Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

الحمدالله رب العالمين و الصلاةو السلام علئ اشرف الانبياء والمرسلين اما بعد

Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra; Mahşer günü kim dünyayken kimi ilah edinip,ibadet etmişse onun peşinden gidecektir.
Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla ,sapıklık birbirinden ayrılmıştır. Artık kim tâğutu reddedip Allah’a iman ederse, kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.”(Bakara/256)
“Allah, iman edelerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır,inkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp,karanlığa götürür, işte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.”(Bakara /257)
“Kendilerine Kitap’tan nasip verilenleri görmedin mi? Onlar cibte ve tağuta iman ediyorlar ve kafirler için: ‘Bunlar,Allah’a iman edenlerden daha doğru yoldadır.’ diyorlar.”(Nisa/ 51)
“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere,iman ettiğini iddia edenleri görmedin mi? Kendilerine,tağutu inkar etmeleri emrolunduğu halde hakem olarak tağuta başvurmak istiyorlar. “(Nisa/60)
“İman edenler,Allah yolunda savaşırlar, küfredenler ise tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın! Şüphe yok ki şeytanın tuzağı zayıftır.”(Nisa/76)
“De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah’ın lanetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tağuta tapanlar çıkardığı kimseler, yeri daha kötü ve doğru yoldan daha fazla sapmış olanların ta kendileridir. (Maide/ 60)
“Andolsun ki Biz her ümmet arasında: Allah’a ibadet edin ve tağuttan kaçının diye bir Rasul göndermişizdir. Allah içlerinden,kimilerine hidayet verdi. Kiminin aleyhine olmak üzere sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezinin de yalanlayanların sonu nasıl oldu, görün.’’ (Nahl/36)
“Tağuta ibadet etmekten sakınıp, Allah’a dönenlere, işte onlara müjde vardır. O halde sen de müjde ver o kullarıma.”(Zümer/17)
İmam Beğavi rahimehullah, İbn Faid el-Absi’den şöyle rivayet etmiştir: Ömer radıyallahu anh’ şöyle dedi:
قال عمر رضي الله عنه ان الجبت السحر الطاغوت الشيطان
“Kur’an da geçen ‘Cibt’ sihir, ‘tağut’ ise şeytan demektir. Taberi ile İbn Ebi Hatim de böyle rivayet etmişlerdir. Ömer radıyallahu anh’ın tağutu şeytan ile tefsiri çok kuvvetlidir .”(Taberi İbn Kesir)

İmam Malik rahimehullah der ki: “Tağut; Allah’tan başka tapınılan ibadet edilen her şeydir.”(Fethu’l Mecid ala şerhi Kitabi’t-Tevhid)


İbni Cerir Taberi şöyle dedi: “Bana göre taguta verilecek en doğru mana; Allah Tealaya karşı haddini aşan ve Allah Teala’dan başka kendisine zorla veya gönüllü itaat edip bağlanılarak ibadet edilendir. Kendisine ibadet edilen bu varlık,bir insan olabileceği gibi şeytan, put veya herhangi bir şey de olabilir. (Taberi Tefsiri)


İmâm Muhammed Emin Şankiti rahimehullah şöyle dedi: “Şüphesiz Özet olarak; Allah Teala dan başka ibadet edilen her şey taguttur ve bu konuda en büyük payı,şeytan alır. Allah Teala’nın şu ayette buyurduğu gibi; “Ey Adem oğlu! Ben size, şeytana ibadet etmeyin diye bildirmedim mi?” (Yasin: 60 Edva’ul Beyan c:1 s: 228)


