Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
İtaat, emre uymak, icabet etmek ve tabi olmaktır. Bu anlamda ibadetten daha umumi bir mana ifade eder. Çünkü ibadet sadece Allah azze ve celle’yi ta’zimdir ve zilletle boyun eğmektir, itaat ise hem Allah azze ve celle’nin emirlerini hem de Nebi sallallahu aleyhi ve selleme emredilenlerin emirlerini kapsar. İtaat, imanın bir gereği ve neticesidir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e iman, ona itaati zorunlu kılar. Dolayısıyla Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e iman farz olduğu gibi, itaat da farzdır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat, onun getirdiği ve uyulmasını emrettiği bütün prensipleri yerine getirmeyi gerektirir. Kur’an’ın pek çok ayeti Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat edilmesini ve ona karşı çıkılmamasını emreder:

“De ki: Allah’a itaat edin, Rasulune de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz ona düşen ancak ona yükletilendir. Size düşen de size yükletilendir. Ona itaat ederseniz hidayet bulursunuz. Rasule düşen de ancak apaçık tebliğdir.” (Nur/54)

De ki: Allah’a da itaat edin Rasulune de itaat edin. Eğer bu emre uyarlarsa bu onlar için mutluluk ve bahtiyarlık sebebidir. Şayet yüz çevirirseniz ona düşen ancak ona yükletilen risalet görevidir, ve o da bu görevi eksiksiz yerine getirmiştir. Size düşen de size yükletilen ‘itaat’dır. Ona itaat ederseniz dosdoğru yola hem söz hem amel itibariyle hidayet bulursunuz. Ona itaat etmeksizin hidayete yol bulamazsınız. Bu olmadan hidayete yol bulmanıza imkân yoktur. Tefsiru’s Sa’di.

“Ey iman edenler! Allah’a, Rasulune itaat edin, işittiğiniz halde ondan dönmeyin. İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın. Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.” (Enfal/ 20,21,22,23)
Bu ayetler, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’ın sözünü işitip ondan faydalanmayan, onu gönüllerine sindirmeyen, o sözlere önem vermeyen kimselere bir uyarıdır. Böyle kimseler dinleyip anlasalar bile anladıklarını icra edip yerine getirmezler. Sanki hiç duymamış, işitmemiş gibi hareket ederler. Böyleleri sağır ve dilsiz hayvanlara benzetilmiştir.

Allah azze ve celle Mümin kullarına, kendisine ve Rasulune itaat etmelerini emrediyor, emrine muhalefet etmekten, kendisini inkar edenlere ve inatlaşanlara benzemekten nehyediyor. Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: “İşittiğiniz, yani sizi çağırdığı şeyi bildiğiniz halde O’ndan yüz çevirmeyin. Yani Allah azze ve celle’ye itaati, emirlerine uymayı, yasaklarından sakınmayı terk etmeyin.

“De ki: Allah’a ve Rasulene itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki Allah kafirleri sevmez.” (Ali İmran/ 32)

Yüz çevirmek, Allah azze ve celle’ye ve Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’e itaatten yüz çevirmek, onların emirlerini kabullenmemektir. Oysa Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e Allah azze ve celle’nin Rasulu, dinin tebliğcisi, hidayetin ve emirlerinin bildiricisi ve habercisi olduğundan dolayı ve sırf Allah azze ve celle için uymak ve izinden gitmek gerekir. Bir elçiyi tanımak, onun kendisini değil, onu görevlendirip gönderen makamı tanımaktır. Mesela bir devletin elçisini, memurunu reddetmek o devleti ve onun kanunlarını reddetmek olduğu gibi, Allah’ın elçisi demek olan Nebilerini kabul etmeyip red etmek de Allah azze ve celle’ye küfür ve saygısızlıktır. Bütün söz ve davranışlarında Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in yolu üzere olmayanlar, onu sevmiş ve itaat etmiş sayılmazlar. Aksini iddia edenler ise yalancı sayılır.

