Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


الحمدالله رب العالمين و الصلاةو السلام على اشرف الانبياء والمرسلين اما بعد
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
İsra ve Mirac ile ilgili Allah azze ve celle’nin kitabından ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kitabından delilleri vermeye çalışalım. Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya kadar olan yolculuk Allah azze ve celle’nin kitabı ile sabittir. Mescidi Aksa’dan da Sidre-i Münteha’ya olan yükselme Necm suresinde geçen ayetle sabittir.
“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir.” (İsra/1)
Kendisinden başka hiçbir ilah olmadığı için, kendisinden başka hiç kimsenin güç yetiremeyeceği şeylere kadir olduğundan Allah Teala kendi zatının şanını yüceltmekte ve tazim etmektedir.
Kulu Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’i geceleyin yani gecenin bir kısmında Mekke mescidi olan Mescid-i Haram’dan, çevresini ekin ve mahsullerle mübarek kıldığımız İlya’da bulunan Beytu’l-Makdis’teki Mescid-i Aksa’ya götüren her türlü eksiklikten münezzehtir.
Beytu’l-Makdis, İbrahim el-Halil aleyhisselam’dan itibaren bütün nebilerin ana kaynağıdır. Bundan ötürü bütün nebiler orada Nebi sallallahu aleyhi ve sellem için bir araya getirildi, onların yerlerinde, yurtlarında hepsine imam oldu. Bu da onun en büyük imam ve öne geçirilmiş önder olduğuna delildir. Ona Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e pek büyük ayetlerimizden bazısını gösterelim diye. Nitekim Allah Teala bir başka yerde: “Andolsun, büyük ayetlerimizden bazısını gördü.” (Necm/18) buyurmaktadır.
“Şüphesiz ki O, işitendir, görendir.” Müminleriyle, kafirleriyle, tasdik edenleriyle, yalanlayanlarıyla bütün kullarının sözlerini işitir, onları görür. Dünyada ve ahirette herkese hak ettiği neyse onu verir. (İbn Kesir)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, Cibril ile beraber gönderilen Burak ile Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya götürülmüştür. Tirmizi ve İmam Ahmed’den gelen bir rivayette; Enes radıyallahu anh’dan rivayete göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e İsra’ya götürüldüğü gece, Burak eğerleri ve dizginleri takılmış olduğu halde binsin diye getirildi. Burak bir parça serkeşlik edince, Cebrail ona; “Bu şekilde hareket etmeye seni iten nedir? Allah’a yemin ederim ki, şimdiye kadar Allah için bundan daha değerli hiçbir kimse sana asla binmiş değildir.” dedi. Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki: “Bunun üzerine Burak sırılsıklam terledi.” (Tirmizi, 3131; Ahmed, Müsned; Sahih)
Tirmizi’den gelen sahih bir rivayette; Büreyde radıyallahu anh’dan rivayete göre, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Beytu’l makdis (Kudus)’e vardığımızda Cibril parmağıyla kayayı delerek Burak’ı oraya bağladı.” (Tirmizi, 3132; Sahih)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in yukarıdaki rivayetlerde geldiği üzere Bedenen ve Ruhen Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya Cibril aleyhisselam ve Burak ile yolculuk ettiği sabittir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i Burak adında bir binek taşımıştır.
Mescidi Aksa’dan miraç’a yükselmesi çıkması da hem Allah’ın kitabında hem de Nebi sallalahu aleyhi ve selem’in sünnetinde sabittir. Necm suresinde geçtiği üzere Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Mescidi Aksa’dan miraca yükselmiştir. Rabbimiz ayette şöyle buyuruyor; “Sonra yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. Bunun üzerine Allah, kuluna vahyedeceğini etmiştir.” (Necm/8-9-10)
“Andolsun onu, Sidretü’l-Münteha’nın yanında Andolsun ki onu diğer bir inişinde de görmüştü.” (Necm/13,14)
Nebi sallalahu aleyhi ve sellem’in miraç’a çıktığına dair yukarıdaki ayette Sidret-ül Münteha’da Cebrail aleyhisselamı asli suretiyle görmüştür. Bu da Allah azze ve celle’nin kitabında sabittir ki Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kudüsten miraç’a yükselmesi vuku bulmuştur.
