Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd alemlerin rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra; Allah azze ve celle eğer bildirirse, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’de nisbi gaybı, gelecekte olan şeyleri bilir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in nisbi gaybı bildiğini haber veren üç ayet vardır. Allah azze ve celle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e mutlak gaybı bildirmemiştir. Ancak nisbi gaybı kendisine bildirmiştir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’de nisbi gaybı ümmetine bildirmiştir. Kıyametin büyük alametleri ve küçük alametlerini bildirmiştir. Aşağıda vereceğimiz ayetlerde Allah azze ve celle rasullerine bazı gaybi meselelere muttali kılacağını bildirmiştir. Bunu da cahillerden başka kimse inkar etmemiştir. Bu konuda da Ehl-i Sünnet alimleri arasında icma vardır. Bazı aşırı Batıni Sofiler ve Rafiziler “Alimler, Rasullerin varisleridir” hadisinden yola çıkarak kendi şeyhlerini ve imamlarını Rasullerle kıyas ederek onların gaybı bildiklerini iddia etmişlerdir. Hatta Rafaziler imamların Nebilerden üstün olduklarını iddia etmişlerdir. Bu kıyas şeytani bir kıyastır. Hatta bu, kişiyi dinden çıkaran bir kıyastır. Çünkü bunu iddia eden kişi kendisine vahiy geldiğini iddia etmiştir. Bu sapık ve saptırıcı taifeler, o duruma kadar gelmişlerdir ki Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i kendisine ibadet edilecek bir varlık olarak görmeye başlamışlardır. Halbuki Nebi sallalahu aleyhi ve sellem’e mutlak manada iman, itaat ve ittiba; verdiği emre boyun eğme, verdiği emre itiraz etmeme ve ona başkaldırmamadır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ibadet edilmez. İbadet bir tek Allah’a yapılır. Yine diğer sapık fırkalardan Cehmiyye ve Mutezile, Nebi sallalahu aleyhi ve sellem’den gelen mütevatir rivayetlerin çoğunu akıllarına uymadığı için inkar etmişlerdir. Çünkü bu sapık gruplar akıllarını ilah edinmişlerdir. Ehl-i Sünnet, bu iki taifenin ortasındadır ve dosdoğru yoldadır. Onlar, Nebi sallalahu aleyhi ve sellem’den gelen sahih hadisleri kabul etmişlerdir ve Nebi sallalahu aleyhi ve sellem’i olduğu konumun dışına çıkarmamışlardır. O Allah azze ve celle’nin kulu ve Rasulu ve Nebilerin sonuncusudur.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in nisbi gaybı bildiğine dair ayetler; “Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, Rasullerinden dilediğini seçer. (Ve ona kullarının kalblerinde olanları bildirir) O halde Allah’a ve Rasullerine iman edin. Eğer iman eder, takva sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.” (Al-i İmran/179)
“Bu¬nunla beraber Allah azze ve celle size gaybı da bildirecek değildir.” Yani, Allah mümin ile kafiri birbirinden ayırıcı alametler koymak suretiyle her birini ortaya çıkarmasaydı sizler Allah’ın kullarının gizli hallerini bilemeyecektiniz. Allah subhanehu şöyle buyuruyor: “Fakat Allah, Rasullerinden dilediğini seçer.” Bunun benzeri bir ayet de şudur: “O bütün görülmeyenleri bilir, gaybına kimseyi vakıf kılmaz; ancak, (bildirmeyi) dilediği Rasuller bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar.” (Cin/27)
“Tehdit olunduğunuz yakın mıdır? Yoksa Rabbim ona uzun bir zaman mı tayin etmiştir, bilmiyorum.” (Cin/25)
“O gaybı bilendir. O kendi gaybına hiçbir kimseyi muttali kılmaz.” (Cin/26)
“Meğerki beğenip seçtiği bir Rasul ola, çünkü o, onun önünden ve ardından koruyucular gönderir.”(Cin/27)
“Ta ki O, Rablerinin gönderdiklerini gereği gibi tebliğ ettiklerini ortaya çıkarsın. O onların yanında olan her şeyi kuşatmıştır. Her şeyi de sayısı ile saymıştır.” (Cin/28)
“Allah azze ve celle Rasulune emrederek insanlara kıyametin ne zaman kopacağına dair bir bilgisinin olmadığını, onun kopacağı zamanın yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmediğini söylemesini buyurmaktadır. “De ki: Tehdit olunduğunuz yakın mıdır yoksa Rabbim ona uzun bir zaman mı tayin etmiştir bilmiyorum.” Bu ayet-i kerime, cahil birçok kişinin dillerine doladığı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in “Yerin altında bin yıl kalmayacağına dair” diye nakledilen hadisin asılsız ve yalan olduğuna delildir. Biz bunu herhangi bir kitapta da görmedik. Üstelik O’na sallallahu aleyhi ve sellem kıyametin ne zaman kopacağına dair soru sorulur, ancak o buna cevap vermezdi. (İbn Kesir)

