Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd, yalnızca Allah’adır. Salât ve selâm, Allah’ın Rasulu Muhammed’in, âlinin, ashabının ve kıyamete kadar O’nun yolunda gidenlerin üzeri ne olsun.

İsa aleyhisselam’ın nuzulü kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Dört mesheb imamı hadisciler, tefsirciler isa aleyhisselam’ın nuzulünü kabul etmişlerdir. Her kim inkar ederse küfre girmeyle yüz yüze kalır. Bu şahıslar Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i yalanlamışlardır. Çünkü bu şahıslar öyle bir duruma gelmişlerki, geçmişdeki müşriklerin; “Rasule nasıl vahiy indiyse bizede öyle vahiy inmelidir.” Sözlerini aynen benimseyip, direkt olarak söz ile söylemeselerde zihinlerinde bu söz yer etmiş ve Allah azze ve celle’den kendilerine vahiy indirmesini beklemektedirler. Bu gibi düşünenlerin çoğu kendilerini imam Ebu Hanifeye nispet ederler, fakat onun meshebinden ve görüşlerinden uzaktırlar. Bunlar yalancı ve deccaldirler. Allah azze ve celle bunların şerlerinden bizleri korusun.

İsa aleyhisselamın nuzulü ile ilgili bazı muhasır yazarların hiçbir ilmi kaideye dayanmadan inkar etmeleri sadece kendi hevalarına tabi olmaktan kaynaklanıyor. Benim Müslümanlara tavsiyem bu şahısları dinlememeleri ehli sünnetin akide kitaplarına baş vurmaları ve ehli sünnetin yaşayan alimlerine ittiba etmeleri ve onlardan akideyi öğrenmeleridir. Çünkü bu hadis inkarcılarının durumu kafirlerin durumu gibidir. Allah’ın kitabını inkar eden bir kafir farklı sürelerden beş tane ayet getirir derlerki: “Bu ayetler birbiriyle çelişiyor.” İşte Hadis inkarcılarının durumuda aynen bunlara benzer. Hadis inkarcıları beş tane hadisi alırlar derlerki: “Bu hadisler birbirleriyle çelişiyor” ve sırf bundan dolayı hadisleri toptan reddederler. Halbuki bunu ilim ehline sorsalardı ilim ehli onlara hadisleri açıklardı. Şimdi kurandan ayetleri, Rasulullah sallallahu aleyhive sellem’e gelen hadisleri ve alimlerin sözlerini vermeye çalışacağız.

“Şüphesiz ki o, saatin ilmidir. Onda hiç şüpheye düşmeyin, Bana uyun. Dosdoğru yol işte budur.” (Zuhruf/61)
“Şeytan sizi asla alıkoymasın. Çünkü o, sizin apaçık bir düşmanınızdır.” (Zuhruf/62)
“Şüphesiz ki o, saatin ilmidir. Onda hiç şüpheye düşmeyin” buyruğu ile ilgili olarak;
İbn Abbas, Mücahid, ed-Dahhak, es-Süddî ve yine Katade şöyle demektedirler: Bundan maksat, İsa aleyhisselamın çıkışıdır. İşte bu da kıyametin alametlerindendir. Çünkü Deccal’in çıkışı kıyametin alametlerinden olduğu gibi, kıyametin kopmasından az bir süre önce Allah azze ve celle İsa aleyhisselamı semadan indirecektir.
İbn Abbas, Ebu Hureyre, Katade, Malik b. Dinar ve ed-Dahhak “ilmidir” anlamındaki kelimeyi “ayn” ve “lam” harflerini üstün olarak, diye okumuşlardır ki, “emaresi (alameti)dir” anlamındadır. “Şüphesiz ki O, saatin bilgisidir”; isa’nın zuhur etmesi, kıyamet saatinin gelişini bildiren bir alâmettir: Çünkü onun zuhuru, kıyamet alametlerindendir. Yeryüzüne inişi, dünyanın sonunun geldiğine ve âhiretin başlangıcına delildir.Ondan hiç şüphe etmeyin Ahiretin geleceğinden şüpheniz olmasın. “Ve bana tâbi olun. İşte doğru yol budur”; Emrettiğimiz hususlarla amel ederek bana itaat edin. Bana uymanız, içinde eğrilik bulunmayan dosdoğru bir yoldur. “(Taberi)
Kuran’ın mütercimi ibni Abbas radıyallahu anhuma bu ayeti bu şekilde tefsir etmiştir. Sahabenin tefsiri varken başka bir tefsire de gerek yoktur.

