Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e iman, itaat ve ittiba’nın farziyeti sabit olunca, ona muhalefetin ve karşı gelmenin yasaklanmış olduğu ve bu davranışın haramlığı da anlaşılmış olur. Biz bu konudaki ayetlerden de bir kaçına işaret etmekle yetineceğiz. Allah azze ve celle kitabında Nebi sallallahu aleyhi ve sellem‘e muhalefetin bir sapıklık olduğunu ve neticesinin elim bir azap olacağını haber verir.
“Rasulun çağrısını, aranızda birbirinize çağırdığınız gibi çağırmayın. Aranızda birbirinizin arkasına gizlenerek gizlice sığışıp gidenlerinizi muhakkak Allah bilir. Artık onun emrine muhalefet edenler kendilerine bir mihnetin yahut acıklı bir azabın isabet etmesinden çekinsinler.” (Nur/63)
“Artık onun emrine” yani Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emrine “muhalefet edenler… çekinsinler.” Onun emri ise onun yolu, yöntemi, izlediği usul ve onun şeriatıdır. Bütün sözler ve ameller onun sözleri ve amelleri ile tartılıp değerlendirilir. Ona uygun düşenler kabul edilir, ona muhalif olanlar o sözü söyleyene ve o işi yapana geri çevrilir. Kim olursa olsun bu fark etmez ve herkes için geçerlidir.
Nitekim Buhari ve Müslim’in sahihlerinde ve başka hadis kaynaklarında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu sabittir: “Her kim bizim bu işimizin üzerinde bulunduğu hale uymayan bir iş yapacak olursa o geri çevirilir.” (Buhari, 2697; Sahih)
İster batınen iç dünyasında, ister zahiren görülür alemde Allah Rasulu’nun emirlerine aykırı hareket edenler “kendilerine” kalplerinde küfür, şirk, münafıklık yahut bid’at türünden “bir mihnetin yahut” dünyada öldürülmek, had vurulmak, hapsedilmek ve buna benzer “dünyada acıklı bir azabın isabet etmesinden çekinsinler” ve korksunlar. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in emri ise onun sözlerini, davranışlarını ve takrirlerini yani tasviplerini ihtiva eder. Bunlar Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin nevilerini ifade etmektedir. Dolayısıyla her biri aynı kıymete haizdir.” (İbn Kesir)
İmam Malik rahimehullah kendisine bir hususta fetva soran kimseye; “Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyurmuştur” diye sünnetle cevap vermişti. Adam: “Senin görüşün nedir?” deyince, imam yukarıdaki ayeti okudu ve sünnetin olduğu yerde kendisinin görüşünün söz konusu olamayacağını ifade etti.”
“Kim, kendisi için doğru yol belli olduktan sonra Rasule karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o döndüğü yolda bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.” (Nisa/115)
“Kim, kendisi için doğru yol belli olduktan sonra Rasule karşı çıkar. Yani, her kim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in getirdiği şeriat yolundan başka bir yola girer, dolayısıyla o bir tarafta kendisi başka bir tarafta olursa, bunu da kendisine hakikat belli, açık ve net olduktan sonra yaparsa “ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse…” Bu ilk vasfın gerektirdiği bir durumdur. Fakat muhalefet, bazen şeriatı getiren Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sözlerine olur. Bazense Muhammed ümmetinin ittifakları kesin olarak bilinen konulardaki ittifak ettikleri hususlara olur. Zira Rasul’e verilen bir şeref ve ikram olarak Muhammed ümmetine hatadan korunmuşluk hasleti verilmiştir. İbni Mace’den gelen sahih bir rivayette; Enes b. Malik radıyallahu anh’dan; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem “ümmetim bir sapıklık üzerine birleşmez. Siz çoğunluktan (cemaatten) ayrılmayınız.” diye buyurmuştur.” (İbn Mace, 3950; Sahih)
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Rasulu’nun huzurunda öne geçmeyin. Allah’tan sakının. Muhakkak Allah çok iyi işitendir, çok iyi bilendir.” (Hucurat/1)
Ali b. Ebi Talha, İbn Abbas radıyallahu anh’dan: “Allah’ın ve Rasulu’nun huzurunda öne geçmeyin” buyruğu hakkında; Kitaba ve sünnete aykırı söz söylemeyin, diye açıkladığını nakletmektedir. (Sahih Eser) Mücahid de: Allah Teala onun dili üzere hüküm verinceye kadar herhangi bir şey söyleyerek Allah Rasulu’nun önüne geçmeyin, diye açıklamıştır. Dahhak: Dininizin şer’i herhangi bir hükmü ile ilgili olarak Allah ve Rasulu dışında bir işi hükme bağlamayın, diye açıklamıştır.” (Sahih Eser)
“Muhakkak ki Allah ve Rasulu ile sınır yarışına kalkanlar kendilerinden öncekilerin helak, hor ve hakir edildikleri gibi, hor ve hakir edildiler. Gerçek şu ki biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için alçaltıcı bir azab vardır.” (Mücadele/5)
Allah ve Rasulu ile sınır mücadelesine kalkışmak, onlara muhalefet etmek, onlara isyan etmek demektir. Özellikle küfür Allah dostlarına, yolcunun yolcularına düşmanlık etmek gibi oldukça büyük işlerde Allah ile sınır mücadelesine kalkışmak, bunun kapsamına girer.
