Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
Teravih “teravih” kelimesinin çoğulu olup rahatlama, dinlenme anlamına gelmektedir. Ramazan gecelerinde cemaatle kılınan namaza teravih denilmiştir. Çünkü sahabe, ilk olarak bu namazı kıldıklarında her selam verdiklerinde dinleniyorlardı. Selef uleması ramazan gecelerinde kılınan namazlara teravih demişlerdir ve hadis kitaplarında da bab olarak geçmektedir. Aldığımız bu bab İmamı Buhari rahimehullah’ın Teravih babıdır. Bu Asırda ilimden nasibi olmayan insanların selefin din anlayışını menhecihini inkar etmeleri normaldir. Çünkü bunlar Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem’in sahih olarak gelen hadislerin ya hepsini yada bir çoğunu inkar ediyorlar. Bunların kalplerinde Allah Rasulu sallallahu aleyhi sellem’in sünnetine karşı kin ve nefret vardır ve kalplerine sapıklık, kibir ve bidat hastalığı sinmiştir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini sevmeyen ve sünnetini kerih gören Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e iman etmemiştir. Çünkü bunlar erkek olsun, kadın olsun ehli kitaptan, feministlerden, oryantalist, kafir ve şirk ehli olanlardan etkilenmişler ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini inkar etmişlerdir. Zaten erkek olsun kadın olsun Allah azze ve celle’nin kitabını ya tahrif ediyorlar yahut da direk inkar ediyorlar. Benim Müslüman erkeklere ve Müslüman kadınlara tavsiyem bunları dinlememeleridir. Çünkü bunları dinlemek haramdır, sapıklığa giden bir yoldur, hatta akidevi bozukluğa götürecek bir yoldur. Bunun sebebide haktan (kerih görmeleridir) hoşlanmamalarıdır. Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: “Hayır; O (Rasuller) kendilerine hakkı getirmiştir. Onların çoğu ise haktan hoşlanmamaktadırlar.” (Mü’minün/70
كتاب صلاة التر اويح

RAMAZAN AYINDA NAMAZ KILMANIN FAZİLETİ


Bu namaz, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in teşvik ettiği müekked bir sünnettir. Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; “Ebu Hureyre radıyallahu anh’a Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Ramazan hakkında şöyle dediğini söylemiştir: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak onda namaz kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, 2008; Müslim, Salat; Nesai, 2199; Ebu Davud, 1372; Tirmizi, 808; Sahih)
Buhari ve Müslim’in rivayet etiği hadis de; Ebu Hureyre radıyallahu anh’a, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini söylemiştir: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini ihya ederse geçmiş günahları affedilir.” Bu hadis hakkında İbn Şihab Zuhri şöyle demiştir: İnsanlar bu halde iken Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat etti. Ebu Bekir radıyallahu anh dönemi ile Ömer radıyallahu anh döneminin ilk yıllarında da durum bu şekilde devam etti.” (Buhari, 2009; Müslim, Salat; Ebu Davud, 1371; Tirmizi, 808; Sahih)
Ramazan gecelerini ihya etmekten kasıt mutlak olarak geceleri ibadetle geçirmektir. İmam Nevevi rahimehullah ise burada kastedilen teravih namazı olduğunu, teravih namazı kılınması durumunda gece ihya edilmiş olur demiştir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ramazan gecelerini namaz kılarak geçirmeyi tavsiye etmiştir. Bunu yapanın da günahlarının bağışlanacağını, kendisinin affedileceğini Nebi sallallahu aleyhi ve sellem söylemiştir. Bu hadisler muttasıl senetle sahih olarak rivayet edilmiştir. İlim ehlinden bu hadislere hiç kimse ne zayıf demiştir, ne de uydurma demiştir. Bu hadisleri inkar edenler ilimden nasibi olmayan cahillerdir. Çünkü bunlar hevasına göre hadisi ya reddeder ya da kabul eder.