“’Ve Allah Rasulu Meryem oğlu İsa’yı öldürdük’ demeleri yüzünden (onları lanetledik). Hâlbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.” (Nisa/157)
“Bilakis Allah onu (İsa’yı) kendi katına kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.” (Nisa/158)

“Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak isa’ya iman edecektir. Kıyamet gününde de o , onlara şahit olacaktır.” (Nisa/159)

Bilakis Allah onu kendi katına yükseltti: îsayı kesin olarak öldürmediler. Çünkü onun öldürülüşü hususunda zan ve şüphe içindeydiler. Bilâkis Allah onu sağ olarak semalara yükseltti. Allah Azîz’dir, Hakîm’dir: Düşmanlarından, intikam almakta güçlüdür. Yargı ve idaresini de yerli yerince yapar. Kitab ehlinden, ölmeden önce isa’ya inanmayacak yoktur: Kitâb ehlinden herkes, Deccal’ı öldürmek üzere yeryüzüne indiğinde, ölümünden önce îsa’ya mutlaka iman edecek ve onu doğrulayacaktır. O zaman bütün milletler İslâm milleti adıyla tek millet haline gelecektir. Hasen dedi ki: Vallahi îsa şu anda Allah katında diridir. İsa, yeryüzüne indiğinde herkes ona iman edecektir. O, kıyamet gününde onların aleyhine şâhid olacaktır: Kıyamet gününde îsa aleyhisselam kendisini kimin tasdik ettiğine, kimin yalanladığına şehadette bulunacaktır. (Taberi)

Ebu Hanife rahimehullah El-Fıhhu’l Ekber de şöyle dedi; “Deccalin, yecuc ve me’cuc’un çıkması, güneşin batıdan doğması, isa aleyhisselam’ın gökten inmesi ve sahih haberlerde varid olduğu üzere diğer kıyamet alametleri haktır ve vuku bulacaktır. (Fıkhu‘l-ekber)

İmam tahavi rahimehullah derki; “Deccal’in çıkması, Meryem oğlu İsa aleyhisselam’ın gökten inişi gibi kıyamet alâmetlerine iman ederiz. Güneşin batıdan doğacağına ve Dâbbetu’l-arz’ın, bulunduğu yerden çıkacağına da inanırız.” (El-Akidetü’t tahaviyye)

Hafız Telhisul habir de şöyle diyor: İsa aleyhisselam yükseltilmesi konusunda müfessir ve muhaddisler O’nun diri olarak bedeniyle yüksltildiğine ittifak etmişlerdir. Fethul Bari’de idris aleyhisselam’dan bahseden bölüme şöyle diyor: “Doğrudan görüşe göre İsa aleyhisselam diri olarak yükseltilmiştir. Ben diyorum ki: İmam Ebu hayyan, Bahru’l-muhit’in kenarında tabedilmiş olan Tefsirus-sağit’inde ümmet İsa aleyhisselam’ın diri olarak gökyüzünde olduğu konusunda icma ettiler.” demiş, müfessir İbn tiyye el-Granati’nin şu sözünü nakletmiştir: Ümmet İsa aleyhisselam’ın diri olduğunu bildiren mütevatır hadislerin içine aldığı mana üzerinde görüş birliğine varmışlardır” (Halil Herras)

Mesih Deccal’in çıkacağına, iki gözünün arasında kafir yazılı olacağına iman etmek. Bu konuda hadisler gelmiştir. Bunların olacağına iman etmek gerekir.
Şüphesiz Meryem oğlu İsa aleyhisselam, nuzül ederek deccali Lüd kapısında öldürecektir. Buna da iman ederiz. (İmam Ahmet rahimehullah, Sünne)

