Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

İmam Tahavi rahimehullah derki: 49. Arş ve Kürsî haktır.

  1. Allah’ın Arş’a da, yarattığı diğer şeylere de ihtiyacı yoktur.
  2. Allah, herşeyi kuşatandır ve herşeyin üstündedir. Yarattıklarını ise böyle bir kuşatıcılıktan
    aciz bırakmıştır.

ŞERH

Allah’ın “Arş”ı haktır. Bunda şüphe yoktur. Allahu Teâla Arş’ı birçok ayette zikretmiştir:
“O, Arş’ın sahibidir; çok yücedir!” (el-Burûc: 85/15)
Arş, Allah’ın yarattığı şeylerin en büyüğüdür. Arş, Cennet-i Firdevs’in tavanıdır. Arş’ı Azim
Melekler taşır. Bu ve benzeri haberler, Allah Rasûlü tarafından rivayet edilmiştir. Allah
Rasûlünden gelen haberlerde Arş’ın ayaklarından söz edilir. Bu haberler, Arş’ın “milk” (sahip
olma) anlamında olduğu yönündeki yorumları iptal etmektedir.
Kürsî de haktır. O iki ayak yeridir. Onu Allah’tan gayri kimse ilmiyle kuşatamaz. Allah
Kürsî’nin alanını tüm göklere ve yere yaymıştır.
“O’nun Kürsî’si gökleri ve yeri içine almıştır.” (el-Bakara: 2/255)
Bu ayet-i kerime, Kürsî’nin ilim olduğu te’vilini iptal etmektedir.
Allah Arş’tan da, Kürsî’den de müstağnidir. Bunlara ihtiyacı yoktur. Allah, Arş’a ihtiyacı
olduğu için istiva etmedi. Aksine, çok yüce bir hikmet için bunu böyle dilemiştir. Allah Arş’a
da, başka şeye de muhtaç olmaktan münezzehtir. Allah’ın izzeti ve ulûhiyeti Arş ve Kürsî’den
çok yücedir. Arş da, Kürsî de Allah’ın kudreti ve hükmü ile taşınmaktadır.
Allahu Teâla, yaratmış olduklarını ilmi ve kudretiyle kuşatmıştır. Arş’ın fevkinde Allah’tan
başka kimse yoktur. Allah tüm yarattıklarını kuşatıcı bir ilim, güç ve galebe ile ihata etmiştir.
Allah’ın yarattıklarından hiç birisi bunu kuşatamaz:
“Allah onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir; fakat onlar, bilgileriyle O’nu
kuşatamazlar.” (Taha: 20/110)kk

İmam Tahavi rahimehullah der ki;  Allah azze ve celle’ye ve Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’e teslim olup kendisi için müteşabih/karmaşık olan konuların bilgisini, bilenlere havale edenler dışında hiç kimse dininde selâmete eremez.”
İmam Tahâvî rahimehullahın: “Çünkü (bu gibi hususlarda) Allah azze ve celle’ye ve Rasûlüne teslim olup kendisi için müteşabih olan hususların bilgisini, bilenlere havale edenler dışında hiç kimse dininde selâmete eremez.” ifadelerinden kasıt şudur: Dinlerinde selâmete erenler, ancak Kitap ve Sünnet’in naslarına teslim olan; şüphe, tereddüt ve fâsid te’vîller ile ya da: “Akıl, naklin delâlet ettiğinin aksine tanıklık etmektedir.” veya “Akıl, naklin esasıdır; onunla çelişirse akla öncelik tanırız.” diyerek naslara itiraz etmeyenlerdir.

KADER

İmam  Tahavi rahimehullah der ki; “Kader, asıl itibarıyla  Allah Teala’ın mahlukatı hakkındaki bir sırrıdır. Ona ne mukarreb bir melek, ne de gönderilmiş bir Nebi vakıf olmuştur. Bu hususta derine dalmak ve üzerinde çokça düşünmek, ilahi yardımdan uzak kalmaya götüren bir yol, mahrumiyete çıkan bir merdiven, tuğyana varan bir basamaktır. Bu husustaki kıyas, düşünce ve vesveselerden alabildiğine sakınmak gerekir. Çünkü  Allah Teala, kader ilmini mahlukatından saklı tutmuş ve onlara onun peşine düşmeyi de yasaklamıştır. Nitekim  Allah Teala, Kitabında şöyle buyurmaktadır: “O, yaptığından sorgulanamaz. Ama onlar, sorgulanacaklardır.” (Enbiya/23) Buna göre kim (Allah’ı sorgularcasına)  Niye böyle yaptı? diye soracak olursa, Kitabın hükmünü reddetmiş olur. Kitabın hükmünü reddeden de kafirlerden olur.”

Yine İmam Tahavi rahimehullah der ki; “İşte bu, inanılması gereken iman esasları, marifet temelleri ve Allah Teala ‘ın tevhîd ve Rububiyyetini kabul etmenin kapsamı içindedir. Nitekim Allah Teala, Kitabında şöyle buyurmaktadır: “O, her şeyi yaratıp inceden inceye takdir ve tayin etmiştir.” (Furkan/2)  “Allah’ın emri, hükme bağlanmış bir kaderdir.” (Ahzab/ 38)

İmam Tahavi rahimehullah der ki:  “Bizim kiblemize yönelenleri:  Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in getirdiklerini kabul ettikleri söylediği ve haber verdiği her şeyi tasdik ettikleri sürece Müslümanlar ve mü’minler olarak adlandırırız.
وَنُسَمِّي أَهْلَ قِبْلَتِنَا مُسْلِمِينَ مُؤْمِنِينَ، مَا دَامُوا بِمَا جَاءَ بِهِ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم مُعْتَرِفِينَ، وَلَهُ بِكُلِّ مَا قَالَ وَأَخْبَرَ مُصَدِّقِينَ.

Tevhidi üçe ayıran ilk dönem alimerimizdir Uluhiyet rububiyet ve isim ve sıfat tevhidini İbn Batta el Ukberi rahimehullah der İmam Tahavi rahimehullah ve diğer imamlar bir usul olarak yapmıştır. İmam Tahavi rahimehullah der ki:
“O، Allah Teâlâ, Rab’lık edilecek hiçbir varlık yokken Rububiyet sıfatına sahiptı. Hiçbir mahluk yokken de halık yanı yaratma sıfatına sahipti.”
له معنى الربوبية ولا مربوب ومعنى الخالق ولا مخلوق

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!