Buhari’nin rivayet ettiği hadiste; Abdurrahman İbn Abdülkari şöyle demiştir: Bir ramazan gecesi Ömer radıyallahu anh ile birlikte mescide gittik. Baktık ki insanlar bölük bölük bir halde kimi kendi başına namaz kılıyor, kimilerine bir kişi namaz kıldırıyor. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh şöyle dedi: “Ben bunları tek bir imamın arkasında toplasam daha iyi olur”. Sonra buna niyet edip, insanları Ubey İbn Kab’ın imamlığında topladı. Sonra bir başka gece yine Ömer radıyallahu anh ile birlikte mescide gittik. İnsanlar Ubey İbn Kab’ın imamlığında namaz kılıyorlardı. Ömer radıyallahu anh “Bu ne güzel bidat, ancak bunların uyuduğu vakitte kılmak, şu anda kıldıklarından daha faziletlidir.” dedi. İnsanlar o zaman gecenin başında teravihi kılıyorlardı.” (Buhari, 2010; Sahih)
İlim ehli şöyle demiştir: Ömer radıyallahu anh cemaatle teravihin daha güzel olduğu sonucunu Nebi sallallahu aleyhi sellem’in kendisi ile üç gece boyunca bu namazın kılınmasını onaylamasından çıkarmıştır. Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem’in daha sonra bunu yapmaması onlara farz kılınması korkusundandır. İmam Buhari rahimehullah’ın Ömer radıyallahu anh’ın hadisinden sonra Aişe radıyallahu anh’a hadisini vermesinin sebebi de budur. Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem’in vefatı ile teravih namazının farz kılınmayacağı kesin olarak ortaya çıkmış oldu. Bu namazı ayrı ayrı kılmak, toplumun birliğini bozduğu için Ömer radıyallahu anh’a insanların bunu cemaatle kılması görüşünü tercih etti. Ayrıca tek bir imam arkasında toplanmak, namaz kılanların pek çoğu için dinçliğe daha uygundur. Alimlerin çoğunluğu Ömer radıyallahu anh’ın görüşünü tercih etmiştir.
İlim ehli derki; Yerilmiş olan bid’atte temel olan kural, şeriatta kendisine dayanacağı herhangi bir aslının bulunmamasıdır. Şer’i kullanımda bid’at budur. Övülmüş olan bid’at ise, sünnete muvafık olandır. Yani sünnette dayandığı bir aslı bulunandır. Bu ise sünnete muvafık olması hasebiyle şer’î bakımdan değil, lügavi açısından bid’attir.
Ömer radıyallahu anh, sahabeye übey bin kaab radıyallahu anh’ın arkasında toplanıp cemaat olmasını bizzat kendisi istemiştir. Buna bidat demesi sözlük manası iledir, şer’i mana ile değildir. Sahabe bunun üzerine icma etmiştir, hiç kimse itiraz etmemiştir. Nasıl ki sahabe’nin Kur’anı cem edip mushaf olarak cem etmesi bidat değildir.
Bu çağda yaşayan bazı ilimleri kıt olan yazarların Teravih namazının gece namazı olduğunu akşamın ilk saatlerinde kılınmayacağını söylemeleri delilden yoksun bir iddiadır. Ömer radıyallahu anh sözü teravih namazının gecenin sonunda kılınmasının, gecenin başında kılınmasından daha faziletli olduğunu açık olarak ifade etmektedir. Ancak bu söz, Teravihi tek başına kılmanın cemaatle kılmaktan üstün olduğu anlamına gelmez. Buda gösteriyor ki hadiste teravih gecenin başında da kılınır.
Buhari’nin rivayetin de; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem eşi Aişe radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazı kıldı. Bu, Ramazan ayındaydı.” (Buhari; 2011. Sahih)
Aişe radıyallahu anh haber vermiştir ki, Nebi sallalahu aleyhi ve sellem Ramazan ayında gecenin yarısında bu namazı kılmıştır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem bu namazı gecenin üçte biri geçtiği vakitte de kılmıştır, gece yarısında da kılmıştır, imsağa yakın kala kadar kılmıştır. Bu üç vakitte kıldığına dair hadisler varit gelmiştir.