İmam Ahmed rahimehullah diyor ki: ”Kuran ve Sünnet’den alimlere bakmadan kendi kafasına göre hüküm çıkartmak caiz değildir” İmam Ahmed başka bir sözünde de kendisine soru sorulduğunda “Bu görüşün selefi varmı?” der, çünkü selefi yoksa, her görüş sahibinin görüşü, batıldır.
İsa aleyhisselam’ın geleceğinin tevatürünü açıklayan alimler: Taberi, Nevevi, Kadı İyaz, İbn Hacer, İbn Teymiyye, İbn Kayyım Zehebi, İbn Kesir; Übeyye b Atiyye Ebu Hayyan el-Endelusi, Şevkani, Alusi, Muhammed Sıddık Hasan Han b. Ali el kannuci, Muhammed hamidullah Şinkiti Seffarini, Kettani, Keşmiri, Elbani, Şeyh Ahmed Şakir, Kevseri ve Gumari.

Buhari’den gelen rivayette; Ebu Hureyre radıyallâhu anh dedi ki: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Nefsim elinde olana yemin ederim ki fazla zaman geçmeden Meryem oğlu aranızda adaletli bir hakem olarak inecektir. Haçı kıracaktır, domuzu öldürecektir, savaşı kaldıracaktır, mal o kadar artacak ki kimse onu kabul etmeyecektir ve nihayet bir tek secde dahi dünyadan ve içindekilerinden hayırlı olacaktır.” (Buhari, 3448; Muslim, Sahih) Daha sonra Ebû Hureyre radıyallâhu anh dedi ki: Dilerseniz; “Kitap ehlinden olup, ölümünden önce ona iman etmeyecek kimse yoktur. O da kıyamet günü aleyhlerinde bir şahit olacaktır.” (Nisa/159) buyruğunu okuyabilirsiniz.

Buhari’den gelen rivayette; Ebû Hureyre radıyallâhu anh dedi ki; Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sizin imamınız kendinizden olacağı halde, Meryem oğlunun ineceği zamanda haliniz ne olacak?” (Buhari, 3449; Muslim, Sahih)
“Bu hadislerin şerhinde alleme Muhammed Emin Şankiti rahimehullah sonra şöyle diyor: “Dinen inanmak gerekir ki, İsa aleyhisselam hâla yaşamaktadır. O mutlaka âhir zamanda bizim nebimiz Muhammed sallallahu aleyhive sellem’in şeriatı ile hükmetmek üzere Allah yolunda mücahid olarak inecektir. Muhammed sallallahu aleyhive sellem’den tevatürle sabit olduğu üzere buna inanmak gerekmektedir. Çünkü Allah Teâlâ, gerçekten başka hiçbir şeyin bulunmadığı Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerin İsa aleyhisselam’ı öldürmediğini, bilakis Allah’ın O’nu kendi nezdine kaldırdığını “…O’nu kesin olarak öldürmediler. Bilakis Allah İsa’yı kendi nezdine kaldırmıştır” (Nisa, 157-158) ayetiyle bildirmiştir. Mütevatir hadislerde bildirildiği üzere İsa aleyhisselam âhir zamanda âdil bir hakem olarak gelecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki hiç kimse yüzüne bakmayacak. Bunlardan ayrı olarak. İsa’ aleyhisselam’ın ne zaman ineceği, inişinden sonra dünyada ne kadar yaşayacağını açıklayan hadislerden başka O’nun âhir zamanda inişinden sonra ölümüyle ilgili mütevatir hiçbir hadis yoktur.
Kur’an-ı Kerim İsa aleyhisselam’ın Allah nezdine kaldırılarak öldürülmediğini bildirdiğine, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’de O’nun âhir zamanda ineceğini, inişinden sonraki ahvalini, ihtimalleri giderecek şekilde bize açıkladığına göre her Müslümanın buna inanması gerekir.Kim bunda şüpheye düşerse o kişi icma ile kâfir olur. Çünkü dinin bildirdiği bir husus tartışmasız kabul edilmelidir. Bilgisizlik ve inançsızlıktan kaynaklanan her şey geçersizdir; bilgili herkesin buna ilgi göstermemesi gerekir.”

