Emrulevvel

"…فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ" İlk Emir الأ مر ألأول Emrul Evvel


Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
Bazı Müslüman kadınların hayızlıyken ramazanda oruç tutma sorusu çok gündeme geldi. Bende bunu yazma ihtiyacı hissettim. Hayızlıyken bir kadının namaz kılması ve oruç tutması sahabe, taabin, dört mezhep imamı, hadisçiler ve tefsirciler bu konuda hayızlıyken oruç tutanların orucunun batıl olacağı konusunda icma etmişlerdir. Benim Müslaman kardeşlere tavsiyem hayızlıyken tuttukları oruçları kaza etmeleri Allah azze ve celle‘den sakınmaları, bu batıl görüş sahiplerine itibar etmemeleri gerekir. Bu görüş sahipleri haricilere benzerler. Çünkü hariciler hayızlıyken kılmadıkları namazları kaza etme görüşündeydiler. Bu şekilde sapkındılar. Hayızlıyken oruç tutulur görüşünde olanlarda aynı şekilde sapkındırlar. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kadın hayızlıyken oruç tutmaz namaz da kılmaz demiştir. Her iki görüşte olanlardan birisi ifrattadır birisi tefrittedir. Şimdi biz Nebi sallallahu aleyhi ve sellem‘in hadislerini ve ilim ehlinin görüşlerini sunacağız.
KADIN HAYIZLI İKEN KOCASI İLE CİMA EDEMEZ
Kadın hayızlı iken onunla ferc yoluyla ilişkiye girmesi haramdır. Çünkü Allah azze ve celle: “Sana ay halinden sorarlar, de ki: ‘O bir rahatsızlıktır. Onun için ay halindeyken kadınlardan ayrı durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın, iyice temizlendiler mi o zaman Allah’ın size emrettiği yerden onlara varın. Gerçekten Allah çokça tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever.” (Bakara/222) diye buyurmaktadır.
HAYIZLI KADININ NAMAZI DEĞİL ORUCU KAZA ETTİĞİ
عائشة قالت كنا نحيض على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم نطهر فياء مرنا بقضا ء الصيام ولا يامرونا بقضا ء اصلاة
Tirmizi’den gelen rivayette; Aişe radıyallahu anh’dan: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında hayız görür ve temizlenirdik, bize orucu kaza etmemizi emreder, namazı kaza etmemizi emretmezdi.” (Tirmizi, 787; Sahih)
Ebu İsa Tirmizi rahimehullah derki; İlim adamları bu hadisle amel ederler, hayızlı kadının orucu kaza edip namazı kaza etmemesi konusunda farklı bir görüş olduğunu bilmiyoruz.
Aişe annemizden gelen bu hadiste Aişe annemiz açık ve sarih bir şekilde hayız olduklarında yıkanıp temizlendikten sonra Nebi sallallahu aleyhi ve sellem orucu kaza etmelerini emrederdi, namazı kaza etmelerini emretmemiştir. Hadislerin işine geleni alıp, işine gelmeyenlerini almayanlar ilimden nasibi olmayanların ve hevasına uyanların işlerindendir. Bu şahıslar hevalarına tabii oldukları için yeri geldiğinde Allah azze ve celle’nin ayetlerinin de bir kısmını tahrif, ta’dil ve inkar edenlerdir. Hayızlı kadının oruç tutamayacağı ve temizlendikten sonra kaza edeceğine dair ilim ehli icma etmiştir.
