Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; Enes İbn Malik radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sahura kalkın; çünkü sahurda bereket vardır.” (Buhari, 1923; Müslim, 1095; Tirmizi, 708; Ahmed Müsned, 10029; Sahih)
Müslim ve Tirmizi’den gelen rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayete göre, şöyle demiştir: Rasulullah salllallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sahura kalkınız! Çünkü sahura kalkmakta bereket vardır.” (Nesai, 2149; Tirmizi 708; Ahmed Müsned, 10025; Sahih)
Nesai’den gelen rivayette; Abdullah b. Haris radıyallahu anh’a bir sahabeden şöyle nakleder: Rasulullah sallallahu aleyhi sellem’in yanına girdim. O, sahur yemeği yiyordu, şöyle buyurdu: “Sahur yemeği Allah’ın size verdiği bir berekettir, onu terk etmeyiniz.” (Nesai, 2162; Ahmed, 10040; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; Zeyd b. Sabit radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Biz, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte sahur yaptık, sonra da kalkıp sabah namazını kıldık.” Ona, “Sahur ile sabah namazı arasında ne kadar süre vardı.” diye soruldu. Cevaben “Elli ayet okuyacak kadar” dedi. (Buhari, 1921; Müslim, 1097; 703; 704; Nesai, 2154; İbn Mace,1694; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in biri Bilal, diğeri de İbn Ümmi Mektum olmak üzere iki müezzini vardı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bilal, geceleyin ezan okuyor; o nedenle siz İbn Ümmi Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyip için.” İbn Ömer radıyallahu anhuma devamla, “Bu ikisinin (ezanı) arasındaki vakit ise biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti.” demiştir. (Buhari, 1836; Müslim, 1092;)
Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in biri Bilal, diğeri de İbn Ümmi Mektum olmak üzere iki müezzini vardı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bilal, geceleyin ezan okuyor; o nedenle siz İbn Ümmi Mektum ezan okuyun caya kadar yiyip için.”(Buhari 1918; Müslim, 1092; Sahih)
Müslim’den gelen rivayette; Amr b. el-As radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bizim orucumuzla ehl-i kitabın orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir.” (Müslim, 1096; Ebu Davud, 2344; Tirmizi, 708; Ahmed Müsned, 10044; Sahih)
Buhari’den gelen rivayette; Sehl İbn Sa’d radıyallahu anh’ın şöyle dediği nakledilmiştir: “Ben ailemle birlikte sahur ederdim ve sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber sabah namazını kılabilmek için hızla mescide giderdim.” (Buhari, 1920; Sahih)
Ebu Davud’dan gelen bir rivayette; İrbad bin Sariye radıyallahu anh’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ramazanda beni sahura çağırdı ve, “mübarek yemeğe gel.” buyurdu. (Ebu Davud, 2344; Nesai, Siyam, Ahmed Müsned, 10037; Sahih)
İmam Ahmed’den gelen rivayette; Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sahur yemeği bereketli bir yemektir. Bir yudum su içecek olsanız dahi sahuru yapmaktan geri durmayın. Zira Allah ve melekleri sahur yapanlara salat ederler (hayır dilerler).” (Ahmed Müsned, 10034; Haysemi, 4840; Sahih)
İmam Ahmed’den gelen rivayette; Cabir radıyallahu anh’dan; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: “Oruç tutmak isteyen kişi bir şeylerle sahurunu yapsın” buyurmuştur. Musa rivayetinde: “Az bir şey yiyecek olsa da” ibaresi geçmiştir. (Ahmed Müsned, 10043; Hasen)
İmam Nevevi rahimehullah, bu bölümde sahurun fazileti konusunu ele almıştır. Sahur, geceleyin kalkıp yenilen yemeğin adı; suhur ise insanın bunun için kalkmasına, yani bu fiile verilen isimdir. Sahur, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sözleriyle teşvik ettiği, fiiliyle de pekiştirdiği bir durumdur. Nitekim, “Sahura kalkın, çünkü sahurda bereket vardır.” buyurmuştur. Sahura kalkmamızı emretmiş ve sahurda bereket olduğunu açıklamıştır. Sahura kalkmanın ilk bereketi ise hiç şüphesiz Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in emrini yerine getirmektir. Zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in emrettiği şeyleri yerine getirmek, bütünüyle hayırdır. Hepsi sevap ve ecirdir. Sahurun bir bereketi de ibadeti yerine getirmeye yardımcı olmasıdır. Zira sahur, insanın oruç tutmasına yardımcı olur. Her ne kadar insan normal günlerde sabah, öğle ve akşam vakitlerinde üç öğün yemek yese ve istediği kadar su içse de yediği sade bir sahur yemeği güneş batıncaya kadar onun için yeterli olur. Çünkü Allah Teala, sahur yemeğine bereket verir. Böylece sahur yemeği, fecir ile güneşin batmasına kadarki süre içinde insana yeter.