Sünnetten deliler de aşağıda vereceğimiz hadislerdir. Nebi sallallahu aleyhi ve selem’in mescidi haramdan mescidi aksaya oradan da sidreye kadar yükseldiğine delildir.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Müslim’in sahih’inde sabit olduğu üzere Ata b. Ebi Rebah, Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan Allah azze ve celle’nin: “Andolsun ki onu diğer bir inişinde de görmüştü” buyruğu hakkında: Cebrail aleyhisselam’ı görmüştü dediğini rivayet etmektedir.” (Müslim, 175)
Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre’den şöyle dediğini nakletmektedirler: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem İsra’ya götürüldüğü vakti anlatırken: Ben Musa aleyhisselam ile karşılaştım, dedi. Ebu Hureyre dedi ki: Allah Rasulu Musa’nın niteliklerini de zikretti. Zannederim saçları taralı, Şenuelilerden bir adamı andıran birisi olduğunu gördüm, dedi. Yine şöyle buyurdu: İsa aleyhisselam ile de karşılaştım. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem onun da niteliklerini belirtirken şöyle buyurdu: Orta boylu, kırmızıya çalan tenli birisi idi. Adeta hamamdan çıkmış gibi bir görünümü vardı. Allah Rasulü yine: İbrahim aleyhisellam’ı da gördüm ve ben onun soyundan gelen çocukları arasında ona en çok benzeyeniyim, buyurdu. Devamla buyurdu ki: Bana birisinde süt, diğerinde ise şarap bulunan iki kap getirildi. Hangisini istersen onu alabilirsin, denildi. Ben de sütü alıp içtim, bana: Fıtrata uygun olana hidayet buldun ya da fıtratı isabet ettirdin, ama eğer şarabı almış olsaydın ümmetin azmış olacaktı denildi.” (Buhari, 3437; Müslim, 168; Tirmizi, 3130; Ahmed, II, 282; Beyhaki, Delail, II, 387; İbn Hibban, 51; Sahih)
Müslim’in sahihinde Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kendimi Hicr’de Kureyş’te bana İsra’ya götürülmem hakkında soru sormakta iken gördüm. Kureyşliler bana Beytu’l-Makdis’e ait iyice bellememiş olduğum bazı şeyler hakkında soru sordular. Bundan dolayı öyle bir sıkıntıya düştüm ki, kesinlikle onun gibi bir sıkıntıya düşmüş değildim. Sonra Allah azze ve celle onu benim için kaldırdı ve ben ona bakmaya başladım. Neyin hakkında bana sordularsa ben de kesinlikle onlara onu bildirdim. Yine kendimi nebilerden bir cemaat arasında gördüm. Baktım ki Musa ayakta namaz kılıyor. Onun Şenue adamlarından birisi imiş gibi uzun boylu, etine dolgun bir adam olduğunu gördüm. Meryem oğlu İsa aleyhisselam’ı da ayakta namaz kılarken gördüm. İnsanlar arasında ona en çok benzeyen kişi Urve b. Mesud es-Sekafi’dir. İbrahim aleyhisselam’ı da ayakta namaz kıldığını gördüm. İnsanlar arasında ona en çok benzeyen kişi (kendisini kastederek) arkadaşınızdır. Sonra namaz vakti girdi, ben de onlara imam oldum. Namazı bitirince birisi: Ey Muhammed işte bu cehennemin bekçisi Malik’tir, ona selam ver dedi. Ben ona selam vermek için yönelmişken, ilk olarak bana selam verdi.” (Müslim, İman, Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir rivayette; Cabir b. Abdullah radıyallahu anh’dan rivayete göre, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kureyş benim bir gece içerisinde Kudüs’e gidip geldiğime inanmayınca Ka’benin Hicr denilen bölgesinde ayağa kalktım Allah o anda Beyti Makdis’i gözümün önüne açıverdi de ona bakarak onun alametlerini kendilerine bildirmeye başladım.” (Buhari, 4710; Müslim, iman 17; Tirmizi, 3133; Sahih)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Mirac’a çıktığını Mekke Müşrikleri alaya alarak inkar