Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;

İbadetlerde niyet ile ilgili ilim ehlinin farklı görüşleri bulunmaktadır tercih edilen görüşe göre; İbadetlerin hiçbirisinde niyeti dille telafuz etmek sünnet değildir Hac ve umre bundan müstesnadır. Abdest alırken, namaza başlarken, oruca başlarken, Kur’an okurken, tavafa başlarken, Arafat’ta vakfeye dururken vs. İbadetlerde Allahım! Senin rızan için şu vaktin namazını kılmaya veya rekat tayin ederek ikidört rekat sünnetini farzını kılmaya gibi dille telaffuzlarda bulunma ile ilgili Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den sahih bir hadis,seleften de sahih bir eser ve böyle bir uygulama ulaşmamıştır.
İbn kayyim rahimehulah derki; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Namaza kalktığında Allahu ekber derdi. Bundan önce hiçbir şey söylemez, niyeti asla diliyle telaffuz etmezdi. Allah rızası için falan vaktin dört rekat farzını kıbleye yönelik olarak bana uyan cemaata kıldırmaya yahut uydum hazır olan imama demediği gibi eda olarak, kaza olarak ve vaktin farzını kılıyorum sözlerini de söylemezdi. Niyeti dil ile telaffuz etmezdi hiçbir kelimesini, ister sahih, ister zayıf; ister müsned, ister mürsel bir senedle olsun Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den hiç kimse nakletmemiştir. Hatta O’nun ashabından herhangi birinin bunlardan birini söylediği bile nakledilmemiş; ne tâbiînden biri, ne de dört imam Ebu Hanîfe, Mâlik, Şâfiî ve Ahmed bunları hoş görmüştür. Ancak İmam Şâfii’nin Allah ondan razı olsun Namaz, oruç gibi değildir. Ona hiç kimse zikirsiz giremez. sözü, sonra gelen bazı alimleri yanılttı ve zannettiler ki; zikir, namaz kılan kimsenin niyeti söylemesidir. Oysa Şâfii’nin Allah rahmet etsin zikir’den maksadı başlangıç tekbirinden başka birşey değildir. İmam Şâfiî, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in hiçbir namazda yapmadığı ve onun halifelerinden ve ashabından hiç birinin tatbik etmediği bir şeyi nasıl müstehap sayabilir Onların tutum ve davranışları ortada. Eğer biri çıkar da bu konuda onlardan bir nakil bulursa kabul eder, rıza ve hoşnutlukla karşılarız. Onların yolundan daha mükemmel bir yol yoktur. Şeriat sahibi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’den öğrendiklerinden başka da sünnet yoktur.

İbadetlerde dil ile niyet bidatdir ve sünnette yeri yoktur. Hac ve umre bundan müstesnadır. Hac ve umrede لبيك عمرة لبيك حجا diyerek niyet edilir. Hac ve umrede dil ile niyete delil şu hadisdir. Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; Enes bin Malik radıyallahu anh Siz galiba bizi ancak çocuk belliyorsunuz. Ben Raslullah sallallahu aleyhi ve sellemi Lebbeyke umreten ve haccen Umre ve hacc niyeti ile ihrama giriyorum. buyururken dinledim. (Buhari, Müslim, hac 23; Nesai 2730; Tirmizi, 821;sahih)

Hacc ve umrede dil ile niyet etmek bidatdir diyenlerin görüşü tercih edilmeyen bir görüştür.
İbadetlerde niyet farzdır. Kişi hangi ameli işleyecekse onu kalbiyle kast ederek yapması gereklidir. Sadece dil ile telefuz etmez. Buhari ve Müslimin gelen rivayette; Umer bin el-Hattab radıyallahu anh’dan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle derken dinledim; Ameller, ancak niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiği vardır. Dolayısıyla her kimin hicreti Allah ve Rasulune (doğru) ise; onun hicreti Allah ve Rasulune olur. Her kimin hicreti de kavuşacağı bir dünya(lık) veya nikahlanacağı bir kadın için ise onun hicreti de hicret ettiği şeye olur. (Buhari, 1; Müslim, 1907; Sahih)

İmam Nevevi rahimehullah şöyle demiştir Niyet kasıt demektir. Bu da kalbin azmi yani, kesin karar vermesidir. Niyetin rükün mü şart mı olduğunda fakihler arasında görüş farklılığı vardır. Tercih edilen görüşe göre, niyetin amelin başında zikredilmesi rükün, hükmen amelle birlikte bulunması, yani amelin niyete aykırı olmaksızın meydana gelmesi ise şarttır.
İbn Useymin rahimehullah der ki; Birinci cümle sebep cümlesidir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, bu cümleyle, her amelde mutlaka niyet bulunduğunu; aklı başında ve özgür her bireyin, yaptığı amelde mutlaka bir niyet taşıdığını; aklı başında her özgür insanın niyetsiz bir iş yapmasının mümkün olmadığını beyan buyurmuştur. Hatta bazı alimler, Allah bizi niyetsiz bir amel yapmakla yükümlü tutsaydı, bu, ‘güç yetirilemeyen bir amelle yükümlü kılma’ kabilinden bir yükümlülük olurdu. demişlerdir. Bu doğrudur; siz aklı başında ve hür olarak, bir ameli belli bir niyet taşımadan nasıl yapabilirsiniz Bu, imkansız bir şeydir. Çünkü eylem, bir iradeden ve kudretten neş’et eder. İrade, niyettir. Demek ki ilk cümlenin anlamı şöyledir Her amel sahibi, mutlaka bir niyet taşır. Fakat niyetler farklılık gösterir, yerle göğün birbirine uzaklığı kadar birbirine zıt niyetler vardır…

Kimi insanların niyetleri zirvede, en yüksek şeylerde, kimi insanların niyeti ise zerrede, en basit ve değersiz şeylerdedir. Öyle ki aynı işi yapan, onu başından ortasına, ortasından sonuna aynı şekilde gerçekleştiren, hareketi, sözü ve eylemi birbirinin aynısı olan iki adam görürsünüz. Ama ikisi arasında, niyetlerinin farklılığı sebebiyle yerle gök arası kadar fark bulursunuz. Demek ki temel cümle, Her amelde mutlaka niyet bulunur. cümlesidir. Sonuç cümlesi ise şudur Herkese ancak niyet ettiği vardır. Şeriata uygun amellerinizde Allah’a ve ahiret yurduna niyetlenirseniz onları elde edersiniz. Dünyalıkları elde etmeye niyetlenirseniz onu elde edebilirisiniz de, edemeyebilirsiniz de. Allah Azze ve Celle’ye hamd, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, O’nun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.
A Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!