Buhari ve Müslim’den gelen bir rivayette; Aişe radıyallahu anh şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gece ortasında çıkarak mescitte namaz kıldı. Bazı kimseler de onun namazına uyup namaz kıldılar. Ertesi gün insanlar bundan bahsettiler. İkinci gece daha çok kimse toplandı. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem namaz kıldı, insanlar da onunla birlikte namaz kıldılar. Ertesi gün yine insanlar bundan bahsettiler. Üçüncü gece mescittekilerin sayısı daha da çoğaldı. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem çıkıp namaz kıldı, insanlarda onunla birlikte namaz kıldılar. Dördüncü gece olunca mescit o kadar doldu ki insanları almadı. Ancak Nebi sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazına kadar çıkmadı. Sabah namazını kıldırınca insanlara döndü, şehadet getirdi sonra şunları söyledi: “Sizin yaptığınız bana gizli kalmadı. Ancak ben bu namazın size farz kılınmasından ve sonra da bu namazı kılamamanızdan korktum”. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem durum bu halde devam ederken vefat etti.” (Buhari, 2012; Müslim, Salat; Ebu Davud, 1373; Nesai, Sahih)
Aişe radıyallahu anh Nebi sallalahu aleyhi ve sellem’in gecenin ortasında mescidde namaz kıldığı, cemaatin ona uyduğu ve böyle üç gece devam ettiği, dördüncü gece Nebi sallalahu aleyhi ve sellem’in dışarı çıkmadığı, sabah namazı olduğunda dışarı çıktığında Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ashabına sizin halinizi gördüm, bu namazın size farz olmasından korktum. Bu hadis sahih olarak gelmiştir. Hem senet açısından hem metin açısından ilim ehlinden herhangi bir tenkit gelmemiştir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in bu namazı terk etmesinin sebebi bu namazın ümmetine farz olmasından korkmasıdır. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettikten sonra illet ortadan kalktığı için Umer radıyallahu anh bunu cemaatle bir imamın arkasında toplamıştır.
Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği hadis de; Ebu Seleme İbn Abdurrahman Aişe’ye “Rasulullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ayında kıldığı namaz nasıldı?” diye sordu. “Aişe radıyallahu anh şöyle dedi: Ne Ramazanda ne de diğer zamanlarda on bir rekattan fazla kılmazdı. Önce dört rekat kılardı ki bunların güzelliğini ve uzunluğunu sorma gitsin! Sonra dört rekat daha kılardı ki bunların da güzelliğini ve uzunluğunu sorma gitsin! Sonra üç rekat daha kılardı. Ben: Ey Allah’ın Rasulü! Vitir namazı kılmadan önce uyuyor musun? Diye sordum Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Benim gözlerim uyur, ancak kalbim uyumaz.” (Buhari, 2013; Müslim, Salat; Nesai, Ebu davud, 1336; Tirmizi, 439; Sahih)
Buhari’nin rivayet etiği hadis de; Abdullah İbn Abbas söyle demiştir; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gece namazı on üç rekat idi.” (Buhari, 1138; Ebu Davud, 1365; Tirmizi, 442; Sahih)

İmam Malik Muvattte rivayet ettiği mevkuf rivayette Bana Malik ten anlatı, Yezid bin Ruman şöyle dedi: İnsanlar Ömer b. El Hattab radiyallahu anh
انه قال كان الناس يقومون زمان عمر بن الخطاب في رمضان بثلآث وعشرين ركعهة
Zamanında Ramazanda on üç rekat namaz kılarlardı.”(Muvatta 257)

Başka bir rivayette; Bana Malik ten Muhammed b. Yûsuf tan anlatı, Saib b.Yezid şöyle dedi: Ömer b. El Hattab radiyallahu anh:
قال ٱمر عمر بنالخطاب ٱبي بن كعب وتممأالداري ان يقو ما للناس بإحدى عشرة ركعة

Ubey b. Kab ile Temim Dari ye insanlara on bir rekat namaz kıldırmalarını emretti. Diyor ki: İmâm yüzer ayet okurdu. Biz uzun süre kıyamdan dolayı sopalara yaslanırdık. Evlerimize döndüğümüzde nerede ise şafak sökecek olurdu.”(Muvatta 256)


