Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِّلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

“. De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah’ı birleyen İbrahim’in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi.”(Enam/161)

قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(Enam/162)

لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ

“O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim.”(Enam/163)

‘Nebi صلى الله عليه وسلم ashabına sabaha erdikleri vakit şöyle dua etmelerini emrederdi:

أَصْبَحْنَا عَلَى فِطْرَةِ الإِسْلاَمِ وَعَلَى كَلِمَةِ اْلإِخْلاَصِ، وَعَلَى دِينِ
    نَبِيِّنـَا مُحَمَّدٍ صَلَّىاللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَعَلَى مِلَّةِ أَبِينَا إِبْرَاهِيمَ، حَنِيفاً مُسْلِماً وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
İslâm fitrati, ihlas kelimesi ve Nebimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem dini uzere; müşriklerden olmayan, Müslüman ve hanif olan babamiz İbrahim’ aleyhisselam in milleti uzere sabaha eristik.”(Ahmed, 3/406-407; İbn es-Sunni, Amelu’l-Yevm )

İlim ehli der derki: Hadiste geçen, İbrâhîm’in milleti, tevhiddir Yan La ilahe illallah.
Muhammed’in dini de onun Allah’tan getirdiği söz, amel ve i’tikâddır, İslam.

İhlas kelimesi, Allah’tan başka hak ilâh olmadığına şahidlik etmektir.
İslâm fıtratı, Allah Teala’nın  kullarına emretmiş olduğu kendisini sevmeleri ve hiçbir şeyi ortak koşmaksızın yalnız O’na ibâdet etmeleri.”

İbrahim aleyhıssem’in tebliğ ettiği tevhit akidesini koruyan ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Rasul olarak gönderilmesinden önce Allaha iman eden insanlara hanif deniliyordu. Sözlükte; hanif masdarından bir sıfattır. Hanef dalaletten doğruluğa, çarpıklıktan düzgünlüğe meyletmek demektir. Nitekim doğruluktan eğriliğe, haktan haksızlığa meyletmeye de “cim” ile cenef denir. Şu halde hanif asıl mefhumu, eğriliği bırakıp, doğrusuna giden demektir. Bu mefhum ile örfte İbrahim aleyhissem’ın milletine isim oluşmuştur ki; başka dinlerden, batıl  ilahlardan kaçınıp yalnız bir olan Allaha ibadet has eden “Muvahhit” demektir.
HANİF: Arab dilinde  Delaletten, sapkınlıktan ayrılıp istikamete, doğru yola meyletmek, yönelmek, canif sözcüğü ise, ‘İstikametten, doğru yoldan ayrılıp dalalete, sapkınlığa meyletmek, yönelmek anlamına gelir.
Buna (yani istikamette, doğru yola) meyletmiş, yönelmiş kişi.   Allah’azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz İbarhim. Allah’a itaatkar hak dine yönelmiş ve asla müşriklerden olmamiş bir ümmetti.”(Nahl/120)

Her kim Allah teala dan  başkasına medet, istiane, yani duâ edip şefaat dilerse  o İbrahim aleyhisselam milletinden değildir şirk ehlidir.

(وَمَن یَرۡغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبۡرَ ٰ⁠هِـۧمَ إِلَّا مَن سَفِهَ نَفۡسَهُۥۚ وَلَقَدِ ٱصۡطَفَیۡنَـٰهُ فِی ٱلدُّنۡیَاۖ وَإِنَّهُۥ فِی ٱلۡـَٔاخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِینَ)

“İbrahim’in dininden, kendini bilmezleden başka kim yüz çevirir? And olsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de salihlerdendir.” (Bakara 130)

