Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Ehli sünnet ve Selef kavramı yeni çıkarılmış bir kavram değildir. Ehli Sünnet ve selef kavramı, İbn Sirin, Atâ b. Rebah Zuhri, İmam Evzai, İmam Ebu Hanife, Sufyanı Servi, Abdullah İbn mubarek, İmam Malik, İmam Şafii, Ahmed ibn Hanbel, Ali b. Medeni, İmam Buhari ve daha nice ismini sayamıyacağımız selef alimleri,bu isimlendirmeyi kendilerini başka sapık fırkalardan ayırmak için kullanmışlardır. Allah hepsinden razı olsun.

Bu asırda bazı insanların kendilerinin Allah’ın kitabını kabul ettiklerini söyleyip, ilk dönem yaşayan sahabe, tabiin ve tebei tabii’nin anlayışlarını benimsemedikleri için, aşağıdaki ayetleri delil getirip biz kendimizi sadece müslüman ve muvahhid olarak adlandırırız demeleri bir iddia’dan ibarettir. Çünkü bunlar ehli sünnet ve selef anlayışını kabul etmedikleri için kendilerini bu isim ile isimlendiriyorlar. Eğer bunların bu iddiaları Allah azze ve celle’nin kendini kitabında bahsettiği gibi isimlerine ve sıfatlarına, Allah azze ve celle’nin emrettiklerine, yasak ettiklerine, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in getirdiklerini kabul ettiklerine iman ediyor iseler sözünde sadık ve doğrudurlar, kendilerine müslüman ve muvahhid diyenlerin hepsinin akidelerinde problem vardır. Ya hadis inkarcılarıdırlar, ya akide konusunda cahildirler, ya da bunlar okumuş ilimleri çok kıt olup mürekkep cahildirler. Bu şahıslar Allah azze ve celle’nin isim ve sıfatlarının çoğunu inkar ederler ve Allah azze ve celle’yi isim ve sıfat tevhidinde tenzih ve tevhid etmemişlerdir. Bunların uluhiyyet ve rububiyet tevhidini usulüne göre ayıracak kapasiteleri bile yoktur. “Atanız İbrahim’in milletine (dinine uyunuz). Önceden de, bunda da sizi Müslümanlar diye O adlandırdı;”(Hac/78) Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve: “Şüphesiz ki ben Müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?.”(Fussilet/33)Bu taifelerin bu gibi ayetleri delil alip biz tevhid ehli muhhaidleriz demeleri içi boş sözlerdir çünkü bu şahışların akidesi cehmiyye ve mütezzile akidesidir.

Kuran ve sünnet ilimden yoksun insanların ben müslümanım sunni veya ehli sünnet değilim demesi hakla batılı birbirine karıştırıyor ve bu şahıslar hak bir söz söylüyor hariciler gibi batılı kast ediyorlar. Ehli sünnet el hassa olan insanalar Allah ezze ve celle kitabını ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetini anlayan hak taifedir. Bu insanlar Ebu Hanife İmam Malik İmam Şafii ve İmam Ahmed rahimehullahdan daha hak ehlimi acaba? Bu şahıslar düzgün bir akideye de sahip değillerdir. Sapıkca usulsuz bir akideye sahiplerdir ve Allah ezze ve cellenin sıfatlarını tahrif ve ta’til eden sapık ve saptırıcı bir grupdur.

Bu asırda ölmüş kemikleri çörümüşlere duâ edip yalvaran, kabirperestler, Allahın kitabını hükmünü kabul etmeyen şeriatı inkar eden, Allah azze ve celle’nin sıfatlarını işlevsiz kılıp,tahrif eden ve haberi sıfatlarını kabul etmeyen, Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’in hadislerini inkar eden, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabesine söven ve ehli beyti ilahlaştıran ve duâ edip ibadet edenlerin bu taifelerin hepside ben müslümanım diyorlar. Bunların ben müslümanım demeleri göreceli bir kavramdır. Hak taife kendilerini bunlardan ayırmak için aşağıdaki vereceğimiz isimler ile kendilerini isimlendirmişlerdir. Onun için Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine tabii olanlar bu isimle isimlendirilmişlerdir. Bu da zaten sünnette mevcuttur. Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace, ve Hâkim gelen hadiste Ebu Hüreyre radiyallahu anh dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Yahu’diler yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrıldılar, Hıristiyaıılar yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrıldılar, ve benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılacak.”(Ebu Davud, 4596; Tirmizi 2640; İbn Mace,3991;Sahih)

