Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


Buhari’den gelen sahih bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi sellem şöyle buyurmuştur: “Allah Teala şöyle buyurdu: Oruç dışında Ademoğlunun işlemiş olduğu bütün amelleri kendileri içindir. Oruç ise benim içindir ve onun karşılığını bizzat ben veririm. Oruç bir kalkandır. İçinizden biri oruçlu olduğu gün oruca uygun olmayan işler yapmasın ve bağırıp çağırarak kavga etmesin! Eğer birisi kendisine söverse veya kendisi ile kavga etmeye yeltenirse ‘ben oruçluyum’ desin! Canımı elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki oruçlunun ağzının kokusu Allah katında miskin kokusundan daha güzel kokar. Oruçlunun iki sevinç anı vardır: Orucunu açtığı zaman iftar vaktinde sevinir ve Rabbine kavuştuğu zaman tuttuğu oruç dolayısıyla sevinç duyar.” (Buhari, 1904; Müslim, 1151; İbn Mece, 1638; Ahmed Müsned, 97743; Sahih)
Buhari’den gelen bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın naklettiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Oruç bir kalkandır. Oruçlu olan kimse oruca uygun olmayan işler yapmasın ve cahilce işlere kalkışmasın! Eğer birisi kendisi ile kavga etmeye yeltenirse veya kendisine söverse ‘ben oruçluyum’ desin! Canımı elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki oruçlunun ağzının kokusu, Allah katında miskin kokusundan daha güzel kokar. (Allah Teala şöyle buyurmuştur) Oruçlu kimse yemeyi ve içmeyi benim için terk etmiş, benim için şehvetinden isteklerinden vazgeçmiştir. Oruç tamamen benim içindir ve bu ibadetin karşılığını bizzat ben veririm, iyiliklere de on katı mükafat verilir.” (Buhari, 1894; Müslim Siyam, Sahih)
Müslim’den gelen bir rivayette; Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; “Ademoğlunun her ameline kat kat sevap verilir: Bir iyilik, on mislinden yedi yüz misline kadar katlanır. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Ancak oruç hariç; zira onun mükafatını bizzat Ben vereceğim. Çünkü oruçlu kimse, yemesini, içmesini ve şehvetini yalnızca Benim için terk eder.” buyurmuştur. Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, iftar ettiği zamanki sevinci; diğeri Rabbine kavuştuğu anki sevincidir. Andolsun ki oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur.” (Müslim, Sıyam, 164; Nesai, 2216; Sahih)
İmam Ahmed’den gelen rivayette; Benu Amir b. Sa’saa’dan olan Mutarrifin bildirdiğine göre Osman b. Ebi’l-as, içmesi için kendisine süt getirene, Mutarrif: “Ben oruçluyum” dedi. Bunun üzerine Osman: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Oruç, birinizin savaştan koruyucu kalkanı gibi Cehennem ateşinden koruyucu bir kalkandır.” buyurduğunu duydum.” dedi. (Ahmed Müsned, 9816; ibn Mace, 1639; Nesai, Sahih)
İmam Ahmed’den gelen rivayette; Cabir radıyallahu anh’ın Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah azze ve celle şöyle buyurur: “Oruç, kulun cehennemden korunduğu bir kalkandır. Oruç benimdir ve onun mükafatını verecek olan da Benim.” buyurdu. (Ahmed Müsned, 9814; Haysimi 5082; Sahih)
İmam Ahmed’den gelen rivayette; Aişe radıyallahu anh’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhammed’in canı elinde olana yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur” buyurdu. (Ahmed Müsned, 9818; Nesa, Siyam, Sahih)
İmam Ahmed’den gelen rivayette; Muaz b. Cebel radıyallahu anh’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sana hayrın kapılarından bazılarını bildireceğim: Oruç, bir kalkandır. Sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahı yok eder. Kulun gece namazına kalkması da, hayrın kapılarındandır.” Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar” (Secde/16) ayetini okudu. (Ahmed Müsned, 9819; Haysemi, 5082; Hasen)
Müellif rahimehullah Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayetle yukarıdaki hadisi aktarmıştır. Bu hadisten çıkarılacak birçok ders vardır:
1- Öncelikle, Allah Teala, orucu zatına has kılmıştır. Ademoğlunun -oruç dışındaki- diğer amelleri ise kendisinindir. Nitekim Allah Teala, “Ademoğlunun oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç ise Benim içindir.” demiştir. Bunun anlamı şudur: Allah Teala, diğer ameller içinde sadece orucu zatına has kılmıştır. Çünkü oruç, mutlak anlamda amellerin en yücesidir. Zira oruç, kul ile Rabbi arasında bir sırdır ve insanın oruçlu olup olmadığı bilinemez. Her ne kadar insanlarla iç içe de olsa, oruçlu olup olmadığı tam olarak kestirilemez. Zira niyeti gizlidir. Bundan dolayı ihlas itibarıyla son derece yüce bir konuma sahiptir.