etmişlerdir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Miraç’tan dönünce Mekke’de bunu müşriklere açıklıyor. Mekkeli müşrikler Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i Mescidi Aksa‘nın pencerelerinin sayısını sorarak sıkıştırmaya çalışıyorlar. Allah azze ve celle’de O’na mucize olarak Mescidi Aksa’yı Nebi sallallahu aleyhi ve selem’in gözünün önüne getiriyor. Daha sonra müşrikler Ebu Bekr radıyallahu anh’a, senin bu arkadaşın göğe çıktığını söylüyor demişlerdir, Ebu Bekir radıyallahu anh’da, O ne derse doğru demiştir ve O’nu ben de tasdik ediyorum. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Mirac’a çıktığını inkar eden Ebu Cehil zihniyetine sahip olan kişilerdir. Kabul edenlerde sadık olanların yolundadır. Sadık olmak için Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i tasdık etmek lazım. Sıddıklık tasdik etmek ile kazanılır.
Müslim’den gelen sahih bir rivayette, Abdullah ibn Mesud radıyallahu anh’ın şöyle dediğini nakletti: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem İsra’ya götürülünce onunla Sidretu’l-Münteha’ya kadar varıldı. O altıncı semadadır. Yerden yükseltilen son olarak oraya kadar varır ve oradan alınır. Onun yukarısından indirilen de oraya kadar varır ve oradan alınır. Allah Te’ala da: “O vakit Sidre’yi bürüyen bürüyordu.” (Necm/16) buyurmaktadır. İbn Mesud dedi ki: O bürüyen altından kelebeklerdir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e üç şey verildi: Ona beş vakit namaz verildi. Ona Bakara suresinin son ayetleri verildi ve ümmetinden Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmayan kimselerin büyük günahları mağfiret olundu.” (Müslim, İmani 173; Tirmizi, 3276; Nesai; Sahih)
İsra ve Miraç’ın ümmeti ilgilendiren dört meselesi vardır.
1- Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in haber verdiği miraç ile ilgili sahih olarak gelen her şeye iman etmek. Miraçla ilgili zayıf ve uydurma rivayetleri kabul etmemek.
2- Namaz. Bu ümmete Allah azze ve celle beş vakit namazı farz kılmıştır. Bu namazı, şartlarına uyarak kılanlar Allah azze ve celle’nin rahmetine mazhar olurlar. Namazı hafife alıp erkanlarını da tadiline uygun olarak yerine getirmeyenler de Allah azze ve celle’nin menşietine kalmıştır, dilerse bağışlar, dilerse de bağışlamaz. Namazı terk edenlerin durumu tehlikededir. Namaz dinin direğidir, namazı terk eden dinini yıkmıştır.
3- Ümmeti arasından Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamış olanlara el-Mukhimat (denilen büyük günahlar)ı bağışlandı. Mukhimat büyük günahlar demektir ki, kendilerini işleyen kimseyi helak edip, cehenneme götüren ve onların oraya atılmasına sebep olan büyük günahlardır. Tekahhum da helak edici şeylere düşmek demektir. Buradaki ifadelerin anlamı da şudur: Bu ümmetten Allah’a şirk koşmaksızın ölen kimseye helak edici günahlar bağışlanır. Bunların bağışlanmasından maksat Allah en iyi bilendir, müşriklerden farklı olarak cehennemde ebediyen kalmayacağıdır. Yoksa hiçbir şekilde azap edilmeyeceği kastedilmemektedir. Çünkü şeriatın nasları ve ehl-i sünnetin icması, muvahhidler arasından bazı isyankâr kimselerin azaba uğratılacağını ortaya koymuş bulunmaktadır. (İmam Nevevi)
4- Allah azze ve celle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e Miraç’ta bakara suresinin son iki ayetini vermiştir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, yatarken kim ki bu son iki ayeti okursa o gece kendisine kafi geleceğini ve mükafatının büyük olacağını belirtmiştir.