“Rasule itaat eden gerçekten Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, zaten Biz seni onların üzerine bir koruyucu (gözetleyici) göndermedik.” (Nisa/ 80)
Allah azze ve celle’nin kulu ve elçisi Muhammed sallallahu aleyhive sellem’e her kim ona sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş, her kim isyan ederse Allah’a isyan etmiş olacağını bildiriyor. Bunun sebebi ise Nebi sallallahu aleyhi ve sellem‘in kendi arzusuna göre konuşmaması ve söylediği her şeyin mutlaka kendisine bildirmiş bir vahiy olmasından başka bir şey değildir. Rasule itaatten maksadın, sadece Kur’an’ı kapsadığını, sünnete şümulü bulunmadığını iddia etmek gerçekçi olmaz. Nitekim şu ayet konuya daha da nitelik kazandırır.
”Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler,”(Fetih/10)
“Kim de yüz çevirirse, onları başına bekçi göndermedik ki! Onun hakkında sana hiçbir mesuliyet yoktur. Senin tek görevin tebliğ etmektir. Kim sana uyarsa bahtiyarlardan olur ve kurtuluşa erer. Onun kazandığı sevabın bir mislide sana olu. Kimde senden yüz çevirirse zarar ve hüsrana uğrar. Senin onunla ilgili hiçbir mesuliyetinde kalmaz.
Esasen bütün Rasullerin gönderilişindeki hikmet, onların emirleri üzere amel etmek, nehyettiklerinden uzak durmak, onların sözlerine, davranışlarına, ahlak ve adaplarına uymaktır. Kur’an bunu da açıkça belirtir;
“Biz her Rasulu, Allah’ın izniyle, ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik.” (Nisa 64)

İlim ehli der ki; Öte yandan Nuh aleyhisselam’dan İsa aleyhisselam’a kadar her Rasulun kavmini şu şekilde Allah’a davet ettiğini Kur’an bize bildirir; “Onun için, Allah’tan sakının ve bana itaat edin.” (Şuara /110) 
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. ”(Şuara/126)
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ?.”(Şuara/144)
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin?.” (Şuara/163)
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin?.” (Şuara/179)
Bu anlamdaki ayet aynı surede 7 ayrı yerde, 7 ayrı Rasulun dilinden kavmini dine davet metni olarak geçer.
Kur’an’ın bu konudaki pek çok ayetinde, Allah’a ve Rasulune itaatin veya sadece Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’e itaatin getireceği sonuçlar çeşitli şekillerde takdim edilir. 

Bir kaçını özetleyecek olursak, şunlarla karşılaşırız;
“Allah’a ve Rasulu’ne itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.” (Ali İmran/132)
“Rasule itaat eden hidayete erer.” (Nur/ 54)
“Allah’a ve Rasulu’ne itaat edenler, Allah’ın nimet verdiği Nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdirler.” (Nisa /69)

Allah azze ve celle ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat edenleri Allah azze ve celle zemininde ırmaklar akan cennete koyacak ve orada devamlı kalacaklar, büyük kurtuluşa ereceklerdir.“Bunlar, Allah’ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah’a ve Rasulu’ne itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur. ”(Nisa/ 13)
Allah’a ve Rasulu’ne itaat eden büyük bir kurtuluşa erer.
”Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Rasulu’ne aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah’tan sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasulu’ne itaat edin.” (Enfal /1)
Allah’a ve Rasulu’ne itaat edenin Allah işlerinden hiçbir şeyi eksiltmez. “Eğer Allah’a ve Rasulu’ne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Hucurat/ 14)

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Rasule’de, sizden olan emir sahiplerine (idarecilere) de itaat edin” (Nisa/59) Allah azze ve celle bu ayeti müslüman Alim ve idarecilerine de itaat etmeyi emrediyor.” Ali b. Ebi Talha’nın İbn Abbas  radıyallâhu anh’dan rivayetine göre o âyetteki “emir sahipleri”ni fakih ve dindar zatlar diye tefsir etmiştir.”( Taberi İbn Kesir sahih eser) Mücahid, Atâ, Hasan-ı Basri ve Ebû Aliye de âyetteki “emir sahipleri”ni “âlimler” ile tefsir etmişlerdir.”(İbn Kesir sahih eser) Anlaşıldığı kadarıyla emir sahiplerinden daha önce değinildiği gibi yönetici ve âlim gibi emir yetkisi bulunan herkes kastedilmiştir. Nitekim Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur; “Din adamları ve Alimleri, onları günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya!” (Maide/63)

Yukarıda Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat etmenin farziyeti ile ilgili Allah azze ve celle’nin kelamından ayetler verdik. Şimdi ise Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den gelen rivayetlerle delilleri sağlamlaştıracağız İnşallah. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem rivayetlerin birinde kaçınanlardan bahsetmektedir. Kaçınanlar demek, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in emirlerine itaat etmeyen, asi olan, emirlerine karşı gelen kimse demektir. Kim ki kaçınanlardan olursa Allah’a ve Rasulüne karşı gelmiş ve asilerden, bedbahtlardan olmuştur. Bu kişinin akibeti kötüdür ve varacağı yer cehennemdir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ümmetini bu durumdan sakındırmış ve kendisine itaat etmeyi emretmeştir.

