Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
“Apaçık Kitâb’a andolsun ki,” (Duhan/2)
“Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu Biz uyarıcıyız.’’ (Duhan/3)
Allah Teala Kur’ân-ı Kerîm’i mübarek bir gecede, yani Kadir gecesinde indirdiğini haber veriyor. Nitekim diğer bir âyette “Şüphesiz Biz onu Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir/1) buyurmuştur. Bu gece de Ramazan ayındadır. Nitekim şu âyette bu bildirilmiştir: “Ramazan ayı ki, Kur’ân o ayda indirilmiştir.” (Bakara/185) (İbn kesir)

Kimisi de bu gecenin, Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğunu söylemiştir ki, bu tutarsız ve faydadan uzaktır. Çünkü Kur’ân’ın metni bu gecenin Ramazan’da olduğunu belirtmiştir. Bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Eceller, Şaban’dan Şaban’a kesilir (belirlenir). Hattâ adı ölüler içinde çıkarılmışken kişi evlenir ve çocuğu olur.” Bu hadîs mürsel olup böyle bir hadîs, kesin hüküm bildiren naslara muarız kabul edilemez. (Zayıf rivayetler hiçbir zaman Allah’ın kitabına Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini açıklayamaz. İlaveten onlara başka hüküm getiremez.)

“Doğrusu Biz uyarıcıyız.” Yani kullarına karşı Allah’ın hücceti bulunsun diye şer’an kendilerine fayda ve zarar verecek şeyleri insanlara öğretenleriz. Kadir gecesinde o yılın işleri, o yılda olacak eceller ve rızıklar, yıl sonuna kadar meydana gelecek olaylar Levh-i Mahfûz’dan ayrılıp yazıcılara bildirilir.” Hakîm: “sağlam, muhkem, değiştirilemeyecek” demektir. (İbn Kesir)

“Ki onda her sağlam iş ayrılır.” (Duhan/4)
İbn Abbas radıyallahu anh’a dedi ki: Allah’u Teala dünya işlerini bir sonraki Kadir gecesine kadar hayat, ölüm ya da rızık ile ilgili hususları muhkem olarak hükme bağlar. Katade, Mücahid, el-Hasen ve başkaları da böyle demiştir.
el-Mehdevî dedi ki: Bu sözün anlamı şudur: “Allah’u Teala, bütün bu hususları ezelden beri bilmekle birlikte, o sene içinde olacak şeylere dair meleklere emir verir.” (Kurtubi)

Allah’u Teala’nın: “O gecede hikmetli her bir iş ayrılır” buyruğuna gelince şu demektir: Kadir gecesinde Levh-i Mahfuz’dan yazıcı meleklere o yıla dair işler ayrılıp verilir. Aynı zamanda o yıldaki eceller, rızıklar ve yıl sonuna kadar olacak olanların hepsi etraflı bir şekilde verilir. İbn Ömer, Mücahid, Ebu Malik, Dahhak ve seleften başkalarından da böyle rivayet edilmiştir.” (İbn Kesir)

“Kadı Ebu Bekr İbnu’l-Arabî dedi ki: İlim adamlarının çoğunluğu bu gecenin Kadir gecesi olduğunu söylemişlerdir. Onlardan bu gece şabanın ortasına gelen gece olduğunu söyleyenler de vardır. Ancak bu yanlış bir görüştür, çünkü Allah’u Teala doğru ve kati olan Kitabında: “O ramazan ayı ki, onda Kur’ân indirilmiştir” (Bakara/185) diye buyurarak Kur’ân’ın indirilmiş zamanının ramazan ayında olduğunu açıkça ifade etmiş, daha sonra da bu buyrukta “Biz onu mübarek bir gecede indirdik.” (Kadir/1) buyurmak suretiyle hangi gecede inmiş olduğunu tayin etmiştir. Kim Kur’ân’ın başka bir zamanda indiğini iddia edecek olursa, Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Şabanın ortası gecesi ile ilgili ne faziletine dair, ne de o gecede ecellerin yazıldığına dair dayanak kabul edilmeye elverişli hiçbir hadis yoktur. O bakımdan bu tür rivayetlere iltifat etmeyiniz.” (Kurtubi)
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den berat gecesi ilgili gelen hadislerin hepsi zayıf ve uydurmadır. Her kim bu hadisleri Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ref ederse Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e yalan isnat etmiştir. İlmi emanete hiyanet etmiştir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; “Her kim yalan olduğu bildiği bir sözü benim hadisim olmak üzere rivayet ederse yalancılardan biri de kendisidir.” (Müslim)

İmam Buhari rahimehullah şabanın on beşinci gecesi ilgili genel hadislere zayıf yada uydurma demiştir. Gelen zayıf yada uydurma iki hadis aşağıdaki hadislerdir. Bu iki hadisten birisi zayıf birisi uydurmadır.