“O gaybı bilendir. O kendi gaybına hiçbir kimseyi muttali kılmaz. Meğerki beğenip seçtiği bir Rasul ola.” (Cin/26) Bu ayet-i kerime Allah azze ve celle’nin: “Onun izni olmaksızın nezdinde kim şefaat edebilir?” (Bakara/255) buyruğuna benzemektedir. Burada da aynı şekilde gizliyi ve açığı bildiğini, yarattıklarından Allah azze ve celle’nin kendisinin bildirdiği kimseler dışında hiçbir kimseyi bilgilendirmeyeceğini bildirmektedir. Bu sebeple de: “O gaybı bilendir, o kendi gaybına hiçbir kimseyi muttali kılmaz. Meğerki beğenip seçtiği bir Rasul ola” buyurmaktadır. Bu da hem melek türünden olan Rasulu (elçiyi), hem de insan türünden Rasulu kapsar. (İbn Kesir)
“O gaybın bilgilerini (Rasullerinden) esirgemez.” (Tekvir/24)
Katade dedi ki: Kur’an bir gayb idi, Allah onu Muhammed salallahu aleyhi ve sellem’e indirdi. O da onu insanlara tebliğ etmekte esirgememiştir, cimrilik göstermemiştir. İkrime, İbn Zeyd ve başkaları da böyle demiştir. Aksine o Kur’an’ı tebliğ etti, yaydı ve isteyen herkese karşılıksız bildirdi. İbn Cerir de dat harfi ile kıraati tercih etmiştir. (Sahih Eser)

Muslim’den gelen sahih bir rivayette; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kıyametin küçük alametlerini haber vermiştir. Cibril hadisinde Umer radıyallahu anh’dan gelen uzunca bir rivayette, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e “Cebrail aleyhisselam bir bedevi suretinde gelince ona sorduğu sorulardan birisi de şuydu: “Bana kıyametin ne zaman olacağını bildir” Nebi sallalahu aleyhi ve sellem ‘Bu konuda soru sorulan kişi soruyu sorandan daha fazla bir bilgiye sahip değildir.” Peki, kıyametin alametlerini haber verir misin?” Cariyenin efendisini doğurması. Yalın ayaklı, çıplak ve fakir deve çobanlarının bina yapmak için yarışmalarını görmen.” ( Buhari, 4777; Muslim 8; Ebu Davud, 4695; Nesai ; Tirmizi, 2610; İbn Mace 4044; Sahih)
Kıyametin büyük alametleri ise şu hadis de toplu olarak zikredilir; Müslim’den gelen rivayette; Huzeyfe bin Useyd el-Gıfari radıyallahu anh’dan; Biz bir evin gölgesinde gölgeleniyorduk. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’de odadan bizim yanımıza indi. Kıyametten bahsettik. Seslerimiz yükseldi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Önce on alamet olmadan kıyamet olmaz, veya kopmaz. Güneşin batıdan doğması, Dabbetül Arzın çıkması, Yecuc ve Me’cucun çıkması, Deccal’ın çıkması, Meryem oğlu İsa aleyhisselam’ın inmesi, Dumanın çıkması, biri batıda biri doğuda, biri de Arap Yarımadası’nda olmak üzere üç yerin batması, bu alametlerin en sonu Aden’den çıkacak bir ateştir. İnsanları Mahşere sevkedecektir.” (Muslim, 2901; Tirmizi, 2183; İbn Mace, 4041; Sahih)

Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; Enes radıyallahu anh’dan rivayete göre; Çöl halkından bir adam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasulu, kıyamet ne zaman kopacaktır.” diye sordu. Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem: “Yazık sana! Onun için ne hazırladın.” diye sordu. Adam: “Ben onun için bir şey hazırlamadım. Şu kadar var ki, gerçekten ben Allah’ı ve Rasulunu seviyorum.” dedi. Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz sen sevdiklerinle berabersin.” buyurdu. Bizler: “Biz de böyle miyiz?” diye sorduk. Allah Rasulu “Evet” deyince, o gün çokça sevindik.” (Buhari, 6167; Muslim, 2953; Sahih)

Müslim’den gelen rivayette; İbn Cüreyc’in Ebu Zübeyr’den naklettiğine göre o Cabir b. Abdullah radıyallhu anh’ı şöyle derken işitmiş; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i vefatın¬dan bir ay önce şöyle buyururken işittim: “Siz bana kıyametin ne zaman ko¬pacağını soruyorsunuz. Oysa onun bilgisi Allah azze ve celle’nin katındadır. Allah’a yemin ederim ki şu gün yeryüzüne gelmiş bulunan hiçbir nefsin (insanın) üzerinden yüz yıl geçmeyecek…” (Müslim, 2538; Tirmizi, 2250; Sahih)

Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; İbn Umer radıyallahu anh’dan yapılan benzer bir rivayette İbn Umer radıyallahu anh şöyle demiştir; Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem mevcut kuşağın biteceğini kastetmişti.” (Buhari, 601; Muslim, 2537; Sahih)
Müslümanlar’a düşen görev Ehl-i Sünnet’in alimlerinin eserlerine müracaat edip dinlerini gerek akidevi gerekse ameli konularda onlardan almaları ve çıkan fitnelerde kimseye itibar etmeyip Ehl-i Sünnet’in menhecini dikkate almalarıdır. Ehli sünnetin görüşleri alınmadığı takdirde, Allah azze ve celle’nin kitabının ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in doğru anlaşılmayacağı ve bunun sonucununda kitabı ve sünneti inkar etmeye gidileceğidir. Bu asrımızda da Ehli sünnetin alimlerine başvurulmadığında da hevaya göre iman etmek çoğalmıştır. Allah azze ve celle’ye hamd, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, O’nun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.

A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!