Şevkânî rahimehullah’da konu ile ilgili olarak der ki: “Bunlardan, 100 hadis gelmiştir.” Bu hadisler; Sahîh Sunen Müsned gibi kitaplarda geçmektedir. Bu kitaplarda geçen hadisler hariç tutulduğunda bile, tevatür meydana geliyorsa, buralarda geçen hadislerin toplamıyla nasıl tevatür meydana gelmesin ki.

Ebu Davud’dan gelen rivayette; Ebu Hureyre radıyallâhu anh’dan rivayet edildiğine göre; Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İsa aleyhisselamı kasdederek, “Benimle İsa aleyhis selam arasında Rasul yoktur, o gerçekten inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyınız. O, orta boylu, kırmızı ve beyaz benizli, sarıya boyalı iki elbise içerisindedir. Yağmur yağmasa da sanki saçından yaş damlar gibidir. İsâmiyet namına insanlarla savaş eder. (Hıristiyanların) Haçını kırar, domuzu öldürür, cizyeyi kaldırır. Onun zamanında Allah Azze ve Celle milletlerin hepsini helak eder. Sadece İslâm kalır, mesih Deccal’ı helak eder. O da yeryüzünde kırk sene kalır, sonra vefat eder. Müslümanlar onun üzerine namaz kılar.” (Ebu Davud, 4324)

Müslim’den gelen rivayette; İmam Ahmed b. Hanbel Ebû Hureyre radıyallâhu anh’tan şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Meryem oğlu İsa aleyhisselam mutlaka Fecc-i Revha denen yerde hac veya umre ve yahut her ikisi için ihrama girecektir.” (İmam Müslim, 1252; Musnet; İbn Hibban; Sahih)
Müslim’den gelen rivayette; Ebû Hureyre radıyallâhu anh’tan şöyle rivayet etmiştir; Rasullullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Rumlar A’mak’a (Amik ovasına) veya Dâbık’a (oraya yakın bir yer) inmedikçe kıyamet kopmayacak. Onların karşısına Medine’den o gün yeryüzü halkının en iyilerinden bir ordu çıkacak. Askerler saf bağladıkları vakit Rumlar “Bizimle bizden esir alınanların arasından çekilin de onlarla savaşalım’ diyecekler. Müslümanlar da, ‘Hayır! Vallahi sizinle din kardeşlerimizin arasından çekilmeyiz” cevabını verecekler. Müteakiben onlarla savaşacaklar. Müslümanların üçte biri firar edecek ve Allah Azze ve Celle ebediyen tevbelerin kabul etmeyecek (veya, onlara tevbe nasip etmeyecek). Üçte biri de öldürülecek ki bunlar Allah Azze ve Celle’nin katında şehitlerin en faziletlisidir. Üçte biri ise galip gelecekler ve ebediyen fitneye duçar olmayacaklar. Ardından İstanbul fethedilecek. Mücahitler kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış, ganimetleri taksim ederken aniden aralarında şeytan, “Gerçekten Mesih (Deccal) aileleriniz yanında sizin yerinizi aldı” diye nâra atacak. Asılsız olan bu haber üzerine oradan ayrılacaklar. Şam’a geldikleri vakit ise gerçekten de Deccal çıkacak. Mücahitler savaş için hazırlanıp saf tuttukları vakit namaz için kamet getirilecek ve o esnada Meryem’in oğlu İsa aleyhisselam inip onlara imamlık yapacak. Allah Azze ve Celle’nin düşmanı da (Deccal) onu gördüğünde tuzun suda eridiği gibi eriyecektir. Onu bıraksa kendiliğinden eriyerek yok olacak iken Allah Azze ve Celle onu kendi eliyle öldürecek ve süngüsündeki kanını onlara gösterecek.” (Muslim, 2897; İbn hibban, 6813; Sahih)

