Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

الحمدالله رب العالمين و الصلاةو السلام على اشرف الانبياء والمرسلين اما بعد
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;

إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُواْ دِينَهُمْ وَكَانُواْ شِيَعًا لَّسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُواْ يَفْعَلُونَ
“Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.” (En’am/159)

Mücâhid, Katâde, Dahhâk ve Süddî: Bu âyet Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında nazil oldu, demişlerdir. Avfî’nin İbn Abbas radıyallahu anh’dan rivayetine göre o “Dinlerini parça parça edip gruplara ayrılanlar var ya” âyeti hakkında şöyle demiştir: Yahudiler ve Hristiyanlar Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Rasul olarak gönderilmeden önce ihtilafa düşmüş ve parça parça olmuşlardı. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem gönderilince, “Dinlerini parça parça edip gruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur…” âyeti nazil oldu. (Sahih Eser)
Ayet Allah’ın dinini bırakan, ona karşı hareket eden herkes hakkındadır. Zira Allah azze ve celle Rasullerini, tüm dinler üzerinde hakim ve galip yapması için hidayet ve hak dinle göndermiştir. Allah’ın şeriatı ise tektir, onda hiçbir ihtilaf ve farklılık yoktur. Kim onda ihtilafa düşerse “gruplardan” olur. Yani, bid’atçı ve sapık “Milel [vahye dayanan] ve Nihal [hevasına ilah edinen] ehli” kimselerden olur. Çünkü Allah azze ve celle Nebilerini onların içinde bulundukları halden beri olarak nitelemiştir. Bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem, “Biz Nebiler topluluğu babaları bir, anaları ayrı kardeşleriz; dinimiz birdir.” buyurmuştur. (Buhari, 3443; Muslim, 3365;) İşte Sırat-ı müstakim budur. O, Nebilerin getirdiği sadece hiçbir ortağı bulunmayan Allah’a ibadet etme, en son Rasulün şeriatına tutunmadır. Bunun dışındakiler ise sapıklıklar, cehaletler, şahsi fikirler ve keyfi görüşler olup Nebiler onlardan münezzeh ve uzaktır. Allah azze ve celle bu âyette “senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.” buyruğunda olduğu gibi. Allah azze ve celle’nin buradaki, “Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.” buyruğunda ifade edilen de, “Mümin olanlar, Yahudi olanlar, Sâbiiler, Hristiyanlar, Mecüsîler ve Müşrik olanlara gelince. “muhakkak ki Allah, bunlar arasında kıyamet gününde (ayrı ayrı) hükmünü verir. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Hac/17) buyruğunda olduğu gibidir. (İbn Kesir)

مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ

“O dinlerini parça parça eden ve fırkalara ayrılanlardan (olmayın). Bununla beraber her bir fırka sahip olduğundan memnundur.” (Rum/32)

“O dinlerini parça parça eden ve fırkalara ayrılanlardan (olmayın). Bununla beraber her bir fırka sahip olduğundan memnundur.” Yani dinlerini fırka fırka ayıran müşriklerden olmayın. Dinlerini değiştirip, değişikliğe uğratıp, bir kısmına iman edip, bir kısmını inkâr edenler gibi olmayın demektir. Bazıları “dinlerini parça parça eden” anlamındaki buyruğu “(فارقوادينهنم): Dinlerinden ayrılanlar” diye okumuşlardır ki onu sırtlarının arkasına atıp, bırakanlar demektir. Yahudiler, hıristiyanlar, mecusiler, puta tapanlar ve Müslümanların dışında kalan diğer batıl din mensupları ve benzerleri bunlardır. Bizden önceki din mensupları kendi aralarında farklı görüşlere ve çeşitli milletlere (dini inançlara) göre ihtilaf etmişlerdir. Hepsi de batıldır. Onlardan her bir fırka kendilerinin hak adına bir şeye sahip olduğunu iddia eder. Bu ümmet de aynı şekilde kendi aralarında biri müstesna, tümü dalalet olan çeşitli fırkalara ihtilaf ederek ayrılmışlardır. Bu tek fırka ise Allah’ın kitabı ile Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in sünnetine ashab ve tabiinden oluşan ilk asrın insanları ile geçmiş zamanda da, yakın zamanda da Müslümanların önünde giden imamların yoluna sımsıkı bağlı kalan ehli sünnet ve’l cemaat’tir. (İbn Kesir)
Nitekim Hakim’in Müstedrekin’deki rivayetine göre Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem’e bu fırkalar arasından kurtuluşa eren fırkanın hangisi olduğu sorulmuş; O; “Benim ve ashabımın üzerinden gittiği yoldur.” buyurmuştur. (Hakim, mustedrek Hasen)

فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ زُبُرًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
“İnsanlar dinlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her fırka ellerinde bulunandan memnundur.’’ (Mu’minun/53)

فَذَرْهُمْ فِي غَمْرَتِهِمْ حَتَّى حِينٍ
“Şimdi sen onları bir süreye kadar gaflet ve bilgisizlikleri içinde bırak.’’ (Mu’minun/54)

“Ama insanlar kendilerine nebilerin gönderildiği ümmetler dinlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her fırka ellerinde bulunandan memnundur.” Yani içinde bulundukları dalâletten memnundurlar, çünkü kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar. Bu sebeple de Allah azze ve celle onları tehdit edip korkutmak üzere: “Şimdi sen onları bir süreye kadar” helak onları gelip buluncaya kadar “gaflet ve bilgisizlikleri” azgınlık ve sapıklıkları “içinde bırak” buyurmaktadır.

وَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ كُلٌّ إِلَيْنَا رَاجِعُونَ
“Buna rağmen onlar dinlerini aralarında parça parça edip ayrılığa düştüler. Bunların hepsi bize döneceklerdir.” (Enbiya/93)

“Buna rağmen onlar dinlerini aralarında parça parça edip ayrılığa düştüler.” Yani ümmetler Rasullerine muhalefet ettiler. Bir kısmı o Rasulleri tasdik ederken, diğer bir kısmı yalanladı. Bundan dolayı: “Bunların hepsi” kıyamet gününde “bize döneceklerdir” ve herkese ameline göre karşılık verecektir, hayırsa hayır, şer ise şer.

Dinlerini parçalayıp, gurup gurup ayrılanlar ile ilgili ayetleri verdikten sora Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in tefrikayla ilgili ashabını ve ümmetini sakındırmasıyla iligili gelen hadislerle bazı örnekler vereceğiz. Kim dinini parçalamıştır. Allah azze ve celle’nin sıfatlarını tahrif eden selefin ilk dönem alimleri’nin anladığı gibi anlamayan dinini parçalamıştır. Kaderi inkar eden, kıyamet alemetlerini inkar eden, Allah azze ve celle’nin kitabının tahrif edildiğini söyleyen, ölülere ibadet eden, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den sahih olarak gelen rivayetleri inkar eden, Selefin (sahabe, taabin, tebeutaabiin, dört büyük imam, hadisçiler, fıkıhçılar ve tefsirciler) inandığı gibi inanmayan dinlerini parça parça etmişlerdir. Kimininki de küfür ve şirke kadar gitmiştir.
Tirmizi’nin rivayet ettiği hadis de; Abdullah b. Amr radiyallahu anh’dan rivayete göre, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İsrail oğullarına gelen her şey benim ümmetime de gelecektir. Ayakkabının ayakkabıya eşitliği gibi aynı durumda olacaklardır. Hatta onlardan bir kimse açıkça annesine yaklaşan kimse olsa ümmetimden de böyle yapanlar çıkacaktır. İsrail oğulları yetmiş iki fırkaya ayrılmışlardır. Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan biri hariç hepsi Cehennem’de olacaktır. Ashab: “O cemaat kimdir? ” Diye sordular da: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’de şöyle buyurdu: “Ben ve ashabımın bulunduğu yol üzerinde olanlardır.” buyurdu. (Tirmizî, 2641; Hasen)

Ebu Davud ve Tirmizi’nin rivayetin de; Ebu Hureyre radiyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu. Yahudiler yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrıldılar, Hıristiyanlar yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrıldılar ve benim ümmetimde yetmiş üç fırkaya ayrılacak.” (Ebu Davud, 4596; Tirmizi, 2640; İbn Mace, 3991; Sahih.)

Ebu Davud’un diğer rivayetin de; Ebu Amr Hevzani’den, Muaviye bin Ebu Süfyan radıyallahu anh’dan: Ebu Sûfyan bizim aramızda ayağa kalktı ve dikkat; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizim aramızda ayağa kalktı ve şöyle buyurdu. “Dikkat sizden önce gecen kitap ehli (Yahudi ve Hıristiyanlar) yetmiş iki fırkaya ayrıldılar. Şu millet de yetmiş üç fırkaya ayrılacak. Yetmiş ikisi ateşte, bir fırkası Cennettedir. Cennet’te olan fırka ise cemaat olanlardır.” buyurdu. (Ebu Davud, 4597; Sahih.)

