Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Ehl-i Sünnet  ve’l-Cemaat’in Kelime-i Tevhid Tefsiri-3
La ilahe  illallah’ın  anlamı şudur :Allah’tan başka hak  ma’bûd yoktur. Çünkü  ma’bûdlar çoktur . Ancak  hak  ma’bûd  yalnızca  Allah’tır. O’ndan  başkasına ibâdet bâtıldır. Nitekim  Allah Teala  şöyle buyurur :Bu böyledir! Çünkü  Allah, hakkın  ta kendisi, O’ndan başka yalvardıkları  ise, bâtılın ta kendisidir. Ve Allah, işte  O, (zâtıyla ve sıfatlarıyla )çok yüksek ve çok büyüktür. “(22 / Hacc, 62)
Abdullah ibnul Mubarek rahimehullah dedi ki: Cehmiyye den başka her kavim ibadet ettiklerini bilir ve tanırlar.”(Buhari Halku ef’ali’l-ibad 72: Sahih)

حَدَّثَنِي أَبُو جَعْفَرٍ قال: حَدَّثَنِي هَارُونُ بْنُ مَعْرُوفٍ وَيَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ قَالَا: قَالَ ابْنُ الْمُبَارَكِ: كُلُّ قَوْمٍ يَعْرِفُونَ مَا يَعْبُدُونَ إِلَّا الْجَهْمِيَّةَ.

Rabbini bilmeyen neye ibadet ettiğini bilmez.

İbn Receb el Hanbeli rahimehullah der ki: “La ilahe illallah demek Allah tan başka ibadet edilen ilahların hepsini ret edip inkâr etmek gerektirir. Kulun La ilahe illallah demesi, onun için Allah tan başka ibadet edilen hiçbir ilahın olmasını gerekli kılar.

İlah kendisine itaat edilen ve asla isyan edilmiyen yüceliğinden azametinden, dolayı kendisinden sakınılan, kendisine zatı için sevgi beslenilen, kendisinden korkulan, kendisine tevekkül edilen, kendisinden istenilen ve kendisine dua edilen varlık demektir. Saydığımız bu hususlar, Allah Subhanehu ve Teâlâ’ dan başkası için asla caiz değildir.

Her kim yalnızca uluhiyyete ibadet tevhidine ilahlığa has olan bu özelliklerinden yarattılmışlardan birini Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya ortak koşarsa, işte o kimse La ilahe illallah sözündeki ihlâsını bozmuş ve tevhidi gerçekleştirememıştır. Bu özellikleri Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan başkasına verdiği ölçüde o varlığa ibadet etmiş olur.” Kemetu’l İhlas

İbn-i Receb el-Hanbeli rahimehullah tevhid kelimesini şöyle tanımlamaktadır.
“Kulun La ilahe illallah demesi, onun için Allah’tan başka  ibadete layık hak ilah olmamasını gerektirmektedir. İlah ise: kendisine dua edilen, kendisinden istenilen, kendisine tevekkül edilen, umulan, korkulan, sevilen, yüceliğinden sakınılan, isyan edilmeyen, itaat edilen demektir. Bunlar ilahlığın özelliklerindendir. Bunların Allah’tan başkasına verilmesi caiz değildir. Her kim ilahlığın özelliklerinden birisini bir yaratılmışa vererek Allah’a şirk koşarsa La ilahe illallah sözündeki ihlasını bozmuş olur ve tevhidini gerçekleştirmemiş olur.” ( İbn-i Receb El-Hanbeli, Kelimetü’l İhlas, sy:11)

La ilahe illallah tan murat onu dil ile söylemek kalp ile ona itikat etmek muktezasıyla amel etmektir, La ilahe illallah ehline dostluk ona muhalif olanlara düşmanlık göstermektir. Bu da Allah teala uğruna sevmek ve Allah teala için buğz etmektir. Bunların tamamı La ilahe illallah’ın gereğidir. Bundan dolayı ilim ehli La ilahe illallah’ın sekiz şartı vardır demişlerdir.
İlim, yakın, ihlas, sıdk, muhabbet, inkiyat, kabul, ve Allah tan başka ibadet edilen her tağut.

La ilahe illallah’ın iki rüknü vardır. Nefiy ve ispat. Tek başına ne nefiy yeterlidir, ne de ispat yeterlidir. İkisinin bir arada olması zorunludur.”

Vahbu İbnu’l-Munebbih rahimullah’e soruldu: “Cennetin anahtarı lâ ilahe illallah değil midir?  “O şöyle cevap verdi: “Evet ancak her anahtarın mutlaka belli dişleri vardır. Belli dişleri olan anahtarı getirirsen kapı sana açılır. Aksi taktirde her anahtarla o kapı açılmaz.” Buhari Cenaiz Bab1

“Firuzdak ölen eşini defnederken Hasan Basri rahimehullah kendisine “Bu gün için sen  ne hazırladın? diye sordu. Firuzdak: “yetmiş seneden beri söylediğim Lâ ilâhe illallâh kelimesini diye cevap verdi. Bunun üzerine Hasan rahimehullah:
“Bu ne kadar da güzel bir hazırlık! Ancak La ilahe illallah için bilinmesi ve uyulması gereken bazı şartları vardır. Bir iffetli kadınlara iftira etmekten sakın” dedi.

