Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

الحمدالله رب العالمين و الصلاةو السلام على اشرف الانبياء والمرسلين اما بعد
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;  
Hak davet Lâ ilâhe illallâh yanı Allah tan başka ibadeti hak eden mabud yoktur demektir. Kendisine ibadet edilen Mâ’budlar çoktur, bu ma’bûdlar ibadeti hak etmezler çünkü bunlar batıl ma’bûdlardır. Hak duâ Allah’adır bu Tevhiddir, başka ma’bûdlara duâ da şirktir ve bâtıldır çünkü Allah Teala hak ma’bûddur diğer ma’bûdlar batıldır kendilerine faydaları yoktur. Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur:
“Hak davet yalnız O’nadır. O’nu bırakıp duâ edip çağırdıkları İse kendilerine hiçbir şekilde cevap veremezler. Onların durumu ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimseye benzer ki o buna asla ulaşacak değildir. İşte kâfirlerin duası da ancak boşunadır.”(Rad/14)

Ali Ebi Talib radiyallahu anh der ki:
قال على بن أبى طالب رضي الله عنه (له دعوة الحق) قال التوحيد
“Hak duâ çağrı ancak O’nadır.” Hak duâdan kasıt Tevhiddir.”(الطبري)

İbn Abbas radıyallahu anh, Katâde Malik, Muhammed b. Minkedir:
وقال ابن عباس وقتاد ومالك عن محمد بن المنكدر
له دعوة الحق  لا إله إلا الله
Hak duâ  La İlahe illallah’tır, yanı Allah’tan başka hak ilah mabud yoktur demişlerdir.” (الطبري)

Ondan başka dua ettikleri şeyler” Yani Allah tan başka ilahlara dua edip tapanlar onların durumu “ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimse gibidir.

Ali b. Ebi Talib radiyallahu anh derki:
وَٱلَّذِینَ یَدۡعُونَ مِن دُونِهِ الأية  اي ومثل الذين يعبدين الهة  غير الله  كَبَـٰسِطِ كَفَّیۡهِ إِلَى ٱلۡمَاۤءِ لِیَبۡلُغَ فَاهُ قل على بن ابي طالب  كمثل الذي يتنا ول الماء من طرف البئر بيده وهو لايناله ابدا بيده فكيف يبلغ فاه

Yani bir kuyunun kenarında eliyle su almaya çalışan kimse gibidir. Ona eliyle bile ulaşmazken ağzı nasıl ulaşabilir?”(الطبري)

Mücahid rahimehullah derki:
وقال مجاهد  كَبَـٰسِطِ كَفَّیۡهِ يدعو الماء بلسانه ويشير إليه فلا يأ تيه ابدا
” Yani diliyle su ister ve eliyle işaret eder, Fakat su ona asla gelmez.”(الطبري)

Bir diğer açıklama da şöyledir: Hak olan davet korku, sıkıntı, darda kalma esnasında Allah’a dua etmektir. Çünkü bu durumda Allah’tan başkasına dua edilmez. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmaktadır: “O’ndan başka dua edip çağırdığınız herkes kaybolur, gider.” (İsra/67)
el-Maverdî der ki: Âyetin akışına daha uygun olan açıklama şekli budur. Çünkü Allah Teala: “Onu bırakıp çağırdıkları” yani heykeller ve putlar (canlı varlıklar olsun) “ise kendilerine hiçbir şekilde cevap veremezler.” Onların hiçbir dualarını kabul edemezler, hiçbir seslenişlerini işitemezler.
“Onların durumu ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu açan kimseye benzer ki o buna asla ulaşacak değildir.” Aziz ve celil olan Allah, suyu onların yaptıkları duaların kabul olunmasından yana ümit kestiklerine misal olarak vermiştir. Çünkü Araplar herhangi bir şekilde erişemeyeceği bir husus için didinip duran kimseye, elinde suyu tutmaya çalışan kimseyi misal verirler. Şair der ki:
“Artık benimle onun arasındaki sevgi sebebiyle Elinde su tutan kimsenin haline döndüm.”

