Zeyd b. Amr Kureyşlilerin kestiği hayvanları ayıplar ve şöyle der­di: Koyunu yaratan Allah’tır. Ona semadan su indirdi, yerden de ona ot bitirdi. Daha sonra sizler onu Allah’tan başkası adına kesiyorsunuz. Böylece onların yaptıklarını reddediyor ve (vebali) pek büyük bir iş yaptıkları kanaatinde oldu­ğunu açığa vurmuş oluyordu.”(Buhari. 3826 Sahih)

İbn Ömer radiyallahu anh dan rivayete göre Zeyd b. Amr b. Nufeyl doğru dini soruş­turmak ve ona tabi olmak üzere Şam’a çıkıp gitti. Yahudilerden bir alim ile karşı­laştı. Ona dinlerine dair bir şeyler sordu ve, belki sizin dininize girebilirim, bana anlat, dedi. Yahudi alimi, Allah’ın gazabından payına düşeni almadığın sürece sen bizim dinimiz üzere olamazsın, dedi. Zeyd, ben ancak Allah’ın gazabından kaçmaya çalışıyorum. Ben ebediyyen, gücüm yettiği sürece Allah’ın gazabından hiçbir şey yüklenmek istemiyorum. Peki, sen bana başkasını gösterebilir misin, dedi.

Yahudi alimi, bildiğim kadarıyla bu ancak hanif (dini) olabilir, dedi. Zeyd, Hanif nedir, diye sordu. Yahudi, İbrahim’in dini, dedi. O Yahudi de değildi, Nasrani de değildi, Allah’tan başkasına ibadet de etmiyordu. Zeyd çıkıp gitti. Hristiyanlardan bir alime rastladı. Ona da benzeri şeyleri zikretti. Hristiyan alimi ona, Allah’ın lanetinden payına düşeni almadığın sürece bizim dinimiz üzere olamazsın, dedi. Zeyd, ben ise ancak Allah’ın lanetinden kaçıyorum. Gücüm yettiği sürece Allah’ın lanetinden de, onun gazabından da hiçbir şey yüklenmek istemiyorum. Sen bana başkasını gösterebilir misin, dedi.

Hristiyan alimi, bildiğim kadarıyla bu ancak haniflik olabilir, dedi. Zeyd, Hanif ne demek, diye sordu. Hristiyan, İbrahim’in dinidir, dedi. O Yahudi de değildi, hristiyan da değildi. Allah’tan başkasına da ibadet etmezdi.

Zeyd, onların ibrahim aleyhisselâm hakkında söylediklerini görünce yanların­dan çıkıp ayrıldıktan sonra ellerini kaldırarak dua etti: Allah’ım, İbrahim’in dini üzere olduğuma seni şahit tutuyorum.”(Buhari. 3827 Sahih)

Ebû Bekir radıyallahu anh’ın kızı Esma radıyallahu anha, dedi ki: “Ben Zeyd b. Amr b. Nufeyl’i ayakta sırtını Ka’be’ye vermiş olarak şöyle derken gördüm: Ey Kureyş topluluğu! Allah’a yemin ederim, aranızda benim dışımda kimse İbrahi­m’in dini üzere değildir. O mev’üdeyi (diri diri gömülmek istenen kızı) ölümden kurtarıyor, kızını öldürmek istediği takdirde adama onu öldürme, onun geçimini senin yerine ben karşılayacağım, diyordu. Sonra o kızı ondan alırdı. Büyüyünce babasına, arzu edersen onu sana geri verebilirim, dilersen onun ihtiyaçlarını se­nin yerine karşılamaya devam edebilirim, derdi.”(Buhari 3828 Sahih)

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!