Müslim’den gelen rivayette; Câbir b. Abdullah’ın Ebu Zübeyr radıyallâhu anh’dan şöyle dediğini rivayet eder. Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem’den işittim buyuruyor ki: “Ümmetimden bir topluluk, kıyamete kadar Hak uğrundaki mücadeleye devam edecek. Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu: Meryemoğlu İsa aleyhis selam inecek. Onların emirleri İsa aleyhisselama gel bize namaz kıldır, diyecek. İsa aleyhis selam hayır diye cevap verecek. Bazılarınızın diğerleri üzerine emirler olması Allah Azze ve Celle bu ümmete bir ikramıdır.” (Muslim, İman,musnet; Sahih)

Tirmizi’den gelen rivayette; Huzeyfe b. Üseyd el-Gıfâri radiyallahu anh’den naklen şöyle diyor: Rasulullah, biz kıyamet saatini tartışırken bir adam çıkageldi ve şöyle buyurdu: “Siz on alameti görünceye kadar kıyamet kopmayacak. Güneş batıdan doğmadıkça, duman, Dâbbe, Ye’cuc ve Me’cuc’un ortaya çıkmaları, Meryemoğlu İsa’nın inişi, Deccal’in çıkması, üç şeyin batması, doğuda Arap yarımadasında, batıda bir yerin batması Aden’in derinliğinden insanları önüne katarak götürecek bir ateşiçıkması. Ateş onlarla birlikte geceleyecek, dinlendikleri yerde dinlenecek. (Muslim,Fiten; Sahih)
Ahmet b. Hanbel in rivayetine göre Mücemmi’ b. Câriye Rasulullah’tan şöyle işittiğini haber vermiştir. Rasulullah aleyhisselatu ves selam buyurdu ki; “Meryemoğlu Isa Deccal’i Lüdd kapısında veya ona yakın bir yerde öldürecektir. (Tirmizi, 2244; Musned, Sahih)

Müslim’den gelen rivayette; Nuvas b. sem’an kilabi radiyallahu anh’dan Rasullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle riveyet edilmiştir. “Sonra bir başka topluluğa gelerek davet eder, sözü reddedilince Deccal da yanlarında ayrılır. O kavim mallarından hiçbir şey kalmadığı halde sabah eder. Deccal harabe yerlerden geçerken yıkıntılara şöyle der: Hazinelerini çıkar. Hazineler de arı beyleri gibi onun peşinden gelir. Sonra etine dolgun genç bir adamı çağırır. Kılıçla vurarak ikiye ayırır. Sonra onu çağırır. O da gülümseyerek Deccal’in yanına gelir. O, bu halde iken Allah azze ve celle. İsa aleyhisselam’ı gönderir. İsa aleyhisselam Şam’ın doğusundaki Beyaz Minare’ye elleri iki meleğin kanatları üzerine koyarak iner. Başını eğdiği zaman su damlar, kaldırdığında ince taneleri gibi ter akar. Nefesinin kokusu herhangi bir kâfire ulaşırsa onu öldürür, soluğu gözünün tuttuğu yere kadar ulaşır. İsa aleyhisselam Lüdd kapısında Deccal’e yetişinceye kadar koşarak O’nu öldürür. Sonra Meryemoğlu İsa’ya, Allah’ın Deccal’den koruduğu bir topluluk gelir. İsa aleyhisselam onların vücudunu yağla mesheder ve cennetteki derecelerini anlatır. Tam ayrılıp giderlerken Allah azze ve celle İsa aleyhisselam’a şu vahyi gönderir: “Gerçekte kullarımı kendim için yarattım. Onlardan hiçbirisi savaş konusunda aciz değildir. Kullarımı Tur’a gitmeleri için teşvik et. Allah Ye’cuc ve Me’cüc’ü gönderir, onlar her tepeden süratle iner; en öndekiler Taberiye gölüne ulaşarak, suyundan içerler. En son gelenler şöyle der: Gerçekte bu gölün suyu acıydı. Allah’ın rasulu İsa aleyhisselam ve arkadaşları mahsur kalırlar. Öyle ki sizden biriniz için o günde bir öküz bin dinardan daha hayırlı olur. İsa aleyhisselam ve arkadaşları ondan yüz çevirir. Allah azze ve celle onlara boğazlarında, kurt (böcek) gönderir, hepsi bir nefes gibi ölürler. Sonra Allah’ın rasulu İsa aleyhisselam ve arkadaşları yeryüzüne inerler. Yeryüzünde onların pis kokularının ulaşmadığı bir karış yer bulamayınca İsa aleyhisselam ve arkadaşları Allah’a sığınır. Allah onlara deve boyunları büyüklüğünde kuşlar gönderir. Kuşlar onları havaya kaldırarak Allah’ın dilediği yere atarlar…” (Muslim, fiten; Ebu Davud, 4321; Tirmizi, 2240; İbn mace, 4075; Sahih)