“Artık kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse , kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.” Yani, her kim ortak koşulanlardan, putlardan ve şeytanın,Allah dışındaki ibadet edilenlere,ibadete çağırdığı her şeyden sıyrılıp Allah’ı birlemiş, sadece O’na ibadet etmiş, Allah’tan başka,hiçbir İlah bulunmadığına şehadet etmişse, “kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır.” Yani, bu işte sebat etmiş, ideal, en üstün ve dosdoğru yola girmiştir. İmam Beğavi rahimehullah, İbn Faid el-Absi’den şöyle rivayet etmiştir: Ömer radıyallahu anh’a şöyle dedi: “Kur’an da geçen ‘Cibt’ sihir, ‘tağut’ ise şeytan demektir. Taberi ile İbn Ebi Hatim de böyle rivayet etmişlerdir. Ömer radıyallahu anh’ın tağutu şeytan ile tefsiri çok kuvvetlidir. Çünkü bu, putlara ibadet, onların hakemine ve hükmüne başvurma ve onlardan yardım isteme gibi cahiliyye halkının üzerinde bulunduğu her şerri kapsamaktadır. el-Cehveri derki: Tâğut;kahin ,şeytan ve sapıklıkta başı çeken her kimsedir. Allah’tan başka kendisine ibadet olunan,eğer bunu red etmiyorsa,bir tağuttur. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sahih hadisinde putlara,tağut adını vermesi bundandır.” (İbn Kesir)


Ebu Hureyre Radiyallahu anh ’dan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dolunayı görmek için birbirinizle itişir, kakışır, birbirinize zarar verir misiniz?” Onlar: Hayır, ey Allah’ın Rasûlü, dediler. Bu sefer Allah Rasûlü: ‘Ya önünde hiçbir bulut yokken,güneşi görmek için birbirinizle itişir, kakışır, birbirinize zarar verir misiniz?” buyurdu. Onlar: Hayır, ey Allah’ın Rasûlü dediler.
Allah Rasûlu şöyle devam etti: “Şüphesiz,siz de onu böyle göreceksiniz. Allah kıyamet gününde (bütün) insanları toplayıp, bir araya getirerek şöyle buyuracak: Kim (dünyada iken Allah’tan başka) herhangi bir şeye ibadet ediyorsa,onun arkasından gitsin. (Dünyada iken) güneşe ibadet eden,güneşin arkasından gidecek, aya ibadet eden,ayın arkasından gidecek, tağutlara ibadet eden tağutların peşinden gidecek….”(Buhari,7437; Müslim, İman, Nesai, Sahih)


Tağutlar: tavâğît” buyruğu “tâğût”un çoğuludur. Leys, Ebu Ubeyde, Kisai ve dilbilginlerinin büyük çoğunluğu şöyle demektedir: Tağut Allah Teala’ın dışında,kendisine ibadet edilen her bir şeydir. İbn Abbas, Mukatıl, el-Kelbî ve başkaları da: Tağut şeytandır demişlerdir. Tağutun putlar demek olduğu da söylenmiştir. el-Vâhidî dedi ki: Tağut kelimesi hem tekil, hem çoğul olarak kullanılır. Müennes ve müzekker hali de budur. Allah Teala: “Kendisini inkâr etmekle emrolundukları halde,tağutun hükmüne başvurmak istiyorlar. ” (Nisa/60) Burada tekil olarak kullanılmıştır. “Kâfirlerin dostları ise tağuttur, onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. ” (Bakara/257) buyruğu da bu lafzın çoğul olarak kullanıldığına örnektir. Müennes olarak kullanımına da: “Tağuta ibadet etmekten sakınıp… ” (Zümer/17) buyruğu örnektir. el-Vâhidî dedi ki: İsimler arasında “felek” ismi de bunun gibidir. O da (bu haliyle) tekil ve çoğul olarak da kullanılır, müzekker ve müennes olarak da. Nahivciler bunun vezninin “fealût” olduğunu, te harfinin de zaid olduğunu, “tağâ: tuğyan etmek, azmak”tan türemiş olduğunu, bunun “tağavût” takdirinde olup, sonradan vav’ın elif’e kalb edildiğini söylemişlerdir. Allah en iyi bilendir.”(İmam Nevevi)