Sahurun bir bereketi de Müslümanlarla Müslüman olmayanların orucu arasındaki farkın sahurla ortaya çıkıyor olmasıdır. Bundan dolayı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, bizimle ehl-i kitabın orucu arasındaki farkın sahur olduğunu belirtmiştir. Zira ehl-i kitap, gecenin yarısından itibaren oruç tutar ve yemeklerini gecenin yarısından önce yerler. Sahurda ise yemek yemezler. Müslümanlar ise sahura kalkıp gecenin sonunda, seher vakti yemek yerler. Müslümanlar ile kafirler arasında fark olması, dinin bir emridir. Bu sebeble Nebi sallallahu aleyhi ve sellem onlara benzemeyi yasaklamıştır. Mesela “Mecusilere muhalef ediniz. Sakallarınızı uzatın, bıyıklarınızı kısaltın. ” (Buhari, 5892; Müslim, 259, Sahih) buyurmuştur. Yani sakallarınızı kesip kısaltmaksızın uzatın. Yine “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır. ” (Ebu Davud, 3512; Sahih) buyurmuştur.
Sahurun fecir öncesine kadar geciktirilmesi, erken yenilmemesi gerekir. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, “İnsanlar iftarı erken açtıkları ve sahuru da geciktirdikleri müddetçe hayır üzeredirler. ” (Ahmed, Müsned) buyurmuştur. Ayrıca “Bilal geceleyin ezan okuyor, siz, İbn Ummi Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyip için. İbn Mektum, fecir doğmadıkça ezan okumaz.” (Buhari, 1785; Müslim 1829; Sahih) buyurmuştur.
Müellifin hadisin rivayetiyle birlikte aktarmış olduğu, “Bu ikisinin ezanı arasındaki vakit, biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti.” ifadesi ise rivayete sonradan katılmış/müdrec bir ifadedir. Şazdır, sahih değildir. Zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in “İbn Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyip için.” şeklindeki emri, bu ikisi arasında yiyip içme ve sahur yapacak derecede yeterli bir vaktin olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla bu cümle, zayıf bir cümle olup şazdır. Dolayısıyla ona itimat edilmez. Nitekim Zeyd b. Sabit radıyallahu anh’da Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte sahur yaptıklarını ve sonra kalkıp namaz kıldıklarını belirttiği rivayette bu ikisi arasında elli ayet okuyacak kadar süre olduğunu açıklamıştır. Elli ayet ise normal bir okuyuşla on, on beş dakika arası bir vakit alır.
Bu da Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sahuru ziyadesiyle geciktirdiğini, sabah namazını ise erkenden kılıp geciktirmediğini göstermektedir.
İnsan, sahura öncelikle Allah’ın ve Rasulu’nun emrini yerine getirdiğinin ve yaptığı sahur ile ehl-i kitaba muhalefet ettiğinin, onların yaptığını hoş görmediğinin bilinciyle kalkmalıdır. Yine bereket umuduyla ve Allah için tutulan oruç ibadetine yardımcı olması için kalkmalıdır. Ta ki yediği sahur yemeği; hayır, bereket ve ibadet olsun.”
(Şerh Muhamed b. Salih Useymin)

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!