Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel

Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;

İmam Buhari rahimehullah Kitab-ı Tevhid’de Allah azze ve celle’nin sıfatlarını ve göz sıfatınıda bab başlığı olarak tasnif etmiştir ve Sahih-i Buhari’yi Kitabul-iman ile başlayıp, Kitabut-Tevhid ile sonlandırmıştır. Her müslümanın ve ben ehl-i sünnetim diyen herkesin akide konusunda, okuyacağı ilk eser bu olmalıdır. İmam Buhari rahimehullah Allah azze ve celle’nin sıfatlarını selefin nasıl anladığını ve nasıl idrak ettiklerini tasnif etmiştir.

واصنع الفك باعيننا ووحينا ولاتخطبنئ ف الذن ظلموا انهم مغرقون

Allah’u Teala’nın şu buyruğu kitabın delillerindendir. Göz (Ayn) sıfatı “Gözlerimizin önünde ve vahyimiz uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana bir şey söyleme!. Onlar mutlaka suda boğulacaklardır!” (Hud/37 )

“Gözlerimizin önünde ve vahyimizle” yani koruma­mız ve gözlerimizin önünde ve rızamıza uygun olarak “gemiyi yap! Zulmedenler hakkında da bana bir şey söyleme” onların helak edilmemesi hususunda ben­den bir şey isteme. “Çünkü onlar suda boğulacaklar.” Artık bu konudaki azap sözümüz hak olmuştur, bu konudaki kevni kader geçerli olacaktır.

والقيت علك محبة منئ ولتصنع علئ عينئ

“Ey Musa! gözümün önünde terbiye olup yetişesin diye de üzerine kendimden bir sevgi koymuştum.” (Taha/39)

“Gözümün önünde terbiye olup yetişesin diye.” Bir şeyi belli bir vasıf üzere yapmaktır. Örneğin; demir plakalardan tencereler yapmak, keresteden kapılar yapmak gibi… Her şey kendi­ne uygun şekilde yapılır. Evin yapılması, evin bina haline getirilmesidir. Demirin yapılması/işlenmesi, onun kapı ya da motor haline getirilmesidir. İnsanın işlenmesi ise onun bedenî ve akli yönden yetiştirilmesi ve terbiye edilmesidir. Bedeni terbiye beslenmeyle, akli terbiye ise adab, ahlak ve benzeri şeylerle olur. Musa aleyhisselam için olan da budur. Allah’ın gözünün önünde/gözetiminde terbiye edilmiş/yetiştirilmiştir.” (İbn Useymin)

İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Allah onu sevdi, yarattıklarına da sevdirdi.”

فاوحينا اليه ان اصنع الفك باعيننا ووحينا فاجاء امرنا

“Bunun üzerine ona şöyle vahy ettik: Gözlerimizin önünde ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap.” (Mu’minun/27)

“Vahyimizle ve gözlerim­izin önünde bir gemi yap!” emrimiz gereğince ve yardımımız ile ve gözetimimiz, korumamız ve himayemiz altında” bir gemi yap!

واصبرلحكم ربك فاانك با عيننا وسبح بحمد ربك حين تقم

“Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman da Rabbini hamd ile tesbih et.” (Tur/48)

“Sen benim gözümdesin.” demek, “ben seni gözümle gözlemli­yorum” demektir. Bu tabir insanlar arasında bilinen bir tabirdir. Tam bir gözetme, özen ve himaye, “Sen benim gözümdesin.” gibi tabirlerle ifade edilir. Dolayısıyla “sen gözlerimizin önündesin” demek şu anlama gelir: Muhakkak ki sen en iyi şekilde himaye edilmekte ve en güzel şekilde korunmaktasın.

Allah Teala’nın: “Rabbinin hükmüne kadar sabret. Muhakkak ki sen bizim gözlerimizin önündesin” yani onların eziyet ve işkencelerine sabret, onlara aldırma çünkü biz seni görüyoruz. Sen bizim korumamız altındasın ve Allah insanlardan seni korur.

“Kalktığın vakitte de Rabbini hamd ile tesbih et.” Dahhak dedi ki: Yani Namaza kalktığın zaman: “Allah’ım, seni hamdinle her türlü eksiklikten tenzih ederim. Senin adın pek mübarektir, şanın pek yücedir, senden başka hiçbir hak ilah yoktur.” de. diye açık­lamıştır.

تجرئ باعيننا جزاء لمن كان كفر

“Gemi, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.” (Kamer/14)

“Gemi, gözlerimizin önünde akıp gidiyordu” yani bizim emrimizle, bizim gözlerimiz, korumamız ve himayemiz altında akıyordu. “Nankörlük ile karşılayana mükâfat olmak üzere” yani Allah’ı inkâr ile kafir olmalarına karşılık onlar için ceza, Nuh aleyhisselam için de yardım olmak üzere bunlar oldu.