Malik rahimehullah’dan, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Size iki şey bırakıyorum, bunlara sımsıkı sarıldığınız sürece asla doğru yoldan sapmazsınız. Bunlar Allah’ın Kitabı ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetidir.” ( Mâlik’in Muvatta, 1604; Sahih.)

Katade rahimehullah şöyle derdi: “Onlar Allah’ın rahmetinin ehlidirler. Ülkeleri, bedenleri ayrı olsa da, cemaat ehlidirler. Allah’a isyan edenler ise, memleketleri ve bedenleri bir araya gelse de, ihtilaf ve ayrılık ehlidir.” (Sahih Eser)
Abdullah b. Mes’ûd radıyallâhu anh şöyle dedi: “Cemaat, tek başına kalsan bile hakka uymaktır.” (Sahih Eser) Hakkı, ilim tahsil ederek, her ilmi kendi usulü ve kaidesi ile öğrenerek hak öğrenilebilir ve ilim ehliyle bilinir, ümmettin üzerine icma ettiği alimlerle bilinir. Alimlerde bilinen kişilerdir.
Buhari’nin rivayettin de; Ebû Musa el Eş’ari radıyallahu anh’ın nakline göre Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Benim benzerim ve beni kendisiyle Allah’ın gönderdiği şeyin benzeri şu kimsenin misali gibidir ki o bir kavme gelmiş ve ‘Ben şurada gözlerimle bir ordu gördüm. Ben çıplak bir korkutucuyum. Hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakın!’ demiştir. Bu haber üzerine bir zümre ona itaat edip, sözünü tutarak bütün gece vakar içinde kaçıp kurtuldu. Bir zümre de onu yalanladı. Bunun üzerine sabahleyin ansızın ordu onları basıp hepsini öldürdü.” (Buhari, 6482; Sahih.)

İbni Mes’ûd radiyallahu anh’da şöyle der: “Bir yol takip etmek isteyen, bu yoluda, ölmüş olanların yolundan seçsin. Zira hayatta olanların fitnesinden emin olunamaz. Ölmüş olanlar ise Nebi sallallahu aleyhi ve sellem‘in ashâbıdırlar. Onlar bu ümmetin en efdalidir. Kalpçe en temizleri, ilimce en derînleri, amelce en ihlâslıları yine onlardır. Allah, Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem‘in sohbeti ve dininin yerleşmesi için onları seçmiştir. Öyleyse sizler onların üstünlüğünü idrak edin, onların yolundan gidin, elinizden geldikçe onların ahlâkını ve yaşayış tarzlarını kendinize örnek kılın. Zira onlar en doğru yolda idiler. (İbnu Abdilberr, Câmi’ul-Beyâni’l-İlm, 2:9;)
Durum Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği gibi ümmet fırka fırka bölünmüştür. Kimi fırkaların tefrikaya girmesi küfre kadar varmıştır. İlk çıkan fırka harici fırkasıdır ondan sonra Abdullah ibn-i sebenin Ali radiyallahu anh’a ilah demesi ile Rafizi fitnesi çıkmıştır. Daha sora kaderiye ve cehmiyye fıkrası çıkmıştır. Daha sonrada asrımızın en büyük belası olan hadis inkarcıları çıkmıştır. Bu yazıyı hazırlamamın sebebi sapık, kafir ve münafık hadis inkarcıları sebebiyledir. Çünkü bu sapıklar yukarıdaki ayetleri delil gösterip Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerini inkar ediyorlar. Muhaddisleri yalancılıkla, küfürle ve kafirlikle suçlamışlardır. Halbuki bu hadis inkarcıları kafirlerin ta kendileridir. Bizzat kendileri dini parçalayıp yarısına iman edip yarısını da inkar etmişlerdir ve kafir olmuşlardır. Zaten bunlar daha önce müslüman olmamışlardı. Bunlar daha önce düzgün bir imana da sahip değillerdi. Dininde samimi olupta, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in bazı hadislerinde şüphesi olan bazı insanlara da hüccet ikamet edip, bu hevalarından vazgeçmelerini ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den sahih gelen hadisleri kabul etmelerini ve tövbe edip Rabbimize dönmelerini Allah azze ve celle’den diliyoruz. Hadis inkarcıları’nın Allah azze ve celle’nin kitabının yarısını inkar edip yarısını da kendi fikirlerine göre inanmaları başlı başına bir küfürdür. Asrımızın kafirleri, zındıkları, sapıkları ve saptırıcılarıdır. Kendilerini ehli sünnete nispet eden kabir perestlerin (Veli veya veli zannettikleri ölülerden yardım dileyen) bu yaptıkları fiil büyük şirktir ve yapanı ebedi cehennemlik kılar. Bu insanlar kendilerini ehl-i sünnete nasıl nispet ederler şirk koştukları halde. Şirklerini ehl-i sünnete mal ederler. Ehl-i sünnet akidesi bunların şirklerinden ve iftiralarından beridir. Ehli Sünnet Rubibiyet tevhidinde, Uluhiyyet tevhidinde ve İsim ve sıfat tevhidinde Allah azze ve celle’yi birleyenlerdir.

