Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

HER LA ILAHE ILLALLAH’ DİYEN AMEL İŞLEMEDEN CENNETE GİRERMİ?-6

Mürcie “Kim Lâilaheillallah derse cennete girer.” hadisi ile amelin (iman)dan  olmadığına dair hüccet sunarlar

Geçmişte ve (müteahhir)  günümüzde ki mürcie’nin,  imanın rükûnlerinden ameli çıkardıkları şüpheleri vardır. Bunlardan insanların arasına düşürdükleri en büyük fitne, Nebi’den (sallallahu aleyhi ve sellem) en çok sabit kelime-i tevhid (Lâ ilahe illallah) hakkında gelen şu hadistir.(ve benzerleri) Kim bu kelimeyi söylerse cennete girer. Şöyle dediler: Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) cennete girmeyi bu söze hasrederek, ameli zikretmemiştir. Böylelikle sözün rüknûyetine delâlet etmiş ve kulun bu büyük sözle mücerret olarak ebedi cehennemden kurtulmuş olabileceği ki, o kelime (Tevhidtir) kişiyi onun muktezası ile hiç amel etmese bile ebedi cehennemden kurtulmuş olur dediler.

İbni Teymiyye (rahîmehullahın) buna Mecmu’al Fetava’da (7/614) işaret ederek şöyle dedi:

Onlar (mürcie) delillerin umumuyla istidlal eder. Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellemin) şu hadisinde olduğu gibi:

“Kim Allah’tan başka ilah (ma’bud) olmadığına, Muhammed’inde (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah’ın Rasulü olduğuna, İsa’nın (aleyhisselam) Allah’ın kulu, Rasulü, Meryem’e ilka ettiği kelime ve O’nun katından bir Ruh olduğuna şahitlik ederse, Allah onu cennete koyar.”

Bunun gibi delilleri şüphe olarak ortaya koyarlar.

Sünnet ve hadis imamları bunların şüphelerine cevap verip, onların ayrılığa düştükleri şeye reddiye verdiler.

Ehli sünnetin âlimlerinden bir kısmı bu hadislerin farzlar farz kılınmadan, hudutlar koyulmadan, İslam’ın başlarında söylendiğini dedi. Sonra insanlar ferâiz ile bu kelimeyi tasdik için  emrolundu. Kim bu kelimeyi söyler ve onunla amel etmezse ona fayda vermez. Bu amelleri terketmesi ise bu kelimeyi (Lâ ilahe illallah) tekzib ettiğine delildir.

Zuhrî (rahîmehullahın) dedi ki: Hişâm bin Abdu’lMelik (rahimehullah) dedi ki:

“Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) birine emir verip şöyle nida etmesini söylediği sana ulaştı mı? “Kim Lâilâheillallah derse cennete girer.” Evet dedim, dedi. Bu farzlar indirilmeden önceydi. Sonra farzlar indirildi. İnsanlara gereken Allah’ın kendilerine indirdiği ile amel etmesidir.”
[El-İmân- Ahmed b. Hanbel (75) eş-Şeri’a (305) İbânetu’l Kûbrâ (1339)]

Selemetu bin Nubayt dedi ki:  Ed-Dehhâk bin Muzâhim’in yanında  “Kim Lâilâheillallah derse cennete girer.” hadisini zikrettik! Ed-Dehhâk’ta şöyle dedi: Bu hudutlar koyulmadan, farzlar indirilmeden önceydi.
[El-Îmân- Ahmed b. Hanbel (79) eş-Şeri’a (303) İbânetu’l Kûbrâ (1258)]

Nasîr Ebî’l Esved’ten Ed-Dehhâk bin Muzâhim şöyle dedi: “Senin Ahmak arkadaşların “Kim Allah’tan başka ilah yok derse, cennete girer.” diyor. Oysa bu farzlar indirilmeden önceydi.”
[El-Kunâ ve’l Esmâ  (589)]

Ebu’l Hâris dedi ki: Ahmed bin Hanbel’e sorup şöyle dedim: Bir kişi “Lâilâheillallah” derse mü’min midir?

