Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
Muharrem ayı dolayısı ile Hüseyin radiyallahu anh’ın şehid edilmesini bahane ederek, sahabeye tan etmenin çok olduğu bir aydır. Biz de sahabenin fazileti hakkındaki Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den ve sahabeden gelen rivayetleri vermeye çalışacağız. Bu rivayet İstanbul’un fethi ile ilgilidir. İstanbul’u ilk fethe çıkan ordunun başındaki komutan Yezid bin Muaviye’dir. Muaviye radıyallahu anh’da mü’minlerin emiridir. Bu ordunun içinde sahabenin büyükleri de mevcuttur. Bunlardan birisi de Ebu Eyyub El-Ensari radıyallahu anh’tır. Çünkü o sahabeler Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in haber vermiş olduğu sahih rivayetine binaen Kostantiniyye’yi (İstanbul’u) feth etmek için yola çıkmışlardır. O rivayet şöyledir; “İlk Kayser şehrine çıkan orduyu Allah azze ve celle günahlarını affetmiştir.” Bizim bu rivayetleri vermemizin sebebi Muaviye radıyallahu anh’a tan eden, dil uzatan kişiler olduğu içindir. Bu büyük sahabelerin faziletini anlatmak için bu yazıyı hazırladık.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Ümmetimden Kayser’in şehrine sefer düzenleyen ilk ordu affedilmiştir.” demiştir.
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Hâlid İbn Ma’dân, Umeyr İbnü’l-Esved el-Ansî’nin kendisine şöyle dediğini nakletmiştir: “Bir defasında Ubâde İbnu’s-Sâmit’in yanına gitmiştim. Hıms yakınlarında konaklamıştı. Kendisine ait bir evde bulunuyordu ve yanında Ummu Haram da vardı. Ummu Haram radıyallahu anh bize Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’den duyduğu bir hadisi nakletti. Ummu Haram anlatıyor: “Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem “Ümmetimden ilk deniz savaşına çıkanlar gerçekten de hak ettiler!” buyurdu. Ben: “Ey Allah’ın Rasulu, ben onların arasında olacak mıyım?” deyince bana: “Evet sen onlar arasında olacaksın” dedi. Sonra devamla şöyle buyurdu: “Ümmetimden Kayser’in şehrine sefer düzenleyen ilk ordu affedilmiştir!” Ben tekrar: “Ey Allah’ın Rasulu, ben onların arasında olacak mıyım?” deyince bana: “Hayır” diye cevap verdi.” (Buhari, 2924; Sahih)
Kayser’in şehrinden maksat Kostantîniyye’dir. (İstanbul’dur)
El-Mühelleb şöyle der: “Bu hadis Muâviye’nin üstünlüğünü göstermektedir. Çünkü ilk deniz savaşına çıkan Muâviye radıyallahu anh’dir. Ayrıca Muâviye’nin oğlu Yezîd açısından da bir övgü söz konusudur. Çünkü Kayser’in şehrine ilk sefer düzenleyen odur.” Ordunun komutanı yeziddir.
Yezîd’in düzenlemiş olduğu sefer hicretin 52. yılında gerçekleşmişti. Ebû Eyyûb el-Ensârî radıyallahu anh’a da bu savaş sırasında şehit olmuştur. O şehit düşmeden önce İstanbul’un giriş kapısına defnedilmeyi ve kabrinin belli olmayacak şekilde düzeltilmesini vasiyet etmiştir. Bize düşen Muaviye radıyallahu anh vahiy katibiydi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e sahabilik yapmış, hakkında kötü konuşmamak lazım, onlarda beşerdi hata etmiş olabilirler. Tefsirci, fıkıhcı ve sahabe’nin büyüklerinden olan İbn Abbas radıyallahu anh, Muaviye radıyallahu anh’a hakkında “O Allah Rasulu’ne sahabilik yapmıştır ve fakihdir.” demişdir ve övmüşdür. Sonradan çıkan bazı kendini bilmezlerin sözlerine itibar edilmez. Çünkü o insanlar sapık ve saptırıcıdır. Rabbim bunlara hidayet eylesin. Şerlerinden muhafaza eylesin. Muaviye radıyallahu anh’ın fazileti hakkında gelen rivayetler.
