Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

الحمدالله رب العالمين و الصلاةو السلام على اشرف الانبياء والمرسلين اما بعد
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
Müslüman Kadınların Dikkatine: Bu yazıyı muhakkak okumaları ve heva ve hevesine uyanların görüşlerine başvurmamaları, hevaya başvurulduğu için de toplumumuzda Müslüman kadına yakışmayan giyiniş şekli çoğalmıştır. Müslüman kadınlara tavsiyemiz Allah’tan sakınıp Allah azze ve celle’nin emirlerine sarılmaları, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarını ve hanım sahabeleri kendilerine örnek almaları ve ona göre yaşantılarını düzenlemeleri tavsiyesi ile.
“Ey Nebi, zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına dedi ki: Cilbablarını üzerlerine giysinler. Bu onların tanınıp inciltilmemeleri için daha uygundur. Allah bağışlayandır, merhamet buyurandır.’’ (Ahzab/59)
Hicabın Örtülmesi Keyfiyeti: İlim ehlinin değişik görüşleri mevcuttur, tercih edilen görüşe göre, yüzün örtülmesinin vacip olduğudur. Aşağıda sahabenin ve taabinin bu ayetle ilgili tefsirini vereceğiz.
قال علي بن ابي طلحة عن ابن عاس امر الله نساء المومنين اذا خرجن من بيو تهن في حاجة ان يغطين وجو ههن من فوق رووسهن با لجلابيب ويبدين عيناواحدة
Ali b. ebi Talha İbn Abbas radiyallahu anh’dan şöyle dediğini nakletmektedir: “Allah azze ve celle müminlerin hanımlarına bir ihtiyaçları sebebiyle evlerinin dışına çıkmaları halinde cilbabları ile başlarının üzerinden yüzlerini örterek sadece tek bir gözünün açık kalmasını emretmiştir.” (Sahih Eser)
İbni Abbas radıyallahu anh bu ayeti tefsir etmiştir ve ilk dönem sahabe ve taabinin görüşü budur. Başka görüş sahih olarak nakledilmemiştir. Nakledilen diğer görüşler ya zayıf ya da mücmel (kapalı) lafızlardır. Sahabe ve Taabinden gelen sarih (açık) naslara göre; kadınların yüzlerinin kapatılması farzdır.
وقال محمدابن سيربن سالت عبيدة السلماني عن قول الله عز وجل يدنين عليهن من جلبيبهن فغطى وجهه وراسه وابرز عينه اليسرى
Muhammed İbni Sirin rahimehullah dediki; Abide es Selmaniye rahimehullah’a Allah azze ve celle’nin “Cilbablarını üzerine giysinler” buyruğu hakkında sordum o yüzünü ve başını örtüp sol gözünü açıkta bırakır dedi.” (Sahih Eser)
Abide es Selmaniye rahimehullah taabinin büyüklerindendir. Abdullah ibn-i mesud’un radıyallahu anh talebesidir. İlmini ondan öğrenmiştir. Şu anda Müslümanların çoğu Kur’an ve Sünnet demeleri, boş bir hamasetten başka bir şey değildir. Çünkü bu şahıslar Kur’an’ın iki kapağına iman ederler ve içinde yer alan Allah’ın emir ve yasaklarını görmezden gelir ve inkar ederler. Bunların Sahabe ve Taabin sevgisi de sadece boş bir sevgiden ibarettir. Seven sevdiğine ittiba eder. Sahabe ve Taabin dinini Nebi sallallahu aleyhi ve selem’den almıştır, hevasına uyup görüş belirtmemiştir.
Sahabe ve tabiin Allah azze ve celle onlardan razı olsun, onlardan sonra gelen bütün büyük müfessirler de bu ayeti aynı şekilde tefsir etmişlerdir. İmam ibn Cerir et-Taberi rahimehullah bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Saygı değer kadınlar evlerinden çıktıklarında, açık ve yüzleri örtüsüz cariyeler gibi görünmemelidirler. Örtülerinin veya dış elbiselerinin bir kısmını yukarıdan bırakıp örtünmelidirler ki, kötü niyetli kimseler onlara zarar vermesin.”
