Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Sahâbî Abdullah b. Mes’ud radiyallâhu anh söylemiş olduğu söz ne kadar güzel ve doğrudur: “İnsanların ihdas etmiş oldukları bid’atlerden sakının. Muhakkak ki din kalplerden bir seferde (toplu olarak) gitmez. Fakat şeytan iman, kalbinden çıksın diye onun için bid’atler ihdas eder.İnsanların Allah’ın üzerlerine farz kılmış olduğu namaz, oruç, helal ve haramı terk edip rableri Azze ve Celle hakkında konuşmaları yakındır. Kim o zamana kavuşursa kaçsın.” Nereye ey Ebû Abdirrahmân denildi. Dedi ki: “Nerenin olmadığı yere. Kalbiyle ve diliyle kaçsın. Bid’at ehlinden hiç kimseyle oturmasın.”(el-Esbâfıânî, el-Hücce (1/312)

Abdullah b. Mes’ûd radiyallâhu anh’inhakkında konuşuğu büyük fitne budur. O dedi ki: “Fitne sizi sarıp ta büyüğün onda yaşlandığı, küçüğünde onda büyüdüğü zaman sizin haliniz nasıl olur. (Fitne) insanlar arasında dolaşmaya başlar. İnsanlar onu sünnet edinirler. O değiştirildiğinde sünnet değiştirildi ya da bu münkerdir derler.”(Dârimî (1/64); Hâkim (4/514)

Tabiinden Vehb Bin Münebbih rahimehullah şöyle demiştir: Ey tecrübesi az olan gençler! Haruriyye (harici) fırkasından sakının! Sakın ha sizleri bozuk fikirlerine ortak etmesinler. Hiç şüphe yok ki onlar bu ümmetin şerli olanlarıdır.”(El-İbane, 811)

Abdullah İbn Sirin rahimehullah’in heva ve hevesine uyan kimseleri en çabuk dinden çıkan kimseler olarak gördüğünü anlatır.

Büyük tabii Meymun bin Mihran rahimehullah dedi ki: Harici, görüşüne muhalefet ettiğin zaman, adını kafir koyan ve kanını helal kılan kimsedir.”(İbn Recebin, Fethul Bari 5/99)

Hasan Basri rahimehullah’dan naklettiği şu sözdür Bid’at sahibi kişi, ne kadar çok oruç tutmaya ve namaz kılmaya çalışırsa Allah’tan da o kadar çok uzaklaşır.

Hasan-ı Basri rahimehullah dan: Heva ve hevesine uyan kişiyle bir arada bulunma; şayet, onunla beraber olursan kalbine öyle bir şey atar ki ona uyarsan helak olursun, uymazsan kalbin hastalanır.

Eyyub es-Sahtiyani rahimehullah bid’at sahiplerini Hariciler diye isimlendirdi. Hâriciler isimde farklı olsalar da kılıca sarılmada birleşmişlerdir, derdi.”

Eyyub es-Sahtiyani rahimehullah’dan rivayet edilmiştir: O şöyle diyordu: Bid’at sahibinin gayreti ve çabası arttıkça Ailah’dan uzaklaşması da artar.

Muhammed bin Sirin rahimehullah derki: Bu ilim dindir dininizi kimden aldığınıza dikkat ediniz.”(İmam Müslimin mukaddimesi 1/14)
İmam Ahmed b. Hanbel rahimehullah derki; Nebi sallallahu aleyhi ve selleme den ceyyid bir isnadla gelmiş olan bütün rivayetleri kabul ederiz. Allah Rasulunun getirdiği bir şeyi kabul etmeyip reddedersek Allah teala emrini reddetmiş oluruz. Çünkü Allah teala;  “Rasul size ne verdiyse onu alın size ne yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr 7)
Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’in bir hadisini reddeden kişi helakin eşiğindedir.” demiştir.”

Fudayl ibn ‘iyad rehimehullah ’dan rivayet edilmiştir: Hidayet yoluna tabi ol. O yoldan gidenlerin azlığı sana hiçbir zarar vermez. Sapıklık yollarından uzak dur. O yollardan helak olanların çokluğu seni aldatmasın.

İmam Berbehari rahimehulkah der ki; Bir kişinin rivayetlere saldırıp onları kabul etmediğini ya da Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerinden birini inkar ettiğini işitirsen onun, Müslümanlığından şüphelen. Çünkü o sözü ve gidişatı kötü olan biridir. Zira o bu yaptığıyla Allah Resulu sallallahu aleyhi ve selleme  ve onun ashabına saldırmış olur. Halbuki bizler Allah’ı ve Rasulunu, kur’an’ı, hayrı şerri, dünyayı ve ahireti ancak rivayetler vasıtasıyla öğrendik.”( Kirmani Kitabu’s-Sunne)