Tirmizi ve İbn Mace’den gelen rivayette; Adiy b. Hatim radıyallahu anh’ın dedesinden rivayete göre, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem özür kanı gören bir kadın hakkında şöyle buyurmuştur: “Sayısını bildiği hayız günlerinde namazını bırakır sonra yıkanıp her kıldığı için abdest alır, namazlarını kılar ve oruç tutar.” (Tirmizi, 126; ibn Mâce, 128; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen bir rivayette; Muaze dedi ki: Aişe’ye radıyallahu anha’ya şöyle sordum: Ay hali olan kadına ne oluyor ki orucu kaza ettiği halde namazı kaza etmiyor? Aişe radıyallahu anh’a şöyle dedi: Sen Harurimisin? Ben: Hayır Haruri değilim, fakat soruyorum, dedim. Şöyle dedi: Biz bu durumla karşı karşıya kalırdık da bize orucu kaza etmemiz emrolunur, namazı kaza etmemiz emrolunmazdı.” (Buhari, 321; Müslim; Ebu Davud, 262; Tirmizi, 130; Nesai; İbn Mace; Sahih)
Sahabe arasında hayızlı kadının oruç tutmayacağı bilinen bir şeydi. Aişe radıyallahu anhumaya Muaze gelip hayızlı kadın oruçu kaza etiği halde namaz kaza etmiyor diye sorması üzerine Aişe validemiz tepki göstermiştir. Sen harurimisin demiştir. Çünkü sahabe arasında hayızlı kadının namaz kılamayacağı, oruç tutmayacağı, tavaf edemeyeceği ve cima edilemeyeceği bilinen bir şeydir. Bunda sahabenin icması vardır.
İmam Nevevi rahimehullah der ki. “Orucu kaza etmemiz emredilir, namazı kaza etmemiz emredilmezdi.” İşte bu ittifakla kabul edilmiş bir hükümdür. Müslümanların icmaı ile ay hali olan kadına da, loğusa olan kadına da o halde ne namaz kılmaları, ne de oruç tutmaları farzdır. Yine icma ile kabul ettiklerine göre bu durumdaki kadınların bu halde kılamadıkları namazlarını kılmaları icap etmez. Orucu kaza etmelerinin vacip olduğu üzerinde de icma etmişlerdir.”
Buhari ve Müslim’den gelen bir rivayette; Aişe radıyallahu anha’nın şöyle dediği nakledilmiştir: “Benim Ramazan’da tutamayıp kazaya kalan oruçlarım olurdu ve bunları ancak Şaban ayında kaza edebilirdim. “Hadisin ravilerinden Yahya: “Aişe radiyallahu anha’nın kaza orucunu bu şekilde geciktirmesi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den kaynaklanıyordu” demiştir. (Buhari, 1950; Müslim, Hayz; Nesai, 2319; Tirmizi; Sahih)
İlim ehli icması ile ay hali olan kadının orucu kaza edeceğini ancak namazı kaza etmesinin gerekmediğini icma ile kabul etmişlerdir. Çünkü Muâze yoluyla gelen hadis bunu gerektirmektedir.
KADIN HAYIZ DÖNEMİNDE ORUCU VE NAMAZI BIRAKIR
İmam Ebu’z-Zinad Zuhri rahimehullah şöyle demiştir: “Sünnetler ve dinin hükümleri çoğu zaman kıyasa, akla ve reye aykırı olarak gelir. Bu özellikte olup Müslümanların kesinlikle uymaları gereken hükümlerden biri de adet dönemindeki kadının orucu kaza etmesi fakat namazı kaza etmemesidir.” (Buhari, Muallak; Sahih)
Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh’dan nakledildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; “Kadınlar hayız olduğu zaman, namaz kılmazlar, oruç tutmazlar, değil mi?’ diye sordu. Kadınlar ‘Evet’ deyince ‘Bu da, onların dinî bakımdan eksik olduğunu gösterir.” (Buhari, 304; Müslim; Sahih)
Hayızlı Kadının Oruç Tutmaması Hakkında İlim Ehli şöyle demiştir: “İmam Buhari rahimehullah’ın adeti olduğu üzere, anlaşılması basit konuları bir kenara bırakıp problemli meseleleri izah eder. Bu babda da böyle yapmıştır. Şöyle ki, manevi necasetten arınmamış halde olan hayızlı kadının namaz kılmaması gayet açıktır. Çünkü temizlik, namazın sıhhat şartlarından biridir. Oruçta ise, temizlik şartı yoktur. Dolayısıyla hayızlı kadının oruç tutmaması, kolay kolay anlaşılmaz. Bu nedenle, namazın aksine bu durumu belirtme ihtiyacı duymuştur.”
