Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Beşeri kanunlarla hükmetmenin caizliğine i’tikad eden kafir olur. İnsanların koyduğu kanun ve nizamların, İslâm şerîatından daha üstün olduğuna veya onunla eşit olduğuna veya isterse şerîat ile hükmetmenin daha fazîletli olduğuna inansın onlar ile hükmetmenin câiz olduğuna veya İslâm nizâmının yirminci asırda uygulanmaya elverişli olmadığına veya onun, Müslümanların gerilemesinin sebebi olduğuna veya İslam’ın, kişi ile rabbi arasındaki bir ilişkiden ibâret olduğuna ve hayatın diğer şubelerine dâhil edilemeyeceğine i’tikâd eden de kâfirdir ve bu, İslâm’dan çıkaran şeylerin dördüncü kısmına dâhildir.

Yine, hırsızın elini kesmek ve evli olduğu halde zinâ eden kişiyi taşlayarak öldürmek hakkındaki Allah’ın hükmünü tatbik etmeyi bu çağa uygun görmeyen de kâfirdir ve bu da, İslâm’dan çıkaran şeylerin dördüncü kısmına dâhildir.
Yine, cezâî müeyyideler ve muamelât hakkında Allah’ın şerîatından başkası ile hükmetmenin câiz olduğuna i’tikâd eden her kişi söz konusu hükmün şerîatın hükmünden daha üstün olduğuna inanmasa bile kâfirdir ve bu da, İslâm’dan çıkaran şeylerin dördüncü kısmına dâhildir. Çünkü o böylelikle, icma ile sâbit olan Allah’ın haram kıldığı bir şeyi mübah kabul etmiştir. Her kim; zinâ, içki, faiz, Allah’ın şerîatından başkası ile hükmetmek gibi dînen zorunlu olarak bilinen Allah’ın haram kıldığı hususları mübah kabul ederse Müslümanların icması ile kâfir olur.”

İmâm Abdulazîz b. Abdillah b. Bâz (vefâtı: 1420 hicrî)
Nevâkıdu’l-İslâm Risâlesi – Mecmû‘u Fetâvâ ve Makâlât Mutenevvia (1/132)

“Abdulazîz b. Abdillah b. Bâz’dan, değerli kardeş ………’ya –Allah ona selâmet versin-
Selâmun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh ve ba’d:
6/6/1407 hicrî tarihli 2151 sayılı olarak kaydedilmiş İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Komisyonuna
yönelttiğiniz soruda, ülkesindeki bütün mahkemeler beşerî kanûnlarla hükmeden ve onların hükmüne
başvurmadıkça hakkı olan şeye ulaşamayan kişinin kâfir olup olmayacağını soruyorsunuz.
Size cevabımız şudur: Eğer bunu yapmak zorunda kaldıysa kâfir olmaz. Lâkin, onlara başvurması
ancak zarûret anında ve hakkı olan şeyi ancak bu yolla elde edebilecekse olabilir. Ancak tertemiz
şerîatın helâl kıldığının hilâfına bir şeyi alma hakkı yoktur. Allah cümlemizi rızâsına muvaffak kılsın.
Vesselâmu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh.”
Mecmû‘u Fetâvâ ve Makâlât Mutenevvia (23/214)

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!