Dedi ki: İmânın başında bu böyleydi. Sonra farzlar indirildi. Namaz, ramazan orucu, zekât ve kâbeyi hacc etmek.
[El-Hallâl’ın Es-Sunne (939)]

Âcurrî Şafii rahimehullah(ö. 360)dedi ki:

İyi bilin ki, Allah bize ve size rahmet etsin. Allah’u Teâlâ, Muhammed’i (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün insanlara, Allah’ın tevhidini ikrar edip şöyle demeleri için gönderdi: لا اله الا الله محمد رسول الله kim buna kalbiyle yakinen iman etmiş , diliyle de nutk etmişse ona kafi geldi. Kim de bunun üzerine ölmüşse cennete girer. Buna imân edip, Tevhid’lerini ihlaslı oldukları zaman, Allah’u (Teâlâ)’da onlara Mekke’de namazı farz kıldı. Bunu tasdik edip, iman ederek namaz kıldılar. Sonra onlara hicreti farz kıldı. Hicret ettiler. Sonra Medine de onlara orucu farz kıldı. Sonra zekâtı farz kıldı. Sonra onlara cihâdı farz kıldı. Uzaktaki ve yakındakiyle de cihâd ettiler. Daha sonra da onlara haccı farz kıldı. Böylelikle hac edip, ona da imân ettiler. Bu farzlara iman ettikleri, kalpleri ile tasdik edip, dilleri ile söyleyip ve azaları ile onlarla amel ettikleri zaman Allah’u (Teâlâ) şöyle buyurdu:

“Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizde olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâmdan râzı oldum.” (Mâide, 3)

Sonra âhirette İslam’dan başka din kabul etmeyeceğini bildirerek Allah’u (Teâlâ) şöyle buyurdu:

“Kim İslâm’dan başka bir din arama çabası içine girerse, bilsin ki bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Âli İmrân, 85)

Eğer bir kişi bu rivayet edilen hadislerle hüccet getirmeye kalkarsa

من قال لا اله الا الله دخل الجنه

“Kim Lâilahe İllallah (Allah’tan başka ilah (mâ’bud) yok) derse cennete girer.”

Ona bu farzlar indirilmeden önceydi denilir. Tıpkı bunun hakkıda geçen sözümüzde olduğu gibi ve bu Allah’ın kendilerine ilim ile fayda verdiği müslüman alimlerin görüşüdür. Onlar kendilerine iktida edilen imamlardı. Murcie dışında, onlar ki, bütün sahabe, onlara ihsan ile tabi olanlar ve bütün beldelerde sözlerinden (fetva) korkulmayan imamların (Allah onlardan razı olsun) üzerinde olduğu görüşten çıktılar.”(Eş-Şerî’a (2/552)

TEVHİD

İmam İbn Kayyim rahimehullah der ki: Sırf red ve inkar, tevhid demek değildir. Aynı şekilde, red olmaksızın kabul de tek başına geçerli değildir. Çünkü tevhid, hem reddi ve hem de kabulü içerir. İşte gerçek anlamda tevhid budur.”(Kitâbi’t-Tevhid,syf:24)

Tabiî’nden Yahyâ bin Mu’âz er-Râzî rahimehullah şöyle demiştir: Tüm insanların ihtilafı üç asla racidir. Bu üç aslın hepsi de birbirine zıttır. Birinden kurtulan diğerine yakalanır: Tevhid, zıddı şirk; sünnet, zıddı bid‘at; itaat, zıddı masiyet.”(el-İ’tisâm, c.1, s.91)

Kelime-i Tevhid: Yer ve gökler kelime-i tevhidle ayakta dururlar. Allah azze ve celle’nin tüm varlıkları bu esas üzere yaratmıştır. Dinin kurulması, kıblenin belirlenmesi, cihad kılıçlarının çekilmesi, hep bu esasa göre olmuştur.”(İbni Kayyim, Ravzat’ul-Muhibbin ve Nüzhet’ül Müştakin,s.16)

TEVHÎD Lugatta: Bir şeyi birlemek ve tek kabul etmek. Şer’an/dinen manası: Rububiyyet, uluhiyet, isim ve sıfatlar gibi Allah’a has konularda Yüce Allah’ı birlemek anlamına gelir. Allah, bütün kullara tâğûta küfredip Allah’a îmân etmeyi farz kılmıştır. İbnu’l-Kayyim rahimehullah şöyle der: Tâğût: kulun kendisiyle haddi aştığı {Allah’tan başka} ibâdet edilen her ma’bûd, kendisine tâbi olunan yahut kendisine itaat edilen herşeydir. Tâğûtlar pek çoktur. Onların başlıcaları beş tanedir. Bunlar: İblis. Allah ona lanet etti. Kendisine ibâdet edilen ve bundan razı olan kimse. İnsanları kendisine ibâdet etmeye çağıran kimse. Gaybtan bir şey bildiğini iddia eden kimse. Allah’ın indirdiğinden başkasıyla hükmeden kimsedir.”(Kitâbu’t-tevhîd)

Şeyh Süleyman bin Abdullah rahimehullah dedi ki: La ilahe illallah’ın manasını bilmeyen, Tevhidin gerekleriyle amel etmeyen , Şirkin her çeşidini terk edip, Tağutu da redd etmeyen kimsenin sadece dille söylemesi alimlerin İCMA’sı ile ona hiç bir fayda vermez.”(Teysir’el-Aziz’el-Hamid 53)

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!