KADIN HAYIZLI İKEN TAVAF YAPAMAZ
Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; El-Kasım’da Aişe radıyallahu anhuma’nın şöyle işittiğini nakledilmiştir: “Hacca gitmek üzere niyet ederek yola koyulduk. Şerife geldiğimiz zaman ay hali oldum Nebi sallallahu aleyhi ve sellem yanıma geldiğinde ağlayıp duruyordum. Bana Neyin var? Yoksa hayız mı oldun?’ diye sordu. Ben de ‘evet’ dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ‘Bu, Allah’ın Adem’in kızları için takdir ettiği bir şeydir. Beytullah’ı tavaf dışında hacıların yaptığı her şeyi yap. Aişe radıyallahu anhuma şöyle demiştir: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem hanımları için sığır kurban etti.” (Buhari, 294; Müslim, hac; Tirmizi, 945; Sahih)
‘Beytullah’ı tavaf dışında’ bu istisna sadece hac ibadetine mahsustur. Yani kadının diğer durumlarını kapsamaz. Bir başka ifade ile hayızlı kadın, hac ibadetini yaparken tavaf hariç diğer vazifeleri yerine getirebilir. Diğer durumlarda ise, normal hayızlı kadınların riayet etmesi gereken hallere riayet eder.” (İbn Hacer)
Buhari, Müslim ve Sünenler’den gelen rivayette; Aişe radıyallahu anhuma’dan rivayete göre, şöyle demiştir: Huyey’in kızı Safiyye’nin, Mina günlerinde hayız gördüğü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e aktarıldı da bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bizi Mekke’de bekletecek mi? dedi. “O, ziyaret tavafını yapmıştı” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de; “Öyle ise beklemeyeceğiz” buyurdular.” (Buhari, 1757; Müslim, Hac, 67; Ebû Dâvûd, Menasik, 80; Tirmizi, 943; Sahih)
Ebu İsa Tirmizi rahimehullah der ki; Aişe radıyallahu anhuma hadisi hasen sahihtir, ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir ve kadın ziyaret tavafını yaptıktan sonra hayız görürse Mekke’den ayrılabilir ona bir şey lazım gelmez. Sevri, Şafii, Ahmed ve ishak bu görüştedirler.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, Safiyye radıyallahu anh’ın ifada tavafı yapmadığını zannederek “demek bizi burada alıkoyacaksın” demiştir. Bununla, biz Mekkeden ayrılmayı düşündüğümüz vakitten daha sonraya bırakacaksın, demek istemiştir. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, eşini Mekke’de bırakıp Medine’ye dönecek değildi. Eşi ihramdan çıkmadığı halde kendisi ile birlikte Medine’ye götürecek de değildi. Bu durumda eşi Safiyye radıyallahu anh temizlenip de tavaf yapıncaya ve ikinci ihramdan çıkıncaya kadar beklemesi gerekecekti.
Ay hali olan kadın ile ilgili hükümler Beş Mesele ay hali olan kadınlara işlemeleri haramdır.
“Kadın ay hali iken onunla ferc yoluyla ilişkiye girmek haramdır. Çünkü Allah azze ve celle: “Sana ay halinden sorarlar, de ki: ‘O bir rahatsızlıktır. Onun için ay halindeyken kadınlardan ayrı durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın, iyice temizlendiler mi o zaman Allah’ın size emrettiği yerden onlara varın. Gerçekten Allah çokça tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever” (Bakara/222) diye buyurmaktadır.
Bu haramlılık süresi kadın ay halinden kesilip bundan dolayı gusletmesine kadar devam eder. Çünkü Allah Teala: “Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın, iyice temizlendiler mi o zaman Allah’ın size emrettiği yerden onlara varın.” diye buyurmaktadır.
Ay hali olan kadının kocası, fercinden cima etmesi dışında hanımından her şekilde istifade etmesi mubahtır. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: “Cima dışında her şeyi yapabilirsiniz.” diye buyurmuştur. (Hadisi Müslim rivayet etmiştir.)