“Gözlerimizin önünde akıp gidiyordu” Konumuza delil olan kısım burasıdır. (تجري), yani tahtalardan yapılmış ve çivilerle bağlanmış gemi akıp gidiyordu. Buradaki gözlerle kastedilen daha önce de ifade edildiği gibi- sadece iki gözdür. “Gözlerimizin önünde akıp gidiyordu” demek, gözlerimizin bakışıyla beraber akıp gidiyordu demektir. “Ba” harfi burada musahabe içindir. Gemi gökten inen ve yerden çı­kan suyun üzerinde akıp gidiyordu. (İbni Useymin)

Bu ayetler de Allah Teala’nın göz sıfatı isbat edilmektedir. Göz lafzı çoğul kalıbıyla gelmiştir. Göz sıfatı, Allah’ın zati sıfatlarındandır, çünkü O, başlangıcı olmayan ve sonu da olmayan olarak bu sıfatla muttasıftır.

Sünnetten delil ise Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şu sözleridir;

Buhari ve Muslim’in sahihin de gelen rivayette; İbn Ömer radiyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ayağa kalkıp Allah Teala’yı layık olduğu vechile övdü, Deccal’i anlattı ve şöyle buyurdu: “Ben Deccâl’e karşı sizi uyarıyorum. Şu ana kadar gelmiş geçmiş bütün Nebiler de kendi kavimlerini ona karşı uyarmışlardı. Nuh aleyhisselam da kavmini Deccal fitnesine karşı uyarmıştır. Ancak ben Deccal hakkında daha önce hiçbir Nebinin söylemediği bir şeyi size haber vereceğim: Şunu iyi bilin ki Deccal tek gözlü ve şaşıdır; Allah ise kesinlikle tek gözlü şaşı değildir.” (Buhari, 3057; Müslim, 169; Sahih)

Buhari ve Müslim’in sahihin de gelen rivayette; Abdullah b. Ömer radiyallahu anh şöyle demiştir: Nebi sallallahu aleyhi ve selem’in yanında Deccal’den söz edildi. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Şüphesiz Allah sizin üzerinize gizli olmaz. Çünkü Allah kör şaşı gözlü değildir” buyurdu ve eliyle kendi gözüne işaret etti. “Mesih Deccal ise sağ gözü kör şaşıdır. Sanki onun gözü salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış iri bir üzüm tanesi gibidir.” (Buhari, 7407; Müslim, 169; Sahih)

Buhari ve Muslim’in sahihinde gelen rivayette; Enes radıyallahu anha’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Allah Teala’nın gönderdiği her bir Nebiye kendi kavmine muhakkak o pek yalancı, şaşı Deccal’den haber verip sakındırmıştır. Çünkü o kör ve şaşıdır. Rabbiniz ise kör ve şaşı gözlü değildir. Deccal’in iki gözü arasında ‘kâfir’ yazılmıştır.” (Buhari, 7408; Muslim, 2933; Tirmizi, 2245; Ebu Davud, 4316; Sahih)

Müslim’in sahihinde rivayet edilen hadiste, Ebu Musa el-Eşari radıyallahu anh’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize kalkıp bir hutbe verdi ve beş hususu dile getirip şöyle bu­yurdu: “Muhakkak aziz ve celil Allah uyumaz, onun uyuması da gerekmez. O adalet terazisini alçaltır ve yükseltir. Gecenin ameli ona gündüzün amelinden önce, gündüzün ameli de gecenin amelinden önce yükseltilir. Onun hicabı nurdur. Ebu Bekre radıyallahu’anhın rivayetinde; “ateşdir eğer onu açacak olursa yüzünün nuru yaratıklarından gözünün baktığı, ulaştığı bütün mahlûkatını yakardı.” (Müslim, 179; İbn Mace, 195; Sahih)

“(اعور) kelimesi Arap dilinde ancak “tek gözü kör” için söylenir. (عور) veya (عوار) denildiği zaman ise bazen bununla mutlak “kusur” kas­tedilir. Bu hadis, Allah Teala’nın sadece iki gözü olduğuna delalet eder. Bu hadisin Allah’ın sadece iki gözü olduğuna delalet etmesinin sebebi şudur: Eğer Allah Teala’nın ikiden fazla gözü olsaydı bunu beyan ederdi.” (İbni Useymin)

İlim ehli şöyle demiştir: ilk dönem alimleri arasında “el-ayn, göz” kelimesinin tıpkı “el, vech, yüz” kelimesinin açıklamasında geçtiği gibi, zat sıfatı olduğunu söylemişlerdir. İlk dönem ehl-i sünnet alimleri bu sıfatlara tahrif, ta’til, temsil, tekyif ve tevfid etmeden iman etmişlerdir. Sıfatları isbat edip sıfatların keyfiyetini ve nasıllığnı niceliğni Allah’a havale etmişlerdir.