İbn Kesir rahimehullah der ki: “Allah Azze ve Celle burada muvahhidlerin önderi Halil İbrahim aleyhisselamın dinine  olarak şirk işleyen ve şirk fiillerden bulunan  kafirlerin yaptıklarını eleştiriyor. Çünkü İbrahim aleyhisselam her şeyiyle Rabb’ini Tevhid edendi ve Allah Azze ve Celle den başka hiçbir şeye ibadet ve dua etmedi, Allah Azze ve Celle bir göz açıp kapaması kadar bile şirk  koşmadı. Allah Azze ve Celle dışındaki hertürlü ibadet edilenleri beriliğini ilan etti ve bu hususta kavmine karşı çıktı, hatta babasına ondan beri olduğunu ilan etti. Nitekim Allah Azze ve celle şöyle buyurur:”Dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin şirk  koştuğunuz  şeylerden uzağım. Ben hanif olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah  çevirdim ve müşriklerden değilim.”(Enam78)
يقول تبارك وتعالى ردا على الكفار فيما ابتدعوه واحدثوه من الشرك با الله المخالف لملة ابرهيم الخليل وإمام الحنفاء فإنه جرّد توحيد ربه تبارك وتعالى فلم يدع معه غيره ولا أشرك به طرفة عين وتبرأ من كل معبود سواه وخالف في ذلك  سائر قومه
(İbn Kesir tefsiri)

Ebû Hureyre radıyallâhu anh’dan rivayete göre Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ey Abdi Menaf oğulları! Allah’tan canlarınızı satın almaya (kurtarmaya) bakınız. Ey Abdu’l-Muttalib oğulları! Allah’tan canlarınızı satın alınız. Ey Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in halası ez-Zubeyr b. el-Avvâm’ın annesi ve ey Muhammed’in kızı Fatıma! İkiniz de Allah’tan canlarınızı satın alınız. Benim Allah’a karşı size hiçbir fayda sağlamaya imkânım olmaz. Malımdan ne isterseniz isteyiniz.”(Buhari, 3527; Sahih.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mekke de akrabalarını topladı ve onları Tevhide davet etti ve Lâ ilâhe illallâh ikrar edin kendinizi cehennem azabından Kurtarın ben size bir fayda sağlayamam. İşte durum kadar ciddi iken insanların çoğunluğu bir aladanış içindedir. Tevhidi yanı La ilahe illallah ikrar etmeyen küfür ve şirkten kaçınmayan ahirette kimsenin ona faydası olmacaktır. Şirk koşmadan namazı kılmak, ibadeti Allah’a has kılmak emir edilmiştir.

İbn-i Receb el-Hanbeli rahimehullah tevhid kelimesini şöyle tanımlamaktadır.
“Kulun La ilahe illallah demesi, onun için Allah’tan başka  ibadete layık hak ilah olmamasını gerektirmektedir. İlah ise: kendisine dua edilen, kendisinden istenilen, kendisine tevekkül edilen, umulan, korkulan, sevilen, yüceliğinden sakınılan, isyan edilmeyen, itaat edilen demektir. Bunlar ilahlığın özelliklerindendir. Bunların Allah’tan başkasına verilmesi caiz değildir. Her kim ilahlığın özelliklerinden birisini bir yaratılmışa vererek Allah’a şirk koşarsa La ilahe illallah sözündeki ihlasını bozmuş olur ve tevhidini gerçekleştirmemiş olur.” ( İbn-i Receb El-Hanbeli, Kelimetü’l İhlas, sy:11)

İlim ehli der ki: “Ümmet-i Muhammed, İslam’ın asıllarında ittifak etmediği sürece furuu meselelerde asla ittifak edemeyecektir. İslam ümmeti Tevhidde birlik sağlayamazsa, ne İslam kimliği ne de İslam davası söylemi ümmeti birleştiremez.”
‎كل أمّة لا تجتمع على أصولها لن تتفق على فروعها، وأمة الإسلام إذا لم تجتمع على التوحيد فلن توّحدها دعوى (الهوية الإسلامية)

Mirdas el-Eslemî radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah’ın salih kulları birer birer gider gider de geriye arpa ve hurmanın döküntüleri gibi değersiz kimseler kalır. Allah da onlara hiçbir değer vermez.” (Buhârî, 6434 Sahih)

Meymûn bin Mihrân der ki; “Kıyamet koptuğunda yeryüzünde Ibrahim’in menheci üzere olan 10 kişi olmayacaktır. Sonra bir bir azalacaklardır.”(es-Sunenu’l-Vâride 4/827) قال ميمون بن مهران: «لا تقوم الساعة وعلى ظهر الأرض عشرة على منهاج إبراهيم , ثم لا يزالون ينقصون واحدا واحدا»السنن الواردة ٤\٨٢٧

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!