Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Allah’a hamd, gönderilmiş bütün nebilere salat ve selam olsun. Bundan sonra;

“Sizden beklenen ayrılıp gittiğinizde yeryüzünde fesat çıkarmak ve akrabalık bağlarınızı paramparça etmek değil midir ki?” (Muhammed/22)

“İşte böyleleri Allah’ın kendilerini lanetlediği, sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.” (Muhammed/23) “Onlar Kur’an’ı iyiden iyiye düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var.” (Muhammed/24)
Allah Teala sonra şöyle buyurmaktadır: “Sizden beklenen dönüp gittiğinizde” cihattan yüz çevirip, onu yerine getirmediğiniz takdirde “yeryüzünde fesat çıkarmak ve akrabalık bağlarınızı paramparça etmek değil midir ki?” Yani o vakit kapkaranlık cahiliye döneminde içinde bulunduğunuz hale dönersiniz. Kanlar dökersiniz, akrabalık bağlarını paramparça edersiniz.
Bunun için de Allah Teala: “İşte böyleleri Allah’ın kendilerini lanetlediği, sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.” Bu buyruk genel olarak yeryüzünde fesat, bozgunculuk çıkarmayı, özel olarak da akrabalık bağlarını koparmayı yasaklamaktadır. Bunun yerine Allah Teala yeryüzünde ıslah edip, düzeltmeyi, akrabalık bağını gözetmeyi emretmiş bulunmaktadır. Akrabalık bağını gözetmek (sıla-i rahim) ise söz, davranış ve karşılıksız mal vermek suretiyle akrabalara iyilikte bulunmaktır. Bu hususta Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den pek çok yoldan, çok sayıda vecihten sahih ve hasen hadisler gelmiş bulunmaktadır.” (İbn Kesir)

Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Gerçek şu ki Allah Teala mahlukatı yarattı. Onları yaratmayı bitirince rahim ayağa kalkarak bu koparılmaktan sığınanın duruşudur.” dedi. Allah Teala: “Evet senin bağını gözeten kimsenin benim de bağını gözetmeme, seni koparanı da koparmama razı değil misin?” buyurdu. Rahim: “Razıyım” dedi. Allah Teala: “Bunu sana verdim.” buyurdu.
Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dilerseniz sizden beklenen ayrılıp gittiğinizde yeryüzünde fesat çıkarmak ve akrabalık bağlarınızı paramparça etmek değil midir ki? İşte böyleleri Allah’ın kendilerini lanetlediği, sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir. Onlar Kur’an’ı iyiden iyiye düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var.” (Muhammed/22- 23-24) buyruklarını okuyun. (Buhari, 4830; 4832; 5987; Müslim, 2554; Ahmed Müsned, Sahih)

Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki rahim bir ağacın birbirine girmiş kökleri gibi, Rahman isminden gelir. Bu sebeple Allah: Seni koruyup gözeteni ben de korur, gözetirim. Seni kopartıp gözetmeyeni ben de kopartıp atarım, buyurdu.”(Buhari, 5988; Sahih)

Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Aişe radıyallahu anh’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Rahim arşa asılı olup, beni bitiştireni (bağımı gözeteni) Allah da bitiştirsin, beni kopartanı da Allah da kopartsın der.” buyurdu. (Buhari, 5989; Müslim, 2555; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Cübeyr b. Mut’im radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “(Akrabalık bağını) kopartan kimse cennete girmez” buyurdu. İbn Ebu Ömer dedi ki: Süfyan dedi ki: Yani rahim (akrabalık) kopartanı kastediyor.” (Buhari, 5984; Müslim, Bir; Ebu Davud, 1696; Tirmizi, 1909; Ahmed Müsned, 23559; Sahih)

Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan, dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim: “Kim rızkının lehine genişletilmesine, ecelinin de geciktirilmesine memnun oluyorsa, o da akrabalık bağını gözetsin.” (Buhari, 5984; Sahih)

Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Enes b. Malik radıyallahu anh’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Üzerine rızkının genişletilmesinden yahut ecelinin geciktirilmesinden memnun olan kimse akrabalık bağını gözetsin” buyururken dinledim. (Buhari, 5986; 2067; Müslim, 2557; Ebu Davud, 1693; Ahmed Müsned, Sahih)

Ebu Davud’dan gelen sahih bir rivayette; Ebu Bekre radıyallahu anh’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah Teala’nın bunları işleyene ahirette sakladığı ceza ile birlikte cezasını dünyada çabuklaştırmasına haddi aşıp, haksızlık etmekten ve akrabalık bağlarını kesmekten daha çok daha layık başka hiçbir günah yoktur.” (Ebu Davud, 4902; Tirmizi, 251; İbn Mace, 4211; Ahmed Müsned, 23526; Sahih)

Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet ettiğine göre bir adam: Ey Allah’ın Rasulu! Benim akrabalarım var. Ben onları gözettiğim halde onlar benimle bağlarını koparıyorlar. Onlara iyilik yaptığım halde bana kötülük yapıyorlar. Onların cahilliklerini bağışladığım halde bana karşı cahillik ediyorlar, dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Eğer sen, dediğin gibi isen onlara kızgın kül yediriyor gibisin ve sen bu halin üzere devam ettiğin sürece Allah’tan da onlara karşı sana yardımcı olacak bir melek hep seninle beraber olacaktır.” buyurdu. (Müslim, 2558; Ahmed Müsned, 23557; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Abdullah b. Amr radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şüphesiz rahim Arşa asılıdır. Akrabalık bağını gözeten kişi (kendisine yapılan iyiliğe) karşılık veren kişi değildir. Akrabalık bağını gözeten kişi akrabalık bağı kopartıldığı halde kendisi onu gözetmeye devam edendir.” (Buhari, 5991; Ebu Davud, 1697; Tirmizi, 1908; Ahmed Müsned, Sahih)
Ebu Davud’dan gelen sahih bir rivayette; Abdullah b. Amr radıyallahu anh’dan; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu nakletti: “Merhametlilere Rahman merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin, semadaki olan Allah’ta size merhamet etsin. Rahim de Rahman’dan (kelime kökü itibariyle) türemiş, onunla içiçe olan bir haldedir. Onu gözeteni ben de gözetirim, onu koparanı da ben de büsbütün koparırım.” (Ebu Davud, 1694; Tirmizi, 1924; Ahmed Müsned, Sahih)

Ebu Davud’dan gelen sahih bir rivayette; İbrahim b. Abdullah b. Karız’ın babasından rivayet ettiğine göre babası Abdurrahman b. Avf radıyallahu anh’ın yanına hasta iken ziyarete gitti. Abdurrahman ona dedi ki: Rahim (akrabalık bağı) seni gözetsin. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Aziz ve celil olan Allah buyurdu ki: Ben Rahman’ım. Rahimi yarattım ve ona kendi ismimden türettiğim bir isim verdim. Onu gözeteni ben de gözetirim, onu koparanı ben de büsbütün koparırım.” (Ebu Davud, 1694; Tirmizi, 1907; Ahmed Müsned, Sahih)

Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Hakim İbn Hizam, Urve İbn ez-Zubeyr’e şöyle dediğini haber vermiştir: “Ey Allah’ın Rasulu, ne dersin? Ben cahiliye döneminde iken akrabalık bağını gözetmek, köle azad etmek, sadaka vermek gibi ibadet kastı ile yaptığım birtakım işler vardı. Acaba onları yaptığım için benim onlarda bir ecrim olur muydu?” Hakim dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sen daha önce geçmiş bulunan hayır(dan dolayı kazandığın hasenatın) üzere İslam’a girdin.” buyurdu. (Buhari, 5992; Sahih)