Bu misalin anlamına dair üç açıklama yapılmıştır:
1- Allah’tan başka bir ilâha dua edip tapan ve ibadet eden bir kimse uzaktan ele geçirmek istediği halde suyu ağzına gelsin dîye çağıran, bununla birlikte suyu bir türlü diline ulaştıramayan, eliyle suya işaret etmekle birlikte ebediyyen su kendisine ulaşamayan kimsenin durumuna benzer. Çünkü su hiçbir şekilde çağrıya cevap veremez ve hiçbir zaman su böyle bir kimseye ulaşamaz. Bu açıklamayı Mücahid yapmıştır.
2- Allah’tan başkasına dua ve ibadet eden kimse suda hayalini (aksini) gören susuz kimseye benzer. Bu kimse elini suya, su ağzına ulaşsın ister. Halbuki o suyun ona ulaşmasına imkân yoktur. Çünkü onun böyle bir zannı yersizdir, böyle bir şeyi beklemesinin anlamı yoktur. Bu açıklamayı da İbn Abbas radiyallahu anh yapmıştır.
3- Böyle bir kimse suyu elinde tutmak kastıyla avuçlarını açmış kimse gibidir. Ancak bu kimsenin avuçlarında da su namına bir şey kalmaz.
el-Ferrâ buradaki “su”dan kastın kuyu olduğu kanaatindedir. Çünkü kuyu suyun kaynağıdır. Bu misal buna göre ipsiz ve kovasız olarak elini kuyuya uzatan kimsenin durumuna dair bir benzetmedir. Bunun tanığı da şairin şu beyitidir:
“Şüphesiz bu benim babamın ve dedemin suyudur. Onu kazan ve onun duvarını ören benim.”
“İşte kâfirlerin duası da ancak boşunadır” Yani kâfirlerin putlara tapması ancak boştur, boşa çıkacaktır, çünkü şirktir.
Şöyle de açıklanmıştır: Dualannın boşa gitmesi bu duanın önlerinden kaybolmasıdır. Bu dua sebebiyle ellerine hiçbir şey geçmez. Nitekim AllahTeala bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: “Allah’ı bırakıp da duâ edip yalvardıklarınız şeyler nerede? Onlar gözümüzden kayboldular diyecekler.”(A’râf/37) (Kurtubi)

Allah Tebâreke ve Teâlâ’ kutsi bir hadiste:
Enes b. Malik’ radiyallahu anh dedi ki: Rasulullah’ın sallallahu aleyhi vesellem  şöyle buyurduğunu işittim:”Allah Ta’a’la buyurdu ki: Ey ademoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden umduğun sürece, işlediğin günaha aldırmadan seni bağışlarım. Ey ademoğlu! İşlediğin günahlar gökteki bulutlara erişse bile, benden bağışlanma dilediğinde seni bağışlarım. Ey ademoğlu! Yeryüzünü dolduracak kadar hatayla bana gelsen, sonra şirk koşmadan huzuruma çıktığın takdirde ben de sana yeryüzü dolusunca bağışlamayla gelirim.”(Tirmizi.3540; Hasen)

Allah Teala duâ ve tevbeyi ve istiğfarı kendisine has kılmasını ve O’ndan başkasına yünelmemesini O’ndan başka bir kimseden  medet, edip tevekkül etmememizi emir etmiştir. Adem oğlu Allah Ta’alaya dua edip yardım, tevbe istiğfarı yaptıkları müddetçe Allah Teala onlari af mağfiret eder.
“Hak olan duâ”  Hiçbir hiçbir şeyi denk ve şirk koşmaksızın yalnızca Ona ibadet ederek gerek ibadet kastı ile gerekse dilekte bulunmak kastı ile yapılan duaları “yalnız ona bir ve tek olan ” Allah adır.”
Kitabın, Sünnetin, beyanı ve ilim ehlinin icması rağmen Kabirperest sofiler ise
ölmüş kemikleri çörümüşlere istiane, istiaze, istiğase, duâ edip yalvarmaktırlar bu ise büyük şirktir bu şirk ameller işleyenler büyük şirkle müşrik olurlar.” Allah Teala dan af ve afiyet dileriz. Allah’im bilerek şirk koşmaktan sana sığınırım bilmediklerim için de senden mağfiret dilerim. Allah’a hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ailesine, ashabına ve onlara güzelce tabi olanlara salat ve selam olsun.
A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!