1- Âişe radiyallahu anha’dan rivayete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i yanımda olmadığını görerek çıktım ve ararken Bakî’ mezarlığında buldum. Allah Rasûlü’nün sana haksızlık edeceğinden mi korkmuştun? buyurdular. Bende dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.” Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semesına iner ve kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar” buyurdular. (Nesâî, Cenaiz, 103; Tirmizi, 739; Zayıf)

قال ابو عيسئ حديث عائشة لا نعرفه الا من هذا الوجه من حديث الجاج و سمعت محمدا يضعف هذاالحديث وقال يحي بن كثر لم يسمع من عروة والحجلج بن ارطاة لم يسمع من يحي بن ابي كثير

Tirmizî: Âişe radiyallahu anha’nın hadisini bu şekliyle sadece Haccac’ın rivayetinden biliyoruz. Muhammed İsmail el-Buhari’den işittim bu hadisin zayıf olduğunu ve Yahya b. ebî Kesir’in, Urve’den hadis işitmediğini söylerdi. Haccac b. Ertae, Yahya b. ebî Kesir’den hadis işitmemiştir. İmam Buhari rahimullah bu rivayetlerin hepsini zayıflamıştır.

2- Ali b. ebî Talib radiyallahu anh’dan rivayete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şaban ayının onbeşinci gecesi geldiği zaman, o geceyi ibadetle geçirmeye bakın, gündüzünüzü de oruçla geçirin çünkü o gece güneş batınca Allah dünya semasına iner ve şöyle buyurur: “Benden bağışlanma isteyen yok mu? onu bağışlayayım. Benden rızık isteyen yok mu? onu rızıklandırayım. Sıkıntısı olan yok mu? Ona afiyet vereyim. Şöyle olan yok mu? böyle olan yok mu? diye sabah vakti oluncaya kadar böyle söylemeye devam eder.” (İbn Mace, 1388; Uydurma) Ancak eserlerinde bu hadislere yer veren Tirmizî ve İbn Mâce, bunların sened yönünden zayıf olduğuna da işaret etmektedirler. Hadis alimleri bu rivayete zayıf ve uydurma hükmü vermişlerdir.

“Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur. Gazali, bu gece her rek’atında Fâtiha’dan sonra on bir İhlâs okunmak suretiyle kılınacak yüz rekat veya her rekatında Fâtiha’dan sonra yüz İhlâs okunan yüz rekat namazın çok sevap olduğuna dair bir rivayet naklettiği halde, ihyâ’ü ulûmi’ddin’deki hadisleri tenkide tâbi tutan Zeynüddin el-lrâki ile Nevevî bunun aslının olmadığını söylemişlerdir. Bu namazın bir bid’at olduğunu kaydeden Nevevî, bu konuda Kütü’l-kulûb ve İhyâ’ü ‘ulûmi’d-dîn’de geçen rivayete aldanılmaması gerektiğini söylemekte (el-Mecmu) Ali el-Kârî de bu rivayetin uydurma olduğunu belirterek Berat gecesi namazının 400 (1010) yılından sonra Kudüs’te ortaya çıktığını kaydetmektedir. Bu namazın ilk defa 448 (1058) yılında Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da kılındığına ve zamanla yaygınlık kazanarak sünnet gibi telakki edildiğine dair bir rivayet de nakledilmektedir. Ancak Fâkihî’nin Mekkeliler’in bu geceyi Mescid-i Haram’da ihya ettiklerine ve bazılarının 100 rekatlı bir namaz kıldığına dair rivayeti dikkate alınırsa bu namazın daha önceden de kılındığını söylemek mümkündür. (Diyanet İslam Ansiklopedisi Beraat gecesi)