Allah azze ve celle’nin: “Kendilerinden önce helak, hor ve hakir edildikleri gibi hor ve hakir edilenler” buyruğuna gelince; Kendilerinden öncekilere amellerine uygun bir ceza olmak üzere yapıldığı şekilde bunlar da zelil kılındılar, hor ve hakir edildiler. Onların Allah’a karşı getirecekleri bir delilleri yoktur. Çünkü Allah azze ve celle’nin bütün insanlara karşı daha önce söz konusu olmayacak şekilde delili ortaya konulmuş bulunmaktadır. Allah azze ve celle pek açık ayetler, hakikatleri beyan edecek, maksatları açıklayacak şekilde kat’i deliller indirmiş bulunmaktadır. Kim bunlara uyar, gereklerince amel ederse işte o, hidayet bulanlardan, kurtuluşa erenlerdendir. Bunları inkar eden “kafirler için alçaltıcı bir azap vardır.” Bu azap onları alçaltır ve zelil kılar. Allah’ın âyetlerine karşı büyüklendikleri gibi Allah da onları alçaltır ve zelil kılar.” (İbn Kesir)
“Allah ve Rasulu bir işi hükme bağladığında hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadına o işlerinde istediklerini yapma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasulu’ne isyan ederse şüphesiz apaçık bir sapıklıkla sapmış olur.” (Azhap/36)
“Allah ve Rasulu” herhangi “bir işi hükme bağladığında” ona dair kesin emirlerin yerine getirilmesi istendiğinde “hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadına o işlerinde istediklerini yapmak” isterlerse bunu yaparlar isterlerse yapmazlar şeklinde bir tercihte bulunmak “hakları yoktur.” Yani iman sıfatına sahip olan bir kimseye yakışan tek şey, Allah ve Rasulu’nün razı olacağı şeyleri çabucak yerine getirmek, Allah ve Rasulu’nu gazablandıracak şeylerden kaçıp emirlerine uymak, yasaklarından uzak durmaktır. Mümin erkek ve kadın, bu gibi hususlarda istediklerini yapmak şöyle dursun, Allah ve Rasulu’nun kendilerinden de daha önce geldiğini bilir. O bakımdan kendi arzu ve heveslerini hiçbir zaman Allah’ın ve Rasulu’nun emirlerini yerine getirmenin önünde bir engel kılmazlar. “Kim Allah’a ve Rasulu’ne isyan ederse şüphesiz apaçık bir sapıklıkla sapmış olur.” Çünkü o Allah’ın lütuf ve ihsanına götüren dosdoğru yolu bırakıp can yakıcı azaba ulaştıran başka bir yol izlemiş olur. Allah azze ve celle, önce Allah ve Rasulune karşı çıkmamayı gerektirici sebeb olan imanı söz konusu etti, arkasından da bunu engelleyen hususu dile getirdi. Bu ise cezalandırılmaya ve ibretli bir şekilde intikam alınacağına delâlet eden sapmakla korkutmaktır.” (İbn Kesir)
Müminler için Rasullullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emri Allah’ın emri makamındadır. Bu ayetler bunun açık delilidir. Çünkü Rasulun kendi heva ve hevesinden konuşmayacağı gerçeğini Kuran bize hatırlatır .”Çünkü o hevadan konuşmaz; onun konuşması, kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir.” (Necm/3-4) Allah ve Rasulu’nun emirlerinden yüz çevirmek, uymamak hafife almak şiddetle kınanır ve reddedilir: “Allah’a itaat edin, Rasule de itaat edin ve kötülüklerden sakının. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Rasulu’muzun vazifesi apaçık tebliğdir.” (Maide/92)
“Bazı insanlar Allah’a ve Rasulu’ne inandık ve itaat ettik diyorlar ondan sonra da içlerinden bir grup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.” (Nur/47)
Bu tür davranışlar müminlere yakışmaz. Çünkü muminler dilleri ile söylediklerine kalben inanır, ayrıca ibadetleri ve davranışları ile imanlarını isbat ve teyid ederler. İnandık deyip gereğini yapmamak münafıkların alâmetidir. Allah’ın kitabında, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e muhalefetin ve isyanın neticesine daha açık ifade eder;
“O gün zalim kimse ellerini ısırıp şöyle der: ah ne olurdu Nebi ile beraber bir yol tutsaydım.” (Furkan/27)
Bu yolu tutmayanların son pişmanlığı şu ayetlerde daha açık ifade edilir: “Yüzleri ateşe çevrildiği gün: Eyvah bize! Allah’a itaat etseydik, nebisine de itaat etseydik” derler.” (Azhab/66)
“İnkar edip Allah’ın Rasulune karşı gelenler, o gün geri geçirilmeyi temenni ederler ve Allah’tan hiç bir sözü gizleyemezler.” (Nisa/42)
Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’e muhalefet, karşı çıkma ve sonuçlarıyla ilgili ayetler burada işaret ettiklerimizden ibaret değildir. Ancak konumunun önemi ve çeşitli boyutlarını ortaya koyması açısından bu kadarla yetinmek yerinde olacaktır. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e salat ve selam olsun.
A. Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!