Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

İmam Malik rahmetullah der ki;  “Bu ümmetin evveli selefi ne ile ıslah olduysa, sonra gelenleri de öyle ıslah olur. O gün dinde olmayan şeyler, bugün de dinden değildir.”
“Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem dışında her insanın sözlerinin bir kısmı alınıp, bir kısmı terk edilebilir. Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem ise müstesnadır.” (Şatibi el ihtisam İbn Abdilhadi, İrsâdû’s-Salik,1/227)

İmam Evzaî dedi ki: kendini sünnet üzere hapset(sünnet üzere olmak hususunda sabret) . O kavmin (selefi salihin/sahabe durduğu yerde(ve şeyde dur). Ve onların dediklerini söyle ve onların kendilerini (söylemekten ve yapmaktan (geri) tuttukları şeyden kendini geri tut. Senin Salih selefinin yoluna gir. Şüphesiz onlara yeten sana yeter.
قَالَ الإِمَامُ الأَوْزَاعِيُّ، رَحِمَهُ اللهُ تَعَالَى: 

“اصْبر نفسك على السُّنَّة، وقفْ حيثُ وقفَ القوم، وقُلْ بما قالوا، وكفّ عمَّا كفّوا عنه، واسْلك سبيل سلفك الصَّالح، فإنَّهُ 
يسعك ما وسعهم.

İmam Ahmed rahimehullah’ın şöyle demiştir:
مَنْ رَدَّ حَدِيثَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَهُوَ عَلَى شَفَا هَلَكَةٍ
“Kim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir hadisini reddederse o, helak olmanın eşiğine gelmiştir” (Lalekai, Şerhu Usuli İtikad, 3/477: 733)

İmam Şafii rahimehullah  şöyle demektedir:
“Bir kimsenin, bu özel kişilere ait bilgi hakkında “Eskiden beri ve günümüzde Müslümanlar, haber-i vahidi kabul etme ve ona uyma konusunda birleşmişlerdir. Çünkü Müslümanların fakihlerinden onu reddeden hiç kimse bilinmemektedir.” demesi mümkünse bende katılırım.
Ancak şöyle de diyebilirim: İslam hukukçularının haber-i vahidi kabul etme konusunda ihtilafa düştüklerini bilmiyorum. Çünkü belirttiğim gibi onların hepsinde de aynı kanaat mevcuttur.” (er-Risale s.247,)

İmam Şafii rahimehullah derki müslüman âlimlerin haberi vahidin delillğinin sabit olduğu hususunda ihtilaf ettiklerine dair bir şey hatırlamıyorum.”Risale s 401
İmam Ebu Hanife rahimehullah İmam Malik rahmetullah İmam Ahmed rahimehullah da Ahad haberi akide ilgili ilim ilim ifade eder demişlerdir. Onların akide ile ilgili görüşlerini beyan ettikleri eserlere bakan bunu bilir. 

İbn Hacer el-Askalani rahimehullah  şöyle demektedir:
“Sahabenin ve tabiinin apaçık bir şekilde ahad haber ile amel edip onu inkâr etmemeleri ahad haber ile amel edileceğine ittifak ettiklerini gösterir.” (Fethu’l-Bari, )

İmam İbn kayyim rahimehullah dedi ki: “Ahad haber zan ifade eder, diyen kimseye şöyle deriz: Sana ve senin ilmine göre zan ifade eder. Çünkü onlar hadis konusunda uzmandırlar ve hadislerin rivayet zincirleri ve rivayetlerinde yer alan “ricalin kişilerin durumunu üzerinde araştırma yazmışlardır. Bu yüzden “Bu ilim bu ilim ve bu sanat hakkında bilgi sahibi olmayan sen ve senin gibiler için zan ifade eder diyoruz.” Muhtasaru s Savaik 

Ahad haberin mutlak olarak zan ifade ettiği şeklindeki iddianızı kabul etmiyoruz. Çünkü ehli sünnet ulaması arasında destekleyici bir kanıt olmaması durumunda ahad haberin zan veya ilim ifade ettiği noktasında önemsiz sayılacak bir ihtilaf vardır Allame Şevkani rahimehullah şöyle demiştir: ihtilaf ahad haberin destekleyici bir kanıt olmadığı durumlarda zan mı yoksa ilim mi ifade ettiği ile ilgilidir. Ancak destekleyici kanıt olduğu zaman ilim ifade ettiği hususunda ihtilaf yoktur.” (İrşadu’l  Fuhul.  S 49)

Bir kimsenin hangi görüşe tabi olduğu usulü ile bilinir, haberi vahidi akidede delil görmemek mutezile nin usulü dür. Bunu ancak onlar ortaya atmıştır. Sonraki asırlar da bu görüşe ancak onlar gibi olanlar sahip çıkmıştır. İlk dönem imamlar sahih hadis ne ise mezhebin o dur demiş ve bu muhalefeti zındıklık alameti görmüşlerdir. Eğer böyle olmasa sahabeler insanları tek bir hadisle itham etmezlerdi. İbni Ömer kader meselesinde tek bir hadisle(cibril hadisi) karşıdakinin küfrünü isbat etmiştir. Bu ümmetten kimse kuran ve sünnetten bir nassa teslim olma hususunda eğer sahih olduğu biliniyorsa onun akide ve ameli olması arasında fark gözetmemiştir.
Yine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Muaz bn cebeli radiyallahu anh dinlerini öğrensinler diye yemenlilere gönderdi oysa ki o kalabalık bir topluluk değildi tek kişi idi.
Bu iddia (haberi Vahid hususunda) dini tahrif hususunda onların ortaya attığı en çirkin işlerden dir. Zaten onlar bir veya bir kaç hadis dışında tüm hadisleri ehad kabul ederler.”
Onlar zannilik meselesini hadis ehlinden almışlardır. Ama işlerine geldiği şekilde… Şöyle derler haberi Vahid zannilik ifade eder ve zanni olanla akide bina edilmez. Bu hakikaten küfre çok yakın bir sözdür. Size Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemden bir hadis gelecek siz sahih olduğu bileceksiniz, hatta o size kuran ve inancınızı açıklayacak. Mesela kader meselesi 10 15 sahabeden gelecek ve siz zanni diyerek bunları inkar edecek bunun yerine (vahyi olan) kendi yorumunuzu tercih edeceksiniz.?!
İlim ehli hadis ve kuran hususunda  zanni ve kati ilim ayrımı yaparken onların cahil sözlerini kastetmediler. Bu bir hadisten bağlayıcı ilmin ne zaman ortaya çıkacağı ile alakalıdır.
Size kurandan bir ayet gelince kimse onu araştırmakla mükellef değildir, yine mutevatir olduğu bilinen hadiste böyledir. Ehad hadise gelince ilim ehli onu araştırırlar ve onun için evet makbul (sahih-hasen) ve ya merdud(zayıf-uydurma) gibi hüküm verirler. İşte bu hükmün aranma merhalesine kadarki sürecin varlığı için zannilik bahsedilir. Bu süreçte ona sahih denmiş ve bunda ihtilaf yoksa bu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ağzından duyulmuş bir söz gibidir. Ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emrine muhalefet edenler fitneye uğramak ve acıklı bir azabtan sakınsınlar.”  

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!