İlim ehli şöyle demiştir: “Birçok insanların yanında meşhur olan İsra ve Miraç olayı Recep ayında vuku olduğunu hatta bu ayda 27. gecesine tekabül ettiğini söylenir, halbuki bu kesinlikle Sahih değildir. Sağlam olan görüşe göre İsra ve Miraç Rebiyyulevvel ayında gerçekleşmiştir. Her halükarda bu Recep ayının 27. Gecesinde Miraç olayını kutlamak, özel bir ibadet etmek Bid’at’tır ve onun aslı yoktur. Bu kutlama, ne Nebi sallallahu aleyhi ve sellem döneminde ve nede sahabeler döneminde gerçekleşmemiştir.”
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Allah azze ve celle’yi baş gözüyle görmüşmüdür görmemiş midir? Meselesinde tercih edilen kavilde Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Allah azze ve celle’yi baş gözüyle görmemiştir.
Müslim’den gelen bir rivayette; Eş-Şeybânî dedi ki: Ben Zirr b. Hubeyş’e aziz ve celil Allah’ın: “Böylece iki yay (boyu) kadar veya daha da yaklaştı.” (Necm/9) buyruğu hakkında sordum. Şöyle dedi: Bana İbn Mesud radıyallahu anh’ın haber verdiğine göre Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Cebrail’i altı yüz kanatlı olarak gördüğünü haber verdi.” (Müslim, İman;)
Müslim’den gelen bir rivayette; Abdullah b. Mesud radıyallahu anh’a dedi ki: “Gözüyle gördüğünü kalp yalanlamadı.” (Necm/11) buyruğu hakkında: “Cebrail aleyhisselam’ı altı yüz kanatlı gördü.” (Müslim, İman; Sahih)
Müslim ve Tirmizi’den gelen sahih bir rivayette; Abdullah b. Mesud radıyallahu anh’dan Allah Teala’nın: “Andolsun ki Rabbinin büyük ayetlerinden görmüştür.” (Necm/18) buyruğu hakkında: Cebrail’i asıl suretinde altı yüz kanatlı olarak gördü, dediğini nakletmektedir.” (Müslim, İman; Sahih)
Müslim’den gelen bir rivayette; Ebu Zerr radıyallahu anh’a dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: Rabbini gördün mü, dedim. O; “(O) bir nurdur, onu nasıl görebilirim.” buyurdu. (Müslim, iman; Tirmizi, 3282; Sahih)
Müslim’den gelen bir rivayette; Katade Abdullah b. Şakik’ten şöyle dediğini nakletti; Ebu Zerr radıyallahu anh’a: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i görseydim ona muhakkak soracaktım, dedim. Ebu Zerr: Ona neyi soracaktın, dedi. Ben: Rabbini gördün mü diye soracaktım, dedi. Ebu Zerr: Ben ona (bunu) sordum. O: “Ben bir nur gördüm” buyurdu, dedi. (Müslim, İman; Sahih)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Mirac’a çıktığında Allah’u Teala ile hicap arkasından konuşmuştur. O’nun hicabı da Nurdan ve Ateştendir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem demiştir ki; Ben Allah azze ve celle’yi nasıl göreyim, O’nun bir vechesi nurdur, bir vechesi de nardır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Allah azze ve celle’yi baş gözü ile görmemiştir. Miraç’a çıktığında, perde arkasından Allah azze ve celle’den vahiy almıştır.