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; İbn Ebi Muleyke dedi ki: “Muaviye yanında İbn Abbas’ın bir mevlâsı (azatlısı) bulunduğu halde yatsı namazından sonra vitiri bir rekat olarak kıldı. Mevlası İbn Abbas’a gidince dedi ki: Ona ilişme! Çünkü o, Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e sahabelik yapmıştır.” (Buhari, 3764; Sahih)
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; İbn Ebi Muleyke’den rivayete göre “İbn Abbas radiyallahu anh’a denildi ki: Müminlerin emiri Muaviye hakkında ne dersin? O vitiri ancak bir rekat olarak kıldı. İbn Abbas: O bir fakihtir, diye cevap verdi.” (Buhari, 3765; Sahih)
Yezid hakkında ehli sünnet’ten kimse kafir dememiştir. Her zalim ve fasıklık yapan kafir olmaz. Yezid hatasıyla günahıyla Rabbine kavuşmuştur. Hükmünü ancak Allah azze ve celle verecektir. İmam Zehebi rahimehullah “Yezidi ne severiz, ne de ona söveriz.” Yezidi sevmem ama ona lanet edip hakaret etmem gerekmez, çünkü müslümana düşen lanet etmek değil bağışlama dilemektir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği gibi lanet ediciler kınanmışdır. ”Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahmân’a gelecektir.” (Meryem/93)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in bize haber verdiği gibi, Müslüman kişiler lanet edici değil, bağışlama, merhamet ve af dileyici olması gerekir. Bu zalim bir kişi bile olsa böyledir. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; “Zalim de olsa, mazlum da olsa Müslüman kardeşinize yardım edin.” Bize düşen görev Müslümanların zalimleri içinde, mazlum olanları içinde mağfiret dilemektir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem lanet etmeyi men etmiştir.
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; “Abdullah radıyalluhu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mümin, çekiştiren değildir, lanetleyen değildir, kötü söz ve iş sahibi değildir, hayasız değildir.” (Buhari Edebu’l-Murfet, 313; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hüreyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dosdoğru kimseye lanet etmek, hiç yakışmaz.” (Buhari Edebu’l-Murfet, Müslim, Bir 84; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; “Ebu-d Derda radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Lanet edenler, kıyamet günü ne şehit olabilir, ne de şahit.” (Buhari Edebu’l-Murfet, 319; Müslim, Bir, 85; Sahih)
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Aişe annemiz’den rivayet edilen bir hadis de Aişe radıyallahu anhuma, babası Ebu Bekir radıyallahu anh’a kölesine lanet edince Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kendisine şöyle söylediğini rivayet etmiştir: “Ya Ebu Bekir! Kabe’nin Rabbine yemin ederim ki, dosdoğru kimselerle lanetçiler asla bir araya gelmez.” (Doğru olan lanetçi olmaz). Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu ifadeyi iki veya üç kere tekrarladı. Bunun üzerine Ebu Bekir radıyallahu anh‘da o gün kölelerinden birini azad etmiştir. Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e varıp: “Bir daha lanet etmeyeceğim” demiştir. (Buhari Edebu’l-Murfet, 322; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: Ashap tarafından soruldu: “Ya Rasulullah! Müşriklerin aleyhine Allah’a dua edin. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Ben lanetçi olarak gönderilmedim, ben sadece rahmet olarak gönderildim.” (Buhari Edebu’l-Murfet, 324; Müslim, Bir, 78; Sahih)
Bize düşen zalimde olsa fasık da olsa rabbimizin müminlerin özelliklerinden bahsettiği gibi onlar hakkında mağfiret ve bağışlanma dilemek. “Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr/10)
“Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.” (Bakara/134)
Allah azze ve celle daha sonra şöyle buyuruyor: “Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size aittir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.” Yani; onların yapıp ettikleri onlara, sizin yapıp ettiğiniz sizedir.”
Allah Azze ve Celle’ye Hamd, Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem’e, O’nun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.
A kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!