Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre’den, o Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Dul kadın ve yoksul kimse için çalışıp kazanan bir kimse, Allah azze ve celle yolunda mücahid gibidir. Zannederim şöyle de buyurdu ve aralıksız namaz kılan, oruç açmaksızın oruç tutan kimse gibidir.” (Buhari, 5353, 6006, 6007; Müslim, 2982; Tirmizi, 1969; Nesai, 2776; İbni Mace, 2140; Sahih) “Dul kadın ve yoksul için çalışıp kazanan Allah yolunda cihad eden gibidir. ” Burada sai’den maksat onların ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıp kazanan kimse demektir. Ermele: dul kadın ister evlenmiş olsun ister evlenmemiş olsun kocası olmayan kadın demektir. Kocasından ayrılan kadın olduğu da söylenmiştir. İbn Kuteybe dedi ki: Dul kadına bu ismin veriliş sebebi fakirlik demek olan ve kocasız kaldığı için ihtiyaçlarının karşılanmaması anlamına gelen “irmal” ile karşı karşıya kalışından ötürüdür. Nitekim adamın azığının bitip tükenmesi halini anlatmak için “ermele” fiili kullanılır. Ebu Hureyre’den şöyle dedi diye tahdis ederken dinledim: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kendisinin yahut başkasının yetimine bakan kişi ile ben ve o, cennette şu ikisi gibi olacağız.” buyurdu ve Malik de şehadet parmağı ile orta parmağını işaret etti.”(Müslim, 2983; Sahih ) Kendisinin ya da başkasının yetimine bakan bir kimse…” kafilul yetim: yetime bakan nafaka, giyim, edeb öğretme, terbiye ve diğer hususları ile ilgilenen, bunları üstlenen kimse demektir. Bu fazilet, yetime gerek kendi malından gerek şer’i bir velayet yetkisi ile yetimin kendi malından yapan kimseler için de hasıl olur. Hadisteki “kendisinin yahut başkasının” buyruğuna gelince, kişinin kendi yetimi, yetimin dedesi, annesi, ninesi, kardeşi, kızkardeşi, amcası, dayısı, halası, teyzesi ve buna benzer yetim akrabalarının yetimidir. Başkasına ait olan yetimden kasıt ise yetimin yabancı olması halidir. Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Sehl İbn Sa’d’dan, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ben ve yetime bakan kişi cennette böyleyiz, buyurdu ve bu arada şehadet parmağı ile orta parmağını işaret etti.” (Buhari, 5304, 6005; Sahih) “Yetimin ihtiyaçlarını gözetip terbiye eden kimsenin fazileti.” Onu eğiten, terbiye eden ve onun ihtiyaçlarını, nafakasını karşılayan kimsenin fazileti, demektir. “Ben ve yetime bakan kişi” onun işlerini ve maslahatını koruyup gözeten kişi demektir. Malik, Safvan İbn Süleym yoluyla gelen mürsel rivayetinde “kendisinin yahut başkasının yetimini görüp gözeten” fazlalığı ile zikretmiştir. Buhari bunu el-Edebu’l-Müfred adlı eserinde mevsul olarak rivayet etmiştir. Hadisteki bu ifade de amca, kardeş ya da buna benzer akrabalardan olması yahut çocuğun babasının ölmüş olup annesinin onun yerini tutması yahut annesinin ölüp babasının çocuğun terbiyesinde annesinin yerine geçmesi hallerini anlatmaktadır. el-Bezzar, Ebu Hureyre yoluyla mevsul bir sened ile şu hadisi: “Her kim, ister akrabalığı olan, ister akrabalığı olmayan bir yetime bakarsa…” diye rivayet etmiştir. İşte bu rivayet, bundan önceki rivayetten maksadın ne olduğunu açıklamaktadır. İbn Battal dedi ki: Bu hadisi işiten bir kimsenin cennette Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in arkadaşı olabilmek için gereğince amel etmesi gerekir. Çünkü ahirette bundan daha faziletli hiçbir makam da yoktur. Derim ki: Hadis daha önce Li’an bölümünde geçmiş ve orada “her iki parmağının arasını” yani şehadet parmağı ile orta parmağın arasını “ayırdı”, denilmektedir. Bu ifadede Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in derecesi ile yetime bakanın derecesi arasındaki farkın şehadet parmağı ile orta parmak arasındaki fark kadar olduğuna işaret etmektedir. Bu hadis de “benim Rasul olarak gönderilişim ile kıyamet şu ikisine benzer” şeklindeki diğer hadisin bir benzeridir.

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!