Buhari’den gelen rivayette; Abdullah b. Ömer radiyallahu anh’in nakline göre Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle anlatmıştır: “Bir defasında uyumuştum. (Rüyamda) Kabe’yi tavaf ediyordum. Bir de ne göreyim! Esmer, salıverilmiş düz saçlı bir kişiyle karşı karşıyayım. Başından su dökülüyordu veya su damlıyordu. Oradakilere ‘Bu kimdir?’ diye sordum. Onlar ‘Meryem’in oğludur’ dediler. Sonra etrafıma bakarak ilerledim. Birden kırmızı yüzlü, uzun boylu, başı kıvırcık saçlı, sağ gözü sakat, börtlek sanki salkımdaki emsalinden dışarı çıkmış iri bir üzüm tanesi gibi bir adam gördüm. Onun kim olduğunu sordum. ‘Bu Deccal’dir’ dediler. Ona en çok benzeyen Huzâa kabilesinden İbn Katan’dır.” (Buhari, 7128; Muslim, iman; Sahih)

Müslim’den gelen rivayette; Numan b. Sabit’in Yakub b. Âsım radiyallahu anh’dan şöyle dediğini işittim. Subhanellah! Ben kesinlikle böyle bir şeyi haber vermemeyi kararlaştırmıştım! Ancak ben şöyle dedim: “Siz kısa bir zaman sonra büyük bir hadise göreceksiniz Kabe yıkılacak, şöyle şöyle olacak. Sonra devamla Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu dedi: Ümmetimin arasından çıkacak Deccal kırk zaman bekleyecek. Ben “kırk’ gün mü, ay mı, yıl mı olduğunu bilmiyorum. Allah Taâla Meryemoğlu İsa’yı gönderecek. Sanki O, Urve b. Mesud’a cok benziyor. İsa aleyhisselam Deccal’in peşinden gidecek ve O’nu öldürecek. O yedi yıl bekleyecek. İki kişi arasında düşmanlık görülmeyecek. Gerçekten kıyamet şöyle, şu şekilde kopacak, diye haber verdiğin hadis nedir…” (Muslim, Fiten; Sahih)

Aliyyu’l-Kari ”Şerhu’ş-Şifa” da Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği işlerden meşhur olanını yalanlayan kimsenin durumu ve meşhur işlerin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ’den tevatüren geldiğini aynen şöyle anlatmaktadır: ”Ahad hadisi inkar etmenin aksine, mütavatır haberi inkar etme, küfürdür. Çünkü ahad hadisi inkar etme fasıklıktır.” Muhit’de, bir kimsenin, şeriattaki mütevatır haberleri inkar etmesinin küfür olduğu geçmektedir. Erkeklere ipek giymenin haram olması gibi. Ayrıca vitrin aslı ile kurban kesmenin aslını inkar etme de küfürdür.” demiştir

“Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah’a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.” (Ğafir/56)

Bu delillerden sonra İsa aleyhisselam’ın nuzul edeceğini inkar eden hevasına uymuş olup, Allah Teala’nın kitabını, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini, sahabeyi, tabini ve ehli sünnet alimlerinin görüşlerini de inkar etmiştir. İnkar edenlerde büyük bir sapkınlıkla hak yoldan sapmıştır. Allah azze ve celle bizlere de onlarada hidayet versin. Allah’a hamd Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’ ve ashabına salat ve selam olsun.

A.Kadir GÖREN

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!