Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Allah’a hamd Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ve ashabına güzellikle onlara tabi olanlara selam olsun. Bundan sonra: Bid’atin lugattaki anlamı: Daha önce bir benzeri bulunmaksızın ortaya çıkarılmış şeye denir. Bu kelime Allah’ın şu ayetinde bu anlamdadır. “De ki: Ben Rasullerin ilki (بد عامنالرسل) değilim.” (Ahkaf/9) Yani “ben Rasullerin ilki değilim. Benden önce de birçok Rasuller gönderilmiştir. Ben onlardan sonra Rasul olarak geldim.” Daha önce bir benzeri görülmemiş bir işi yapan kimse için ‘görülmemiş bir şey ortaya koydu’ anlamında ebde’, ibtede’a, tebedde’a denir. Şu ayet bu manadadır: “uydurdukları (ورهبانية اتدعوها ) ruhbanlığa gelince…” (Hadid /27)
Gökleri ve yeri benzeri görülmemiş biçimde var eden, çıkaran Allah Tebarake ve Teala’nın bir sıfatıdır. Bu sıfat ayette de geçmektedir: “(O), gökleri ve yeri benzeri olmaksızın yaratandır.” (Bakara/117)
Bid’at’e de bu anlamından dolayı bid’at ismi verilmiştir. İzlenilsin, üzerinden gidilsin diye öyle bir şeyin ortaya çıkartılmasına “ibtida’i” yani bid’at çıkarmak denir. Bu şekilde yapılan şeyin görüntüsüne “bid’at” denilir. Bu şekilde yapılan işe de “ Bid’at” denilir. Kelimenin bu anlamından dolayı şeriatta delili bulunmayan amelede “bid’at” denilir.
Buhari’den sahih olarak gelen rivayette; Aişe radıyallahu anh’dan “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim bizim bu işimize (dinimize) ondan olmayan bir şey katarsa kattığı şey reddedilir.” (Buhari, 2697; Sahih)
Muslim’den sahih olarak gelen rivayette; Aişe radıyallahu anh’dan Rasullulah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi; “Her kim bizim bu (dinimize) işimize uymayan bir amelde bulunacak olursa, o (amel) reddedilmiştir. (Müslim, 1718; Sahih)
Buhari’den sahih olarak gelen rivayette; Huzeyfe radıyallahu anh’a şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: “Emanet gökten insanların kalplerinin özüne inmiştir. Kur’an nazil olmuş ve onlar Kur’anı okumuşlar, sünnetten öğrenmişlerdir.” (Buhari, 7776; Sahih)
Buhari’den sahih olarak gelen rivayette; Murre el-Hamedani’nin nakline göre Abdullah radıyallahu anh şöyle demiştir: Sözün en güzeli Allah’ın kitabı, hidayetin en güzeli Muhammed’in hidayeti, işlerin en kötüsü sonradan ortaya çıkanlardır. Size vaat edilen mutlaka gelecektir. Siz bunu önleyemezsiniz. (Buhari, 7277; Sahih)
Muslim’den sahih olarak gelen rivayette; Cabir bin Abdullah radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem hutbede şöyle dedi; …“Muhakkak ki, sözlerin en doğrusu Allah’ın Kelamı, yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. Amellerin en kötüsü ise sonradan uydurulanlardır. Sonradan uydurulup dine sokulan her amel bid’at, her bid’at sapıklık ve her sapıklık da ateştedir.” (Müslim, 867; Nesai, Sahih)
Ebu Davud’dan sahih olarak gelen rivayette; Aişe radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim bizim şu dinimizde olmayan bir şeyi sonradan icad ederse onun bu icadı red olunmuştur.” (Ebu Davud, 4606; Sahih)
Ziyade lafızda Muhammed Bin İsa rivayetinde şöyle dedi: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim bizim sünnetimizin aksine bir şey yaparsa, o red olunmuştur.”
Ebu Davud ve Tirmizi’den sahih olarak gelen rivayette; İrbâd b. Sâriye radıyallâhu anh’tan rivayete göre şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bize sabah namazını kıldırdı. Sonra yüzünü bizim tarafımıza döndü ve gözleri yaşartan, kalpleri titreten çok etkili bir nasihatte bulundu. Bir adam: ‘Ya Rasûlallah, sanki bu bir vedalaşma konuşmasıdır.’ dedi. Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah’a karşı takva sahibi olun! Habeşli bir köle dahi olsa, dinleyip itaat etmekten geri durmayın! Benden sonra yaşayacak olanlar kesinlikle birçok ihtilaflar görecekler. Benim sünnetime ve hidâyet ehli raşid halifelerin sünnetinden ayrılmayın! Azı dişlerinizle sıkı sıkıya yapışın! Sonradan ihdas olunan şeylere karşı dikkatli olun! Çünkü her bid’at bir sapıklıktır.” (Ebu Davud, 4607; Tirmizi, 2676; İbn Mace, Sahih)
İşlerin en kötüsü sonradan ortaya çıkanlardır.” Bu ibarede yer alan “el-muhdesât” “muhdese” kelimesinin çoğuludur. Muhdese, sonradan uydurulan, şeriatta aslı esası olmayan demektir. Buna şeriat örfünde “bid’at” denilir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem‘in ölmeden önce din ve dünya işi konusunda ihtiyaç duyulan her şeyi açıkladığı kesindir. Bu konuda ehl-i sünnet arasında farklı görüşte olan hiç kimse yoktur.
