Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

LÂ İLÂHE İLLALLÂH ANLAMI?-4

La ilahe illallah ın anlamı nedir:

Allah teala  sana rahmet etsin, bilki bu kelime, küfür ile İslam arasında alameti farikadır. O, takva kelimesidir ve urvetu’l -vüska dır . O; İbrahim ‘in , ardından geleceklere, belki dönerler diye bıraktığı kelimedir.

Bu kelime ile istenilen; onun, anlamını bilmeksizin sadece dille söylemek değildir. Şüphesiz ki münafıklar da onu söylüyorlardı, buna rağmen onlar, kafirlerin de  altında  “cehennemin  (dibinde ), en aşağı tabakasındadırlar. ” (4/Nisâ,  145)

Üstelik onlarda namaz kılıyor, oruç tutuyor ve tasaddukta bulunuyorlardı. Ancak istenilen;  kalp ile bilip kavrayarak, ona ve ehline sevgi besleyerek ve ona muhalif  olana buğzedip düşmanlık göstererek söylenmesidir . Nitekim Nebi  sallallahu  aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur : “Her  kim  ihlaslı olarak  La ilahe illallah derse. ..”başka  bir rivayete : “kalbinden ihlaslı  olarak. ..”başka bir  rivayete :” kalbinden sıdk  ile. .” diğer bir hadiste : “Her kim La ilahe illallah der ve  Allah’tan  başka ibadet  edilenleri reddederse …” şeklindedir. Ve bunlardan başka çok sayıda hadis, insanların çoğunun bu şehadetin hakikatinden  yana cehalet içinde olduklarına delalet  etmektedir. Bütün bunlardan sonra bilki, bu kelime nefiy ve isbattır. Ulûhiyet ;rasûllerden, hatta Muhammed sallahu aleyhi ve sellem’den: meleklerden, hatta Cibril’den: Nebiler ve Salihler bir yana. O ikisinden bile nefyetmek ve Allah için ispat etmektir.”

LA İLAHE İLLALLAH’IN  Bu kelime ile istenilen anlamını bilmezsin onu dille  söylemek  değildir sadece. La ilahe illallah’ın anlamanı öğrenmek onu idrak etmek bir zorunluluktur. Anlamını bilmediğin halde onu söylediğinde hiç şüphesiz ki onun dalalet ettiği hususa itikat etmiş olmasın. Bilmediğin bir şeye nasıl nasıl itikat edebilirsin ki! O halde ona inanmış olabilmek için anlamını iki esaslarını bilmen kesinlikle zorunludur.

Böylece dilinle söylediğine kalbin ile iman etmiş olursun. Bu yüzden La ilahe illallah’ın anlamanı öğrenmek mutlaka olarak gereklidir.  Anlamını idrak ve  anlamaksızın onu sadece dille söylemeye gelince bunu bir faydası yoktur.

Aynı şekilde kalp ile itikat ve dil ile söylemek de yeterli değildir. Bilakis muktezasıyla amel etmek bir zorunludur. Bu da ibadeti Allah teala ya halis kılmak ve ondan başkasına ibadeti terk etmektir.  O halde La ilahe illallah söyleme bilme ve amel etme kelimesidir. Yanlız telaffuz kelimesi değildir.

La ilahe illallah dediği halde Allah teala başka ibadet edilenleri reddetmeyen ve Putları ilah edilenlere ve Evliya ve salihlere manevi dua edene gelince şüphesiz ki La ilahe illallah ona bir fayda sağlamayacaktır.

La ilahe illallah tan murat onu dil ile söylemek kalp ile ona itikat etmek muktezasıyla amel etmektir, La ilahe illallah ehline dostluk ona muhalif olanlara düşmanlık göstermektir. Bu da Allah teala uğruna sevmek ve Allah teala için buğz etmektir. Bunların tamamı La ilahe illallah’ın gereğidir. Bundan dolayı ilim ehli La ilahe illallah’ın sekiz şartı vardır demişlerdir.

