Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd alemlerin Rabbi Allah’a salat ve selam gönderilmiş bütün Nebilere olsun, bundan sonra; Selim kalp Allah azze ve celle’ye şirk koşmaksızın ibadeti ona has kılıp kendi fiillerimiz ile onu birlemektir. İbadetler tevkıfidir. Ayet ve hadis ile sabit olması lazım. Allah Subhanehu ve Teala bize nasıl ibadet etmemiz gerektiğini Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’e vahy ederek bize bildirmiştir. İlim ehli der ki: “ibadetlerde haramlılık esastır, adetlerde de mubahlık esastır.” demiştir. İbadetler Allah Subhanehu ve Teala’nın emrettidği, sevdiği ve razı olduğu bütün zahiri ve batıni amellerdir. Rabbimiz ayette şöyle buyuruyor: يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ ‘’O günde malın da evladın da hiç faydası olmaz.“ (Şura/88 ) إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ “Allah’a salim kalp ile gelmiş olanlar müstesna.” (Şura/89) “O günde malın da, evladın da hiç faydası olmaz.” Yani kişiyi Allah’ın azabından malı yeryüzü dolusu altın fidye verecek olsa dahi- koruyamaz. “Evladın da” yeryüzündekilerin hepsini fidye verecek olsa dahi faydası olmaz. O gün ancak Allah’a iman, dini sadece ona halis kılmak, şirkten ve şirk ehlinden uzaklaşmak fayda verecektir. Selim: Kusuru noksanı olmayan doğru, zararsız, habis olmayan, temiz ve samimi demektir. Selim kalp, bütün afet ve kötülüklerden selamette olan kalptir. Selim kalp, içinde Allah sevgisi, Allah azze ve celle’nin sevdiği şeylerin sevgisi, Allah korkusu ve insanı Allah’tan uzaklaştıracak şeylerin korkusundan başka bir şey bulunmayan kalptir. Bundan dolayı Allah azze ve celle: “Allah’a salim kalp ile gelmiş olanlar müstesna” Pisliklerden ve şirkten yana korunmuş kalp ile gelen müstesna. Muhammed b. Şirin rahimehullah dedi ki: Salim kalp, Allah azze ve celle’nin hak olduğunu, kıyametin herhangi bir şüphe söz konusu olmaksızın mutlaka geleceğini ve Allah’ın kabirlerdekileri tekrar diriltileceğini bilmesidir. İbn Abbas radiyallahu anh da: “Allah’a salim kalp ile gelmiş olanlar müstesna” Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet getirenler müstesna, diye açıklamıştır. (Sahih Eser) Mücahid, Hasan ve başkaları da “salim kalp” yani şirkten uzak kalp demektir. Said b. el-Müseyyeb rahimehullah salim kalp sağlıklı kalptir. O da müminin kalbidir. Çünkü münafığın kalbi hastadır, diye açıklamıştır. Zaten Allah azze ve celle’de: “Kalplerinde hastalık vardır onların” buyurmaktadır. Ebu Osman en-Neysaburi rahimehullah da: O bid’atten uzak ve sünnet ile huzur bulan kalptir, diye açıklamıştır. وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ “Muhakkak ki İbrahim de onun izinden gidenlerdendi.” (Saffat/83) Ali b. Ebi Talha, İbn Abbas radiyallahu anh’dan: “Muhakkak İbrahim de onun izinden gidenlerdendi” buyruğu hakkında: Onun dininin mensuplarındandı diye açıkladığını nakletmektedir. Mücahid de: Onun yolu ve sünneti üzere idi diye açıklamıştır. (Sahih Eser) إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ “Çünkü o Rabbine selim bir kalp ile gelmişti.” (Saffat/84) “Çünkü o Rabbine selim bir kalp ile gelmişti.” İbn Abbas radiyallahu anh Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şahadetini kastetmektedir demiştir. İbn Ebi Hatim dedi ki: Bize Ebu Said el-Eşec tahdis etti, bize Ebu Usame, Avf’tan