Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

‘’Bilmez misin ki biz şeytanları kafirler üzerine salarız da onları alabildiğine (isyana ) teşvik eder.’’ (Meryem/ 83)
“Bilmez misin ki, biz şeytanları kâfirler üzerine salarız da onları alabildiğine (isyana) teşvik ederler.” Ali b. Ebi Talha, İbn Abbas radiyallahu anh ‘tan: Onları olabildiğince azdırıp, sınırın dışına çıkartırlar, diye açıklamış, Mücahid: Onları bir av köpeğini avının üzerine salarcasına salarlar; Katade: Allah’a isyan olan işlere kışkırtıp, ileri sürerler; Süfyan es-Sevri: Olabildiği kadar onları tahrik eder ve (isyanda) oldukça acele etmelerini sağlarlar; Abdurrahman b. Zeyd de bu, Allah subhanehu ‘ın: “Kim Rahman’ın zikrini görmezlikten gelirse biz ona bir şeytanı musallat ederiz. Artık bu onun ayrılmaz arkadaşı olur.”(Zuhruf, 36) buyruğuna benzemektedir, demiştir.

‘’Kim, Rahmân’ın zikrini görmezlikten gelirse; Biz ona şeytânı musallat ederiz. Artık onun yoldaşı odur.’’(Zuhruf/36)

“Kim, Rahmân’ın zikrini görmezlikten gelir (önemsemez ve yüz çevirir) se, Biz, o (basîreti kapalı ola) ‘na şeytânı musallat ederiz. Artık onun yoldaşı odur. ” Bu âyet, Yüce Allah’ın şu kavli gibidir: “Biz onlara bir takım yoldaşlar musallat ettik de önlerindekini ve arkalarındakini onlara süslü gösterdiler.” (Fussilet/25)

Bu âyet-i kerime sûrenin baş taraflarında geçen: “Siz… diye, Zikri size bildirmekten vaz mı geçelim?” (Zuhruf, 43/5) buyruğu ile ilişkilidir. Yani Biz size Zikri ulaştırmaya devam edeceğiz. Her kim ondan yüz çevirmek sureti ile Zikri görmezlikten gelip saptırıcıların söz ve batıllarına yönelecek olursa “Biz ona bir şeytanı musallat ederiz” küfrünün bir cezası olmak üzere ona bir şeytan veririz, “artık bu onun” denildiğine göre dünyada “ayrılmaz arkadaşıdır.” Onu helalden alıkoyar, harama iter, itaat yapmasını engeller, masiyet işlemesini emreder. İbn Abbas’ın açıklamasının anlamı budur.
Bir diğer görüşe göre de bu, ahiretteki durumu dile getirmektedir. Bu açıklamayı da Said el-Cübeyr yapmıştır.

‘’Muhakkak onları yoldan alıkoyarlar ve onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.’’ Zuhruf 37

“Muhakkak bunlar” yani şeytanlar “onları yoldan alıkoyarlar” hidayet yolunu izlemelerini engellerler. Burada fiilin çoğul lafzı ile gelmesi yüce Allah’ın: “Kim… görmezlikten gelirse” buyruğunda yer alan kim”” anlamındaki lafzın çoğul anlamını taşımasından dolayıdır.
“Ve onlar” kâfirler “kendilerinin hidayette olduklarını sanırlar.” Şöyle de açıklanmıştır: Kâfirler şeytanların hidayette olduklarını zannettiklerinden ötürü onlara itaat ederler.

İbn ‘Useymin rahimehullah dedi ki: Eğer seni Allah’ın zikrinden alıkoyan bir malın mülkün varsa onu ne pahasına olursa olsun kendinden uzaklaştır ki, seni Allah’ın zikrinden alıkoymaya sebep olmasın.

Çünkü Allah’ın zikrinden alıkoyan her şey insan için zarar ve ziyandır.

Nitekim Allâhu Te’âla  Ey iman edenler mallarınız da evlatlarınız da sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın.

Buna izin verenler hüsrana uğramış olanların ta kendileridir buyurmaktadır.  (Munâfikûn 9).

Riyâzu’s Sâlihîn şerhi 1/148

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!