Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
Tevhid inancına sahip olmayan, Allah Teala’nın şeriatını inkar eden, Allah’ın şeria’tının hakim olmasını istemeyen her kim olursa olsun kafirdir. Velevki namaz kılsa veya oruç tutsa bile. “Hayır, Rasuller onlara hakkı getirmiştir. Fakat onların çoğu hakkı kerih görmektedirler. Haktan hoşnut değillerdir.” (Ğafir/70) İnsanların küfre girme sebebi Allah Teaa’ın emr etiği hükümleri kerih görüp inkar etmeleridir. Çünkü insanların çoğu Allah azze ve celle’nin emrettiği kısas ve diğer hadleri kerih görüyorlar. Bu insanların başına kendilerine, ailelerine, kardeşlerine, akrabalarına veya sevdiklerine bir musibet geldiğinde maktule karşı kısas veya diğer hadleri istiyorlar. Fakat bunu istemelerindeki sebep Rabbimizin emri olduğundan değil, kendi başlarına ve kendi yakınlarına musibet geldiğinden dolayıdır.
“Sonra biz seni dinden bir şeriata sahip kıldık. Sen de artık ona uy, bilmeyenlerin hevalarına uyma.” (Casiye/18)
Gramerde “Sonra Biz seni dinden bir şeriata sahip kıldık” buyruğunda geçen “şeriat” mezheb (gidilen yol) ve din demektir. Su içmek isteyenlerin gittikleri yola da “şeriat” denilir. “Şari’ (cadde)” de buradan gelmektedir. Çünkü maksada götüren yol odur. O halde şeriat Allah’ın kulları için din olarak teşri buyurduğu şeylerdir (koyduğu yoldur). Çoğulu şerai’ gelir. “Dinde şeriatlar” ise, Allah azze ve celle’nin kulları için açtığı yollardır.
Istılahta da: “Biz seni dinden bir şeriata sahip kıldık” buyruğu; Biz seni hakka götüren, din emrinden apaçık bir yol üzere kıldık, demektir. Katade dedi ki: Şeriat; emir, yasak, hadler ve farzlardır. İbn Zeyd: Şeriat dindir, çünkü din kurtuluşun yoludur, demiştir. (Kurtubi)
Allah Teala: “Sonra biz seni dinden bir şeriata sahip kıldık, sen de artık ona uy” buyurmaktadır. Yani kendisinden başka hiçbir hak ilah olmayan Rabbinden sana gönderilen vahye uy, müşriklerden yüz çevir. Allah ezze ve celle burada da şöyle buyurmaktadır: “Bilmeyenlerin hevalarına uyma, çünkü onların Allah’a karşı sana hiçbir faydaları olamaz.
“‘O, dini dosdoğru tutun, onda ayrılığa düşmeyin’ diye dinden Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim, Musa ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi size de şeriat yaptı. Senin onları kendisine davet ettiğin şey, müşriklere büyük geldi. Allah dilediği kimseyi buna seçer ve döneni buna hidayet eder.” (Şura/13)
Bütün Rasullerin getirdikleri dinin mahiyeti ise bir ve tek olarak ve ortak koşmaksızın Allah’a ibadet etmektir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmaktadır: “Senden önce gönderdiğimiz her bir Rasule mutlaka şunu vahyederdik: Benden başka ilah yoktur. O halde yalnız bana ibadet edin.” (Enbiya/25)
“Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyleri kendilerine dinden şeriat yapan ortakları mı vardır? Eğer ayırt edici söz olmasaydı muhakkak aralarında hüküm olunmuştu bile. Doğrusu zalimler için can yakıcı bir azap vardır.” (Şura/21)
Allah azze ve celle‘nin: “Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyleri kendilerine dinden şeriat yapan ortakları mı vardır?” Yani onlar Allah Teala’nın senin için dosdoğru dinden ortaya koyduğu şeriata uymuyorlar. Aksine onlar cin ve insan şeytanlarının kendileri için şeriat olarak ortaya koydukları hükümlere uyuyorlar. Onlara haram ettikleri bahire, şaibe, vasile ve hamm ile ilgili hükümlere. Leşi, kanı ve kumarı helal kılmalarına ve buna benzer çeşitli dalalet ve batıl cahilliklere uymaktadırlar. Söz konusu bu cahili hükümleri kendi cahiliyeleri döneminde helal ve haram kılmak, batıl ibadetler ve bozuk görüşler, sözler uydurmak suretiyle yapmışlardı.” (İbn Kesir)
Buhari’den gelen sahih bir rivayete göre; Urve’den rivayet edildiğine göre, Aişe radıyallahu anh şöyle demiştir: Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Cehennemin yalımları birbirine çarpıyordu. Amr’ı bağırsaklarını çekerken gördüm. O, ilk olarak hayvanları serbest bırakan (Saibe olarak hayvanları putlara tahsis eden) kimse idi.” (Buhari, 4624; Sahih)
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Amr İbn Amir el-Huzai’yi Cehennemde bağırsaklarını çekerken gördüm.” dediğini aktardı. Çünkü ilk olarak bu şekilde hayvanları o serbest bırakmıştı.” (Buhari, 4623; Sahih)
Çünkü Şaibe denilen develeri ilk serbest bırakıp, salma geleneğini başlatan o idi. Bu kişi de Huzaalıların bu gibi şeyleri ilk yapanıydı. Kureyşlileri putlara tapmaya iten de o olmuştu. Allah’ın laneti üzerine olsun, Allah onu kahretsin.
“Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şeriatlarda) sizi denemek için (böyle yaptı).” (Maide/48)
“Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik.” İbn Ebi Hatim de İbn Abbas radıyallahu anh’dan, “Şir’aten ve minhâce’nin manası, “yol ve yöntem”dir, dediğini rivayet etmiştir.” (Sahih Eser) Şeriat da denilen şir’at, gidilen yerin başlangıç noktasıdır. Örneğin, “Şu işe başladı” manasındaki “şerea fi keza” cümlesinde böyledir. Şeriat da aslında suya gitmek üzere çıkılan yolun başlangıcına denir. Minhac ise açık ve düz yoldur. Sünen (sünnetler) de yollar demektir. Dolayısıyla “şir’aten ve minhace’nin “yol ve yöntem” ile tefsir edilmiştir ve sahih bir görüştür. Sonra burada, Allah azze ve celle’nin, Rasullerinin fer’i hükümlerde birbirinden farklı, tevhidde aynı olan şeriatlarla gönderdiği bildirilmektedir.
Allah azze ve celle’nin koyduğu şeriat teşri ettiği hükümleri inkar eden ve kerih gören her kim olursa olsun kafirdir. Aşağıdaki ayette kafir olduğuna delildir.
“Bu böyledir. Çünkü onlar Allah’ın indirdiğini hoş görmediler. Bundan dolayı amellerini boşa çıkartmıştır.” (Muhammed/9)
Allah Subhanehu ve Teala: “Amellerini de boşa çıkartmıştır.” Amellerini yok etmiş, iptal etmiştir. Bundan dolayı da: “Bu böyledir; çünkü onlar Allah’ın indirdiğini hoş görmediler.” Onun indirdiğini istemiyor ve sevmiyorlar. “Bundan dolayı amellerini boşa çıkartmıştır” buyurmaktadır.
Bir Müslümanın Allah Teala’nın ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in tekfir ettiği kimseleri tekfir etmekten uzak durması caiz değildir. Çünkü bu, Allah ve Rasulunu yalanlamak demektir. Kafirler iki sınıftır: Birinci sınıf, asli kafirlerdir. Bunlar Allah’ın, Nebi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem vasıtasıyla gönderdiği dini olan İslam’a girmeyen bütün Yahudiler, Hristiyanlar, putperestler, materyalistler ve diğer kâfir milletlerin tamamıdır.
Bu asli küfrün kâfirlerinin tekfirinde aralarında hiçbir ayırım yapılmaz. Tek tek fertler olarak ve toplu olarak, hayatta olanlar ve ölü olanlar ayrım yapılmaksızın tekfir edilir. Nitekim Kitap ve sünnetin nasları buna delalet etmektedir. “Gerçek şu ki; ister kitab ehlinden olsun, İster müşriklerden olsun o kafir olanlar, cehennem ateşindedirler. Orada ebedi kalıcıdırlar. Yaratılanların en şerlileri de işte bunlardır.” (Beyyine/6)
İkinci sınıftakiler ise Müslüman olduktan sonra -Allah korusun İslam’ı bozan şeylerden birini işlemekle dinden çıkan Müslümanlar ve münafıklardır. Bunlar iman ettikten sonra inkar etmişlerdir. Bunun örneklerinden bazıları Kur’an’da şöyle zikredilmektedir: Yalanlama küfrü: Allah Teala bunlarla ilgili şöyle buyurmuştur; “Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını çekeceklerdir.” (Araf/147)
İki Allah azze ve celle’nin kitabının yarısını kabul edip yarısını kabul etmeyenlerdir. İnsanların çoğunluğu kendi hevasına göre, hoşlarına gittiği ve işlerine geldiği zaman Allah azze ve celle’nin kitabının yarısına iman ediyorlar, hoşuna gitmediği veya işine gelmediği zamanda Allah azze ve celle’nin kitabının yarısını inkar ediyorlar. Rabbimizde şöyle buyurmaktadır; “Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz.” (Bakara/85) Bunlarda iki türlüdür. Birinci grup Allah azze ve celle’nin şeriatını bile bile reddedenlerdir ve bunlar kafirdir. Birde Allah’ın şeriatını bilerek değil bilmeden inkar edenler bunlarda iki kısımdır. Bunlara şeriat beyan edildiğinde reddeden kafirdir. Kendisine şeriat beyan edildikten sonra kabul edenler tekfir edilmezler.