Muaviye radiyalahu anh dan; Nebi sallallahu aleyhi sellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz kitap ehli dinleri hususunda 72 millete (fırkaya) ayrıldı. Bu ümmet ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Biri dışında hepsi ateşte olacaktır. O biri ise cemaattir. Ümmetim arasında şu bozuk hevaların köpeğin sahibinin arkasından gittiği gibi arkalarından sürükleyeceği birtakım kimseler çıkacaktır. Bu hevanın bu gibi kimselerin içine girmediği damarı, içine girmediği bir eklemini bırakmayacaktır. Allah’a yemin olsun ki ey Arap topluluğu! Şayet sizler Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’ın getirdiğinin gereğini yerine getirmeyecek olursanız bundan başka şeylerin gereğini yerine getirmemeniz öncelikle sözkonusu olur.”(Ebu davud, 4597; Mustedrek, 454; Sahih)

Bu asırda bir kişinin ben müslümanım demesi hiçbir şey ifade etmez. Ben müslümanım diyen insanların Allah azze ve celle’nin kitabını, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini,ilim ehli’nin anladığı gibi anladıysa biz onun Müslümanlığına şahadet ederiz. Çünkü bu şahıslar Allah azze ve celle’nin kitabının bazı ayatlerini inkar ve tahrif ediyorlar. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini inkar ve tahrif ediyorlar. Sofiler ile Rafiziler ise veli veya veli zan edilen insanlara istiane yani dua edip yalvarıp tapıyorlar. Bu kişiler bu hal üzereyken “ben müslümanım” demeleri hiçbir şey ifade etmez, Rafiziler kendilerini ehli beyt’e nispeti, hristiyanların kendilerini İsa aleyhisselama nispeti gibidir. Sofilerin, kendilerini ehli sünnette nispeti ise mekke müşriklerinin kendilerini hanif dini üzerine nispeti gibidir. Cehmiyye ve Mütezzilenin kendini Yahudilerin kendilerini İbrahim aleyhisellamin dini üzerine olduklarının nispeti gibidir bunlar hak üzerine değillerdir.

“Selef-i sâlihîn” lafzı “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” kavramıyla eş anlamlıdır. Aynı şekilde onlar hakkında Ehl-i Eser, Ehl-i Hadîs, Tâife-i Mansûra, Fırka-i Nâciye, Ehl-i Ittiba ve Guraba isimleri de kullanılır. Bu isimler ve kavramlar selef âlimleri tarafından açıkça kullanılmıştır. Ehli sünnet selefin akidesi, İslam akidesidir. Her kim bu akideyi ikrar etmese teslim olmasa ya bir kâfirdir ya bir müşriktir yada Münafıktır yada sapık ve zındık bir bidatçıdır. Bu asırda gidip kabre ibadet eden Allahın kitabını hükmünü kabul etmeyen Allah azze ve celle’nin sıfatlarını tahrif eden Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem’in hadislerini inkar eden, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabesine söven ve ehli beytini ilahlaştıran taifelerin hepside ben müslümanım diyor. Bunların ben müslümanım demeleri göreceli bir kavramdır. Hak taife kendilerini bunlardan ayırmak için aşağıdaki vereceğimiz isimler ile kendilerini isimlendirmişlerdir. Onun için Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine tabii olanlar bu isimle isimlendirilmişlerdir.

İmam Şafii rahimehullah de şöyle demiştir: “Onlar, her ilimde, akılda, fazilette, dinde ve kendisiyle ilim elde edilen ve hidayete ulaşılan her vasıtada bizden üstündürler. Bizim için onların görüşleri bizim kendi görüşlerimizden daha hayırlıdır.” Onlar, bu sebeple Selef-i Salih diye isimlendirilirler. Aynı şekilde onlar, pek çok araştırmacı akide alimi tarafından birçok isim ve sıfatla da isimlendirilmişlerdir. Bunlar, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den veya onların kendilerine uyulan imamlarından naklettikleri isim ve sıfatlardır. Mesela onlara Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat denir Ki onlar; Kitap ve Sünnet’e sıkı sıkıya sarılma konusunda birleşmişlerdir ve sahabiler, tabiiler, kendilerine uyulan hidayet önderi müctehid imamlar ile kıyamete kadar sözde, fiilde ve inançta onlara uyanlardan oluşmaktadır.”

İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: “Böyle isimlendirilmişlerdir. Çünkü cemaat, birleşmektir zıddı ise ayrılıktır. İbn Teymiyye rahimehullah, şöyle demiştir: Bu fırka-i naciye, yani ehl-i sünnet ve’l-cemaat, farklı fırkalar arasında orta bir fırkadır. Nitekim İslam dini de dinler içinde orta bir dindir.” Allah’a hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ve ashabına ve güzellikle onlara tabi olanlara selam olsun.” A. Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!