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den sahih olarak gelen bir hadis, Allah Teala’nın sadece iki gözü olduğuna delalet etmektedir. Deccal’i anlatırken şöyle buyurmuştur: “O, tek gözlüdür, sizin Rabbiniz tek gözlü değildir. Başka bir lafızla gelen rivayette “Onun sağ gözü kördür.” denilmektedir. Bazı kimseler hadiste geçen “a’ver” kelimesinin “tek gözlü” anlamına değil, “kusurlu” anlamına geldiğini söylediler!! Şüphesiz bu bir tahriftir ve lafzın doğrusunu bilmemektir. Çünkü Buhari ve diğer hadis kitaplarında bu kelime şöyle geçmek­tedir: “Sağ gözü kördür. Onun gözü sanki salkımından fırlamış üzüm tanesi gibidir. Bu ifadeler gayet açıktır.” (İbni Useymin)

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in görüşüne göre Allah Teala’nın onlarla baktığı, kendine yaraşır iki gerçek gözü vardır. Bunlar da Kitap ve Sünnet ile sabit zati sıfatlardır. Allah’ın gözleri yaratıkların gözlerine benzemeyen iki gerçek gözdür. Bunun anlamını ilim ve görme olarak tahrif etmek (değiştirmek) birkaç bakımdan meşru değildir. Bu tahrif, sözü hiçbir delil olmaksızın gerçek anlamından uzak anlama çevirmektir. Kelamcılar Ehl-i sünnetin yolundan ayrılıp Allah azze ve celle’nin sıfatlarını tahrife yönelip yunan felsefecilerinin yoluna uymuşlardır. Kelamcılara göre akıl esas ve hakim, naslar fer’ ve mahkumdur. Naslar esas alınıp akli meseleler üzerinde konuşulmaz, ama akıl ve man­tık ölçü kabul edilerek naslara buna göre bir şekil ve mana verilebilir. Kelamcılar akılarını ilah edinmişlerdir. Rabbim bizleri felsefecilerin, batıl fırkaların ve bütün bidatçıların yolundan muhafaza etsin.

Kişi Allah Teala’nın göz diğer sıfatları ispat ederken parmağıyla veya elli ile işaret ederse küfre girermi?Allah azze ve celle’nin göz sıfatını ispat ederken parmağıyla gözünü işaret eden kişinin hükmü; Bazı cehmi akidesinde olan;  “Her kim Allah azze ve celle’nin basir ismini, görme sıfatını açıklarken gözünü işaret ederse o kişi kafir olmuştur.” demiştir. Rabbim bu zavalılara  hidayet eylesin. Her konuda olduğu gibi bu konuda da sapkınlığını ortaya koymuşlardır. Bu şahıslar teşbih hastılığına hakalanmış ve  sapık ve saptırıcı önderlerdendir. Bu zındıkar nassları kendi aklıyla şekillendiren bir sapıktır. Allah azze ve celle’nin muradını değil, kendi aklını öncelemiştir. Bir müslüman Allah azze ve celle’nin görme sıfatını ispat ederken parmağıyla gözünü işaret ederse, eğer burada kastı uzva işaret ve Allah azze ve celle’ye uzuv isnat ederse şirk ve küfür olur. Ama kasıt uzva değilde sıfata ve eyleme ise bu şirk ve küfür olmaz. Allah azze ve celle’nin kitabında, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinde Allah azze ve celle’nin göz sıfatının olduğunu ve hiçbir şeye benzemediğini, benzeride olmadığını ehli sünnet’in alimleri eserlerinde beyan etmiş ve açıklamışlardır. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem aşağıdaki mezkur hadisinde parmağıyla Allah azze ve celle’nin göz sıfatını ispat ederken gözünü işaret etmiştir. Buhari ve Müslim’den gelen sahih bir hadiste; Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Rasulullah  sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında Deccal’den söz edildi. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Allah size gizli kalmaz. Şüphesiz Allah’ın bir gözü kör (şaşı) değildir. Bu sırada eliyle gözüne işaret etti. Ancak Mesih Deccal’in sağ gözü kördür (şaşıdır). Sanki gözü pörsümüş bir üzüm tanesi gibidir.” (Buhârî, 3057 Müslim, 169; Ebû Dâvûd, 4757; Tirmizî, 2235-2241; Ahmed, 131; Sahih)

Allah Azze ve Celle’ye hamd, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, O’nun ailesine ve ashabına salat ve selam olsun.

A.Kadir Gören


Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!