Hal böyle olunca bid’atçi sanki lisanı hal ile şöyle der gibidir: “Şeriat tamam olmamıştır. Şeriatta telafi edilmesi düzeltilmesi gereken şeyler vardır veya bunlar düzeltilirse daha iyi olur.” Çünkü o şeriatın hiçbir yönden eksikliğinin olmadığına, tam ve mükemmel olduğuna inanmış olsaydı bid’at çıkarmaya ve onu düzeltmeye kalkışmazdı. Böyle bir şey söyleyen kimse sırat-ı müstakimden sapmış olur.
İbn el-Macişun rahimehullah der ki: İmam Malik rahimehullah‘ın şöyle dediğini duydum: “Kim İslam’da bir bid’at çıkarır da onu güzel görürse Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in risaletine ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü Allah Teala : “Bugün size dininizi ikmal etim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’dan razı oldum.” (Maide/3) buyurmaktadır. O halde o gün dinden olmayan şey bu gün de dinden değildir.
Bidatçi şeriate karşı inatçıdır ve ona muhalefet eder. Çünkü Allah azze ve celle, kuldan istenilen şeyler için özel şekillerde özel yollar belirlemiştir. Emir ve nehiy ile , vaad etme ve korkutma ile bu yolları sınırlamış ve hayrın bu yollarda, şerrin de bu yolların dışına çıkmakta olduğunu haber vermiştir . Çünkü Allah azze ve celle bilir, biz bilmeyiz O, Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem‘i sadece âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Bid’atçi bunların hepsini reddetmektedir. O daha başka yolların da olduğunu, Allah’ın bu yollara sınır koymadığını ve belirlemediğini iddia eder. Sanki Allah bilir, biz de biliriz demektedir. Hatta Allah azze ve celle belirlediği yollara ilaveler yapmasından belki de haşa Allah azze ve celle’nin bilemediği şeyleri dahi onun bildiği anlaşılmaktadır. Şayet bid’atçinin maksadı bu ise şeriate ve Allah’a karşı bir küfürdür, maksadı bu değilse o zaman da apaçık bir sapıklıktır. (İmam Şatıbi)

Müslim’den gelen sahih rivayette; Abdullah bin Mesud radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet edildiğine göre şöyle buyurmuştur: “Arka arkaya üç defa: Haddi aşanlar helak oldu.” buyurdu. (Müslim, Kitap, İlim; Ebu Davud; 4606; Sahih)
İbn Mace’den gelen sahih rivayette; Amr b. Avf el-Müzeni radıyallahu anh‘ın babasından ve dedesinden rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; “Kim benim sünnetimden bir sünneti diriltirse insanlar da o sünnetle amel ederse, o sünnetle amel edenlerin sevaplarının aynısı sünneti diriltene verilir. Diğerlerinin sevaplarından da hiçbir şey eksiltilmez. Kim de dinde olmayan bir şeyi dindenmiş gibi göstererek ortaya çıkarırsa o bidatle amel edenlerin yüklenecekleri günahlardan hiçbir şey eksiltilmeksizin kendi günahıyla birlikte kendisine yüklenecektir.” (İbn Mace, Sahih)
Buhari’den gelen sahih rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle rivayet eder: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, Ben (kıyamet günü), tıpkı yabancı develerin havuz başından kovulduğu gibi bazı kimseleri havuzumdan kovacağım.” (Buhari, 2367; Sahih)
Buhari’den gelen sahih rivayette; Ebu Said el Hudri radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi; “Ben,onlar bendendirler”, derim. Bana, “sen onların senin ardından neler uydurduklarını bilmezsin,” denilir. Ben de, “benden sonra dinde değiştirme yapanlar uzak olsunlar, uzak olsunlar!” derim. (Buhari, 6584; Sahih)
İmam Ahmed’den gelen bir rivayette; Abdullah b. Amr radıyallâhu anhumâ’dan rivayete göre Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her amelde bir arzu ve canlılık dönemi vardır. Her arzu ve canlılık döneminin de bir müddeti vardır. Kimin canlılık dönemi benim sünnetime muvafık ise hidâyet bulur. Canlılık dönemi başka şeye muvafık olan kimse ise helak olur.” (Ahmed, Müsned; İbn Hibban, Hasen)
İman ehlinin takip edeceği yol ve metot Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini telakki edip (anlayıp), idrak etmeleri, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine sarılmaları, bid’atlerden uzak durmalarıdır. Bunu yaptıkları takdirde ahiret günü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in havzından içeceklerini, bid’atlerden uzak durmadıkları takdirde havzın başından kovulacaklarını ve o gün sonlarının hüsran olacağını Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yukardaki hadislerinde beyan etmişlerdir. Günümüz Müslümanları bid’atler konusunda haddi aşarak, akidevi meselelerde yahut ameli meselelerde yani dinin bütün konularında bid’ate düşüyorlar. Bu bid’atler bazen büyük küfür ve şirk de olabilir. Allah Azze ve Celle bizi bundan muhafaza eylesin.”

A Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!