“Müşrik iken akrabalık bağını gözeten ve sonra da Müslüman olan kimse.” Yani onun bu yaptığından sevap alması söz konusu mudur? Buhari’nin bu konuda kesin bir ifade ile hükmü belirtmemiş olması, konu ile ilgili görüş ayrılığı bulunduğundan dolayıdır. Buna Zekât bölümünün baş taraflarında işaret edilmişti. Buna dair geniş açıklamalar ise İman bölümünde Ebu Said el-Hudri’nin rivayet ettiği: “Kişi Müslüman olup da İslam’a güzel bir şekilde bağlanırsa” diye naklettiği hadiste geçmiş bulunmaktadır. “(İbn Hacer)

İmam Ahmed’den gelen sahih bir rivayette; Hakim b. Muaviye, babasından bildiriyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Amcası oğlu fazla olan malından ister de kişi ona vermezse Allah bu malı hesaptan önce sahibini ısırıp parçalayan bir yılana dönüştürür.” (Ahmed Müsned, 23566; Nesai Zekat, Sahih)

İmam Ahmed’den gelen rivayette; Ebu Hureyre der ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanın amelleri her Perşembe günü Cuma gecesi Allah’a arzedilir. Ancak akrabalık bağlarını kesen kişinin amelleri kabul edilmez” buyurduğunu işittim. (Ahmed, Müsned, 23556; Beyhaki, Hasen)

Bu iki hadis-i şerif, sıla-ı rahimin (yani akrabalık bağlarını sıkı tutmanın) faziletiyle ilgilidir. Rahim’den maksadın akrabalar olduğunu daha önce söylemiştik. Onlarla ilişki, insanların örf ve adetine göre belirlenir. Çünkü Kur’an ve Sünnet’te bunun şekli ve ölçüsü beyan edilmemiştir. Ayrıca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, “sıla-i rahim”i herhangi bir şeyle tayin etmemiştir. Yani beraber yemek içmek, beraber oturmak gibi bir amel veya ilişki biçimiyle sınırlandırmamıştır. Bu sebeble örfe bakılır. Örfe göre akrabalık bağını sürdürme diye değerlendirilen davranış biçimi, sıla-ı rahim kabul edilir. İlişkileri kesme olarak değerlendirilen davranış şekli de akrabalık bağlarını koparma olur. Meselenin esası budur.
Ancak örf ve adetlerin bozulduğu ve insanların akrabalık bağına pek önem vermediği bir ortamın oluştuğunu farz edersek o zaman o örfe itibar edilmez. Çünkü böyle bir örf, İslami değildir. Günümüzdeki kafir devletlerde yaşayan aileler, asla birbirlerine bakmazlar, hatta birbirlerini tanımazlar. Öyle ki insanın çocuğu genç yaşa geldiğinde aralarındaki ilişki, bir yabancı ile ilişkiden farksız hale gelir. Çünkü onlar, ne sıla-i rahimi bilirler ne de komşu hakkı gözetirler. Bütün işleri, boştur/fasittir. Küfür, onları mahvetmiştir. Bizim esas alacağımız örf ise dini hassasiyetlerini muhafaza eden Müslüman bir toplumun örfüdür. İşte bu insanların “sıla/ilişkiyi canlı tutma” saydıkları şekli biz de sıla-i rahim kabul ederiz. “İlişkiyi kesme” olarak kabul ettikleri durumu da “akrabalık bağını koparma” olarak kabul ederiz. (İbn Useymin)

Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın rivayet ettiği birinci hadiste Allah Teala, akrabalık bağına, onu görüp gözeteni gözeteceğine ve onunla ilişkisini kesenden de merhametini keseceğine dair teminat vermiştir. Bu, akrabalık bağını canlı tutmaya bir teşviktir. Allah’ın seni görüp gözetmesini istiyorsan -ki her insan bunu ister- o zaman akrabalık bağlarını canlı tut. Allah’ın senden rahmetini kesmesini istiyorsan o zaman da akrabalık bağını kopar. Bir müslüman akrabalık bağlarını ne kadar fazla canlı tutarsa Allah’a yakınlığı da o kadar olacaktır. Kusurlu davrandığı zaman da sevabı o nispette az olacaktır. Allah, kimseye zulmetmez.
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Bekir radıyallahu anh’ın kızı Esma radıyallahu anha’dan, dedi ki: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem zamanında annem benim kendisine iyilik yapıp onu gözetmemi ümit ederek ziyaretime gelmişti. Bunun üzerine ben de Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e: ‘Ona iyilik yapıp onu gözeteyim mi?’ diye sordum. O: ‘Evet’, buyurdu. Ravi İbn Uyeyne dedi ki: Bunun üzerine Allah Teala onun hakkında: “Sizinle din hususunda savaşmamış olanlara iyilik yapmanızı, Allah size yasaklamaz.” (Mumtehine/8) buyruğunu indirdi. (Buhari, 5978; Sahih)

Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Esma radıyallahu anh’dan, dedi ki: “Kureyşlilerin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ile ahitleşip barış yaptıkları süre içerisinde annem babası ile birlikte yanıma geldi. Ben Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den sorarak: ‘Annem kendisine iyilik yapıp onu gözetmemi ümit ederek geldi.’ dedim. Allah Rasulu: ‘Evet, annene iyilik yap, onu gözet.’ buyurdu. (Buhari, 5979; Sahih)

Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Abdullah İbn Dinar’dan, dedi ki: “Ben İbn Ömer radıyallahu anh’ı şöyle derken dinledim: Ömer ipekten birtakım elbisenin satılmakta olduğunu gördü. Bunun üzerine: “Ey Allah’ın Rasulu, bunu satın al da Cuma günü heyetler senin huzuruna geldiği vakit giyersin.” dedi. Allah Rasulu: “Bunu ancak hiçbir payı olmayan kimseler giyer.” buyurdu. Daha sonra Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e o türden çok sayıda takım elbise geldi. Birtakım elbiseyi Ömer’e gönderdi. Bu sefer Ömer: “Bu gibi elbiseler hakkında o sözlerini söylemişken bunu nasıl giyebilirim.” dedi. Allah Rasulu: “Ben onu sana sen giyinesin diye vermedim, ama satasın yahut başkalarına giydiresin diye gönderdim.” dedi. Bunun üzerine Ömer o elbiseyi Mekke halkı arasında bulunan ve henüz müslüman olmamış bir kardeşine gönderdi.” (Buhari, 5981; Sahih)

Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Abdullah Amr b. el-As radıyallahu anhuma’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gizlice değil, açık bir şekilde şöyle buyurduğunu işittim: “Falan oğulları ailesi var ya! Onlar, benim dostum değillerdir. Benim dostum, ancak Allah ve salih mü’minlerdir. Fakat onlarla bir akrabalık bağım var ve onu koparmayacağım.” (Buhari, 5990; Müslim, 215; Sahih)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Falan oğulları ailesi var ya! Onlar, benim dostum değillerdir.” Çünkü onlar kafirdir. Mü’minin ise kafirlerle yakın dostluk kurması caiz değildir. Allah Teala buyuruyor ki: “İbrahim de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki. Biz sizden ve Allah’ı bırakıp ibadet etiğiniz şeylerden uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir. Şu kadar var ki, İbrahim babasına. Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez demişti. Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” (Mümtehine/4) Akrabaları olmasına rağmen İbrahim aleyhisselam, onlardan beri olduğunu açıklamıştır.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadisin devamında diyor ki: “Ancak onlarla aramda akrabalık bağı var, onu canlı tutacağım.” Yani kafir olmalarına rağmen onlara akrabalık hakkı olan sıla-ı yerine getireceğim. Bu hadis akrabanın kafir dahi olsa akrabalık hakkının olduğuna delalet etmektedir. Fakat onun dostluk hakkı yoktur. Onunla velayet, dostluk ve batıl üzere yardımlaşma asla yapılamaz.” (İbn Useymin) Allah azze ve celle’ye hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e, onun ailesine, ashabına ve ona güzellikle tabi olanlara salat ve selam olsun.”

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!