Önce Sünnetten Bahsederler…
Mufaddal bin Muhelhel rahimehullah
“Şayet bir bid’at sahibi senin yanına oturur da bid’atinden konuşsaydı ondan sakınır ve ondan kaçardın.
Lakin o meclisinin başında sana sünnete dair hadisler rivayet eder, sonra da sana bid’atini bulaştırır.
Belki de bu senin kalbine yapışır. Peki, onu kalbinden nasıl çıkaracaksın?”
(İbn Batta, el-İbâne, 2/444)

Berbehari rahimehullah şöyle demiştir: “Bidat ehli akreplere benzer. Akrepler başlarını ve bedenlerini toprağa gömerler, kuyruklarını çıkarırlar. İmkan buldukları anda da sokarlar. Bid’at ehli de böyledir. Onlar insanlar arasında gizlenmişlerdir. İmkan buldukları anda istediklerini sapık görüşlerini tebliğ ederler.”(Şerhu’s-Sunne)

İmam Berbehari rahimehullah hakkında (329) İbn Kesir rahimehullah öyle demiştir: “Alim, Zahid, fakih, Hanbeli vaiz.. Bidatlere ve masiyetlere karşı çok sertti. Kadri çok büyüktü. Hem üstekiler hemde avam ona saygi gösterirdi.”(El-Bidaye ve Nihaye)

İmam Berbehari rahimehullah derki: “Her kim Rabbini dünya yurdunda gördüğünü iddia ederse Allah’ azze ve celle inkar eden kafirdir.”(Şerhu’s-Sunne)
ومن زعم انه يرى ربه في دار الدنيا فهو كافر باالله عزوجل 

İmam Berbehari rahimehullah derki: “Ehli kıbleden bir kimse,
Rasululllah ﷺ’ın hadislerinden birini inkar ederse, senin onu Tekfir etmen vaciptir.”( Şerhu’s-Sunne 64)

İmam Berbehari Ahmed b. Hanbel’den gelen rivayetler konusunda o en güvenilir râvi olarak kabul edilmiştir. Şîa propagandacılarına, Mu‘tezile ve Ehl-i sünnet kelâmcılarına karşı şiddetli bir mücadele vermiş, kelâm metoduna karşı son derece katı bir tutum takip etmişti. Berbehârî’yi Bağdat’ta ziyaret eden Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî, ona kelâm metodunun etkili bir silâh olduğunu, kendisinin bu metodu kullanarak hıristiyanları, Mecûsîler’i ve Mu‘tezile’yi reddettiğini anlatmaya çalışmışsa da o en doğru yolun Ahmed b. Hanbel’in yolu olduğunu, başkasını tanımadığını ifade etmiş, bunun üzerine Eş‘arî, Selef akîdesine uygun olarak yazdığı el-İbâne adlı risâlesini kendisine takdim etmiş, fakat o bu eseri bile tasvip etmemiştir (Ṭabaḳātü’l-Ḥanâbile, II, 18).
Eşari imam Ahmed mezhepbi dündüm demiş olsada bazı görüşleri ehli sünnetin görüşleri değildir.”

İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: Hiç şüphe yok ki senin karşılaşacağın her bidatçi, kendisine muhalif olan {Kuran ve Sünneteki} delilleri gizlemeyi sever ve o delillerden nefret eder. Onların açığa çıkmasından, rivayet edilmesinden ve bahsedilmesinden de hoşnutsuz olur. Hatta bunları yapanlara da nefret duyar.”(Mecmu el Fetava 20/161)

Selef imamlarının söylediklerini kendileri için kabul etmeyen kimselerin kötü bir akıbete dûçâr olacaklarından endişe edilir. Zehebî’nin zındık İbnu’r-Rîvendî’nin biyografisinde yazdıklarını düşünün!”Rafızî ve mülhidlerden ayrılmazdı. Azarlanınca da onların görüşlerini tanımaya çalışıyorum, derdi.” (Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, c.14, s.59)

Bundan sonra ne oldu? hiç kuşkusuz bir zındık ve mülhid oldu. Din ve dindarlar aleyhine konuşmaya başladı.
İbn ‘Ukayl’in biyografisinde de kendisinin şu ifadelerini nakletmiştir: “hanbelî ashâbımız bir grup alimle ilişkimi kesmemi istiyorlardı. Bu ise beni faydalı bilgilerden mahrum bırakacaktı.”
Zehebî bu ifadelere şu sözleri ile talikte bulunmuştur: “Hanbelîler onun mutezile ile oturup kalkmasını yasaklıyorlardı. O ise bunu reddediyordu, en sonunda ağlarına düştü. Ve nasları tevil etmeye başladı. Allah’tan bu tür durumlardan korumasını dileriz.”(Siyeru A’lâmi’n-Nubelâ, c.14, s.59)

İbn Batta el Ukberi(387) rahimehullah der ki: “Dinin hususunda hiçbir bidat ehliyle meşveret etme. Onun yanina yaklaştırma imkanın bulunsa bile onunla yol arkadaşı olma.”
Ehli sünnet selefin akidesini bilen bir müslüman her sese kulak vermemelidir. Malesef şuan herşey çorba olmuş kımın eli kimin cebinde belli değil.

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!