Hasan Basri rahimehullaha “İnsanlar La ilahe illallah diyen kimsenin cennete gireceğini söylüyorlar. Bu konuda ne dersin? diye sorulunca Hasan Basri rahimehullah der ve onun hakkını ve farzlarını yerine getirirlerse cennete girer” diye cevap verdi.” Kemetu’l İhlas 

“Allah’ın Rasulu Nuh aleyhisselam’a ölüm vakti geldiğinde oğluna şöyle demiştir: Oğlum sana iki şeyi emrediyor ve iki şeyden de seni alıkoyarım. Bunları sana vasiyet olarak bırakıyorum  Oğlum sana Lâ ilahe illallah’ı emrediyorum. Eğer yedi kat gök ve yedi kat yer bir kefeye, Lâ ilahe illallah diğer kefeye konup tartılsa Lâ ilâhe illallah ağır basacaktır. Eğer yedi kat gök ve yedi kat yer bir halka gibi olsaydı Lâ ilâhe illallah onun belini kırardım. Sana “Subhanallahi ve bihamdihi” zikrini emrediyorum. Şüphesiz ki bu her şeyin zikri ve her yaratılmışın rızık sebebidir.
Seni şu iki şeyden de nehyediyorum: Şirkten ve kibirden.” (İmam Ahmed 6583,  sahih)

Enes b. Malik ile ehl-i ilimden bir başkasından “Rabbine andolsun ki onların yaptıklarından sorumlu tutacağız. Hicr 3 ayeti hakkında onun “La ilahe illallah olduğu söylenmiştir.”( Buhari Halku ef’ali’l-ibad 151)

  • وَيُذْكَرُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ وَغَيْرِهِ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ قالوا فِي قَوْلِهِ: {فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ} إِنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ.

İbrahim Nehai rahimehullah Şöyle demiştir: Sahabeler, çocukları İlk konuşmaya başladığında “Lâ ilâhe illallah” yani Allah tan başka ibadeti hak eden mabud yoktur sözünü yedi kez söylemeyi onlara öğretirdi.” (Müsannef ,İbn Ebû Şeybe 1/348.

FAZİLETLİ ZİKİR VE DUA

Cabir b. Abdullah radiyallahu anh dan; Rasulullaah sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurdu; “En faziletli zikir La ilahe illallah en faziletli dua ise elhamdulillah’tır.”(Tirmizi 3383  İbn Mace 3800 hasen)

عن جابر بن عبد االله قال قال رسلو الله  صلي الله عليه وسلم افضل الذكر ﻻ اله اﻻ الله وافضل الدعا الحمد الله

محمد رسول الله

Muhammed Allah’ın Rasulüdür La ilahe illallah sıhhat şartıdır kim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem iman etmeyi ikrar etmese icma ile kâfirdir. Allah Teala’a şöyle buyurdu: “De ki: Ey insanlar! Şüphesiz ben göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan, kendisinden başka hak ilah bulunmayan, hem dirilten hem öldüren Allah’ın size, hepinize gönderdiği Rasuluyum. O halde Allah’a ve O’nun sözlerine iman eden, ümmi Nebi olan Rasulu’ne iman edin ve ona uyun ki, doğru yolu bulmuş olasınız.” (Araf/158)
“O halde Allah’a ve O’nun sözlerine iman eden ümmi Nebi olan Rasulune iman edin.” Kalbin ve azaların amellerini içeren bir iman ile kalpten iman edin. İşte akidesi ile amelleri ile dosdoğru yol üzerinde bulunan bu nebi’ye iman edin ve ona uyun ki dünyevi ve dini menfaatlerinizde doğru yolu bulmuş olasınız. Çünkü sizler ona uymayacak olursanız haktan alabildiğine uzak bir şekilde sapıtırsınız.
Kim Allah’a ve Rasulune iman etmez ise, şüphe yok ki Biz, o kafirler için çok alevli bir ateş hazırlamışızdır.” (Fetih/13)
İlim ehli der ki; “Kim Allah’a ve Rasulune iman etmez ise şüphesiz ki o cezalandırılmayı hak etmiş bir kafirdir. O bakımdan şüphe yok ki Biz, o kafirler için çok alevli bir ateş hazırlamışızdır.” Görüldüğü gibi bu ayetlerde Allah azze ve celle’ye iman ile Rasulune iman ayrı, peşpeşe, birbirini tamamlayıcı nitelikte zikredilmiştir. Bu şekilde inanmayanların mümin sayılmayacağı, bir yoruma ihtiyaç hissettirmeyecek açıklıkta ortaya konulmuştur.” Alemlerin Rabbine hamd olsun, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ashabına ve ona güzelce tabi olanlara salat ve selam olsun.

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!