Ayeti tefsir ederken İlim ehli der ki “Cilbab büyük bir örtüdür. İdna ise örtmek ve sarmak anlamlarına gelir; fakat bu kelime alâ eki ile kullanıldığında bir şeyi yukarıdan aşağıya bırakmak anlamına gelir. Bazı çağdaş müfessirler Batının etkisiyle bu kelimeyi, yüz örtme emrini görmemezlikten gelmek için “örtünmek” diye tercüme etmişlerdir. Eğer Allah bu müfessirlerin iddia ettiklerini söylemek istemiş olsaydı, yüdnîne aleyhinne değil, yüdnîne iley-hinne derdi. Arapça bilen herkes yüdnîne aleyhinne’nin sadece “sarınmak örtünmek” anlamına gelmediğini bilir. Ayetin devamındaki min celabîbi-hinne sözleri de bu anlama meydan vermemektedir. Burada min eki (harficer) örtünün bir kısmı anlamına gelir ve “örtünme” ise örtünün sadece bir kısmı ile değil, tümü ile yapılır. O halde ayet açıkça şu anlama gelir: Kadınlar örtülerine iyice sarınsınlar ve örtülerinin bir kısımını da yüzlerinden aşağıya bıraksınlar.”
Allah Azze Ve Celle Kadınlara Tesettür Emrini Vermiştir;
Allah azze ve celle bütün hanımlara tesettürü emretmiştir. Bu ise, ancak kadının tenini göstermeyecek elbiselerle olur. Şu kadar var ki, kadının kocası ile baş başa bulunma hali müstesnadır. O vakit dilediğini giyinebilir, çünkü kocanın hanımından dilediği gibi faydalanma hakkı vardır.
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ummu Seleme radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bir gece uyanmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah’ı tenzih ederim. Bu gece ne fitneler indi, bu gece ne hazineler açıldı! Kim şu odalarda yatan kadınları uyandıracak? Dünyada nice giyinik kadın vardır ki ahirette çıplak kalacaktır.” (Buhari, 115; Sahih)
Ebu Davud’dan gelen sahih bir rivayette; Ebû’l Melîh el Hüzelî radıyallahu anh’dan rivayete göre, Hıms ve Şam halkından bazı kadınlar Âişe radıyallahu anh’ın yanına girdiler, Âişe onlara şöyle dedi: Siz öyle kadınlarsınız ki hamamlara gidiyorsunuz. Ben ise Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle derken işittim. “Herhangi bir kadın, kocasının evinden başka bir yerde elbisesini çıkarırsa Rabbiyle arasındaki hayâ perdesini yırtmış olur.” (Ebu Davud, 4010; Tirmizi, 2803; İbn Mace; Sahih)
Allah azze ve celle Müslüman kadınlara dışarı çıktıklarında cilbablarını giymelerini, cilbablarıyla yüzlerini kapatmalarını emretmiştir. Ayetlerden ve hadislerden anlaşılan da yüzün kapanmasının vacip olduğudur. Tercih edilen görüş de budur. Nas varken içtihat yapmamak usulde bir kaidedir. Bu çağımızın kadınları ve erkekleri Allah azze ve celle’nin kitabını ve Nebi sallallahu aleyhi ve selem’in sünnetini yanlış anlamaktadırlar. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir kadının evinin dışında elbisesini çıkarmasını yasaklamıştır. Aişe radıyallahu anh annemiz kadınların hamama girmesini yasaklamıştır. Kadınların şu anda havuzlara ve denizlere gidip dış örtülerini çıkarması caiz değildir. Tavsiyem Allah azze ve celle’den sakınıp onun koyduğu hudutları çiğnememeleri, emredilenleri yapmaları ve yasak edilenlerden sakınmalarıdır. İlim ehli der ki; “İhlâs ancak zühdden sonra gerçekleşir. Zühd de ancak takvasız olmaz, Takva ise, emir ve nehiylere hakkıyla uymaktır.”
Beyhaki’den gelen bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh hanımların ince elbiseler giymelerini söz konusu etmiş ve şöyle demiştir: “(Böyle giyinenler) giyinmiş çıplaklar, nimet içinde bedbaht olanlardır.” (Hakim, Beyhaki)
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ebu hureyre radıyallahu anh’dan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Cehennem şehvet (zevk ve sefa) perdeleriyle. Cennet de nefsin hoşlanmadığı mükellefiyet (salih amelerle) perdeleriyle perdelenip örtülmüştür” buyurmuştur.” (Buhari, 6478; Sahih)
Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Abdullah İbn Mesud radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadis de; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem; “Cennet sizin her birinize kendi ayağında ayakkabı tasmasından daha yakındır, Cehennem de bunun gibidir.” buyumuştur.” (Buhari, 6488; Sahih)
Allah Azze ve Celle’ye hamd, Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem’e, O’nun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.
A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!