Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Asrımızın en büyük hastalığı bir hocayı veya bir ilim ehlini öne çıkarıp onun üzerinden Vela ve bera uygulaması bunun sunucu tefrika ve cehalet içideyiz.

Şeyhülislam İbn Teymiyye rahimehullâh şöyle demiştir: “Kim bir şahsı ileri çıkarıp da dostluk ve düşmanlığım onun sözlü ve fiilî muvafakatına göre belirliyorsa “Dinlerini parçalayıp grup grup olanlarladan ”dır.” (En âm /159). Kişi imamların ve ilim adamlarının tebası gibi mümin bir topluluğun yoluna uygun olarak fıkıh ve terbiye edindiği zaman, örnek aldığı kişileri ve arkadaşlarını ölçü konumuna getirerek onların muvafakat ettiklerine dost; muhalefet ettiklerine de düşman olma hakkı yoktur. İnsanın kendisini kalbindeki içsel tefakkuha alıştırması ve ona göre amel etmesi gerekir. Bu tutum engelleyici bir tutumdur.
Kalpteki gizli potansiyel sıkıntılar karşısında ortaya çıkar. Hiç kimsenin kendi ashabının görüşüdür diye bir görüşe çağrı yapmak veya bu görüşe sırf bu sebeple inanmak yahut da buna göre icraatta bulunmak hakkı yoktur. Bilakis bunlar Allah ve Rasûlü’nün emrinden olmak ya da Allah ve Rasûlü’nün Allah’a ve Rasûlü’ne itaat olduğunu bildirdiği hususlardan olmak nedenine dayanmalıdır.”

Şeyhülislam İbn Teymiyye şöyle söylemiştir: “Hiç kimsenin bir şeyhe intisap edip de dostluk ve düşmanlığını onun peşinden gidişine göre belirleme hakkı yoktur. Bilakis ona düşen görev iman ehli olan herkese ve ilim adamlarından ve diğer kimselerden takvalı olduğunu bildiği herkese dostluk beslemektir. İman ve takvasının daha fazla olduğu görülen kimseler dışmda hiç kimseye daha fazla dostluk ve bağlılık göstermez. Bu hususta Allah ve Rasûlü’nün öncelediği kişileri önde tutar. Allah ve Rasulü’nün üstün gördüğü kişileri üstün görür.”

Şeyhülislam İbn Teymiyye şunları kaydetmektedir: “Hiç kimsenin avamın önüne birini çıkararak onun yoluna çağrıda bulunması, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellern in dışında o yola göre dostlukta ve düşmanlıkta bulunması, bir görüşü öne çıkararak Allah ve Rasûlü’nün kelamı ve ümmetin üzerinde icma ettiklerinin dışında bu söze göre dosluk ve düşmanlığını belirlemesi gibi bir hakkı bulunmamaktadır. Önlerine bir şahıs ya da bir görüş çıkarılıp da bununla ümmet içinde ayrılık meydana getiren, bu söze göre dostluk ve düşmanlıklarını belirleyen bid’atçilerin yaptığı da budur.”

Şeyhülislam İbn Teymiyye rahimehullâh Adiyy b. Müsâfir’in “tabilerine vasiyetinde şöyle demiştir: “Vacip olan Allah’ın e Rasûlü’nün öncelediği kimseleri öne geçirmek; Allah ve Rasûlü’nün geride bıraktıklarım da geride bırakmaktır. Allah ve Rasûlü’nün sevdiğini sevmek; buğzettıklerine buğzetmektir. Allah ve Rasûlü’nün nehyettiklerinden kaçınmak: razı olduklarında razı olmaktır. Müslümanların tek bir bilek olmasıdır.
Abdullah b. Mes‘ûd radiyallâhu anh’iN rivayete göre şöyle demiştir: “İlim büyüklerinizde bulunduğu sürece siz hayır üzere olmaya kesinlikle devam edeceksiniz. İlim küçüklerinizde olduğu zaman, küçük büyüğü beyinsiz görür.”İbn Abdilberr, Câmi’u Beyâni’l-‘İlm veFadlih (1 / 158),el-Lâlekâî, Şerhu Usûli î’tikâdi Ehli’s-Sünne ve’l-Cemâ’a (1/84)

Bu konu ile ilgili güzel bir şiir Kadı Abdülvehhâb b. Alî b. Nasr el-Mâlikî’ye aittir:

Ne zaman kavuşacak susuzluk illeti,

Kana kana içmeye?

Denizler suyunu,

Kuyulardan aldığı zaman.

Kim vazgeçirebilir,

Küçükleri muraddan?

Büyükler köşelere çekildiği zaman.

Yüce insanlara karşı,

Alçakların üstünlük çabası,

Alçaklıktır bir nevi; sakınılmalı

Sefillerle yüceler eşit olduklarında,

Ölüm pişmanlığı ne de hoş olur.

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!