“İlim ehli derki; Bir kimse İslam şeriatını iptal ederek tamamen onun yerine beşeri kanunlar koyarsa onun bu işi, helal gördüğünün delilidir. Çünkü o, İslam şeriatını ancak bu beşeri kanunu ondan daha güzel gördüğü için iptal etmiş ve onun yerine bu kanunu koymuştur. Eğer şeriatı ondan daha güzel görseydi onu uzaklaştırıp da yerine beşeri kanunu koymazdı. Bu, aziz ve celil olan Allah’a karşı bir küfürdür. Yine bir kimse sadece nikah ve miras meselelerinde şeriate göre hükmetmeye devam ederse bu da Kitab’ın (Kuranın) bir kısmına inanıp bir kısmını inkar ediyor demektir.”
Bu meselede tercih edilen görüşe göre nikah ve miras hükümleri ile hükmedene önce hüccet ikame edilir eğer tevbe eder şerri hükümleri tatbik ederse tekfir edilmezler. Ali b. Ebi Talha, “Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir” buyruğu hakkında, İbn Abbas radıyallâhu anh’dan şöyle nakleder: “Kim Allah’ın indirdiği hükümleri inkar ederse kafir olur. Kim kabul eder, fakat onunla hükmetmezse o zalim ve fasıktır.” Bunu Taberî rivayet etmiştir. (Sahih Eser) Yani bazı meselelerde şeriatla hükmediyor, bazı meselelerde ise hükmetmiyor. Eğer bu idareci Allah’ın şeriatının çoğunu uyguluyor ama bazen nefsine uyup, inkar etmeden uygulamıyor ise dinden çıkmaz fakat bu şahıs zalim ve fasık olur.
İlim ehli derki; Kur’an ve sünnette veya ilk müslümanların icmâ ettiği islam’ın açıkça bilinen şer’i delillerinde içtihada yer yoktur. Aksine bu delillere iman etmek, bunlara göre yaşamak, müslümanların icmasıyla bunlara aykırı olan şeyleri terketmeleri gerekir, islam dininin bu büyük esasında Alimler arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Kur’an ve sünnette delilleri tam olarak açık seçik görülmeyen ihtilaflı meselelerde içtihad yapılabilir. İçtihad etme yetkisine sahip olan birisi, bütün gücünü harcayarak ihlas bir şekilde doğruyu bulmak için uğraşır da içtihadında doğruyu bulursa iki ecir alır, hata ederse bir ecir alır.
Güçü yetmediği halde şeriati uygulamayan veya istisnai durumlarda Mesela; Ömer radıyallahu anh kıtlık yıllarında hırsızlığa karşı had cezası uygulamaması, Ali radıyallahu anh’ın Osman radıyallahu anh’ın katillerine gücü yetmediği için kısas uygulamaması gibi durumlarda kişi tekfir edilmez. Güçü yettiği halde islam şeriatını uygulamayıp ve İslam şeriatını kaldırıp beşeri kanunlar koyanın kafir olduğuna ilim ehli icma etmişlerdir. “Yoksa onlar cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin iman etmiş bir topluma göre, Allah’tan daha güzel hüküm sahibi kim olabilir?.” (Maide/50)
İbn Kesir rahimehullah bu ayetin tefsirinde der ki; Yoksa onlar cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin iman etmiş bir topluma göre, Allah’tan daha güzel hüküm sahibi kim olabilir?” buyruğunda Allah Teala kendisinin her iyiliği içeren ve her kötülükten nehyeden muhkem ve sağlam hükümlerini bırakıp başka görüşlere, Allah Teala’nın şeriatında hiçbir mesnedi bulunmayan ve insanların kendi arzularına ve kendilerince koydukları bir takım hükümlere yönelenleri kınıyor. Nitekim Cahiliye döneminde de insanlar böyleydiler. Kendi görüş ve arzularına göre koydukları sapıklık ve cehalet kanunlarıyla hükmediyorlardı. Tatarların, kendilerine Yasa denen kanunları koyan Cengiz Han’dan alınma krallık yönetimi de böyledir. Yasa Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi farklı dinlerden aldığı, kendi görüş ve hevasına göre koyduğu çok sayıda hüküm de içeren kanunlar bütünüdür. Bu oğullarında uyulan bir şeriata dönüşmüştür. Onlar bunu Allah Teala’nın Kitabı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin önünde tutarlar. Onlardan kim böyle yaparsa kafirdir, Allah Teala ve Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’in hükmüne dönene, az veya çok başka hiçbir kanuna göre hükmetmeyinceye kadar onunla savaşmak farzdır.” (İbn Kesir) Allah azze celle’nin şeriatına söven kitaba sövmüş kafir ve müşriktir.

Allah Azze ve Celle’ye hamd, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, ehli beytine, ailesine, ashabına ve güzellikle ona tabi olanlara selam olsun.
A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!