Müslim’den gelen bir rivayette; İbn Abbas radıyallahu anh’dan şöyle dediğini nakletmektedir: “Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Rabbini kalbiyle iki defa görmüştür.” (Müslim, İman, 285; Sahih)
İbni Abbas’tan gelen rivayette, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Allah azze ve celle’yi kalbiyle gördüğünü, iki kere gördüğünü söylemiştir. İlim ehli der ki; İbni Abbas radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Allah azze ve celle’yi gözü ile gördüğüne dair sahih bir rivayet gelmemiştir.
Müslim’den gelen bir rivayette; Enes b. Malik radıyallahu anh’dan şöyle dediğini tahdis etti: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Yanıma gelindi, (gelenler) beni Zemzeme götürdü, göğsüm açıldı, sonra Zemzem suyu ile yıkandı, sonra (yerime) indirildim.” (Müslim, Sahih)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem çocukken süt annesinin yanındayken Cibril aleyhisselam tarafından göğsü yarılarak yıkanmıştır. İkinci defa da, Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem Mirac’a çıkmadan önce Cibril aleyhisselam tarafından göğsü açılarak zemzem suyu ile yıkanmıştır.
Ebu Davud’un rivayet ettiği hadiste, Enes dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ben aziz ve celil olan Rabbimin huzuruna (miraca) çıkartıldığım vakit, bakırdan tırnakları olan ve o tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan birtakım kimselerin yanından geçtim. Ey Cebrail, bunlar kimlerdir, dedim. O: Bunlar insanların etlerini yiyen ve onların namus ve iffetlerini dillerine dolayan kimselerdir, cevabını verdi.” (Ebu Davud, 4878; Ahmed Müsned Sahih)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Miraca çıktığı zaman cennet ve cehennemi, sidret-i münteha’da olan bazı halleri, Allah azze ve celle kendisine göstermiştir. Cennetin köşklerini, ırmaklarını, cehennemde azap görenlerin hallerini Nebi sallallahu aleyhi ve sellem görmüştür. Bu haberlere iman etmek, miraca iman etmeye dahildir. “Gözleriyle gördüğünü kalbi yalanlamadı.” (Necm/10,11)
Bir Şüpheye Cevap:
“Hani sana: ‘Şüphesiz Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır’ demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve Kur’ân’da lanet edilen ağacı Biz ancak insanlara bir fitne kıldık. Biz onları korkutuyoruz, fakat bu büyük bir tuğyandan başka bir şeylerini arttırmıyor.” (İsra/60)
Allah Teala, Rasulunü risaletini tebliğ etmeye teşvik ederek ve ona kendisini insanlara karşı korumuş olduğunu haber vererek, onlar üzerinde muktedir olduğunu, onların onun kabzasında kahru galebesinin altında bulunduklarını bildiriyor. Mücahid, Urve b. ez-Zubeyr, Hasan, Katade ve başkaları Allah azze ve celle’nin: “Hani sana: Şüphesiz Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır demiştik” buyruğu hakkında: Yani Allah, seni onlara karşı korumuştur, diye açıklamışlardır.” (Sahih Eser)
Allah Teala’nın: “Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve Kur’an’da lanet edilen ağacı biz ancak insanlara bir fitne kıldık” buyruğuna gelince; Miracı inkar edenler ‘Nebi sallallahu aleyhi ve sellem miraca bedenen ve ruhen çıkmamışlardır’ diyenler yukarıdaki İsra suresi 60. ayeti delil getiriyorlar. Bu istimbatları ve telakkileri çürüktür. Aynı yasin suresinde geçen “Eyvah başımıza gelenlere!…Kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden?” (Yasin/52) ayetini delil getirip kabir azabını inkar etmeleri gibi İsra suresi 60’ıda rüya tabirini getirip isra ve miracı inkar etmeleridir. Bu ayette geçen rüya kelimesini ilim ehlinden hiç kimse “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem miraca rüyada çıkmıştır” diye açıklamamıştır. Bizzat Sahabe’nin içinde Kur’an’ın müfessiri olan İbni Abbas radıyallahu anh bu ayetteki rüya kelimesini şu şekilde açıklamıştır; Buhari’den gelen bir rivayette; İbn Abbas radıyallahu anh dedi ki: “Sana gösterdiğimiz o rüyayı Biz ancak insanlara bir fitne kıldık.” (İsra/60) Bu, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e İsra’ya götürüldüğü gece gözüyle gördüğü şeylerdir. “Kur’ân’da lanet edilen ağaç” ise Zakkum ağacıdır.” demiştir. (Buhârî, 4716; Tirmizi, 3134; Sahih)
Bunu Ahmed, Abdurrezzak ve başkaları da bu şekilde Süfyan b. Uyeyne’den böylece rivayet etmişlerdir. Aynı şekilde bunu Avfi de İbn Abbas radıyallahu anh’dan rivayet etmiş olup, Mücahid, Said b. Cubeyr, Hasan, Mesruk, İbrahim, Katade, Abdurrahman b. Zeyd ve daha başkaları da böylece İsra gecesi ile tefsir etmişlerdir. Allah’a hamdolsun, lütuf ve minnet duygularımız da onadır. Yine orada birtakım kimselerin hak üzere iken dinlerinden döndükleri de geçmişti. Çünkü kalpleri ve akılları bunu kaldıramamış, bilgisini kuşatamadıkları bir şeyi de yalanlamışlardı. Allah ise bunu başkaları için bir sebat ve bir yakin sebebi kılmıştı. Bundan dolayı Allah azze ve celle: “Ancak insanlara bir fitne kıldık” buyurmaktadır, yani bir deneme, bir sınama kıldık. (İbn Kesir)
Lanetlenmiş ağaç’a gelince, bu da Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kendilerine haber verdiği üzere Zakkum ağacıdır. Onlara cenneti ve cehennemi de, Zakkum ağacını da gördüğünü bildirmiş, kendileri ise bunu yalanlamışlardır. Hatta Ebu Cehil Allah’ın lanetleri üzerine olsun bize hurma ve tereyağı getirin de zıkkımlanalım demiş ve bunları beraber yemeye koyulmuş, arkasından: Haydi zıkkımlanın, biz zıkkımın bundan başka bir şey olduğunu bilmiyoruz, diyordu. Bunu İbn Abbas, Mesruk, Ebu Malik, Hasan-ı Basri ve daha başkaları rivayet etmiştir. Bunun İsra gecesi gerçekleştiğini söyleyen herkes, bu şekilde zakkum ağacı ile bunu tefsir etmişlerdir. (Sahih Eser)
İmam Tahavi rahimehullah der ki; “Mi’rac haktır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, İsra gecesi uyanık bir halde bedeniyle (Mescid-i Aksa’ya) götürülmüş, oradan göğe yükseltilmiştir. Sonra daha da yukarılara, Allah’u Teala’nın dilediği yerlere çıkartılmıştır. Allah azze ve celle, ona dilediği ikramlarda bulunmuş ve vahyettiği şeyleri vahyetmiştir. “Kalp de gördüğünü yalanlamamıştır.” (Necm/11) Allah’ın salat ve selamı dünyada da, ahirette de ona olsun.”
İlk dönem selef alimlerinden ve sonraki dönemlerin halef alimlerinden hiç kimse Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Miraca rüya ile gittiğine dair bir görüş belirtmemişlerdir. Hiçbirisi isra suresi 60. ayetini ‘rüya ile gitmiştir’ diye tefsir etmemiştir. Zaten Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in bedenen ve ruhen Mescidi Haram’dan Mescidi aksaya gittiğine dair isra suresinde muhkem ayetler sabittir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in miraca çıktığına dair sahih olarak gelen çok hadis mevcuttur. Kim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya gittiğini inkar ederse küfre girer, kimde miracı inkar ederse sapık bir bidatçi olur. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem miraca çıkmadan önce namaz vardı. Sabah ve akşam olmak üzere 2 vakit ve 2’şer rekatti. Miraca çıktıktan sonra 2 vakitten, 5 vakite çıktı.