“Tağuta ibadet etmekten kaçınıp,Allah’a yönelenlere müjde vardır. Kullarımı müjdele. (39/Zümer, 17)
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır,şöyle der:
Tevhid’in şartı, tağutları inkâr etmektir. Mümin,Muvahhid olmak için Allah’a imandan evvel,Tağutları asla tanımamaya azmeylemektir.
(Elmalılı Hamdi Yazır – Hak Dini Kur’an Dili C:2 Sh Sh:871 İst 1971)
Ve yine şöyle der:
Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından Rabb olarak ittihaz edilen Rahip ve Hahamların yerini artık bugün Parlamentolar/milletvekilleri almıştır.
(Hak Dini Kur’an Dili (M.Hamdi Yazır) C:4 Sh:2515 İst/1971)
Ve yine şöyle der:
Allah’ın birliği,kâinat üzerindeki hükümranlığı ile sabittir. Allah’tan başka tapacak,gizli veya açık mâbud ve hükmüne uyulacak hakem tanımak şirktir. Her mümin,Allah’ın hükmünden başka hükme,uyulmayacağına inanmakla yükümlüdür. Bir müslüman,bu inancını hayatında uygulayamazsa, itikadî açıdan,mümin sayılsa da amelî bakımdan şirke düşmekten kurtulamaz.”(Hak Dini Kur’an Dili III, 2061)
Kim,TAĞUT’u inkar edip de Allah’a iman ederse, şüphesiz kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitendir, bilendir. (Bakara 256)
Elmalı Hamdi yazır şöyle der: Tağutları,tasdik etmekle birlikte Allah’a iman ettiklerini iddia edenler, iman müessesesine iftira ediyorlar. Böyleleri namaz kılarlar, hatta nafile namaz bile kılarlar,fakat böyleleri bütün taatleriyle gelseler, Allah’ı tasdik etmedikleri müddetçe kafirdirler. (Şerhu’l Emali : 44, İst. / 1014)
Elmalılı Hamdi Yazır Şöyle der:
a- Arzuları mâbudlaştırılan nefis, tağuttur.
b- Allah’ın emir ve yasaklarını tanımayan, İslam nizamı ile çatışan düzen ve düsturlara çağıran her fert ve önder tağuttur.
c- Allah’tan gayrı, zâtında güç görülen eşya, insan ve putlar tağuttur.
d- Şeytan tağuttur.
e- Allah’ın şeriatı ile çatışan bütün gelenekler, esas alınan bütün rejimler tağuttur.”(Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, 2/869)
Tağutu,hakemliğine müracaat edenler,Allah Subhanehu ve Teala,Resullerin getirdiğinden başkasını,hakem tayin edip,onun hakemliğine müracaat etmenin,tağutu hakem olarak benimsemek ve ona müracaat etmek olduğunu haber vermiştir. “Tâğût”, haddini aşan her türlü put önder ve itaat edilen emirdir. Her kavmin tâğûtu. Allah ve Rasûlü’nün dışında kendi hakemliğine müracaat edilen, Allah Teala ibadet edilen, Allah’dan bir yol gösterici olmadan,kendisine tabi olunan, insanların bilmedikleri konularda kendisine itaat etmeyi,Allah’a kabul ettikleri kimselerdir. İşte bunlar,dünyanın tağutlarıdır. Düşünüp,incelediği zaman insanların çoğunun Allah’a ibadetten,onlara ibâdette,Allah ve Rasûlü’nün hakemliğinden onların hakemliğine, Allah’a itaat ve Rasulu’ne ittibadan,onlara ittibaya yöneldiklerini görürsün. Onlar, bu ümmetin,kurtuluşa ermişleri olan sahâbe ve tabiinin yolunu tutmamış,onların yoluna yönelmemişler,hemde yol ve hedef olarak onlardan ayrılmışlardır.” Allah Azze ve Celle’ye hamd, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, O’nun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.”

A Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!