Buhari’den gelen rivayette; Ebu Hureyre radiyallahu anh’dan, Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş bana isyan eden ise Allah’a isyan etmiştir. İdarecisine itaat eden baba itaat etmiş ona isyan eden ise bana isyan etmiştir.” (Buhari, 7137; Müslim, 1835; Sahih)

Buhari’den gelen rivayette; Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor, Allah’ın Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Kaçınanların dışında ümmetimden her bir fert cennete girecektir. Sahabiler tarafından soruldu, ‘Kaçınanlar kimlerdir? Ya Rasulullah?’ Bana itaat edenler cennete girer, itaat etmeyenler ise kaçınanlardır.” (Buhari,7280; Sahih)

Buhari’den gelen rivayette; Cabir b. Abdullah radiyallahu anh şöyle demiştir: “Bir gün melekler Nebi sallallahu aleyhi ve sellem uyurken kendisine geldiler. İçlerinden biri “O uyuyordu” dedi. Bir diğeri “Gözü uyuyor ama kalbi uyanıktır” dedi. Melekler “Bu arkadaşınız bir örnektir” dediler. İçlerinden biri “ Onu örnek veriniz” dedi. Bir diğeri “O uyuyor” dedi. Bazıları “Gözü uyuyor ama kalbi uyanıktır” dediler. Melekler şöyle dediler: O, bir ev yapıp, içinde ziyafet veren sonra halkı yemeğe davet eden kimseye benzer. Davetçiye icabet eden eve girer ve ziyafetten yer. Davetçiye uymayan eve girmez, ziyafetten yemez. Melekler “Bunu ona tevil edin de anlasın” dediler. İçlerinden birisi “O uyuyor” dedi. Bazıları ”Gözü uyuyor ama kalbi uyanıktır” dediler. Sonra hep birlikte “Burada yer alan ev cennet, davetçi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’dir. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur. Ona karşı gelen Allah’a karşı gelmiştir. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem insanların arasını ayırmıştır” dediler.” (Buhari,7281;Sahih)

Buhari’den gelen rivayette; Ebû Musa’nın nakline göre Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Benimle Allah Teala’nın, benimle birlikte gönderdiğinin benzeri bir kavme gelen kimse gibidir. O kişi ‘Ey topluluk! Ben orduyu iki gözümle gördüm. Ben çıplak uyarıcıyım, kurtuluşa geliniz’ der. Ona kavminden bir zümre itaat eder ve gecenin ilk vaktinden yola çıkarlar. Acele etmeksizin yürürler ve kurtulurlar. Bir zümre de yalanlar ve bulundukları yerde sabahı ederler. Sabahleyin ordu karşılarına dikilir. Onları helak edip, kırıp geçirir. Bu bana itaat edip, getirdiğime tabi olanla, bana karşı gelip, getirdiğim hakkı yalanlayanın örneğidir.” (Buhari,7283; Sahih)

Kuran’dan seçtiğimiz bu ayetler ve örnek olarak zikrettiğimiz birkaç hadis, Allah’a itaatle Rasulu’ne itaatın ayrılmazlığını, lüzumunu, kapsam ve sonuçlarını ortaya koyucu niteliktedir. Hülasa Allah ve Rasulu’nün yasakladığı şeylerden kaçınmak, emrettiği şeyleri de yapmak farzdır. Nitekim İmam Ahmed rahimehullah şöyle demiştir: “Fitne nedir biliyor musun? Fitne, şirktir. Olur ki bir kimse Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in emrini reddeder de kalbinde bir eğrilik oluşur; sonra da helak olur.” O halde fitneden, Allah’ın ve Rasulu’nün emirlerine karşı gelmekten kaçınmalıyız. Alemlerin Rabbine hamd olsun, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ashabına ve ona güzelce tabi olanlara salat ve selam olsun.

A.Kadir GÖREN

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!