Sünnette yüz rekatlik bir namaz olduğuna dair bir delil mevcut değildir. Bu sünnete muhalif bir sayıdır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ramazan dahil en uzun kıldığı namaz gece namazı olmasına rağmen bu namazın rekatleri onbir veya onüçü olarak olarak gelmiştir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem onbir veya onüç rekat namaz kılmıştır. Buhari’den gelen bir rivayette; Aişe radıyallahu anha’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri on bir rekat namaz kılardı.” (Buhari, 939). Buhari’den gelen diğer bir rivayette; Abdullah İbn Abbas radıyallahu anha söyle demiştir; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gece namazı on üç rekat idi.” (Buhari, 1138; Ebu Davud, 1365; Tirmizi, 442; Sahih)

Hadis hasen decesinde olursa amel edilir. Hasen değilse amel edilmez. Hasen olan hadisler de zayif hadislerdir. İmam Tirmizi rahimehullah’ın hasen derecesin deki hadislerle amel edilir görüşü vardır. Çünkü zayif hadisle amel edilmez.”
Berat gecesi ile ilgili rivayet edilen haberlerin hiçbirisi sahih değildir. Muhaddisler tarafından hepsi zayıf veya uydurma sayılmıştır. Zayıf ve uydurma rivayetleri esas alan bazı muhakkik olmayan alimler bunları delil kabul edip bunlarla amel etmişlerdir. Müslümanların esas alacağı muhaddisler ve muhakkik alimlerdir. İlimde rusuh sahibi olan alimleri tercih etmeleri ve onların görüşlerine başvurmaları gerekir ki, onların istimbatları ve telakkileri daha sağlam ve daha kuvvetlidir. İnsanlar bu geceye özel ibadet ihdas ediyorlar. Bu bidat olan ibadetlerden kaçınmak lazım. Bu bidatı ihdas edenlere direk şirkle itham etmek çok büyük bir zulümdur. Çünkü her bidatçı şirk ehli değildir. Bidatin şirk olanı var olmayanı var. Bazı insanlar hiçbir ilmi kaideye bağlı kalmaksızın bu geceyi ibadetle geçirenleri şirk’le suçlaması çok büyük bir zulümdür. Bu geceyi ibadetle geçirirken şirk işleyenlerde vardır. Şirk işleyenlerle, işlemeyenleri ayırt etmek lazım. Hepsini aynı kefeye koymak doğru bir anlayış değildir. Bidat olan bir ameli yapan kişiye bu amelinin bidat olduğunu güzel bir uslupla anlatmak gerekir. Eğer kişilere katı bir dille hakaret içeren kelimeler kullanılırsa, o kişi bidatten uzaklaşmak yerine daha çok onu güzel görür. Buna da yol açmak büyük bir vebaldir. Çünkü Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor: “Rasulum! Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleride çok iyi bilir.” (Nahl/125) Dinimizde olmayan bu geceleri hoş görüp, bidat olduğunu bilerek veya bilmeyerek değerlendirme yani amel işleme çabasına girenleri de asli kafirlere benzeterek günah çıkartma gecesi gibi tabirler kullanmak, insanlar hakkında böyle ithamlar kullanmak caiz değildir ve büyük bir cürümdür ve haddi aşmaktır. Rabbim hepimizi hidayete erdirsin. İmam Şatıbi rahimehullah derki; Şabanın onbeşinci gecesini ihya bidatini çıkarmanın sonucu bir sünnetin yok olmasi ve bir bidatin dirilmesi demektir. Biz diyoruz ki, bu uydurulmuş namazı kümak için Sabanın onbeşinci gecesini uykusuz geçiren kimse sabaha ancak uyuklayarak girer veya büsbütün tembelleşerek sabah namazını terk eder. Diğer bid’atlerin durumu da böyledir. Bu ilaveler ondan daha evla ve önemli olan şeylerin iptali veya terki sonucunu doğurur. Yukarıda da geçmişti; hiç bir bid’at yoktur ki ondan daha hayırlı bir sünneti öldürmemiş olsun. Allah azze ve celle’den bize merhamet etmesini bizi bağışlamasını dilerim. Allah’a hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ashabına, ailesine ve ona güzelce tabii olanlara salat ve selam olsun.

A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!