Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Sıfatları nefyi kullanırlar ispat etmeye üzerine akidelerini bina etmezler, haberi sıfatları ta’til tahrif ederek inkar ederler.
Cehmilerin Allahı tarif ederken kullandığı usul nedir bilmediğiniz sürece bu ayrımı yapmanız mümkün olmaz. Onlar Allahı tarif ederken kuranın aksine Allah için isbat yerine nefyi kullanırlar. Allahı ne olduğu ile değil ne olmadığı ile tarif ederler. Bu bozuk görüş Allah Teâlâ’yi yok kabul etmeye kadar gitmektedir. Hatta bu sebeple Allah Ta’ala için nerde sorusunu bile kabul etmezler zira nerde var olan bir şey için kullanılır. Yok için hiç bir yerde cevabı verilir. Bu yüzden mesela haşır suresinde huve Allahu ellezi  diye başlayan ayetlerde Allah hep ispatla anlatılmıştır, yani O Allah ki ondan başka ilah hak yoktur. Gaybı bilir…
Şimdi size imam maturidi nin  kitabından hasbel kader açılmış bir sayfanın bakın ve okuyun bakalım karar verin Allahı ispatla mı yoksa nefiyle mi tarif ediyor. Kuran ve ehli sünnet mi yoksa cehmin yolundan mı gidilmiş.”

İlk dönemin akide ve fikih anlayışına kişi dönmedikçe hata eder yeni bir din icat eder kendine.
İmam Şafii rahimehullah’ın er Risale kitabı bize tekrar tekrar üzerinde denge bulmamız gereken iki şeyi talim ettirmektedir. Ben de bu iki şeye işaret etmek isterim;
İlki;
ben ayeti veya hadisi okudum böyle anladım, başkalarının ne dediğinden bana ne demek, hakiki manada kuran ve sünnete tabi olmak değildir! Sahabe  ve onlara basiret üzere tabi olanların üzerinde olduğu yolu, ortaya koydukları bizzat Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem terbiye ettiği ve de takva örtüsünde muhafaza ettikleri fıkhı (anlayışı) bırakıp işte ayet, işte hadis diyen kimse nasıl müminlerin yolu üzerine olduğunu iddia edebilir. Muhakkak o kuran ve sünnete tutunmamış bilakis ondan uzaklara savrulmuştur.

İkincisi;
Kişinin dini adamlara tabi değildir, kişinin kuran ve sünnetin neye delalet ettiğini anlamak için ümmete  başvurması ile, adamların söz ve görüşlerini kurandan üstün görüp, birilerinin indi (kendilerine ait) görüşlerini Allahın göndermiş olduğu şeye tercih etmesi başka başka şeylerdir!

İmam Şafi aslında ilk meseleyi kitabında gösterirken (ümmetin anlayış ve yolunu ortaya koymak), bunun kuran ve sünnete tabi olmanın kendisi olduğu, kimsenin görüşünün kuran ve sünnetten üstün olamayacağını, anca sağlam bir rivayet veya sebep ile onu açıklamaya yarayacağını, bir kimsenin sebepsiz tevillerle böyle yapma hakkı olmadığını, yaparsa terk edilmesi gerektiğini söylüyor.
Allahu alem vallahu mustean.

Abdullah İbn Mubarek rahimehullah “Kelam ile meşgul ulan zındıklaşır” demiştir. İbn Batta
وقال ابن المبارك من تعاطى الكلام تزندق

Abdurrahman b. Mehdi rahimehullah dedi ki: “Kelâmın peşinde olan kimsenin varacağı yer zındıklıktır.” 
Abdullah Abdurrahman

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!