Teravih namazı “Rekatlarının sayısına gelince on bir veya on üç rekattir. Sünnet olan budur. Fakat bir kimse bunu arttırırsa bunda da bir sakınca yoktur. Çünkü bu konuda seleften arttırma ve eksiltme konusunda çeşitli rivayetler gelmiştir. Bunlar birbirlerini reddetmemişlerdir. Kim bundan fazla kılarsa ona karşı çıkılmaz. Kim sünnetle geçen miktarıyla yetinirse o daha faziletlidir. Bu miktarın üzerine ilave etmenin bir sakıncası olmadığına delalet eden rivayetler vardır. Buhari ve diğerlerinin İbn Ömer radıyallahu anh’dan rivayet ettiklerine göre bir adam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek gece namazını sordu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İkişer ikişerdir. Biriniz sabah namazının vaktinin girdiğinden korktuğu zaman bir tek rekat kılar ki bu tek rekat evvelce kılmış olduklarını tekleştirir.” (Buhari, 993; Ebu Davud, 1326; Tirmizi, 437; Sahih) (İbn Useymin)
Ebu Davud ve Tirmiz’den gelen rivayette; Ebu Zerr radıyallahu anh’dan rivayete göre, şöyle demiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber oruç tuttuk. Ramazan ayının son haftasına kadar bize farz namazdan başka bir namaz kıldırmadı. Ramazan’ın bitmesine bir hafta kala gecenin üçte biri geçinceye kadar namaz kıldırdı altıncı gün namaz kıldırmadı beşinci gün gecenin yarısına kadar bize namaz kıldırdı. Bizde dedik ki: “Ey Allah’ın Rasulu bu gecenin geri kalan kısmında da bize nafile namaz kıldırsanız? Bunun üzerine şöyle buyurdu: “kim imamla birlikte namaza başlayıp imamla birlikte bitirmişse o geceyi ihya etmiştir.” Sonra Ramazan ayının son üç günü kalıncaya kadar bize namaz kıldırmadı üçüncü gün kıldırdı çoluk çocuğunu da çağırdı ve “Felah” geçirme korkusuna düşünceye kadar bize namaz kıldırdı. Ebû Zerr’e “Felah” nedir? dedim. “Sahur” dedi.” (Ebu Davud, 1375; Tirmizi, 806; Nesai; ibn Mace, 1327; Sahih)
Bu hadiste Nebi sallallahu aleyhi ve sellem gecenin üçte biri geçtiğinde de namaz kılmıştır. Hadisin devamında da Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in bu namazı sahura yakın vakte kadar kılmıştır. Nebi sallalahu aleyhi ve sellem ramazan gecelerinde teheccütten başka namaz kılmamıştır diyenlerin görüşü batıl ve mesnedi olmayan bir görüştür. Hadisler sahih olarak gelmiştir. Sahih olarak gelmeyenlerin dışında olanlara itibar edilmez. Bu hadis ramazanın son on gününde cemaatle gece namaz kılınabileceğine dair bir delildir. Gece namazının cematle kılınamayacağını söyleyenlerin görüşü de tercih edilmeyen bir görüştür.
İmam Ebu İsa Tirmizi rahimehullah der ki; Ramazan gecelerindeki ibadet konusunda ilim adamları farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı vitr ile birlikte “kırk bir” rekat kılınması görüşündedirler. Medineliler bu görüşte olup Medine’de bu uygulama geçerlidir. İlim adamlarından pek çoğu ise: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından Ömer radıyallahu anh, Ali radıyallahu anh ve başkaları tarafından rivayet edilen “yirmi” rekat kılınması görüşündedirler. Sevri, Ibn’ül Mübarek ve Şafii’de bu görüştedir. Şafii rahimehullah diyor ki: Memleketimiz olan Mekke’de ben “yirmi” rekat kılındığına şahid oldum. Ahmed rahimehullah ise: Bu konuda pek çok görüşleri vardır ve hiçbiri hakkında bir hüküm ortaya koymuyor.
İshak rahimehullah ise: Übey b. Ka’b’tan rivayet edilen “kırk bir” rekat kılmayı tercih ederim demektedir. İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshak Ramazan da gece namazının imamla kılınması gerektiğini tercih etmiştir. Şafii rahimehullah ise: Okuması düzgün olan kimsenin kendi başına kılabileceğini tercih etmektedir. Bu konuda Aişe, Numan b. Beşir ve ibn Abbas’tan da hadis rivayet edilmiştir.
İlim ehli şöyle der; İster imam on üç rekat kılsın isterse yirmi üç rekat kılsın imamla birlikte başlayıp, imamla birlikte bitirmeleri o günün gecesini ihya etmesine vesiledir. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kim imamla birlikte namaza başlayıp imamla birlikte bitirmişse o geceyi ihya etmiştir. Bazı Müslümanların sekinci veya onuncu rekattan sonra namazı terk etmeleri sünnete aykırıdır o geceyi de ihya etmiş olmazlar o sevabı da kaçırmış olurlar.