İlim, yakın, ihlas, sıdk, muhabbet, inkiyat, kabul, ve Allah tan başka ibadet edilen her tağut.

La ilahe illallah’ın iki rüknü vardır. Nefiy ve ispat. Tek başına ne nefiy yeterlidir, ne de ispat yeterlidir. İkisinin bir arada olması zorunludur.

İmâm Şafii rahimehullah’ın hocası

Süfyân b. Uyeyne rahimehullah’dan varid olan şöyledir: “Allah Teala kullarına “La ilahe illallah” kelimesini öğretmekle onlara en büyük nimeti ihsan etmiştir ki, bunun üzerinde daha büyük bir nimet tasavvur edilip düşünülemez. Sırf bunun için Rasuller cihad ile emrolundular. Kim bu kelimeyi gereğince söylerse malını ve canını korumuş, güvence altına, almış olur. Kim de bunu söylemekten, yani gereğini yerine getirmekten uzak duracak olursa, onun da malı ve kanı hederdir. Onun için, bir güvence sözkonusu değildir. Çünkü bu kelime cennetin anahtarı olduğu gibi, peygamberlerin de davetlerinin anahtarıdır.” (İbn Recep, İhlas Kelimesi, 53)

Berbehari rahimehullah(329) der ki;“Bizler Kelime-i Şehâdet-i ikrâr eden, gereğince amel eden ve farzları edâ eden hiç bir müslümam herhangi bir gürüş ya da mâsiyet ile -dinden zarûrî olarak bilinen bir seyi inkâr etmedikçe, ya da Kur’ân’m sarih bir emrini yalanlanıdıkça, yahut da onu Arap dilinin üslubunun kaldıramayacağı herhangi bir şekilde tefsir etmedikçe, ya da ancak küfür ile yorumlanabilecek bir iş işlemedikçe tekfir etmeyiz.”(Es-Sunne )

Şeyh Abdullatif bin Abdurrahman rahimehullah demiştir: “Şu zamanda müşriklerin çoğu büyük bir yanılgı içindedirler. Onlar La İlahe İllallah diyen bir kimseyi tekfir etmenin haricilik olduğunu zannettiler. Halbuki durum onların bildiği gibi değildir. Bilakis La İlahe İllallah demek ancak onun manasını bilerek, gerekleri ile amel ederek, ibadeti sadece ALLAH Teâlâ’ya halis kılarak ve ALLAH Teâlâ’ya şirk koşmaksızın söylendiği zaman tekfirin engellerinden olur. Ancak bu şekilde La İlahe İllallah Muhammed’un Rasulullah derse kişi bir fayda görür.” (Ed-Durer’us Seniyye : 12/263)

Şeyh Süleyman bin Abdullah rahimehullah dedi ki: La ilahe illallah’ın manasını bilmeyen, Tevhidin gerekleriyle amel etmeyen , Şirkin her çeşidini terk edip, Tağutu da redd etmeyen kimsenin sadece dille söylemesi alimlerin İCMA’sı ile ona hiç bir fayda vermez.”(Teysir’el-Aziz’el-Hamid 53)

فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ

O halde Allah ile beraber başka bir şeyi ilah edinip dua etme. O takrirde azap edilenlerden olursun.” (Şuara/213)

Enes b. Malik ile ehl-i ilimden bir başkasından  “Rabbine andolsun ki onların yaptıklarından sorumlu tutacağız. Hicr 3 ayeti hakkında onun  “La ilahe illallah olduğu söylenmiştir.”( Buhari Halku ef’ali’l-ibad 151)

– وَيُذْكَرُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ وَغَيْرِهِ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ قالوا فِي قَوْلِهِ: {فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ} إِنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ.