Bu sebeble de Allah Teala, orucu zatına has kılmıştır. Bazı alimler, bunun hakkında şöyle demişlerdir: “Kıyamet günü Allah’ın huzuruna, insanlara haksızlık etmiş bir halde (kul hakkıyla) gelen kimselerin sevaplarından alınıp haksızlığa uğramış kimselere verilir. Fakat sadece orucun sevabından bir şey alınmaz. Çünkü oruç, insan için değil Allah içindir.” Bu, güzel bir yorumdur. Orucun sevabı, sadece sahibine verilir ve bunun sevabından kısılıp da kendilerine haksızlık ettiği kimselere verilmez.
2- Ademoğlunun amellerine kat kat sevap verilir ve bir iyilik, on mislinden yedi yüz misline kadar katlanır. Ancak oruç bunun dışındadır. Orucun sevabı, sınırsız bir şekilde verilir. Yani hadsiz bir şekilde katlanarak arttırılır. İlim ehli, “Bunun sebebi orucun, sabrın üç çeşidini de içermesinden dolayıdır.” demişlerdir. Zira oruç; Allah’a itaat sabrı, Allah’ın haramlarından uzak durma sabrı ve Allah’ın takdir ettiği kadere sabrı içermektedir.
a- Allah’a itaat hususundaki sabır: İnsan -bazen hoş görmese de- nefsini oruç tutmaya zorlar. Yani Allah farz kıldığı için değil de meşakkatinden dolayı bazen oruç tutmayı istemeyebilir. Eğer insanın oruç hakkındaki bu hoşnutsuzluğu, Allah’ın orucu farz kılmasından dolayı olsa zaten ameli boşa gider. Fakat orucu, zorluğu ve meşakkatinden dolayı hoş görmemekte, ancak buna rağmen nefsini oruç tutmaya zorlamaktadır. Yeme, içme ve cinsi münasebet gibi halleri de sırf Allah rızası için terk etmektedir. Bundan dolayı Allah Teala, bu hadis-i kudside, “(Oruç tutan kişi) yemesini, içmesini ve şehevi isteklerini Benim için terk etmektedir.” demiştir.
b- Allah’a isyandan kaçınma ve O’nun haramlarından uzak durma sabrı: Bu da oruçlu için tahakkuk etmektedir. Zira oruçlu kişi, nefsini, Allah’a isyandan uzak tutar. Allah’ın haram kıldığı kötü söz, yalan dolan ve benzeri şeylerden uzak durur.
c- Allah’ın takdiri karşısındaki sabır: Şöyle ki insan, oruçlu olduğu -özelikle de uzun ve sıcak- günlerde bitkinleşir, halden düşer, açlık, susuzluk ve dolayısıyla da acı çeker. Fakat bütün bu sıkıntılara sabreder. O’nun rızasını kazanayım da ne olursa olsun diye bütün bu sıkıntıları göğüsler.
İşte oruç, sabrın üç çeşidini de içerdiğinden dolayı sevabı da hesapsızdır ki Allah Teala,”Sadece sabredenlere mükafatları hesapsız (bir şekilde) verilir.” (Zumer/10) buyurmaktadır.
3- Bu hadisin ortaya koyduğu bir husus da oruçlunun iki sevinç yaşayacağıdır. Birincisi, iftar ettiği zamanki sevincidir. İftar ettiği zaman, iftarından dolayı sevinir. Bu sevinci de iki yönlüdür. İlki Allah’ın farzlarından bir farzı eda etmesi ve Allah’ın böyle bir nimeti kendisine bahşetmesinden dolayıdır. Kabirlerinde yatan nice insan vardır ki bir gün de olsa oruç tutmayı diler de böyle bir rivayette iki tür hadis çeşidi vardır. Birincisi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in, Rabbinden rivayet etmiş olduğu ve Allah’ın sözü olan kudsi lafızlar; diğeri de Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiş olduğu Nebevi lafızlardır.”
Şerh Muhhamed b. Salih el-Useymin

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!