Müslümanların yolu Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in, dört Raşit halife’nin, Ashabı’nın, tabii’nin, tebeuttabii’nin, onlara uyan önder imamların, muhaddislerin, fıkıhçıların, müfessirlerin yollarına kararlı ve istikrarlı bir şekilde uyup bid’atler’den uzak durmaktır. Onlar, kıyamate kadar var olmaya devam edecekler, galip ve muzaffer olacaklardır. Onlara tabi olmak hidayet, muhalefet etmek ise sapıklıktır. Selef lafzı “Ehli Sünnet Ve’l Cemaat” kavramlarıyla eş anlamlıdır. Aynı şekilde onlar hakkında Ehli Eser, Ehli Hadis, Tâifetu Mansura, Fırka-i Naciye, Ehli İttiba isimleri de kullanılır. Bu isimler ve kavramlar selef Alimleri tarafından kullanılmıştır.
Allah Rasulü sallahu aleyhi ve sellem ümmetini sapıklıktan, tefrikadan, ihtilaftan, dine sonradan sokulacak şeyleri menetmiştir ve nasihatta bulunmuştur. Bir hadisi şerifte ümmetine va’z etmiştir. Ebu Davut’un İrbad b. Sariye radiyallahu anh’dan rivayetine göre, şöyle demiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün sabah namazından sonra son derece tesirli bir va’z verdi de bu va’zın tesirinden gözler yaşardı kalpler ürperdi. Ashab’dan bir kişi: Bu öğütler vedalaşan bir kimsenin öğütleri gibidir o halde bize neyi tavsiye ederseniz Ey Allah’ın Rasulu! dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’de şöyle buyurdu: “Allah’a karşı takvalı olmanızı ve üzerinize Habeşli bir köle idareci bile olsa onu dinleyip itaat etmenizi. İçinizde yaşayacak olanlar benden sonra pek çok ihtilaflar görecek. Sizler benim Sünnetime ve benden sonra gelecek yol gösteren ve olgun halifelerimin Sünnetine uymanız gerekir. Bu Sünnetlere uyun ve azı dişlerinizle bu Sünnetleri ısırırcasına bunlara sıkı sarılın. Dinde sonradan çıkarılan işlerden sakının. Gerçekten her sonradan çıkarılan şey bidattir. Ve her bidat sapıklıktır.” (Ebu Davud, 4607; Tirmizi, 2678, İbn Mace Mukaddime. Sahih)
Bidat, sonradan icad edilen şey demektir. İki türü vardır. Birincisi dinden çıkaran bidat şirk ve küfür gibi. Birde dinden çıkarmayan bidat. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den bize nakil edilmemiş olup ibadetlere sonradan ilâve edilecek her şey bidattir.
“Bidatçı sanki Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bilmemiş te biz bilmişiz. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem düşünmemiş te biz düşünmüşüz gibi bir cürettir ki, tam sapıklıktır. Ama dünya işlerinde sanatta ve teknikte olan yeni icatlar bu Hadiste bahsedilen bidatlardan sayılmaz, mucidi ayıplanmaz, takdir edilir, taltif edilir, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem küfürden, şirkten ve bidatlerin her türlüsünden menetmiştir.” (Şatıbi El-İ’tisam)
Alllah azze ve celle iman edenlere islam dinine toptan sarılmaları tefrikaya, ayrılığa düşmememizi öğütlemiştir. Ayette Rabbimiz buyuruyor ki: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın, parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.” (Ali İmran /103)
”Allah ve Rasûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal/46)
Allah azze ve celle’ye hamd, Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem’e, O’nun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.
A. Kadir GÖREN

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!