İsra ve Miraç meselesinde müslümanların sorumlu olduğu dört mesele vardır. Bunlardan birincisi, İsra ve Miraça iman edecek ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in isra ve miraçta görüp sahih olarak hadislerde haber verdiği tasdik edip iman edecek. İkincisi, İsra ve miraçta namaz farz kılınmıştır. Namaz önemli bir ibadettir. Kelime-i şehadeteyn’den sonra islamın en önemli rukünlarındandır. Biz namazdan sorumluyuz. Bu ümmet miraç kandilini kutluyor ama çoğu insan farz olan beş vakit namazı kılmıyor namazı terk etmek küfür ve şirktir. Bu insanlar bidatlerle dine davet edildiği müddetçe doğru yola gelmezler. Hiçbir zaman batıl ile Hak bir araya gelmez. Üçüncüsü, Allah azze ve celle miraçta Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ümmetinden büyük şirk koşmayan kimselerin büyük günahlarının bağışlanacağını ve affedileceğini bize müjdelemiştir. Fakat buna rağmen bu ümmet şirke önem vermemiş, şirkin aslının ne olduğunu öğrenmemiştir. Hatta kendini tevhide nisbet eden insanların çoğunluğu bile şirkin aslını bilmemektedirler. Dördüncüsü ise Allah azze ve celle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e Bakara suresinin son iki ayetini vermiştir. Ve bu ayeti kişi gece vakti okursa kişiye kifayet edeceğini ve büyük bir amel işlemiş olacağı bildirilmiştir. Çünkü son iki ayette Allah,a Meleklere kitablara ve Rasullere iman vardır. Allah azze ve celle’ye teslimiyet ve bağışlanma vardır. Kafirlere karşıda Allah azze ve celle’ye sığınma ve onlara beddua vardır. Kısacası miraç kandili adlı bidatı ne Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, ne sahabesi, ne tabiin ve ne de etbau tabiin kutlamamıştır. Miraç kandilini kutlamak müslümanların görevi değildir. Ne farzdır nede sünnetdır. Bu gibi şeyleri yapmak bazı cahil insanların hezeyanlarıdır.

Miraç kur’an ayeti ile sabittir inkarı mümkün değildir, Allah Teala şöyle buyurmuştur; “Ona çetin güç sahibi öğretti.” “O büyük güce sahibidir. Hemen asıl şeklinde doğruluverdi.”  “Ve o en yüksek ufukta idi.” haklaşıp saktı.” Böylece iki yay kadar hatta daha da yaklaştı.” kuluna vahyettiğini vahyetti.”” Gözünün gördüğünü kalp yalanlamadı.” ” Şimdi siz gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz?” “Andolsun ki onu diğer bir inişte de görmüştür.” “Sidretul Munteha yanında.” “Cennetul Me’va da onun yayındadır.” “O vakit Sitreyi bürüyen bürüyordu.” “Göz başka yere kaymadı ve şaşmadı.” “Andolsun ki Rabbinin büyük ayetlerinden görmüştür.“( Necm 5 18)

Şeyh Sadî rahimehullah derki; Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, nasılsın Cibril aliyhisselam’ı aslı ve bulunduğu gerçek suretinde iki defa görmüştür. Birincisi az önce de geçtiği gibi dünya semasının altında en yüce ufukta, ikincisi ise İsra gecesinde yedinci semanın üzerinde. Bundan dolayı Allah Teala: “Andolsun ki yine görmüştü onu diğer bir inişte.” buyurmaktadır. Yani Muhmmed sallallahu aleyhi ve sellem, Cibril aliyhisselam’ı bir başka defa kendisine doğru iniş helinde iken görmüştür.”(Tefsirus-Sa’di)

Taberî İbn Kesir diğer ilim ehli Miraç konusunda icma etmişlerdir Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Miraç çıkması bu ayetlerde sabittir inkâr edenlerin bir delilleri yoktur hevasını ilah edinen bir zındık taifedir.” Allah azze ve celle’ye hamd, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ashabına ve güzellikle ona tabi olanlara salat ve selam olsun.
A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!