İbnu’l-Kayyim el-Cevziyye el-Hanbeli, rahimehullah derki:  “Tevhid ve kişinin hevasına uyması, birbirine zıt olan iki unsurdur. Çünkü heva bir puttur ve her kulun kalbinde hevasına göre bir putu vardır. Allah’ın rasullerini gönderme sebebi de, putları parçalamak ve birtek olarak O’na ibadet etmekten başka birşey değildir. Ancak Allah subhanehu ’nun istediği şey, cisimleştirilmiş putların parçalanıp kalpteki putların olduğu gibi bırakılması değildir. Asıl istenilen, ilk önce kalplerdeki putları parçalamaktır.” (Ravdatu’l-Muhibbin 1/481)

Enes b. Malik ile ehl-i ilimden bir başkasından “Rabbine andolsun ki onların yaptıklarından sorumlu tutacağız. Hicr 3 ayeti hakkında onun “La ilahe illallah olduğu söylenmiştir.”( Buhari Halku ef’ali’l-ibad 151)

وَيُذْكَرُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ وَغَيْرِهِ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ قالوا فِي قَوْلِهِ: {فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ} إِنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ.

İbrahim Nehai rahimehullah  Şöyle demiştir: Sahabeler, çocukları İlk konuşmaya başladığında

“Lâ ilâhe illallah” yani Allah tan başka ibadeti hak eden mabud yoktur sözünü yedi kez söylemeyi onlara öğretirdi.”(Müsannef ,İbn Ebû Şeybe 1/348)

FAZİLETLİ ZİKİR VE DUA

Cabir b. Abdullah radiyallahu anh dan; Rasulullaah sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurdu; “En faziletli zikir La ilahe illallah en faziletli dua ise elhamdulillah’tır.” (Tirmizi 3383  İbn Mace 3800 hasen)

عن جابر بن عبد االله قال قال رسلو الله  صلي الله عليه وسلم افضل الذكر ﻻ اله اﻻ الله وافضل الدعا الحمد الله

محمد رسول الله

Muhammed Allah’ın Rasulüdür La ilahe illallah sıhhat şartıdır kim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem iman etmeyi ikrar etmese icma ile kâfirdir. Allah Teala’a şöyle buyurdu: “De ki: Ey insanlar! Şüphesiz ben göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan, kendisinden başka hak ilah bulunmayan, hem dirilten hem öldüren Allah’ın size, hepinize gönderdiği Rasuluyum. O halde Allah’a ve O’nun sözlerine iman eden, ümmi Nebi olan Rasulu’ne iman edin ve ona uyun ki, doğru yolu bulmuş olasınız.” (Araf/158)

“O halde Allah’a ve O’nun sözlerine iman eden ümmi Nebi olan Rasulune iman edin.” Kalbin ve azaların amellerini içeren bir iman ile kalpten iman edin. İşte akidesi ile amelleri ile dosdoğru yol üzerinde bulunan bu nebi’ye iman edin ve ona uyun ki dünyevi ve dini menfaatlerinizde doğru yolu bulmuş olasınız. Çünkü sizler ona uymayacak olursanız haktan alabildiğine uzak bir şekilde sapıtırsınız.

Kim Allah’a ve Rasulune iman etmez ise, şüphe yok ki Biz, o kafirler için çok alevli bir ateş hazırlamışızdır.” (Fetih/13)

İlim ehli der ki; “Kim Allah’a ve Rasulune iman etmez ise şüphesiz ki o cezalandırılmayı hak etmiş bir kafirdir. O bakımdan şüphe yok ki Biz, o kafirler için çok alevli bir ateş hazırlamışızdır.” Görüldüğü gibi bu ayetlerde Allah azze ve celle’ye iman ile Rasulune iman ayrı, peşpeşe, birbirini tamamlayıcı nitelikte zikredilmiştir. Bu şekilde inanmayanların mümin sayılmayacağı, bir yoruma ihtiyaç hissettirmeyecek açıklıkta ortaya konulmuştur.” Alemlerin Rabbine hamd olsun, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ashabına ve ona güzelce tabi olanlara salat ve selam olsun.”

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!