İmam Malik’ten gelen bir rivayette; “Yezid b. Ruvman radıyallahu anh’dan rivayete göre, şöyle demiştir: “Müslümanlar Umer radıyallahu anh halifeliği zamanında ramazanda yirmi üç rekat teravih namazı kılıyorlardı.” (Malik Muvatta, 244;)
“Ebu Muhammed İbn Kudame, el-Muğni isimli kitabında şöyle dedi: “Fasıl: Ebu Abdullah’ın (Ahmed’in) tercih ettiği görüşe göre teravih namazında yirmi rekat vardır. Sevri, Ebu Hanife ve Şafii de bu görüştedir. Bizim delilimiz de şudur: Ömer radıyallahu anh Ubey İbn Kab’ın imamlığında insanları topladığı zaman onlar bu namazı yirmi rekat olarak kılıyorlardı. el-Hasen’in rivayetine göre Ömer, insanları Ubey İbn Kab’ın imamlığında topladı. Malik, Yezid İbn Ravman’dan şöyle dediğini rivayet etti: İnsanlar Umer radıyallahu anh’a zamanında Ramazanda yirmi üç rekat namaz kılarlardı. Ali radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre o, bir adama Ramazanda yirmi rekat namaz kıldırmasını emretmişti. Bu, adeta bir icma olmuştur. (Fetva İbn Cibrin) İlim ehlinin uygulaması yukarıdaki hadiste belirtilen yirmi rekattır. Ebu Hanife, Abdullah ibn Mubarek, İmam Şafi bu hadisle amel etmişlerdir. Uygulamanın çoğunluğu da bu doğrultudadır.
Bu delilerden sonra diyeceğimiz teravih namazının rekatlarıyla ilgili İmamlardan gelen bu kadar rivayete rağmen kendini selefe nispet eden bazı Müslümanların uygulamalarına zayıf ve uydurma demeleri şaşılacak bir şeydir. Bunlar kendilerini o konuma sokmuşlar ki imamların üzerine çıkmışlar istimbatları ve telakkileri çok yanlış lisanı halleriyle kendilere yeni bir mezhep çıkarmışlardır. Kendilerini mutlak manada ilim ehlinden üstün görüyorlar ve selefin menhechinden de uzaktırlar. Selef ulemasından tercih edilmeyen bir görüş gelirse ilmi bir uslüpla tercih edilmeyen bir görüş değildir denir. Mutlak manada bu sapıklıktır veya bidattir denmez. Rabbim bizleri selefin menhecini benimseyip onların yolundan gitmemizi nasip etsin.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetine nasihatinde Tirmizi ve İbni Mace’den gelen bir rivayete göre İbn Ömer radıyallahu anh’dan rivayete göre, şöyle demiştir: Ömer radıyallahu anhuma Şam’ın bir bölgesi olan Cabiye’de bize bir hutbe vererek şöyle konuştu: Rasulullah sallallahu aleyhi sellem’in bize söylediği bazı şeyleri size söylemek üzere aranızdayım. O bize şöyle demişti: “Size ashabımı sonra onların peşinden gelenleri sonra da onların peşinden gelenleri tavsiye ederim bunlardan sonra gelenlerde yalan yayılacaktır. O derece ki kendisinden yemin etmesi istenmediği halde insanlar yemin edecekler, şahidlikleri istenmediği halde şahidlik yapacaklardır. Dikkat edin bir erkek bir kadınla tek başına kalmasın; üçüncüleri şeytandır. İslam cemaatinden ayrılmayın, ayrılıklardan sakının çünkü şeytan cemaate katılmayıp tek kalanlarla beraberdir. Cemaatten olan iki kişiden uzaktır. Kim Cennetin en güzel yerlerinden köşk sahibi olmak isterse İslam cemaatinden ayrılmasın. Kimi, yaptığı iyilik sevindiriyor ve kötülükleri de üzüyorsa o kimse mü’mindir.” (Tirmizi, 2165; İbn Mace, Fiten, Sahih) Allah azze ve celle’ye hamd Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ve onlara güzelce tabii olanlara salat ve selam olsun.
A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!