Ay hali olan kadın ay hali olduğu süre içerisinde oruç tutmaz, namaz kılmaz. Bu haldeyken bunları yapması haramdır. Bu halde iken bu ibadetlerin işlenmesi sahih değildir. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kadın ay hali olduğu vakit namaz kılmayı ve oruç tutmayı bırakmıyor mu ?” (Buhari, 304; Müslim. Hayız. Sahih )
Ay hali olan kadın temizlendikten sonra orucun kazasını yapar. Fakat namazın kazasını yapmaz. Çünkü Aişe radıyallahu anha şöyle demiştir: “Bizler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hayatta iken ay hali olurduk. Orucun kazasını yapmamız emrolunur, fakat namazın kazasını yapmamız emredilmezdi.” (Buhari, 321; Müslim, Ebu Davud, 262; Tirmizi, 130; Nesai, İbn Mace, Sahih)
Aradaki farka gelince doğrusunu en iyi bilen Allah’tır. Namaz tekrarlanan bir ibadettir. Bu husustaki zorluk ve sıkıntı sebebiyle kaza edilmesi vacip değildir, oruç ise böyle değildir.
Ay hali olan kadının arada bir engel bulunmaksızın Mushaf’a doğrudan dokunması haramdır. Çünkü Allah azze ve celle: “Ona ancak tertemiz olanlar el değdirir” (Vakıa/79) diye buyurmuştur. Ayrıca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Amr b. Hazm’a yazdığı mektubunda: “Mushaf’a da ancak temiz olan bir kimse el değdirebilir” (Hadisi Nesai ve başkaları rivayet etmiştir) buyurmuştur. Bu insanlar tarafından kabul ile karşılanan bir iş olduğundan adeta mütevatir rivayete benzer. Şeyhü’l-İslam İbn Teymiyye -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- şöyle demektedir: Dört mezhep imamının görüşüne göre mushafa ancak taharetli olan kimse el değdirebilir. Ay hali olanın, Kur’an’a el değdirmeksizin Kur’an okuyabileceği hususunda ilim ehli arasında görüş ayrılığı vardır. İhtiyata daha uygun olan unutacağından korkması gibi bir zaruret hali olması dışında, Kur’an okuyamayacağıdır. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.
Ay hali olan kadının Beytullahı tavaf etmesi haramdır. Çünkü Buhari ve Müslim’den gelen rivayette; Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Aişe radıyallahu anha ay hali olunca şöyle demiştir: “Hacc eden kimsenin yaptığı her işi yap; şu kadar var ki temizleninceye kadar Beyti tavaf etme!” (Buhari, 294; Müslim rivayet etmiştir)
Ay hali olan bir kadının mescitte kalması haramdır. Çünkü Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Ben ay hali olana da cünübe da mescitte kalmayı helal kılmıyorum.” (Ebu Davud rivayet etmiştir) Yine şöyle buyurmuştur: “Mescit, ay hali olana da cünüp olana da helal değildir” (İbn Mace rivayet etmiştir) Bununla birlikte orada kalmaksızın mescitten geçip gitmesi caizdir. Çünkü Aişe radıyallahu anha’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana mescitten seccadeyi ver” buyurdu “Ben: Ben ay haliyim” deyince: “Senin ay hali olman senin elinde olan bir şey değildir” diye buyurdu (Bu hadisi Buhari dışında diğer kütüb-i sitte sahipleriyle İmam Ahmed rivayet etmiştir.)
“Ay hali olan hanımın tehlil, tekbir, tesbih, dua gibi meşhur zikirleri yapması ile sabah akşam uyumak isterken uyanırken yapılacağı varid olmuş meşru duaları okuması da sakıncasızdır. Ayrıca tefsir hadis ve fıkıh gibi ilim kitapları okumasında da bir sakınca yoktur.” (Salih el-Fevzan)
Müslüman kadınlara tavsiyemiz Allah azze ve celle’den sakınmaları Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uymaları ehli sünnet vel cemaatin din anlayışından ayrılmamalarıdır. Her kim Ehli sünnetin din anlayışından ayrılırsa ya zındıktır ya da küfre ve şirke giden bir yolu takip etmektedir.
Allah azze ve celle’nin ayetleriyle sonlandırıyoruz.
“Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.” (Bakara/229)
“Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.” (Bakara/187)
“Kim Allah’a ve Rasulune karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa/14)
“Bunlar, Allah’ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah’a ve Rasule itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.” (Nisa/13)
Allah azze ve celle’ye hamd, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e ve onlara güzelce tabii olanlara salat ve selam olsun.
A.Kadir Gören

Paylaşmak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!