nakletti. Ben Muhammed b. Şirin rahimehullah’a selim kalp ne demektir dedim. Şöyle dedi: Allah’ın hak olduğunu, kıyametin geleceğinde şüphe bulunmadığını ve Allah’ın kabirde olanları dirilteceklerini bilmektir dedi. Hasan dedi ki: Şirkten selim (kurtulmuş) demektir. (Sahih Eser) Tirmizi’den gelen rivayete göre; Enes b. Malik radıyallahu anh’dan, dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Allah Tea’la buyurdu ki: Ey ademoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden umduğun sürece, işlediğin günaha aldırmadan seni bağışlarım. Ey ademoğlu! İşlediğin günahlar gökteki bulutlara erişse bile, benden bağışlanma dilediğinde seni bağışlarım. Ey ademoğlu! Yeryüzünü dolduracak kadar hatayla bana gelsen, sonra şirk koşmadan huzuruma çıktığın takdirde ben de sana yeryüzü dolusunca bağışlamayla gelirim.” (Tirmizi, 3540; Hasen Şeyh Elbani rahimehullah sahihlemiş) Buhari ve Müslim’de gelen bir rivayete göre; Numan b.Beşir radıyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle rivayet eder: “İyi bilin ki vücut içinde bir et parçası vardır, o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin, o et parçası kalptir” (Buhari, 52; İman Müslim) Sözü, bir kimsenin organlarının düzelmesi, haramlardan sakınması ve şüphelilerden uzak durmasının kalbin düzelmesi ile mümkün olabileceğine işaret eder. Eğer kalp selamette olur; içinde sadece Allah’ın muhabbeti ve onu sevenlerin muhabbeti, Allah korkusu ve Allah’ın yasaklarını çiğneme korkusu ile dopdolu olursa, bütün organlar düzelir. Bütün organlar haramlardan uzak durma duygusu ile hareket eder ve haramlara düşme korkusuyla şüphelilerden sakınırlar. Şayet kalp bozuk olursa, Allah Tea’la’nın hoşuna gitmese bile kendi hevasına uygun ve nefsin hoşuna giden şeyleri yapma arzusuyla dolu olur. Bu durumda vücudun bütün organlarının davranışları bozulur; kalbin arzusuna uygun hareket ederek her türlü haramı ve şüpheli şeyleri işler. “Bir kişinin kalbi dosdoğru olmadıkça imanı dosdoğru hale gelmez. Kişinin dili dosdoğru olmadıkça da kalbi dosdoğru hale gelmez. Komşusu kendisinin şerrinden emin olmayan kimse cennete giremez.” (İmam Ahmed, Musned) İmanın istikamet bulmasından kastedilen; azaların amellerinin istikamet bulmasıdır. Zira organların amelleri ancak kalbin istikamet bulmasıyla düzelir. Kalbin istikametinden maksat da, kalbin Allah’ın muhabbeti, taatin muhabbeti ve günahlara karşı nefret ile dolu olmasıdır. Hasan-ı Basri rahimehullah bir zata der ki: Kalbini tedavi et! Çünkü Allah azze ve celle kullarından kalplerini düzeltmelerini istiyor. Kalbin düzelmesi de ancak orada marifetullah ile, Allah’ın azameti, muhabbeti, haşyeti, heybeti ve tevekkülün tam manasıyla yerleşmesi ile mümkün olur. İşte kelime-i tevhidin gerçek anlamı budur. Kalp de ancak kendisiden başka ilah bulunmayan Allah Teala’ya ibadet edip yegane ilah tanıması, O’nun muhabbeti ve haşyetiyle dolu olmasıyla salaha kavuşur. Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilah kabul edilen bir varlık olsaydı, bu sebeple gökler ve yeryüzü fesada uğrardı.” Eğer göklerde ve yeryüzünde Allah’tan başka bir ilâh olsaydı her ikisi de fesada uğrardı.” (Enbiya/22) Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ashabına ve ona güzelce tabi olanlara salat ve selam olsun.

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!