Mutezile akidevi sapkınlıkların çöplüğüdür, onlar her meselede ehli sünnete muhalif olan ifrat ya da tefrit olan bir görüşe meyletmişlerdir. Bazılarını da kendileri uydurmuşlardır

Eşari ve maturidiler ise mutezile ye ait bu görüşleri ehli sünnet sanılsın diye sağından solundan yontmuş, bazı yerlerini boyamışlardır, sağı soluna ehli sünnete ait ibareler serpiştirmişlerdir. Ama katran dövmekle şeker olmaz….

Öncelikle Ebu l Hasen ile eşarileri ayırmak gerekir, hatalarına rağmen hakkı aradığı bellidir, fakat büyük mutezile İmamı Aliiyu  l cubbainin oğulluğu idi. Onun dizi dibinde büyüdü.
İnsanlar muteziledeki çirkinlik ve kötülükten bıkmış idi, ortaya çıkacak bir kimsenin(alim olarak) mutezile ye nisbet edilerek yürümesi, imam kabul edilmesi mümkün değildi. Bakarsanız mutezile bu tarihten sonra silinip gitmiştir. Fakat kendi görüşleri ile kirlenmiş pek çok kimseyi geride bıraktılar, bunlar ise mutezile den ayrılabilmek için bu görüşleri mutezileden farklı şekilde ifade ettiler.
Maturidiler kuran Allahın kelamıdır derler bundan sonra ise bir kısım izahlarla kuranı mahluk yaparlar.
Bakın bir doktora tezi den alıntı yapayım, yazarı tanımam ama güzel bir tespit yapmış.;

Ehl-i sünnet de başlangıçta kelâmın sıfat, Kur’an’ın da yaratılmamış olduğunu söy-lemiştir. Ama daha sonra Ehl-i sünnetin iki kelâm ekolü olan Maturidiyye ve Eş’ariyye, kelâm-ı nefsî ve kelâm-ı lafzî ayrımı yapmıştır. Onlara göre harfler, ses-ler ve kelimenin ötesinde bir nefsî kelâm vardır. Hâdis olan, kelâmın hakikati değil ona işaret eden, harfler, sesler ve ibarelerden oluşan lafzî kelâmdır. Böylece onlar, Mu’tezilenin argümanlarını dikkate alarak yeni bir görüş ortaya koymuşlardır.

Özellikle ibareler kısmı kuranın aslına delalet etmektedir.
Kader, iman, sıfatlar neredeyse hangi temel meseleye gelirsek ehli sünnete muhalefet ettikleri bir şey görürsünüz… Abdullah Abdurrahman